Makale Dünyasý
Pages: 1
Evdeki Tehlike By: reyyan Date: 15 Eylül 2010, 17:20:18
Evdeki Tehlike


Eski zamanlarda evlerdeki en büyük tehlike, muhtemelen sadece boþ vakit geçirmekten, gereðinden fazla uyumaktan ve yapýlmasý lazým olan iþleri yapmamaktan ibaretti. Bunun yanýnda zararlý komþulardan gelebilecek bazý tehlikeler söz konusuydu. Ama devir deðiþti ve yeni þartlar içerisinde yeni tehlikeler oluþtu. Aslýnda bu tehlikeler evden önce okula, sinemaya, sokaða, mahalleye, köye, kente ve çarþýya aktý. Fakat engellenemeyince zamanla evlere de girdi.

Þimdi bu konularda olmasý gereken tavrý gösteren bazý kýsa hatýrlatmalarda bulunacaðýz.

I. Ýslâm Dininin Asýl Amacý Beþ Temel Gayeyi Korumaktýr
Beþ temel dinî gaye manasýna makâsýd-ý hamse olarak isimlendirilen “Dini, hayatý, aklý, nesli ve malý korumak” Ýslâm hukuk felsefesinin ana sütunlarýný oluþturur. Bu sebeple diðer þer’î ahkâm bunlar üzerine bina edilmiþtir. Özellikle iletiþimin arttýðý ve teknolojinin geliþtiði bir dönemde, baþta kendimiz sonra da sorumluluðunu taþýdýðýmýz þahýslarýn bu temel rükünleri muhafaza konusunda ne yaptýðýný bilmek zorundayýz.

Özellikle evimizdeki radyo, televizyon, internet, tahrik edici müzik ve müstehcen tv kanallarý.. gibi olumsuz unsurlar karþýsýnda, bir Müslüman olarak öncelikle dinî inanç ve uygulamalarýmýzýn tehlikede olup olmadýðýný, hayatýmýzýn zarar görüp görmediðini, aklýmýzýn yanlýþ etkilenip etkilenmediðini, neslimizin dejenere olup olmadýðýný ve paramýzýn boþ yere gidip gitmediðini düþünmek zorundayýz. Ve çevremize baktýðýmýzda satanizm bataklýðýna düþen gençlerin, sürekli müstehcen neþriyat izleyenlerin, küçük yaþta nikahsýz gayrimeþru bir hayata sürüklenenlerin, derslerine çalýþmadýðý halde internetteki sohbet odalarýndan (chat) çýkmayarak saatlerce vakit geçirenlerin, lüks özentisi uðruna en pahalý cep telefonlarýný alanlarýn, eþiyle ve çocuðuyla ilgilenmediði halde yerli ve yabancý pek çok kanalý izleyenlerin, evlâd u ýyâlinin halini bilmezken sanatçýlarýn magazin haberlerini takip edenlerin.. varlýðýný görüyorsak, muhakkak evde ve elde bir tehlike vardýr.
Bu tehlikelerin listesini çoðaltmak yerine, bu yangýn karþýsýnda ne yapacaðýmýzý düþünmek gerekmektedir.

II. Vesileler Maksatlarýn Hükmünü Alýr
Ýslâm’a göre iyiliðe sebep olan þey iyi, kötülüðe sebep olan þey de kötüdür. Bu açýdan medya ve teknoloji deðerlendirilirken, neticede iyi yaný mý yoksa kötü yaný mý daha çok diye düþünmek zorundayýz. Ve bu sonuca göre onlarý kullanma ve istifade etme konusunda bir hüküm çýkarýrýz. Vardýðýmýz sonuca göre onlarýn durumu; farz (vacip), müstehab, mubah, mekruh ve haram olmak üzere beþ temel hükümden birisini alacaktýr.

Mesela çocuklarýný zararlý yayýn takip etmekten alýkoyamayan bir aile için yerine göre internet, tv, radyo ve cep telefonu.. almak haramdýr denebilir. Eðer bu noktada tehlike kesin deðil de muhtemel ise, hüküm mekruhluða dönüþür. Þayet herhangi bir tehlike beklenmiyorsa hüküm mubahlýktýr. Eðer mezkur aletlerin varlýðý pek çok hayra vesile olacaksa, bu sefer hüküm onun farziyetidir. Þayet bu iyilikler muhtemel ise bu sefer de müstehab olur. Eðer beklenen fayda ile zarar eþitse, Ýslâm’ýn mahzurlu þeyleri terke verdiði önem sebebiyle ondan uzak durulmasý önerilir. Þayet iyilik veya kötülük yanlarýndan biri aðýr basýyorsa da ona göre hüküm verilir. Bu tür örnekleri hayatýn her alanýnda çoðaltabiliriz.

III. Kötülüðü Engellemek Dinî Bir Görevdir
Ýslâm’a göre mefsedetin önüne geçmek temel bir kaidedir. Fýkýhta buna sedd-i zerâi denir. Bazý âlimlere göre bu kaide dört temel delile ilave edilecek kadar güçlüdür. Çünkü iyiliðe yardým etmek ilahi bir görev olduðu kadar, kötülüðün önünü kesmek de ilahi bir görevdir. Zira Allah Resûlü (s.a.s.) “Bir kötülüðü gördüðünüz zaman onu elinizle düzeltin. Þayet buna güç yetiremiyorsanýz dilinizle düzeltin. Þayet buna da gücünüz yetmiyorsa kalben buðz edin. Bu ise imanýn en zayýf noktasýdýr.” buyurmaktadýr.
Bunlar içinde "el ile düzeltme" umumi manada yönetim mekanizmasýnýn iþi olmakla birlikte fertlere bakan yönüyle de herkesin kendi mesuliyet alanýna göredir.

IV. Dinde Harama Bakmak Yasaklanmýþtýr
Ýslâm’da harama nazar etmek yasaklanmýþtýr. “Mü’min erkeklere söyle ki gözlerini harama bakmaktan korusunlar…, mümine kadýnlara da söyle ki gözlerini harama bakmaktan korusunlar…” ayetlerinin2 hükmü bu konuda açýktýr. Bir kiþinin bakmasý yasak olan haramýn ölçüsü ise, fýkýh kitaplarýnda açýkça beyan edilmiþtir.

Bakýlmasý haram olan yasaklarýn internet veya televizyondan izlenmesi, radyodan dinlenmesi de haramdýr. Sonra bu kötülüklere teþne olan mekanlara cin ve þeytan gibi habis ruhlarýn geleceði, bunun yanýnda oradaki rahmet meleklerinin gideceði muhakkaktýr. Bu sebeple evlerin, iþyerlerinin ve toplanýlan mekanlarýn bereketli olmasýný düþünenlerin, harama düþmemeye hassasiyet göstermesi gerekmektedir.

V. Hayat ve Ömür Ýsraf Edilmemelidir
Dinimize göre insan hayatý ve ömrü Allah Teâla tarafýndan ona bahþedilmiþ, gereði gibi kullanýlamazsa hesabýnýn sorgulanacaðý, bu yönüyle imtihan tarafýnýn aðýr bastýðý bir lütuftur. “Kim daha iyi amel edecek diye hayat ve ölümü yaratan odur” (Mülk sûresi, 2) ayeti de bu hükmü gösterir.

VI. Malayaniyi Terk Etmek Ýyi Müslümanlýðýn Alametidir
Ýslâm’ýn temel hassasiyetlerinden birisi, dünya ve ahiret adýna faydasýz olan bir þeyi terk etmektir. Allah Resûlü (s.a.s.) bu konuyu bir hadislerinde þu þekilde ifade eder: مِنْ حُسْنِ اِسْلاَمِ الْمَرْءِ تَرْكُهُ مَا لاَ يَعْنِيهِ “Kiþinin güzel Müslümanlýðýnýn alameti, gereksiz olan þeyleri terk etmesidir.”3 Bu hususta Sonsuz Nur’da þu açýklama geçer:
“Malayani”, insaný hiçbir zaman alâkadar etmeyen, gereksiz ve onun ne bugünü ne de yarýný için hiçbir faydasý olmayan lüzumsuz þeylerle meþgul olmasý demektir. Öyle ki, meþgul olduðu þeylerin, ne þahsýna, ne ailesine ne de milletine hiçbir faydasý yoktur. Ýþte Ýslâmiyet'teki güzellikleri yakalayabilmiþ biri, ayný zamanda laubalilikten de uzaklaþmýþ demektir. Öyleyse bu hadîs, ayný zamanda insana, ne yapmasý gerektiðini de öðretmektedir. Ýnsan daima, yüce ve yüksek meselelerle meþgul olmalý, uðraþtýðý her mesele ya doðrudan doðruya, ya da dolayýsýyla, hem kendine, hem ailesine hem de cemiyete faydalý bulunmalýdýr. Bir cihetle, ciddi insan olmanýn tarifi de budur...

“Mâlâyaniyat” ile meþgul olan bir insan, fýrsat bulamaz ki kendisini ilgilendiren þeylerle meþgul olabilsin. Devamlý surette, kendisini ilgilendirmeyen iþ ve düþüncelerle dopdolu olan bir insan, kendisi için gerekli ve onu yakýndan ilgilendiren meselelere vakit bulamaz ki onlarla meþgul olsun...

Henüz kendi çizgisini bulamamýþ ve frekansýný tutturamamýþ bir insanýn, o frekansta doðru bir þeyler yapmasý da düþünülemez. Malayanilerle dolu olan bir insanýn, “mâ ya’ni”ye açýk olmasý da mümkün deðildir. Evet kalbi ve kafasý, sakat þeylerle dolu bir insan, nasýl ulvî ve saðlam þeylerle meþgul olabilir ki?!

Malayaniyi terk etmek, büyük zatlara ait bir þiar sayýlmýþtýr. Ve Allah Resûlü (s.a.s.) bu durumu herkese özendirmiþtir. Böylece kulluk adýna büyük bir sýnavdan geçtiðimizin farkýna varýlmasý saðlanmýþtýr.

Herkes kendi hayatýna; ilgi duyup vakit ayýrdýðý aktivitelere bu gözle baktýðýnda kendi muhasebesini yapabilir.

Burada bir gerçeði kaydedelim: “Ömür sermayesi pek azdýr. Lüzumlu iþler pek çoktur. Birbiri içinde mütedâhil daireler gibi, her insanýn kalb ve mide dairesinden ve cesed ve hâne dairesinden, mahalle ve þehir dairesinden ve vatan ve memleket dairesinden ve Küre-i Arz ve nev-i beþer dairesinden tut.. tâ zîhayat ve dünya dairesine kadar, birbiri içinde daireler var. Her bir dairede her bir insanýn bir nevi vazifesi bulunabilir. Fakat en küçük dairede, en büyük ve ehemmiyetli ve daimî vazife var. Ve en büyük dairede en küçük ve muvakkat, arasýra vazife bulunabilir. Bu kýyas ile küçüklük ve büyüklük ters orantýlýdýr. Fakat büyük dairenin cazibedarlýðý cihetiyle küçük dairedeki lüzumlu ve ehemmiyetli hizmeti býraktýrýp lüzumsuz, malayani ve âfâkî iþlerle meþgûl eder. Sermâye-i hayatýný boþ yerde imha eder. O kýymettar ömrünü kýymetsiz þeylerde öldürür.”

VII. Ýnanan Kimse Þüpheli Þeylerden Kaçýnmalýdýr
Allah Resûlü (s.a.s.) bir hadis-i þerifte “Þurasý muhakkak ki, haramlar da helaller de apaçýk bellidir. Bu ikisi arasýnda haram veya helal olduðu þüpheli olanlar vardýr. Ýnsanlardan çoðu bunlarý bilmez. Bu durumda, kim þüpheli þeylerden kaçýnýrsa, dinini de, ýrzýný da korumuþ sayýlýr. Kim de þüpheli þeylere düþerse harama düþmüþ olur, týpký koruluðun etrafýnda sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluða girebilecek durumdadýr. Biliniz ki, her melikin bir korusu vardýr; Allah’ýn korusu da haramlardýr. Þu da bilinmelidir ki, cesette bir et parçasý vardýr, o sýhhatli olunca beden de sýhhatli olur; o bozulunca beden de bozulur. Ýþte o kalbdir!" buyurur.5

Pek çok yönüyle ele alýnabilecek bu hadisin burada sadece kazanca bakan yönüne iþaret etmek istiyorum: Her þahýs kazancýnýn helal olmasýna dikkat etmelidir. Þayet onun içinden hepsi deðil de birazý haram ise, o kýsmý da ayýrmalýdýr. Ve bu durum yerine göre iþ deðiþtirmeyi gerektiriyorsa, bu fedakârlýktan kaçýnmamalýdýr. Çünkü her þey gibi rýzýk alaný da yaratýlýþtan gelen imtihana dahildir. Kiþinin yerine göre dünya adýna kaybetmesi, ahiret adýna kaybetmesinden daha hafiftir. Ve bu noktada bizi kendisine çeken maddi menfaatlerin nefsin bir desisesi, þeytanýn bir telkini veya geçmiþ ümmetleri mahveden dünyanýn çekiciliði olduðu unutulmamalýdýr.

VIII. Gerçek Mümin Ýlahi Emanete Ýhanet Etmez
Allah Resûlü (s.a.s.) þöyle buyurur: “Kýyamet günü, beþ þeyden sual edilmedikçe, kulun ayaklarý [Rabbinin huzurundan] ayrýlamaz: Ömrünü nerede harcadýðýndan; gençliðini nerede geçirdiðinden, malýný nerede kazandýðýndan ve nereye harcadýðýndan ve ilmiyle hangi ameli yaptýðýndan.”6 Bu sebeple her kiþi sürekli olarak bir þeyler tükettiðini, dünya ve ahiret adýna daima yapabileceði iyi bir þeyler olduðunu, Yüce Yaratýcý’nýn verdiði nimetlerin birer emanet sayýlmasý gerektiðini, þayet kullanma kýlavuzuna göre deðerlendiremezse de sadece kendisinin zarar edeceðini bilmelidir.

Buradaki diðer nokta ise üst sorumluluðu taþýyanlarýn da aynen yasak fiili iþleyenler gibi yerine göre vebale girmesidir. Bu da Ýslâm’a göre mesuliyet taþýmanýn ne kadar aðýr olduðunu gösteren bir durumdur. Mesela evdeki bir televizyondan zararlý yayýn izleyen bir genç kadar, onun anne ve babasý da günahkâr olur. Bir ildeki uyuþturucu ticaretini yapanlar kadar, onu engelleme konumunda bulunup da ihmal eden yetkililer de vebale girer.

IX. Ýletiþim Vasýtalarýnýn Zararlarý
Günümüzde hayatýmýzýn bir parçasý haline gelen medya yoluyla gelen zihin kirlenmesi, günaha girme meselesi üzerinde, bir özel baþlýk altýnda müstakil incelemek istiyoruz:

A. Gazete ve dergiler: Gazete ve dergiler iyi yönde kullanýldýklarý kadar kötü yönde de kullanýlabilirler. Bu sebeple onlar konusunda bizi baðlayan ölçü, Ýslâm’ýn getirdiði genel ahlak kurallarýdýr. Onu da þu þekilde özetleyebiliriz:

Bir kiþi, gayr-ý ahlaki olan, toplumun örf ve adetlerine aykýrý bulunan, onlarýn genel kabullerine zýt ve ifsat edici neþriyata uzak durmalýdýr. Ýslâm dininin günah saydýðý þeylere karþý duyarlý olmalýdýr. Meseleye bu açýdan bakýldýðýnda, içerisinde fuhþiyatý tasvir eden, dinin haram kabul ettiði resim ve yazýlar içeren, inkar fikrini geliþtiren yazýlarý yayýnlayan, dünya ve ahiret adýna faydasý olmayan boþ muhtevaya sahip gazete ve dergiler, günümüzde en büyük tehlikeler içerisinde yer alýr.

Ýþin bir baþka üzücü yönü ise, bu gazete ve yayýnlarýn renkli ve parlak görüntüleriyle gençleri ve çocuklarý, doðru-yanlýþ ve yararlý-zararlý kritiðine gerek görmeyerek rahatça etkileyebilmesi ve fikirlerine yön verici hale gelmesidir. Böylece medyadan etkilenen gençlik, kendilerini götürmek isteyenlerin tarafýna doðru kaymaktadýr. Bunu düþünen þer güçler ise kýsaca medya yoluyla insanlarý etkilemek istemektedir.

Bu noktadaki çözüm, kötü neþriyat yapan gazete ve dergilerden uzak durmaktýr. Buna mukabil konumdaki müspet medyayý geliþtirerek, okuyarak, reklam vererek ve yaygýnlaþtýrarak iyiliði hâkim kýlmaktýr.

B. Radyo: Allah’ýn insanoðluna lütfettiði aletlerden birisi olan radyo, dinî ve millî deðerlerimize faydalý, saygýlý neþriyat yaptýðý zaman, en yararlý aletlerden birisi haline gelir. Fakat ahlakî deðerlere zýt, vakti faydasýz bir þekilde öldürecek eðlence programlarý, hatta bazý kötü muamelelerin teþvik edildiði bir alet halinde kullanýlýrsa; elbette faydasýz, hatta zararlý olacaktýr.

Bu noktadaki ölçü, zararlý yayýn yapan radyo kanalýna mesafeli durmak, faydalý olanlara yönelmektir.

C. Sabit telefon veya cep telefonu: Telefon iletiþimi saðlayan güzel bir alettir. Üstelik þu anda görüntülü telefonlarýn çýkmasýyla, uzun mesafeler daha yakýnlaþmýþ, hasret de azalmýþtýr. Ama bir býçaðýn yanlýþ yerde kullanýlýþý gibi, telefon nimeti üzerinde hatalý tasarruflar mümkündür.

Eðitim çaðýndaki genç ve çocuklarýn kullandýðý telefonlarýn pek çoðu; oyun oynama, faydasýz içerikli mesajlaþma ve karþý cinse olan ilginin ifade zemini bulduðu bir unsur haline gelmiþtir. Bu sebeple evdeki telefon veya cep telefonu konusunda anne ve baba yanýnda, toplum kademelerindeki pek çok sorumlu da endiþe duymaktadýr.

Bu noktadaki ölçü, gerçekte gereksiz olan bir þeyi almamaktýr.
D. Televizyon: Faydalý bilgilerin öðretildiði, yararlý haberlerin yapýldýðý, tarih bilincinin aþýlandýðý, gelecekte oluþturulmak istenen ideal dünyanýn iþlendiði ve bizi biz yapan deðerlerin üzerinde durulduðu televizyonlara hava ve su kadar ihtiyaç vardýr. Fakat gayr-i ahlaki görüntülerin rahatça sergilendiði ve bundan reyting amaçlandýðý, hatta yayýnlanacak programýn seyircinin zaafýna göre seçildiði bir televizyon ise oldukça zararlýdýr.

Aileler çocuklarýn ruh dünyalarýný olumsuz yönde etkileyen zararlý yayýnlara karþý çocuklarýný koruyacak bir formül bulmalýdýrlar. Çünkü çocuklarýn ve gençlerin çoðu, karþýlaþtýklarý görüntüleri olduðu gibi zihinlerine yerleþtirip özentiden kurtulamamakta, bu da onlarý kendi düþüncelerine göre kaldýramayacaklarý problem ve sorumluluklara muhatap etmektedir. Esasen bu durum sadece gençlerin ve çocuklarýn deðil, tüm aile fertlerinin meselesidir. Þöyle ki: Bir baba akþam eve geldiðinde, ailesi ve çocuklarýyla ilgilenmeyerek koltuðuna kurulup kumandayý eline alarak, çocuklarýnýn yanýnda ve izlediði kanalýn ve programýn içeriðine dikkat etme ihtiyacý hiç duymadan; þiddet, korku ve cinsellik... gibi programlarla vakit geçiriyorsa, evde ciddi bir tehlike var demektir. Diðer yandan anne, çocuklarýna harcayacaðý mesaisini televizyondaki “Olmasa da olur” türünden programlara veriyorsa, bunun yanýnda yetiþtiremediði iþlerini yaparken küçük çocuðunun oyalanmasý için kendisinin hiç kritik etmediði ve seçici olmadýðý televizyonun bilgi kirliliðine teslim ediyorsa, çocuklar da ders çalýþmalarý veya farklý uðraþlara vakit ayýrmalarý gereken vakitte ekranlara kilitleniyorsa, tehlikenin boyutu büyümektedir.

Hepimiz þu tespiti küçük bir gözlemle çok rahat yapabiliriz: Kanal ve program ayrýmý yapmadan televizyonu sürekli bir þekilde izleyen kiþiler, üretim ve fikir verme kabiliyetlerini büyük oranda kaybederler. Ýzlediði gibi konuþup, izlediði gibi düþünüp, izlediði gibi yaþamaya baþlarlar. Üstelik bir süre sonra ezberleme kabiliyetinin zayýflamasý da söz konusudur. Çünkü seçici olmadan sürekli olarak izlediði görüntüler ve harama nazar, beyinlerinde yer edinerek bilgi kirliliðine yol açar. Ayrýca malayani ve boþ vakit geçirme; sahip olduðumuz latifelerin zayýflayýp yok olmasýna sebep olur. Bu yönüyle televizyonun, dýþarýdaki yanlýþa sevk eden unsurlardan daha tesirli olduðu söylenebilir.

Bu noktadaki ölçü seyredilen kanal ve programý bilinçli olarak seçmek, yayýn içeriði kötü olan kanal ve filmler için filtre uygulamak, boþ vakitleri geçirmek için de meþru dairede hem dinlendirici hem de fayda verici türden spor sohbet vs. gibi alternatif aktiviteler düzenlemektir.

E. Ýnternet: Ýnternet konusunda görebildiðimiz kadarýyla dikkat edilmesi gereken zararlar þunlardýr:

1. Ýnsanlarý þiddete sevkeden popüler oyunlara karþý dikkatli olmak gerekir.
2. Sohbet. Ýnternet sohbetinde (chat) kiþiler kimliklerini gizli tutabildikleri için sorumsuz davranýþlar sergileyebilmektedir. Ayrýca tanýþýlmayan kiþilerle rahat ve sorumsuz sohbet insan iliþkilerinde bozulmaya, kiþiliklerde ise zayýflamaya yol açmaktadýr.
3. Baðýmlýlýk. Ýnternet bazen insanlarda baðýmlýlýk yapabilmektedir. Bu kiþiler internetten uzak kaldýklarýnda büyük zorluklar çekmektedir. Uzmanlar bunun önemli bir rahatsýzlýk olduðu konusunda aileleri ve gençleri uyarmaktadýr.
4. Ýllegal akýmlar. Yasadýþý örgütler, bahis þirketleri ve kumarhaneler.. gibi birçok kuruluþ gençleri ve çocuklarý internet yoluyla zehirlemektedirler.
5. Pornografik içerikler. Pornografik içerikli siteler gençlerin ve çocuklarýn psikolojilerinin ve kiþiliklerinin bozulmasýna yol açmaktadýrlar. Bu, kiþilik kaymalarýna da sebep olan ciddi bir günahtýr.

Bilgisayara virüs bulaþmasý kadar, saf gönüllere yabancý unsurlarýn girmesi de tehlikelidir. Bu noktada bir týklama ile sayýsýz siteye ulaþmak bir avantaj olduðu kadar, ayný zamanda bir dezavantajdýr. Bu sebeple kiþi karþýlaþabileceði haramý önceden hesap ederek ona göre hareket etmelidir. Ayrýca fitne unsuru olacak kanallara hiç girmemelidir. Bu noktada çocuklarýmýzý ve sorumluluðumuz altýndaki insanlarý nefisleriyle baþ baþa býrakmak yerine, onlara ön bilgiler vererek duruma göre onlarý zaaflarýndan uzaklaþtýrma gayretinde bulunmak bir görevdir. Buradaki en önemli koruyucu düsturlardan birisi þu hadistir: “Þüpheli þeylerden sakýnýnýz. Çünkü onlarýn çoðunda harama girme ihtimali vardýr.”7 Evet, dinimiz günaha götürecek yollardan bizi uzaklaþtýrmak için bu kadar hassasken, internet gibi ne zaman, neresinde, hangi görüntüyle karþýlaþacaðýmýzý bilmeden pervasýzca sitelerde dolaþmamýz, manevi deðerlerimize karþý bir hassasiyet aþýnmasýnýn olduðunu göstermektedir.

Ayrýca kötüye kullanýlan ve veya gereðinden fazla ilgilenilen internet yanýnda sayýlan gazete ve dergiler, keza radyo, televizyon ve telefonlar, toplumda hareketlilik içinde yeni bir yalnýzlýk türü oluþturmuþtur. Kiþiler bir yönüyle herkesle konuþabildiði için açýk ama diðer yönüyle dertleriyle kendi baþýna ve kapalý kalmýþtýr. Çünkü kurduðu iletiþimde uygun yere yönlenmediði için derdini açacak kimse bulamamaktadýr. Belki açsa bile onlarla gerçek manada ilgilenen olmadýðýndan yanlýþ yönlendirmelere maruz kalmaktadýr. Bunun neticesinde kendi halinde kalan kiþi, sosyal hayat içinde aile, eþ ve arkadaþ.. çevresinden beklediði ilgiyi görememekte, bu sebeple de onlarla irtibatý azalmakta veya kopmaktadýr. Veya sorumlu ebeveyn ve eþiyle paylaþmasý gereken duygularýný, teknolojinin getirdiði vasýtalarla gayri meþru ortama çekmektedir. Böylece evde çocuklar, okulda talebeler ve evlilik hayatýnda eþler.. yalnýz kalmaktadýr. Bunun neticesinde teknolojiye hâkim çevrelerin yetiþtirdiði bir nesil ile sevgi eksikliði sebebiyle haram alana yönelmiþ kiþilikler oluþmaktadýr.

Bu noktadaki çözüm, Allah’ýn bir lütfü olarak elde edilen teknolojik imkanlarýn, sorumluluk duygusu taþýyan yöneticilere ve kullanýcýlara sahip olmasýdýr. Bu da tümüyle bilinçli, imanlý ve kararlý bir toplum demektir.

Sonuç:
Hayat boþluk kabul etmemektedir. Ýyi bir Müslüman olarak bizlerin kalb, akýl ve hafýzasýna; dinimize aykýrý hiçbir yabancý unsur girmemelidir. Ýnsanlar ahirette her þeyi bilen Cenab-ý Hakk’ýn huzuruna çýktýklarýnda mahcup olmayacaklarý bir hayat yaþamalýdýrlar. Hayatýn bütün anlarýnda Müslümanlar için çizilen sýnýrlar içinde kalmak Yüce Yaratýcý’nýn verdiði deðer ve nimetlere saygý göstermenin ifadesidir. Ýþte bu noktadaki becerimiz, emanete riayet etmedeki kuvvetimiz ve Allah’a yakýnlýktaki derinliðimiz olacaktýr.

Konuyu þu nebevi nasihatle noktalayalým:
نِعْمَتَانِ مَغْبُونٌ فِيهِمَا كَثيِرٌ مِنْ النَّاسِ: اَلصِّحَّةُ وَالْفَرَاغُ
“Ýnsanlarýn pek çoðunun deðerlendirme konusunda aldandýðý iki nimet vardýr: Sýhhat ve boþ vakit.”8

* Fýrat Üniv. Ýlahiyat Fak. Öðrt. Üyesi
Doç. Dr Ýsmail Köksal


Dipnotlar
1 Müslim, Ýman 78.
2 Nur sûresi, 30-31.
3 Muvatta, Hüsn-ü Huluk 3.
4 Bediüzzaman Said Nursi, RNK “Þualar” s. 952.
5 Buhari, Ýman 39.
6 Tirmizi, Kýyamet 1.
7 Ebu Davud, Büyu 3.
8 Buhari, Rikak 1.



radyobeyan