Yeminler By: erkans64 Date: 17 Eylül 2010, 04:17:36
Yeminler;
Bir haberi ALLAH'ýn(c.c) adýný anarak kuvvetlendirmeye yemin denir.
Yeminler üç kýsýmdýr:
a - Gamûs= Ateþe düþüren yemin,
b - Lâðýv= Boþuna yemin,
c - Mün'akid=Baðlantýlý yemin.
Gamûs Yemin : Geçmiþ zamana ait bir iþ üzerine yalan kastý ile yemin etmektir.Bu þekilde yemin eden günahkâr olur. böyle yemin eden için Peygamber efendimiz (s.a.v) þöyle buyurmuþtur:Kim yalan yere yemin ederse ALLAH (c.c) onu ateþe koyar.(Hidaye:Yeminler). Bu yeminin keffâreti yoktur tevbe istiðfar etmek gerekir.
Laðýv Yemin : Geçmiþ zamana ait bir iþ üzerine o iþin söylediði gibi olduðunu zannederek yemin etmeðe denir.Halbuki o iþ öyle dediði gibi deðildir.Böyle yemin eden kimseyi ALLAH'ýn(c.c) baðýþlýyacaðý umulur.Çünkü kötülük ve yalan kastý yoktur.
Mün'akid Yemin:Gelecek zamana ait bir iþi,yapmak veya yapmamak için
edilen yemine denir. bu þekilde yapýlan bir yemin üzerinde durulmaz da bozulursa,keffaret
lâzým gelir.
Hadis-i þerifde: Üç þey vardýr ki bunlarda ciddi ve þaka olarak söylenenler
ciddi sayýlýr.Bunlar:Nikâh,talâk ve yemindir buyurulmuþtur.
Kaynak:islâm ilmihali.
Selâm ve Selâmetle Kalýnýz.........Saygýlarýmla.
Ynt: Yeminler By: hafýz_32 Date: 19 Eylül 2010, 19:06:55
Açýklayýcý bilgileriniz için Allah razý olsun emeðinize saðlýk
Ynt: Yeminler By: sidretül münteha Date: 19 Eylül 2010, 20:24:42
Her sözün, her konusmanýn içine "vallâhi" diyerek Allah'ý olmayacak isler içine sahit tutmak ne kadar yanlýstýr bir yerden sonra alýskanlýk halini almakta..
Bilgiler için Allah (cc) razý olsun abi...
Ynt: Yeminler By: obukcan Date: 19 Eylül 2010, 22:04:27
Yemin etmenin sanki konuþmayý inandýrýcý hale getirdiði sanýlýyor ama,hiç kimse gerçek manada kefaretinin farkýnda deðil.Bilgilendirici bir paylaþým saðol kardeþ.
Ynt: Yeminler By: hafýz_32 Date: 19 Eylül 2010, 22:19:18
Yemin etmenin sanki konuþmayý inandýrýcý hale getirdiði sanýlýyor ama,hiç kimse gerçek manada kefaretinin farkýnda deðil.Bilgilendirici bir paylaþým saðol kardeþ.
Bide o kadar sýk kullanýlýyo ki konuþmaesnasýnda inandrýcýlýðýda kalmýyor.
Ynt: Yeminler By: obukcan Date: 19 Eylül 2010, 22:43:40
Yemin etmenin sanki konuþmayý inandýrýcý hale getirdiði sanýlýyor ama,hiç kimse gerçek manada kefaretinin farkýnda deðil.Bilgilendirici bir paylaþým saðol kardeþ.
Bide o kadar sýk kullanýlýyo ki konuþmaesnasýnda inandrýcýlýðýda kalmýyor.
Doðrusun bacým.
Ynt: Yeminler By: reyyan Date: 19 Eylül 2010, 23:10:05
Bu deðerli bilgiler için Allah c.c. razý olsun.Rabbim bizleri bu tür yemin etmekten muhafaza eylesin.
Ynt: Yeminler By: Eslemnur Date: 20 Eylül 2010, 01:08:46
Cok guzel býr konuya deðinilmiþ.. Her daim dikkat etmeye calýstýgým býr konu ve bende sureklý konusmalarýnda kullanan muhataplarýma guvenemiyorum.. Rabbim bizi her türlü yeminden uzak eylesin.
""Mün'akid Yemin:Gelecek zamana ait bir iþi,yapmak veya yapmamak için
edilen yemine denir. bu þekilde yapýlan bir yemin üzerinde durulmaz da bozulursa,keffaret
lâzým gelir."" Bu keffaret konusunu biraz acmanýzý rica etsem.. Yeminin kefareti nedir??
Ynt: Yeminler By: erkans64 Date: 20 Eylül 2010, 02:49:19
RABBÝMÝN Selâmý Üzerinize Olsun Muhterem kardeþlerim
Mün'akid yemin etmiþ olan bir kimse yeminini bozmuþsa ,kendisine keffaret
lazým gelir:
Yeminin Keffareti; varsa bir köle azat etmektir,yaþadýðýmýz çaðda böyle bir þey olmadýðý için, Namaz için kifayet edebilecek en az miktarda birer elbise on fakire giydirmektir,
veyahut isterse on fakiri doyurur.Bunlara gücü yetmeyen kimse ise arka arkaya üç gün oruç tutar .
Bir kýsým yeminlerde vardýr ki bozulmalarý ve keffaretinin çekilmeleri bir fazilet
olur.Meselâ bir müslümanla konuþmýyacaðýna yemin eden kimsenin yeminini bozup keffaretini çekmesi bir fazilet olur.
Kaynak: Ýslâm ilmihali.
Selâm ve Selâmetle Kalýnýz............Saygýlarýmla.
Ynt: Yeminler By: Eslemnur Date: 29 Eylül 2010, 21:34:35
Deðerli abim, soruma verdiginiz yanýttan dolayý cok tesekkür ediyorum.. Allah razý olsun..
Ynt: Yeminler By: Hadice Date: 29 Eylül 2010, 22:17:42
Allah razý olsun abimiz..
bildiklerimizide tekrar etmemize vesile oldun Rabbim boþ sebebsiz yere yeminlerden muhafaza buyursun
Ynt: Yeminler By: ehlidunya Date: 29 Eylül 2010, 22:32:28
Deðerli aðbimiz bu aydýnlatýcý bilgilerden dolayý rabbim sizlerden razý olsun inþallah allah yar ve yardýmcýnýz olsun
Ynt: Yeminler By: SevD@_GüLü Date: 08 Ekim 2010, 15:16:26
Allah adýna edilen yeminler:
Kasem suretiyle Allah adýna yeminler "Allah" ya da "Izzet, celal, azamet" gibi zati sýfatlarýnýn baþýna "ba, va, ta" harflerinin birisini getirmek suretiyle yapýlýr (Mevsýlî, a.g.e., IV, 49, 50; Þirbinî, Muðni'l-Muhtaç, IV, 320, 312). Müslümanlar arasýnda en çok kullanýlan yemin yafýzlarý: "Vallâhi, billâhi ve tallâhi" sözcükleridir.
Allah'ýn isim ve zatî sýfatlarýnýn dýþýnda hiçbir þeye yemin edilmez. Hanefilere göre, Nebi, Kur'ân, Kâbe gibi Müslümanlarca kutsal olan varlýklar adýna da yemin edilmesi caiz deðildir (Kâsânî a.g.e., III, 5-10; Merginânî, el-Hidâye," II, 72; Mevsýli; IV, 51).
Imam Þâfiî, Imam Mâlik ve Imam Ahmed b. Hanbel'e göre Kur'ân, Kur'ân âyetleri ve Mushaf adýna edilen yeminler mûteberdir. Bozulmasý halinde keffareti gerektirir (Ibn Kudâme, el-Muðnî, XI,194,195). Hanbelîlere göre Kâbe ve diðer yaratýklar adýna yemin etmek caiz deðilse de, Peygamber adýna yemin etmek caizdir. Bozulmasý keffareti gerektirir (Ibn Kudâme, a.g.e., XI, 210).
Yeminin mûteber olmasý için mutlaka arapça olmasý þart deðildir. Diðer dillerle de yemin edilebilir. Kaynaklar farsça bazý tabirlerle yemin edilebileceðine iþaret etmiþlerdir (bkz. Merginânî, a.g.e., II, 74; Fetâve'l-Kâdihan, II, 7; el-Fetâve'l-Hindîye, II, 57).
Buna göre Türkçe'de kullanýlan "yemin ederim, kasem ederim, and içerim" gibi sözler de yemin sayýlýr. Ancak "mukaddesâtým adýna, þerefim üzerine and içerim" gibi sözlerin yemin olmamasý gerekir. Çünkü Allah'ýn adý veya sýfatlarý adýna yapýlmamýþtýr. Merginânî, hangi sözlerle yemin edip edilemeyeceðinin örfe baðlý olduðunu söylemektedir (Merginânî, a.g.e., a.y.) Bu sözcükler bugün ülkemizde bazý ortamlarda yemin için mâruf hale gelmiþlerse de yaygýn bir örf saymak mümkün deðildir.
Bunlarýn dýþýnda, kiþinin mübah olan bir þeyi kendisine haram kýlmasý veya birþeyi yaptýðý ya da yapmadýðý takdirde, yahudi, hristiyan vs. olacaðýný yemin kasdýyla söylemesi de bir yemindir (Merginânî, a.g.e., II, 74; Mevsilî, a.g.e., IV, 52, 53).
Imam Þâfiî, Imam Mâlik ve Ahmed b. Hanbel'den nakledilen bir görüþe göre bu tür sözler yemin sayýlmaz, dolayýsýyla bozulmasý durumunda keffaret gerekmez (Ibn Kudâme, a,g.e., XI, 199, 200; Þirbinî, Muðni'l-Muhtâc, IV, 324; Vehbe ez-Zühaylî, el-Fýkhu'l-Islâmî ve Edilletühû, III, 344).
Allah adý anýlarak edilen yeminler ðamûs, laðv ve mün'akýde olmak üzere üç çeþittir;
Ðamûs yemin:
Ðamûs yemin; geçmiþteki veya bu zamandaki bir olayýn ilgili olarak, bile bile yalan yere yemin,etmektir. Mesela bir kimsenin, borcunu ödemediðini bildiði halde "ödedim" diye veya hâli hazýrda cebinde parasý olduðu halde parasýnýn olmadýðýný söyleyerek yemin etmesi birer ðamûs yeminidir. Böyle bir yemin büyük bir günahtýr. Allah (c.c) Imran suresinin 77. âyetinde; "Allah'a karþý verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlara gelince; iþte bunlarýn ahirette bir nasibi yoktur. Allah kýyamet günü onlarla konuþmayacak, onlara bakmayacak ve onlarý temize çýkarmayacaktýr. Onlar için elem verici bir azap vardýr" buyurmaktadýr. Eþ'as bin Kays'ýn bildirdiðine göre, bu âyet kendisine ait bir kuyuda amcasýnýn oðlunun hak iddia etmesi ve onun beyyine getirmediðini takdirde amcasý oðlunun yalan yere yemin edebileceðini söylemesi üzerine nazil olmuþtur (Ebû Dâvud, Sünen, Eymân, 1; Ibn Kudâme, a.g.e., XII, 122). Hz. Peygamber (s.a.v) bir çok hadisinde yalan yere baþkasýnýn malýný almak için yemin etmenin Allah'a ortak koþmak, adam öldürmek, anaya babaya isyan etmek gibi büyük günahlardan olduðunu, böyle yemin edenlerin Cennet'ten mahrum olup, Cehennem'i hak ettiklerini, dolayýsýyla oradaki yerlerine hazýrlanmalarý gerektiðini haber vermektedir (bkz. Buhârî, Eyman, 16, 18, el-Mürteddin, 1; Müslim, Iman, 220, 221; Ebu Dâvud, Eyman, 1 ; Tirmizî, Büyü, 42; Ibn Mâce, Ahkâm, 7; Ahmed b. Hanbel, I, 379, 442, V. 211, 212; Zeylâî, Nasbu'r-Râye, III, 292, 293).
Hanefi, Hanbelî ve Malýkilere göre ðamûs yemininden dolayý keffaret yoktur. Yemin eden kiþi Allah'tan af dilemeli, tevbe istiðfar etmelidir. Çünkü bu yemin Allah'a karþý büyük bir cür'ettir, onu hafife almaktýr; böyle büyük bir günahýn keffaretle giderilmesi mümkün deðildir. Hz. Peygamber (s.a.v) bir hadisinde beþ þeyden dolayý keffaret olmadýðýný söylemiþ ve kiþinin uymak zorunda olduðu yemini bunlardan saymýþtýr (Þevkânî, Neylü'l-Evtar, VIII, 264). Buradaki kefaretin olmayýþýndan maksat, bu yeminin günahýný kefaretin silemeyeceðidir. Kâsanî (v. 587/1191) tevbe ve istiðfarýn, ðamûs yemininin keffareti olduðunu söylemektedir (Kâsânî, a.g.e., III,15). Þâfiîlere göre bu yeminden dolayý keffaret gerekir (Merginânî, a.g.e., II, 72; Ibn Kudâme, XI, 178; Þirbinî, a.g.e., IV; 325).
Laðv Yemin:
Laðv yemini Hanefilere göre-yanlýþlýkla edilen, yani sahibinin söylediði sözün hakikat dýþý olduðu halde, doðru olduðunu zannederek ettiði yemindir. Bu yemin de hem geçmiþ ve hem de þimdiki zamanla ilgili olabilir. Meselâ borcunu ödemediði halde, ödediðini zannederek, veya cebinde para olduðu halde olmadýðýný zannederek yemin eden kiþinin ettiði yemin, laðv yemindir (Kâsânî, a.g.e" III, 17; Merginânî, a.g.e., II, 72; Mevsýlî, a.g.e., IV, 46). Hanefîlerin bu anlayýþý bir çok sahabe ve tabiinden nakledilmiþtir (bkz. Zeylâi, Nasbu'r-Râye, III, 293).
Þâfiîlere göre laðv yemini, konuþma esnasýnda kasýt olmadan insanýn aðzýndan çýkan "hayýr vallahi, evet vallahi" gibi yeminlerdir (Þirbinî, a.g.e., IV, 324, 325). Laðv yemininin bu þekildeki izahý Hz. Âiþe tarafýndan Hz. Peygamber'den nakledilmiþtir (Buhârî, Eyman,15; Ebû Dâvud, Eyman, 6).
Hz. Peygamber'den laðv yemini için baþka izahlar da rivâyet edilmiþtir. Meselâ bir hadiste: "Âtýcýlarýn yemini laðvdýr, onun için keffaret yoktur" buyurmuþtur (Heytemî, Mecmua'z-Zevaid, IV, 185).
Alimler kendi anladýklarý laðv yemininden dolayý günah ve keffaret olmadýðýnda hemfikirdirler. Çünkü Allah (c.c) laðv yemininden dolayý kulunun muaheze edilmeyeceðini bildirmiþtir (Mâide, 5/89).
Þâfiiler, Hanefilerin laðv yemini dedikleri yeminleri bu grup içinde kabul etmedikleri için, doðru zannedilerek edilen yeminlerden dolayý da kefaretin gerekli olduðu kanaatindedirler.
Mün'akýde yemini:
Mün'akide yemini bir þeyi yapmak veya yapmamak için edilen yemindir. Bu yemin gelecek ile ilgilidir. Bir kimsenin "yarýn falan yere gideceðine" veya "falan kiþiyle bir daha konuþmayacaðýna" yemin etmesi bu kabýldendir.
Mün'akide yemini kendi arasýnda, mürsel, muvakkat ve fevr olmak üzere üçe ayrýlýr.
1- Mürsel yemin: Bir fiili yapýp yapmamayý zamana baðlamadan edilen yemindir. Meselâ, bir iþi yapacaðýna yemin eden ama bunu zamana baðlamayan kiþinin ettiði yemin mürseldir. Ölüm anýna kadar ettiði þeyi yapýp yemininden kurtulabilir. Belirli bir sürenin geçmesi ile yemini bozmuþ sayýlmaz.
Bu yemine "mutlak yemin" de denilir.
2- Muvakkat yemin: Bir zamana baðlý olarak edilen yemindir. Bu yemin, filin baðlandýðý zamanla kayýtlýdýr. Zamanýn dolmasý ile yeminin hükmü sona erer. Meselâ bir meyveyi üç gün yemeyeceðine yemin eden kiþi, üç gün dolduktan sonra o meyveyi yese yeminini bozmuþ sayýlmaz.
Belirli bir süre içinde bir þeye yapmaya yemin eden kiþi o kiþi ön gördüðü süre içinde yaparsa yemininden kurtulmuþ olur. O süre içinde yapmazsa, daha sonra yapsa bile yeminini bozmuþtur; keffaret ödemesi gerekir. Þayet yemin eden kiþi süre dolmadan ölürse, Ebû Hanife ve Muhammed'e göre yeminini bozmuþ olmaz. Ebû Yusuf'a göre bozmuþ olur.
Bu yemine "mukayyed yemin" de denilir.
3- Fevr yemin: Bir sebebe baðlý olarak edilen yemindir. Baþka deyiþle; kendisi ile gelecek deðil þimdiki zaman kasdedildiðine karýneler bulunan yemindir. Bir soruya cevap verirken edilen yemin bu kabýldendir. Meselâ yemek yiyenlerin yanlarýna gelen birisine "buyur ye" demelerine karþýlýk onun "vallahi yemem" demesi fevr yeminidir. Gelecekle deðil o anla ilgilidir. Dolayýsýyla daha sonra bir þey yemesi ile yeminini bozmuþ olmaz (Tahânevî, Keþþafu Istýlahâti'l-Fünûn, II, 1549, 1550; Muhammed Ravas Kal'acî, Hamid Sadýk Kuneybî, Mu'cemu Lüðâti'l-Fukahâ, 514).
Mün'akide yemininde yeminin gereðini yapmaya berr, yapmamaya bârr, yemini bozmaya hins, bozana da hânis denilir. Bu türden bir yeminin gereðini yapan kiþi yemininden kurtulmuþ olur. Yemininde hânis olan kiþiye ise keffaret gerekir. Yeminde aslolan ona sadakat göstermektir. Ancak bu, yemin edilen þeyin dinî hükmüne göre farklýlýk gösterebilir.
Yemine sadakat gösterme konusunu alimler beþ grupta ele almýþlardýr:
1- Uyulmasý vacipolan yeminler: Farz olan bir ibadeti yapmak veya masum bir insaný ölümden kurtarmak, ya da bir haramý terk etmek için yapýlan yeminleri yerine getirmek farzdýr. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v) "Âllah'a itaat etmek üzere yemin eden kiþi itaat etsin" buyurmuþtur. Bu kabýlden olan bir yeminin gereðini yerine getirmeyen kiþi günahkar olmuþtur; tevbe ve istiðfar etmesi icab eder, ayrýca yemin keffareti ödemesi gerekir.
2- Edilmesi haram, uyulmamasý cevap olan yeminler:
Bir farzý terk etmek veya bir haramý iþlemek için yemin etmek haram bir yemindir, bozulmasý farzdýr. Dolayýsýyla, meselâ ana babasý ile konuþmamaya yemin eden kiþi, onlarla konuþacak, yani yeminini bozacak ama yemin keffareti ödeyecektir. Ayrýca haram birþeyi yapmaya yemin ettiði için tevbe istiðfar edecektir. Hz. Peygamber; Bir þeye yemin edip de, baþkasýný daha hayýrlý gören kiþi yemininden dolayý keffaret ödesin, sonra da o hayýrlý olan þeyi yapsýn"buyurmuþtur (Nesâî, Eyman, 41; Ebû Dâvud, Eyman, 12).
Bir baþka hadiste de þöyle buyurulmuþtur: "Rabbe isyanda, sýlayý rahmi kesmekte ve mâlik olmadýðýn þeyde sana yemin de, nezir de yoktur" (Ebû Davud Eyman, 12; Nesâi, Eyman, 17; Ibn Mâce, Keffaret, 8; Ahmed b. Hanbel, II, 185, 202).
Þâ'bî'ye göre haram bir fiili iþlemek üzere yemin eden kiþi yeminini bozar, yani o haramý iþlemez. Ayrýca keffaret ödemesine de gerek yoktur. Çünkü Hz. Peygamber kiþinin haramý iþlememesinin yeminine keffaret olduðunu söylemiþtir (Ebû Davud, Eyman, 12).
Hanefiler mün'akide yemininden dolayý kullarýn sorumlu tutulacaðý bildiren âyetin zahirine dayanmaktadýrlar (Mâide, 89).
3- Uyulmasý mendup olan yeminler: Bir maslahata müteallik olan yeminlerdir.
Yapýlmasý mendup olan bir fiili iþlemek için edilen bir yemine uymak da menduptur. Böyle bir yeminin bozulmasý mekruhtur, keffaret gerekir.
4- Mübah olan yeminler:
Mübah olan bir iþi yapmak veya yapmamak, ya da doðru olan bir haber üzerine yemin etmek mübahtýr. Böyle bir yeminin bozulmasý efdaldýr. Bozulursa keffaret gerekir.
5- Mekruh olan yeminler:
Mekruh olan bir fiili iþlemek veya mendubu terketmek için yemin etmek mekruhtur. Alýþ veriþ esnasýnda yemin etmek de mekruhtur. Böyle bir yeminin bozulup keffaret ödenmesi efdaldýr. Yemine sadakat ise mekruhtur (Kâsânî, a.g.e., III, 17, 18; Ibn Kudâme, el Muðnî, II, 167; Necati Yeniel-Hüseyin Kayapýnar, Süneni Ebû Davud Terceme ve Þerhi, XII, 236).
Hanefî ve Malýkilere göre unutarak, hataen, ikrah yoluyla ve yemin kasdý olmadan edilen yeminler mûteberdir. Çünkü yukarýda iþaret edilen ayet mutlaktýr. Yeminin kasda dayanýp dayanmamasý konusunda bir kayýt mevcut deðildir. Ayrýca Hz. Peygamber (s.a.v) bir hadisinde; yemin, talak ve nikahýn ciddisinin de, ciddi sanýldýðýný haber vermiþlerdir (Ebu Davud, Talak; 9; Tirmizi, Talak, 9; Ibn Mâce, Talak, 13; Kâsânî, a.g.e., III,18; Vehbe ez-Zühaylî, el-Fýkhu'l-Islâmî ve Edilletuhû, III, 367).
Þâfiî ve Hanbelîlere göre yeminini unutarak bozan kiþi, yemininde hânis sayýlmaz. Dolayýsýyla kendisine keffaret icab etmez. Delilleri, kullarýn hataen yaptýklarýndan dolayý günah olmadýðýný bildiren ayetle (Ahzab, 5) Müslümanlarýn hatâen, unutarak ve ikrah yoluyla iþlediklerinden dolayý sorumlu tutulmayacaklarýný bildiren hadistir (Ibn Mâce, Talak, 16).
Ikrah yoluyla yeminini bozan kiþi, Ebû Hanife ve Mâlik'e göre keffaret öder; Ahmed b. Hanbel e göre ödemez. Imam Þâfiî'den ise bu konuda iki ayrý görüþ nakledilmiþtir (Ibn Kudâme, a.g.e., XI, 177, 178).
Yemin edildikten sonra hemen peþinden "inþallah" denilirse, bozulmasý halinde keffaret gerekmez. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v) "Yemin edip de istisna eden (Inþallah diyen) isterse, döner,isterse yemini bozmadan terk eder" buyurmuþtur (Ebû Davud, Eyman, 9; Nesâî, Eyman,18; Ahmed b. Hanbel, II, 6, 49). Ancak bu hükmün geçerliliði yeminle "inþallah" demenin arasýnda konuþulmamasýna veya konuþacak kadar susulmamasýna baðlýdýr.
Ibn Kudame'nin bildirdiðine göre "inþallah" denildiðinde kefaretin gerekmeyeceðinde dön mezhep müttefiktir (Ibn Kudâme, a.g.e., XI, 227).
Ynt: Yeminler By: ceren Date: 13 Eylül 2017, 18:41:09
Aleykümselam.Rabbim razý olsun bilgilerden kardeþim...
Ynt: Yeminler By: Sevgi. Date: 13 Eylül 2017, 20:40:25
Mevlam bizleri herdaim doðru söyliyen kullarýndan olmayý nasip etsin inþaAllah.