Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Mevlana ve bahar By: sumeyye Date: 13 Eylül 2010, 15:08:20
Mevlana ve bahar

Bahar, Acem ve Türk þairlerinin her zaman gözde konularýndan olmuþtur. Mevlana’nýn sayýsýz bahar þiirindeki neþe; aniden patlayan ve gülleri, iðdeleri açtýran, havayý burcu burcu kokutan bir bahar fýrtýnasý, baharý bütün yönleriyle yaþamadan tam anlaþýlmaz. Mevlana’da bahar gerçekten bir kýyamettir. Çiçekleri, yapraklarý kara topraktan çýkartan bir diriliþ günüdür. Baharýn aþk meltemiyle kendinden geçmiþ yapraklar raks eder, çiçekler kendi sessiz dilleriyle Allah’a hamd ü senâ ederler. Mevlana bu hamd ü senâlarý duymuþ ve musikili mýsralara aktararak bu övgülere katýlmýþ, her biri ilâhî maþukun güzelliðini yansýtan, ama bu doðrudan doðruya görülmeyecek kadar parlak güzelliðe renkli birer örtü oluþturan güllerde, sümbüllerde ve akan ýrmaklarda O’nun güzelliðini görmüþtür.

Mevlânâ her bahar sabahý, Anadolu’nun mis kokusunu almýþ ve mýsralarýnda Anadolu kasabalarýna özgü kokulara sýk sýk atýfta bulunmuþtur. Bütün duyularýyla ilâhi celâli ve cemâli hissetmiþ, Konya bahçelerinin manzaralarýný görmüþ, gök gürültüsünün sesini ve kuþlarýn anlamlý duasýný duymuþtur.

Baharýn geliþiyle birlikte sema merasimlerini Çelebi Hüsameddin’in Meram’daki baðýna taþýyan Mevlânâ, þiirlerinde, içinde birazcýk aþk ateþi olan herkesi baharýn geliþini karþýlamaya çaðýrýr. Baharý karþýlamak, beklenen, yýllardýr özlenen bir dost gibi onu kucaklamak, onunla hasbihal etmek ve getirdiði haberleri can kulaðý ile dinlemek lazýmdýr.

 

“Kutlu bahar, dost elçisi çýkageldi; sarhoþuz, aþýkýz, mahmuruz, kararýmýz yok.

A göz, a gönül bahçeye yürü, yeþillik güzellerini bekletme artýk.

Çayýra çimene gayb aleminden elçiler geldi; yürü git, geleni ziyaret etmek adettir.

Gül geliþini kutlamak için bahçeye geldi, diken yüzünü, seyretmek için güzelleþti, bezendi.”

 

“Dün, baðlar bahçeler kýþtan kurtulduklarý için sana þükür selamlarý gönderiyorlardý.

Çiçeklerin yüzlerinde senin lütfunun ihsanýnýn belirtileri görülüyordu.

Yemyeþil çayýrdaki selvi boy atmýþ, güya öteki aðaçlara üstünlük davasýna kalkýþmýþtý.

Gül ise, gülerek göz gören rengi ile, kokusu ile neþeleniyor, kýyametler koparýyordu.”

 

“Aðaçlarýn baþlarý allý sarýlý güller devþirdi. O Yakublar artýk kendi Yusuflarýný gördüler.

Aðaçlar kýþ günlerinde siyahlara bürünmüþler, mâtem elbiseleri giymiþlerdi, çok aðladýlar feryâd ettiler de, sonunda güldüler açýldýlar.”

 

“Baða bahçeye gelin, yeþillikleri yeþil giyinmiþleri seyredin.

Her köþede gül satanlarýn dükkânlarýný görün.

Gül bülbüllere gülüyor da; “Susun, susun da topraða düþüp susanlarý seyre dalýn” diyor.”

 

Mevlânâ baharý seyretmeyi, can gözü ve gönül kulaðý ile ona dikkat kesilmeyi tavsiye eder. Çünkü baharýn getirdiði güzelliklerin her biri Allah’ýn cemâl sýfatýnýn tecellîleridir:

 

“Çimen, servinin ardýnca yaya koþmada; gonca,  kem gözden yüzünü gizlemede. Salkým söðüt eðilmiþ, þu ter ü taze dal, ne diye kollarýný salmýþ oynuyor diye ýrmak aynasýna hayran hayran bakmada.

Toplamak için önce el kol salmak gerek, sonunda kol açýp oynayýþta da topladýklarýný serper, döker saçar.

Yaratýcý, baðda bahçede öylesine bir meclis kurdu ki, kuþlar, çalgýlar gibi aferin demeye, naðmelerle ötüþmeye koyuldu.

O çalgýcýlarýn beyi, hani adýna bülbül derler iþte o,  gülün sarhoþu, güle âþýk, onun için böyle güzel, böyle hoþ.

Üveyk, kekliðe nerdeydin þimdiye dek der; o da, hani bir yer var ya der, orada ne mekan var, ne oturan, oradaydým.

Þahin, doðana der ki: Bu güzelim avlarý yokluktan kim avladý da yeryüzüne getirdi?

Bir bölük gülyüzlüler, bir bölük de sakallarý býyýklarý yeni terlemiþ dilberler, hepsi de gayb perdesinin ardýnda “büyüktür onlar, yazarlar” diye anlatýlan melekler sanki.

Biz bir kaç kiþiyiz derler, öncü gibi ilkin geldik, þimdicek o pusudan çýkar, güzeller ordusu da gelir çatar.

O dünya Kenan’ýndan Yusuf yüzlüler gelir, eriþir; dudaklarý tatlý dilberler, bal denizinden çýkar gelir.”

 

“Gönül gözün dehlizidir; gönüle ne gelirse oradan göze gelir de bir þekle bürünüverir.

“Gizli þeyler açýða vurulmuþ” baðda bahçede kýyamet kopmuþ, o Çin güzelleri gönüllerini göstermede.

Yani diyorlar ki; senin de gönlün varsa göster, ne vakte dek gönlün, toprak içinde gizli kalacak?

Kýþýn baðýn, bahçenin duasý “Yalnýz sana ibadet ederiz” sözüdür. Ýlkbaharda ise; “Yalnýz senden yardým dileriz” der.

“Yalnýz sana ibadet ederiz” yani bir þey dilemeye, lütfünü istemeye geldim; aç zevk neþe kapýsýný, artýk böyle hüzünler içinde býrakma beni.

“Yalnýz senden yardým dileriz” yani, meyvelerle dopdoluyum, aðýrlýðýndan neredeyse kýrýlacaðým, sen beni koru, ey yardým istenen, ey yardým eden.

Lale her an güle der ki: ne tuhaf nergis yasemine dalmýþ, ne de hayran hayran bakmada.

Süsen, yazýklar olsun diye dile gelir, yasemin, a dilbâz der, kimseyi hor görme, kimseye acýklanma.

Menekþe iki büklüm olmuþ ama yalancýktan, o, tek ve eþsiz bir düzenci; düzenini de nilüfer biliyor a arkadaþ.

Sümbülün baþý, mahmurluktan saða sola eðilmede; solunda bahar yelleri, saðýnda reyhanlar.”

 

Yine Mevlânâ’ya göre bahar ibret sahnesidir. Baharý ibretli bir gözle seyretmek ve nasihatlerine kulak vermek gerekir:

 

“Bahar gelince her hayvan bir ot yer, bir þeyler kemirir, karnýný doyurur. Fakat baharýn sýrlarýný ancak padiþahlar anlar, duyar.

Hakk’ýn sanatýný yaratma gücünü, ölmüþ bitkilerin bahar mevsiminde tekrar dirildiklerini, topraktan baþ kaldýrdýklarýný göremeyen dar görüþlü kiþiler, yaþlý bile olsalar, bu baharda onlar bir þeye aklý ermeyen çok küçük çocuklardýr.

Gül bahçelerini Hak aþýklarý için çiçeklerle süslerler. Bunu çocuklar anlar mý?”

 

“Hazan ateþiyle yürekleri kapalý olanlarýn gözleri baharýn lütfuyla açýldý.

Þimdi onlarýn hepsi de yeni elbiseler giymiþler, hepsine de nazlanmayý cilvelenmeyi öðrettiler.”

 

Ve Mevlana’ya göre bahar, âþýk ve mâþuk birlikte ise anlamlýdýr.

 

“Bahar mevsiminde sevgilinin yüzünden uzak olunca, bayram benim ne iþime yarar?

Yiyip içip zevk u sefa sürmem neye yarar? De ki, sevgili olmayýnca baðlarda bahçelerde yeþillik, çiçek yerine dikenler bitsin, bulutlardan yaðmur yerine taþ yaðsýn.”

 

“Dedin ki; “Bahar mevsiminde baða gel. Bað gülmekle neþeler içindedir. Orada aydýnlýklar var, þarap var, güzeller var.

Senin bulunmadýðýn yerde bütün bu güzellikler ne iþe yarar? Senin bulunduðun yerde de, bu güzellerle benim iþim ne? Sen varken baþka güzellere güzelliklere bakabilir miyim?”

 

“Ey can! Bað var bahar var, uzun boylu servi var. Biz bu güzel yerden, bu çevreden baþka bir yere gitmeyiz. Ey can! Yüzündeki örtüyü aç, kapýný kilitle. Þimdi bir biz varýz, bir sen varsýn. Ev bomboþ!”

 

tennure giymiþ aðaçlar
aþk niyâz eder
mevlânâ
içimdeki nigâr
baþka bir nigârdýr
içimdeki sema’a
nece yýldýzlar akar
ben dönerim
gökler döner
benzimde güller açar
güneþli bahçelerde aðaçlar
halaka-ssemâvâti- vel’ard’h
yýlanlar ney havalarýný dinler
tennure giymiþ aðaçlarda
çemen çocuklarý mahmur
câaan
seni çaðýrýyorlar
yolunu kaybeden güneþlere
bakýp gülümserim
ben uçarým
gökler uçar


Asaf Halet Çeleb



Sezai KÜÇÜK

radyobeyan