Nurdan Damlalar
Pages: 1
Hizmeti Kuraniye By: Sevdacýk Date: 14 Eylül 2010, 18:50:40
                                                     Hizmeti Kuraniye                                                                                                                                                                                                                                                                                                                         Bu hizmet-i Kur'âniyede bulunan kardeþlerinizi tenkit etmemek ve onlarýn üstünde faziletfuruþluk nev'inden gýpta damarýný tahrik etmemektir.

Çünkü nasýl insanýn bir eli diðer eline rekabet etmez, bir gözü bir gözünü tenkit etmez, dili kulaðýna itiraz etmez, kalb ruhun ayýbýný görmez. Belki birbirinin noksanýný ikmal eder, kusurunu örter, ihtiyacýna yardým eder, vazifesine muavenet eder. Yoksa o vücud-u insanýn hayatý söner, ruhu kaçar, cismi de daðýlýr.

Hem nasýl ki bir fabrikanýn çarklarý birbiriyle rekabetkârâne uðraþmaz, birbirinin önüne tekaddüm edip tahakküm etmez, birbirinin kusurunu görerek tenkit edip, sa'ye þevkini kýrýp atâlete uðratmaz. Belki bütün istidatlarýyla birbirinin hareketini umumî maksada tevcih etmek için yardým ederler; hakikî bir tesanüd, bir ittifakla gaye-i hilkatlerine yürürler. Eðer zerre miktar bir taarruz, bir tahakküm karýþsa, o fabrikayý karýþtýracak, neticesiz, akîm býrakacak. Fabrika sahibi de o fabrikayý bütün bütün kýrýp daðýtacak.

Ýþte, ey Risale-i Nur þakirtleri ve Kur'ân'ýn hizmetkârlarý! Sizler ve bizler öyle bir insan-ý kâmil ismine lâyýk bir þahs-ý mânevînin âzâlarýyýz. Ve hayat-ý ebediye içindeki saadet-i ebediyeyi netice veren bir fabrikanýn çarklarý hükmündeyiz. Ve sahil-i selâmet olan Dârüsselâma ümmet-i Muhammediyeyi (a.s.m.) çýkaran bir sefine-i Rabbâniyede çalýþan hademeleriz. Elbette, dört fertten bin yüz on bir kuvvet-i mâneviyeyi temin eden sýrr-ý ihlâsý kazanmakla tesanüd ve ittihad-ý hakikîye muhtacýz ve mecburuz.

Evet, üç elif ittihad etmezse, üç kýymeti var. Sýrr-ý adediyet ile ittihad etse, yüz on bir kýymet alýr. Dört kere dört ayrý ayrý olsa, on altý kýymeti var. Eðer sýrr-ý uhuvvet ve ittihad-ý maksat ve ittifak-ý vazife ile tevafuk edip bir çizgi üstünde omuz omuza verseler, o vakit dört bin dört yüz kýrk dört kuvvetinde ve kýymetinde olduðu gibi, hakikî sýrr-ý ihlâs ile, on altý fedakâr kardeþlerin kýymet ve kuvvet-i mâneviyesi dört binden geçtiðine, pek çok vukuat-ý tarihiye þehadet ediyor.

Bu sýrrýn sýrrý þudur ki:
Hakikî, samimî bir ittifakta herbir fert, sair kardeþlerin gözüyle de bakabilir ve kulaklarýyla da iþitebilir. Güya on hakikî müttehid adamýn herbiri yirmi gözle bakýyor, on akýlla düþünüyor, yirmi kulakla iþitiyor, yirmi elle çalýþýyor bir tarzda mânevî kýymeti ve kuvvetleri vardýr. Haþiye (Evet, sýrr-ý ihlâs ile samimî tesanüd ve ittihad, hadsiz menfaate medar olduðu gibi, korkulara, hattâ ölüme karþý en mühim bir siper, bir nokta-i istinaddýr. Çünkü ölüm gelse, bir ruhu alýr. Sýrr-ý uhuvvet-i hakikiye ile, rýza-yý Ýlâhî yolunda, âhirete müteallik iþlerde kardeþleri adedince ruhlarý olduðundan, biri ölse, "Diðer ruhlarým saðlam kalsýnlar. Zira o ruhlar her vakit sevaplarý bana kazandýrmakla mânevî bir hayatý idame ettiklerinden, ben ölmüyorum" diyerek, ölümü gülerek karþýlar. Ve "O ruhlar vasýtasýyla sevap cihetinde yaþýyorum, yalnýz günah cihetinde ölüyorum" der, rahatla yatar.)
Bediüzzaman Said Nursi

radyobeyan