Yemin ve Kefaretleri By: reyyan Date: 17 Eylül 2010, 16:25:19
YEMÝN VE KEFFARETLERÝ
Mustafa GÜNEY
I- Konunun Plâný
A. Yeminin Mahiyeti ve Meþruiyeti
B. Kendisiyle Yemin Edilenler Ve Kendisiyle Yemin Edilmesi Yasak Olanlar
C. Bir Kimsenin Hakkýný, Yemin Ýle Ele Geçirmek
D. Yalan Yere Yemin Büyük Günahlardandýr
E. Doðru Bile Olsa Alýþ Veriþte Yemin Mekruhtur
F. Yemini Bozmak
G. Yemin'in Çeþitleri
H. F.Yemin Keffareti
1- Boþ Yemin (Yemin-i laðv)
2- Yalan Yemin (Yemin-i Gâmus)
3- Söz Yemini (Yemin-i Mün’akide)
II- Konunun Açýlýmý ve Ýþleniþi
Yeminin mahiyeti, meþruiyeti ve dindeki yeri anlatýlýr. Yeminin Müslümanýn hayatýnda önemli bir yeri olduðu, dili yemine alýþtýrmamaya özen gösterilmesi gerektiði ve yalan yere yemin etmenin büyük günahlardan olduðu vurgulanýr. Kendisiyle yemin edilenler ve yemin edilmesi yasak olanlar açýklanýr. Doðru bile olsa alýþ-veriþte yemin etmekten sakýnmanýn gerektiði belirtilir.Yemin'in Çeþitleri ve sýrayla: Boþ Yemin (Yemin-i laðv) , Yalan Yemin (Yemin-i Gâmus) ve Söz Yemini (Yemin-i Mün’akide) üzerinde durulur.Yemin Keffareti ile konu sonlandýrýlýr.
III- Konunun Özet Sunumu
Sözlükte kuvvet, sað taraf, sað el, and içmek, kasem gibi anlamlara gelen yemîn, dinî bir kavram olarak, bir kimsenin Allâh’ýn adýný veya sýfatýný zikrederek sözünü kuvvetlendirmesi demektir. Yemin, sözü kuvvetlendirmesi ve yalan yere yeminin büyük günah olmasý sebebiyle mahkemelerde baþka bir delil bulunmadýðýnda delil olarak kabul edilmiþtir.
Kur’ân-ý Kerim’de yalan yere yeminin, Allah’ýn gazabýna uðramýþ olanlarýn niteliklerinden sayýlmasý ve özellikle kafirlerin ve münafýklarýn yalan yere yaptýklarý yeminlere örnekler verilerek yaptýklarý bu hareketin çirkinliðinin ortaya konmasý, bunun ne derece büyük bir vebal olduðunu göstermektedir.
Yeminin bazý þeylere siper yapýlmasý Kur’ân-ý Kerim’de yerilmektedir. Mesela kötü bir malý satabilmek için yemini kalkan yapmak asla tasvip edilemez. Hatta doðru bile olsa, alýþ veriþ yaparken yemin etmemelidir!
Sözün kuvvetlendirilmesi için Allâh’ýn adý veya sýfatý anýlarak yapýlan yemin üç çeþittir: Yemîn-i laðv, yemîn-i gamûs ve yemîn-i mün’akide.
1.Yemîn-i laðv; bir þeyin öyle olduðu zannedilerek veya aðýz alýþkanlýðýyla yapýlan yemindir. Kiþinin birini görmediði halde gördüðünü zannederek “vallahi gördüm” demesi böyledir. Ayrýca sözünü kuvvetlendirme niyeti bulunmaksýzýn, yemin kastý olmaksýzýn yemin sözlerini söylemek de yemîn-i laðv olarak kabul edilmiþtir. Bu þekilde yapýlan yeminden dolayý keffaret gerekmez. Kur’an-ý Kerîm’de, kasýtsýz olarak aðzýnýzdan çýkýveren yeminlerden dolayý sorumlu tutulmayacaðý bildirilmiþtir (Bakara 2/225; Mâide 5/89). Bununla birlikte, aðýz alýþkanlýðýyla konuþurken ikide bir yemin edenlerin bu alýþkanlýklarýndan vaz geçmek için çalýþmalarý gerekir.
2.Yemîn-i gamûs; geçmiþ zamanda meydana gelmeyen bir iþin olduðuna veya yapýlan bir þeyin olmadýðýna bilerek yalan yere yemin etmektir. Bu yemin büyük günah olup, sahibini günaha daldýrdýðý için bu isim verilmiþtir. Bilerek ve Allâh’ýn adýný anarak yalan yere yapýlan yeminin baðýþlanmasý için keffaret yeterli olmadýðýndan; keffâret vacip kýlýnmamýþtýr. Gamûs yemîni yapan kimsenin gerçekten piþman olarak ve bir daha böyle bir hataya düþmemek üzere Allah’tan af dilemesi gerekir. Yalan yere yaptýðý yemin sebebiyle baþkasýnýn hakkýnýn zayi olmasýna sebep oldu ise, bu zararý tazmîn edip onlardan helallik istemelidir.
3.Yemîn-i mün’akide; mümkün olan ve geleceðe ait bir þeyi yapmak veya yapmamak üzere yapýlan yemindir. Bir kimsenin þu iþi yapacaðým veya yapmayacaðým diye yemin etmesi böyledir. Yeminin sahih olmasý için yemin edenin akýllý, buluð çaðýna eriþmiþ ve müslüman olmasý gerekir. Ayrýca bu sözüyle yemini kastetmiþ olmalýdýr. Bunun yanýnda yeminin Allâh’ýn isimlerinden biriyle veya O’nun sýfatlarýyla yapýlmýþ olmasý gerekir. Allâh ve sýfatlarý dýþýnda baþka þeylere yapýlan yemin, bu yemin kapsamýna girmez.
Bu yemin ileride yapýlacak bir iþe Allâh’ýn þahit tutulmasý olduðundan, yerine getirilmelidir. Yerine getirilmemesi halinde yemin bozulmuþ olur; keffâret ödenmesi gerekir.
Yemînin keffâreti ise; on fakiri doyurmak veya giydirmek ya da köle azât etmektir. Buna gücü yetmeyen kimse üç gün peþpeþe oruç tutar. Yüce Allâh, “Allâh sizi kasýtsýz olarak aðzýnýzdan çýkýveren yeminlerinizden dolayý deðil, fakat kalplerinizin kastettiði yeminlerden dolay sorumlu tutar. Yemînin keffâreti, ailenize yedirdiðinizin ortalamasýndan on fakiri yedirmek yahut giydirmek ya da bir köle âzât etmektir. Bulamayan üç gün oruç tutmalýdýr; yemininizin keffâreti budur. Yemin ettiðinizde yeminlerinizi tutun. Þükredesiniz diye Allâh size böylece ayetlerini açýklýyor.” buyurmaktadýr (Mâide 5/89).
Farz veya vacip olan bir þeyi yapmamaya; haram ve günah olan bir þeyi yapmaya edilen yeminin yerine getirilmeyip keffâret verilmesi gerekir. Mendûb olan bir þeyi yapmamaya veya mekrûh olan bir þeyi yapmaya yemin eden kimsenin yeminini bozup keffâret vermesi daha uygundur. Mubah konularda yapýlan yeminlerde ise, yeminin bozulmamasý gerekir. Þayet yeminini bozar ise keffâret vermesi gerekir. Yeminin bilerek veya unutarak ya da baský altýnda bozulmasý arasýnda fark yoktur; keffâret verilmesi gerekir.
IV- Konu Ýþlenirken Baþvurulabilecek Bazý Ayetler
وَلاَ تَتَّخِذُواْ أَيْمَانَكُمْ دَخَلاً بَيْنَكُمْ فَتَزِلَّ قَدَمٌ بَعْدَ ثُبُوتِهَا وَتَذُوقُواْ الْسُّوءَ بِمَا صَدَدتُّمْ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَلَكُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ
“Yeminlerinizi aranýzda hile ve fesat sebebi yapmayýn. Sonra saðlamca bastýktan sonra ayak(larýnýz) kayar da Allah yolundan sapmanýz sebebiyle kötü azabý tadarsýnýz. (Ahirette de) sizin için büyük bir azap vardýr”.
لاَ يُؤَاخِذُكُمُ اللّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ وَلَـكِن يُؤَاخِذُكُم بِمَا عَقَّدتُّمُ الأَيْمَانَ فَكَفَّارَتُهُ إِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكِينَ مِنْ أَوْسَطِ مَا تُطْعِمُونَ أَهْلِيكُمْ أَوْ كِسْوَتُهُمْ أَوْ تَحْرِيرُ رَقَبَةٍ فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ ذَلِكَ كَفَّارَةُ أَيْمَانِكُمْ إِذَا حَلَفْتُمْ وَاحْفَظُواْ أَيْمَانَكُمْ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
“Allah, boþ bulunarak ettiðiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptýðýnýz yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti, ailenize yedirdiðinizin orta hallisinden on yoksulu doyurmak, yahut onlarý giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkaný) bulamazsa onun keffareti üç gün oruç tutmaktýr. Ýþte yemin ettiðiniz vakit yeminlerinizin keffareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah size âyetlerini iþte böyle açýklýyor ki þükredesiniz”.
Konu ile ilgili faydalanýlabilecek diðer ayetler ise þunlardýr: Bakara, 2/224-225; Âl-i Ýmran, 3/77; Maide, 5/89; Nahl, 16/92-96; Mücadele, 58/14-17; Münafikun, 63/1-2; Tahrim, 66/1-2; Kalem, 68/1-12.
V- Konu Ýþlenirken Baþvurulabilecek Bazý Hadisler
عن ابن عبّاس رَضِيَ اللّهُ عَنهما:قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم لِرَجُلٍ حَلَّفَهُ: احْلِفْ بِاللّهِ الّذِي َلا إلهَ إَّلا هُوَ مَالَهُ عِنْدَكَ شَيْءٌ، يَعْنِي لِلْمُدَّعِي
Ýbnu Abbas (r. anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (s.a.v.) yemin teklif ettiði bir kimseye þöyle söyledi: "Haydi! Kendinden baþka ilah olmayan Allah'a kasem ederek o kimsenin yani iddia sahibinin sende hiçbir þeyi olmadýðýna yemin et!"
عن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: سَمِعَ رَسُولُ اللّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم عُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنه يَحْلِفُ بِأبِيهِ، فقَالَ: إنَّ اللّهَ يَنْهَاكُمْ أنْ تَحْلِفُوا بِآبآئِكُمْ، فَمَنْ كَانَ حَالِفاً فَلْيَحْلِفْ بِاللّهِ أوْ لِيَصْمُتْ
Ýbnu Ömer (r.anhümâ) anlatýyor: Resulullah (s.a.v.), Hz. Ömer (r.a.)'in, babasýný zikrederek yemin ettiðini iþitmiþti: "Allah Teala hazretleri, sizleri babanýzý zikrederek yemin etmekten nehyetti. Öyleyse kim yemin edecekse Allah'a yemin etsin veya sussun" buyurdu.
وعن بريدة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ اللّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: مَنْ حَلَفَ فَقَالَ: إنِّي بَرِئٌ مِنَ اﻻِسْلامِ فَإنْ كَانَ كَاذِباً فَهُوَ كَمَا قَالَ. وَإنْ كَانَ صَادِقاً فَلَنْ يَرْجِعَ إلى اﻻِﺳﻼﻢِ سَالِماً
Büreyde (r.a.) anlatýyor: "Resulullah (s.a.v.) buyurdular ki: "Kim yemin eder ve "Ýslam'dan berî olayým!" derse, eðer sözünde yalancý ise, dediði gibi olur, yalancý deðil de gerçeði söylemiþse Ýslam'a salim olarak dönemeyecektir."
وعَنْ إياسِ بنِ ثَعْلَبَة الحاَرِثي رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: مَنِ اقتَطَعَ حَقَّ امْرِئٍ مُسْلِمٍ بِيَمِينِهِ فَقَدْ أوْجَبَ لَهُ النَّارَ، وَحَرَّمَ اللّهُ تَعالىَ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ. قَالُوا: وَلَوْ شَيْئاً يَسِيراً يَا رَسُولَ اللّهِ؟ قَالَ: وَلَوْ كَانَ قَضِيباً مِنْ أرَاكٍ
Ýyas Ýbnu Sa'lebe el-Hârisî (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim Müslüman bir kimsenin hakkýný, yemini ile ele geçirirse artýk onun için cehennem vacib olmuþtur. Allah Teala ona cenneti de mutlaka haram kýlmýþtýr." "Ey Allah'ýn Resulü! Az bir þey olsa da mý?" diye sormuþlardý. "Misvak aðacýndan bir çubuk bile olsa!" cevabýný verdi."
قَالَ رَسُولُ اللّهُ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: مَنْ حَلَفَ عَلى مَالِ امْرِءٍ مُسْلِمٍ بِغَيْرِ حَقِّهِ لَقِىَ اللّهَ تَعَالَى وَهُوَ عَلَيْهِ غَضْبَانُ
"Resulullah: "Kim Müslüman bir kimsenin malý hakkýnda yalan yere yemin ederse, (Kýyamet günü) Allah'la karþýlaþtýðýnda O'nu kendisine karþý gadablanmýþ bulur!" buyurdular.
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، عَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ " الْكَبَائِرُ الإِشْرَاكُ بِاللَّهِ، وَعُقُوقُ الْوَالِدَيْنِ، وَقَتْلُ النَّفْسِ، وَالْيَمِينُ الْغَمُوسُ "
Abdullah Ýbni Amr Ýbni Âs (r Anhümâ)'dan rivayet edildiðine göre Nebî (s.a.v.) þöyle buyurdu:"Büyük günahlar þunlardýr: Allah'a ortak koþmak, ana babaya itaatsizlik etmek, haksýz yere bir kimseyi öldürmek ve yalan yere yemin etmek."
قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: مَنْ حَلَفَ عَلى يَمِينٍ مَصْبُورَةٍ كَاذِباً فَلَيَتَبَوَّأْ بِوَجْهِهِ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ.
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim, (mahkeme gereði, yapmasý icabeden) bir yeminde yalan yere yemin ederse bu yemini sebebiyle cehennemdeki yerini hazýrlamýþ olur".
قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: قَالَ اللّهُ تَعَالَى: ثَلاَثَةٌ أنَا خَصْمُهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ: رَجُلٌ أعْطَى بِي ثُمَّ غَدَرَ، وَرَجُلٌ بَاعَ حُرّاً فَأكَلَ ثَمَنَهُ، وَرَجُلٌ اسْتَأجَرَ أجِيراً فَاسْتَوْفَى مِنْهُ وَلَمْ يُعْطِهِ أجْرَهُ
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri dedi: "Üç kiþi vardýr, kýyamet günü ben onlarýn hasmýyým: "Benim adýma (yemin) edip sonra gadreden kimse, hür bir kimseyi satýp parasýný yiyen kimse, bir iþçiyi ücretle tutup çalýþtýrdýðý halde, ücretini vermeyen kimse".
إِنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ ـ رضى الله عنه ـ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُول" الْحَلِفُ مَنْفَقَةٌ لِلسِّلْعَةِ مَمْحَقَةٌ لِلْبَرَكَةِ "
Ebû Hüreyre (.ra.) Resûlullah (s.a.v.)'i þöyle buyururken iþittim dedi: "Yemin, malýn sürümünü artýrýr; fakat kazancýn bereketini giderir. "
قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: مَنْ حَلَفَ عَلى يَمِينٍ فَرَأى غَيْرَهَا خَيْراً مِنْهَا فَلْيُكَفِّرْ عَنْ يَمِينِهِ وَلْيَفْعَلِ الّذِى هُوَ خَيْرٌ مِنْهُ.
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"Kim bir þey hususunda yemin eder, sonra da hilafýný daha hayýrlý görürse, derhal kefâret vererek yemininden vazgeçsin ve yemin ettiði husustan daha hayýrlý olaný yapsýn".
V- Yararlanýlabilecek Bazý Kaynaklar
1.D.Ý.B.Yayýný, Kur’an Yolu, I-IV, Ýlgili ayetlerin tefsiri.
2.Canan, Prof Dr. Ýbrahim, Kütüb-ü Sitte Muh. Terc. Ve Þerhi, VI, 285-366, Akçað Yayýnlarý, Ankara 1987.
3.TDV, ÝSAM, Ýlmihal, II, 25-27.
Dipnotlar:
Nahl, 16/94.
Maide, 5/89.
Ebu Davud, Akdiye, 24, (IV, 41)
Buhari, Eyman, 4, (VII,221); Müslim, Eyman, 1,(II,1266)
Ebu Davud, Eyman, 9, (III, 574); Nesâî, Eyman, 8, (VII, 6)
Müslim, Ýman, 61, (I,122)
Buharî, Eyman ve’n-nüzür, 17, (VII, 1228); Müslim, Ýman, 36, (I,90)
Buhârî, Eymân, 16, (VII, 228)
Ebu Davud, Eyman , 1, (III, 564)
Buharî, Büyû, 106, (III, 41)
Buhârî, Büyû‘, 26, (III,12); Müslim, Müsâkât, 27,(II,1228).
Müslim, Eymân, 3 (II, 1272); Tirmizî, Eymân, 6, (IV, 107)