Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Cimri By: Sevdacýk Date: 12 Eylül 2010, 14:36:46
                                                             CÝMRÝ 
     
  “Hadi oradan utanmaz seni!” Elli yaþlarýnda göbeði kemerinin üzerinden sarkmýþ, kel ve býyýksýz bir adamdý. Sinirli olduðu her halinden belli oluyordu. Biraz önce kendisinden borç istemek için gelen adamýn arkasýndan sarf etmiþti bu sözleri.
            Para kendisi için tüm kapýlarý açan kutsal bir anahtar hükmündeydi. Ýþte yine kasaya doðru yöneldi. Kasadaki paralarý ibadi bir eylemde bulunurcasýna sayýyordu. “Benim mavi meleklerim!” diyerek yüzüne gözüne sürüyordu.

            O sýrada kapý vuruldu. Birden irkildi. “Dur dur bir dakika girme” telaþ ve heyecanla hemen kasayý kilitledi. Anahtarý tam kalbinin üstündeki cebine özenle yerleþtirdi. Sonra koltuðuna kibirle kuruldu. “Gel” diye kapýya seslendi.

            Kapý açýldý. Ýçeriye elli beþ yaþlarýnda, kirli beyaz sakallý bir adam girdi. Üzerindeki elbiselerden ekonomik durumu okunuyordu. Omuzlarýnýn düþkünlüðü ise hayatýn kendisine aðýr geldiðini gösteriyordu. Yorulmuþtu yaþamýn zor maratonunda koþmaktan. Ýçeride eðreti bir þekilde duruyordu. Çekingendi. Yoksulluk insaný cesur ve dik duruþtan alýkoyuyordu. Tüm gücünü toplayarak pencereden dýþarýya bakan adama seslendi;

            —Selamun aleyküm Servet

            Servet Bey yavaþ yavaþ döndü. Ýçeriye girenin kim olduðunu önceki randevusundan bilmesine raðmen küçümsemek için tekrar sordu;

-         Sen misin Mehmet? Ve aleyküm selam. Hoþ geldin. Buyur otur.

-         Saðol bir ricam olacaktý onu söylemeye geldim.

-         Söyle ne istiyorsun?

-         Þey biliyorsun bizim oðlan üniversiteyi kazandý. Hem de ileri de doktor olacak. Ama ona burs bulmakta sýkýntý çekiyorum. Yoksa okutamayacaðým. Bize yardým edersen sevineceðim.

-         Þey Mehmet biliyorum, ama sen de takdir edersin ki þu sýralar ekonomik darboðazdayýz. Ýþler iyi deðil. Ýnancýn olsun bende de yok. Olsa tabi ki yeðenime verirdim.

-         Hiç mi yardým edemeyeceksin? Hiç olmazsa yüz yüzelli destek çýksan. Arkadaþlýðýmýzýn hatýrýna Servet.

-         Mehmet neden anlamak istemiyorsun. Olsa veririm dedim. Bana inanmýyor musun?

-         Peki Servet teþekkür ederim, dedikten sonra Mehmet kapýya doðru yöneldi. Bu sýrada Servet Bey arkasýndan seslendi;

-         Mehmet otur da bir çay içelim

-         Saðol Servet saðol, ihtiyacýn vardýr. Çay parasýný da bir kenara koy lazým olur, dedikten sonra kapýyý çarptýðý gibi dýþarý çýktý.

Servet arkasýndan aðýz ve el iþaretleriyle Mehmet’i alaya aldý. Sonra kendi kendine konuþmaya baþladý; “Durumuna bakmadan bir de benimle dalga geçiyor. Ama söylediði doðruydu galiba. Çay paralarýný da bir kenara koyarsak epey birikim yaparým. Helal olsun sana Mehmet. Bugün hayýr kapýsýna döndük ya! Her gelene para verirsek bize ne kalýr caným!” diyerek yardýmdan yüz çeviriþini meþrulaþtýrmaya çalýþýyordu.

Servet Bey çocukluk yýllarýndaki yoksulluðunu çabuk unutmuþtu. Hele okurken ne sýkýntýlar çekmiþti.  O zamanlar durumu iyi olursa muhtaçlara yardým edeceðine söz vermiþti. Ama paranýn sýcaklýðý kalbini sarýnca tüm sözler eriyip gitmiþti. Þimdi sadece para para para vardý. Ret amacý daha çok para yýðmaktý. Epeyce de biriktirmiþti. Ama insanlara bir hayrý olmadýðý gibi kendisine de hayrý olmuyordu. Çünkü iyilik yapmayý biriktirdiði paralarýn kaybý olarak görüyordu.

Çocukluk arkadaþý Mehmet gittikten sonra tekrar pencereye yöneldi. Sahilde uçuþan martýlarý seyretti. Yorulduðunu hissederek koltuðuna oturdu. Gözleri para kasasýna bakarak kapanmaya baþladý.

Servet Bey kendisini birden uzun ince bir köprünün üzerinde gördü. Sendeleyerek yürüyordu. Aþaðýdan kýzgýn alevlerin homurtusu yükseliyordu. Ancak kendisini asýl endiþelendiren aþaðýsý deðildi. Peþi sýra büyük bir hýnçla kapaðý açýlýp kapanarak gelen para kasasý Servet’i daha çok korkutuyordu. Canýndan daha çok deðer verdiði yeþil melekleri ise ateþin kýzgýnlýðýnda birer ateþ topu olarak kasanýn içinden kendisine doðru fýrlayan birer oka dönüþmüþtü. Paracýklarým diye kasaya doðru yönelecekti ki oklar saðýndan solundan kendisine isabet etmeye baþladý. Neredeyse dengesini kaybedecekti. 

Bu sýrada Mehmet’in oðlu Ali köprünün karþý kýyýsýnda elini uzatmýþtý. “Servet amca Servet amca bu tarafa gel bu tarafa” diyerek ona yol gösteriyordu. Ama Servet’in paracýklarýndan baþka bir þeyi görecek hali yoktu. Ancak kasanýn son hali onu korkutmaya baþlamýþtý. Hele mavi meleklerinin bir ateþten topa dönüþmesi kendisini kahretmiþti. Oysa o güne kadar kendilerini ne kadar sevmiþti. Tam bunlarý düþünürken kasa Servet’in olduðu yere gelerek onu içine almýþtý. Bir canavar gibi Servet’i yemiþti. Servet’in “imdat” sesi kýsa bir çýðlýk olmuþtu.

Kasa, onu kýzgýn ateþ anasý gibi sarmýþtý. Her yaný demirden alevlerle kaplýydý. Paralarýný yýðdýðý, yeþil meleklerinin saklandýðý kasa þimdi ateþten zindaný olmuþtu. Kasanýn aðýrlýðýyla sürekli aþaðýlara doðru indiðini hissediyordu. Ýndikçe ateþin kýzgýnlýðý daha da artarak derilerini ve tüm hücrelerini yakýyordu. Baðýrýyordu ama sesi duyulmuyordu.

Kasanýn bir kenarý tamamen alev kýzýlýna dönmüþtü. Manzara dehþet verici nitelikteydi. Her katýn kendine göre ayrý bir özelliðini görüyordu. Ama bu sýrada alevlerin içinden Ali’nin tebessümünü gördü. Bu sefer Servet Bey elini uzattý. Ancak Ali’nin tebessümü yavaþça kayboldu. Servet baðýrmaya baþladý, “Aliiiiiiiiiiii”

“Servet Bey, Servet Bey uyanýn” yüzü gözü ter kan içindeydi. Uyandýðýnda þaþkýnlýðý ve korkusu hala gözlerinden okunuyordu. Kan kýrmýzý gözleriyle kasaya, sonra kendisini uyandýran sekreterine baktý. Sekreteri;

—Ne oldu Servet Bey neden böyle korktunuz?

—Korkunç bir rüya gördüm. Belki de geleceðimi gösterdiler. Sen bana çabuk biraz önce gelen adamý bana bul. Sonra da oðluna ne kadar yardým gerekiyorsa burs vereceðimizi söyle.

—Servet bey hasta filan deðilsiniz deðil mi? Siz bir öðrenciye istediði kadar burs vereceksiniz öyle mi?

—Kýzým sana ne diyorsam onu yap. Hadi durma!

Sekreter þaþkýn gözlerle Servet beyi süzdükten sonra aðýr adýmlarla odayý terk etti.

Servet yalnýz baþýna kaldýðý zaman çok önceleri verdiði sözünü hatýrladý. Ve ölmeden önce bu sözünü hatýrlattýðý için de Allah’a þükretti. Yoksa o uzun ve ince köprüde bu kýzgýn kasayla sonu hiç de hayýr olmayacaktý. Þimdi tebessüm ediyordu. Pencereden dýþarýya baktý. Martýlar uçuyordu. Kendisi de onlarýn kanatlarýnda gökyüzünün maviliðinde tebessüm ediyordu. Ali’nin uzattýðý elini tutarak cennettin yeþilliðinde geziyordu.
 

Ynt: Cimri By: Eslemnur Date: 12 Eylül 2010, 15:04:43
Rabbim vermenin lezzetini tattýrsýn inþ'ALLAH bizlere.. Cimrilerden eylemesin..
Ynt: Cimri By: sidretül münteha Date: 14 Eylül 2010, 20:22:34
bu yazý;  "Allahü teâlânýn ihsân ettigi malda cimrilik edenler, onun zekâtýný vermeyenler, iyilik ettiklerini zengin kalacaklarýný mý sanýyor. Halbuki kendilerine kötülük yapmýs oluyorlar. O mallarý Cehennemde azâb âleti olacak yýlan seklinde boyunlarýna sarýlýp, bastan ayaga kadar onlarý sokacaktýr. (Âl-i Ýmrân sûresi: 180)" ayetini hatýrlattý.
Cimrilik cehaletten gelir, israf ise seytandan..
Allah yolunda, Allah rýzasý için malýný infak edenlerden olmak duasý ile..
Allah razý olsun.


radyobeyan