Ýmam Ebu Hanife
Pages: 1
Cebriye By: YBNGL Date: 16 Eylül 2010, 14:46:03
CEBRÎYE

125- Cebîr Ve Ýhtiyar Mes´elelerînîn Müslümanlarca Mevzuu Bahis Edîlmesi


Müslümanlar kader mes´elesini, Allah´ýn iradesi yanýnda insa­nýn kudreti mes´elesini, daha sahabe devrinde mevzuubahis etti­ler. Fakat, fýtrî kabiliyetleri ve yaratýlýþlarý itibariyle bu mes´ele-

lerde bahsi derinleþtirmediler. Sahabe devrinden sonra Müslüman­lar diðer dinler erbabýyla görüþüp temasa gelince, mezhepler ve fýr­kalar çoðaldý. Ve bu bahis de geniþledi. Bu bahislerde de eski din­lerin tuttuklarý yola koyuldular.

Bu meyanda bahis konusu yaptýðýmýz Cebriyye fýrkasý ortaya çýktý. «Ýnsan ef´alini kendisi yapýp meydana getirmiyor, kendisine nisbet olunan iþlerde onun dahli yoktur.» Bu mezhebin esasý þu­dur: Fi´H kuldan neyf Allah´a izafe etmektir. Fiil kulun eseri de­ðildir. Kul gücü yetmekle vasýf olunamaz, kudret sahibi deðildir, îþinde mecburdur. Onun kudreti, iradesi ve ihtiyarý yoktur. Cemâ-datta yarattýðý gibi Allah onda da fi´li yaratýr. Fiiller ona, cemâ-dâtta olduðu gibi mecazen nisbet olunur. Meselâ aðaç meyve verd:, su aktý, taþ kýmýldadý, güneþ doðdu ve battý, hava bulutlandý, yað­mur yaðdý, çiçekler açtý., ve saire gibi, Sevap ve ikap de cebrîdir. Böylece cebir sabit olunca teklif de cebrîdir.[1]

Cebriyecilerin noktai nazarýný anlatýrken Ibn-i Hazm þöyle diyor :

«Onlara göre dilediðini yapan Allah´u Teâlâ´dýr. Yaratmakta O´na benzeyen yoktur. Ondan baþka yapan olmamak icap ede. iþin insana nisbeti þu kabildendir: Ahmed öldü, diyoruz. Onu oldu ren Allah´týr. Bina duruyor diyoruz. Onu durduran ise, Allah´týr.»


126- Bunu Îlk Ortaya Çýkaranlar


Tarihçiler, Cebre ilk kail olanýn kim olduðunu araþtýrmýþlar ve sözü çok uzatmýþlardýr. Benim kanaatýmca mezheb hâline gelen bir fikri ilk ortaya atýp söyleyeni bilmek biraz güçtür. Onun için bunu da kes .irip atmak pek kolay deðildir. Biz ancak Cebriyeciliðe dair sözün EmevîÝerin i;k devirlerinde þuyû bulduðunu söyleyebi­liriz. Bu EmevîÝerin sonlarýna doðru bir mezheb hâlini aldý. Eli­mizde Emevîler devrinin baþlarýnda yaþayan iki deðerli âlimin ri­saleleri var. Mürteza bunlarý (Kitab´ül-Münye Ve´Ý-Emel) de zik­reder. Birisi, Abdullah b, Abbas´indýr, bunda Suriye ahalisinden olan Cebriyyecilere hitabediyor, onlarý cebre kail olmaktan sakýn­dýrýyor ve cebre kail ohnaðý Allah´a iftira etmekle vasýflandýrýyor.

tkincisi risale Hasan Basri´nin, Cebr iddia eden Basra halkýna yâzdið. risaledir. Onda þöyle diyor: «Allah´a, kaza ve kaderine inan­mayan kâfir olur. Kendi iþlediði günahý Allah´a yükleyen kimse kâfir olur. Allah´a istemiyerek itaat edilmez. Galebeden dolayý da âsi olunmaz. Çünkü O, mâlik kýldýklarý üzerine Mâlik´tir. Kudret verdikleri üzerine Kaadir´dir. Eðer itaatle amel ederlerse, onlarla iþledikleri þey arasýna girip mâni olmaz. Hayýr iþlemekten onlan meneden var mý? Eðer mâsiyetle amel ederlerse, þayet dileseydi araya bir mâni kordu, iþlemedikleri zaman onlarý buna icbar etmiþ olsaydý onlara sevap vermek olmazdý. Eðer onlarý zorla günaha osksaydý o zaman da azap etmezdi. Onlarý ihmal etse bu da kud­rette acz olurdu. Fakat onlardan gizli olan mâsiyeti vardýr. Kullar Allah´ýn ne dilediðini bilmezler. Onun Ýçin taat iþlerse mükâfat var­dýr, -mâsiyet iþlerse onlann aleyhinde delil olur.»

Bu da Cebriyecilerin durumunu açýkça gösteriyor.

Abdullah b. Abbas´m oðlu Ali diyor ki: Babamýn yanýnda otu­ruyordum. Bir adam gelerek:

? Ey îbn-i Abbas, dedi, þurada bir zümre ortaya çýktý. Öyle iddia ediyorlar ki, onlar Allah tarafýndan gelmiþler, onlarý mâsiyet iþlemeðe Allah mecbur ediyormuþ.

O da þu cevabý verdi:

? Onlardan birinin burada olduðunu bilsem, caný çýkýncaya kadar boðazýný s.kar, onu boðardým. Allah mâsiyet iþlemeðe mec­bur etti demeyin. Kullarýn ne yaptýðýný Allah bilmez demeyin, bu cahilliktir.»[2]


127- Cehm B. Safvan


Cebre dair ilk fikir Sahabe devrinde belirmiþtir. Hattâ Hz. Peygamber zamanýnda bile bunun sözü geçmiþtir. Fakat bir mezheb hâline gelmesi. Emevîler devrinde olmuþtur. Taraftarlarý bu­na davete baþlamýþlar, halka öðretip anlatmak istemiþlerdir. Dile­diðine göre, bu þekilde bunu ortaya çýkaranlar, ilk defa bazý Yahu­diler olmuþtur. Bunlarý bâzý Müslümanlara öðretmiþler, onlar da bu fikri neþre baþlamýþlar ve bunu ilk yayan Ca´d b. Dirhem ol­muþtur. Bu þeyleri Suriye´de Yahudilerden öðrenmiþ, Basra´da yaymýþtýr. Ondan da Cehm b. Safvan almýþtýr. (Scrh´ul-uyûn) kita­býnda Ca´d b. Dirhem´den bahsedilirken þöyle deniyor: «Cehm b. Safvan, Cehmiyecilik dehe,n bu Cebriye görüþüne dair sözleri Ca´d´-den Öðrenmiþtir. Ca´d´de bunlarý Ebân b. Sem´an´dan almýþtýr. Ebân da bunu Yahudi Tâlût b. A´sam´dan almýþtýr.»

Görülüyor ki, bu iþ Yahudilerden çýkmýþtýr. Ve Sahabe devrin­de baþlamýþtýr. Zira bu gâlût, Hz. Peygamber zamanýnda yaþýyor­du. Sahabe devrine kadar geldi. Bu mezheb sýrf Yahudi tohumu mahsulüdür, diyemeyiz. Çünkü tranlharda da[3] eskîdenberi bu fikirler vardý. Zerdüþlük, Manilik ve diðer mezheblerde bu iþler kurcalanmýþ týr. Bu mezheb Horasan´da dalbudak saldý. Bu fýrka­nýn baþý oîan Cehm b. Safvan bu fikirlerini yaymak için en müsait toprak Horasan´ý ve dolaylarýný buldu. Bu fýrka doðuþ ve yayýlýþ itibariyle Ýran ve Yahudi iþidir. Bunun Araplarla bir ilgisi yoktur.


128 - Bâzý Garip Ýnançlar



Cebriye taraftarlarý Cehm b. Safvan´a[4] nisbet olunurlar. Çünkü bunlarýn en büyük daveteisi ve yardýmcýsý odur. Cebriyeye davetle beraber diðer bâzý fikirler de ortaya atardý:

1- Cennet ve cehennem ona göre fena bulacak, yok olacak­týr, hiçbir þey ebedî deðildir. Kur´ân´da zikrolunan hulûd?ebedîlik çok uzun zamandan, sürüp gitmekten kinayedir. Yoksa mutlak ba­ki kalmak, sonu olmamak demek deðildir.

2- Ýmam marifettir, küfür cehalettir, bilmemektir.

3 - Allah´ýn ilmi ve kelâmý hadistir.

4 - Cenâb-ý Hak (þey ve hayy?diri) vasýflarýyla vasýflandý-rtlamaz. Hâdisata itlâki caiz olan bir vasýfla Allah´ý vasýflandýra-mam,, diyor.

5- Âhirette Allah´ý görmeði kabul etmez.

6 - Allah kelâmý kadîm deðil, hadistir zanmnda bulunduðun­dan ona göre Kur´ân mahlûktur.

Birçoklarý onun bu görüþlerini kabul ederek ona uydular. Fa­kat onlar asýl cebre kail olmakla þöhret aldýlar. Ýnsanýn iradesini ve yaptýðý iþleri inkâr ederler. Selef ve halef onlann bu çürük mez-heblerinin bâtýl esaslara dayandýðýný isbat etmiþlerdir. Yukarýda bâzýlarýný kaydetmiþtik. Abdullah îbn-i Abbas, Hz. Hüseyin b. Ali ve Hz, Ömer gibi zatlar bunlarýn görüþlerini reddetmiþlerdir. Ke­lâm kitaplarý bunlara verilen cevaplarla doludur.


--------------------------------------------------------------------------------

[1] Þehristânî, El-Milel ve´1-Nihal

[2] Mürteza, El-Münye ve´l-Emel.

[3] El-Münye veTl-Emel kitabýnda Hasan´dan naklen, þöyle deniyor: «Ýran´dan bir adam Hz. Peygamber´e geldi ve þöyle dedi: Gördüm ki onlar kýzlariyla ve kýz kardeþleriyle evleniyorlar. Kendilerine: ?Niçin, böyle ya­kýyorsunuz? diye sorulunca: ?Allah´ýn, kazasý ve kaderi böyle cevabýný veriyorlar. Eýý ne iþtir? Hz. Peygamber ona þu cevabý verdi:

? Benim ümmetim, içinde böylesini diyenler bulunacak. Onlar üm­metimin Mecûsileridir. Þair:

Aceb zem eyledi kavm-i habisi

Mecûs-i hâzihi´l-ümme hadisi demiþtir.

[4] Cehm b. Safvan: Horasan´da çýktý. Mevâlindendir. Cebriyeciliðe dâvets baþladý. Þüreyh b. Haris´in kâtibi idi. Onunla bir olup Nasr h. Se-yar aleyhine ayaklandýlar. Emevîlerin son devrinde öldürüldü. Taraftar­lar Nehâved´de kaldýlar. Nihayet Ebû Mansur Mâtüridi ile Ebû Hasan Eþ´arî´nin itikatta mezhebleri, diðer bütün itikatta mezheplere orada da galip geldi.


radyobeyan