Mezar kitabeleri By: sumeyye Date: 12 Eylül 2010, 12:39:12
Mezar kitabeleri
En büyük nasihatci ölümdür. Bu yüzden ‘Nasihat istersen ölüm yeter’ sözü darb-ý mesel olmuþtur.
Ölüm, vurdumduymaz hayatýmýzý dizginleyen ilahî bir ikâzdýr.
Ölüm, gençlerin sefâhatte gitmemesi gerektiðinin ilk dersidir ve dünyaya neden gönderildiðimizin sýrrýný barýndýrýr içinde.
Hayat meþgalesinde bazen kafamýza inen bir tokat olur ve ayaðýmýzý düzgün atmamýz gerektiðini harf harf hatýrlatýr cümlemize.
Ama biz insanlar yine gaflet sarhoþluðunda ilerlemeye devam ediyoruz ve yakýn çevremizde ölen birileri oldukça hayatýmýzý biraz düzeltiyor daha sonra acýsý dinince de devam diyoruz eskiye!
Bir gün apansýzýn gelen kararla ‘mühlet tamam’ denilecek, biliyor ama yine de kýrýk cam parçalarýný elmasa tercih etmeye devam ediyoruz. Ellerimize batan, ruhumuzu kanatan ve gözlerimizi karartan cam kýrýklarý…
Yarým kalan hayallerle son nefesimizi verdiðimizde, hiç bitmeyecek zannettiðimiz hayatýmýz sönüp bittiðinde ve nefsimizin sadece kendine yakýþtýramadýðý ölümün nihayetinde bize de yakýþacaðý o gün de, çare kimde, kaçýþ nereye?
Þairin dediði gibi:
Bak gök mavi, ummân mavi, gülyüzlü terâne
Dünyâda yetim kim, kime kalmýþ ki bu hâne.
Fermanla gidip bir daha dünyâya dönüþ yok
Hasmýn mý ölüm þimdi, yarýn gelse kaçýþ yok.
Yâr olmadý nemrûda cihân, sýr; iki perde
Bin yýl yaþayanlar ne býrakmýþ, izi nerde.
Vuslat gelecek çünkü nebîler de mezarda
Dünyâ ebedî olsa bu hicran niye var da.
Üç gün yaþadýk, kýþ gelecek sonrasý nîsan
Artýk yumuþak sînede cân vermeli insan.
Yollar kýsa hem pek de çetin, âhiri toprak
Sultanlarý bilmez ki ölüm, her diriliþ hak.
Dünyaya ölmek için geldiðimizi ve hatta dünyanýn dahi ölümlü olduðunu unutmamak gerek. Dünya bizi içinden çýkarýp atmadan biz onun muhabbetini kalbimizden çýkarmalý ve dünyaya ait hiçbir þeyi hakiki mânâda kalbimize baðlamamamýz lazým. Yoksa manevî fillerimiz kalbimizi tatmin edemez ve eksik kalýr.
Kabristanlar ah-u figan eden kitabelerle dolu. Ölülerin baþuçlarýndaki o kitabeler
dünya hayatýnýn bütün cazibesine ve doyumsuzluðuna raðmen ne kadar aldatýcý olduðunu öðretir bize. Biraz da onlardan dinlemek lazým hayatý.
Elimden geldiði kadar gitmeye çalýþtýðým Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesinde bu defa ilginç bir eserle karþýlaþtým; Mezar ve Þiir Kitabeleri. Ýbrahim Aczi KENDÝ (1883-1965) tarafýndan kaleme alýnan bu eser 12 Nisan 1335 (1917)’de Konya Hatunsaray’da telif edilmiþ, sonradan yer yer ilaveler de yapýldýðý görülmekte.
Müellifin ilk paragrafý: ‘1314 (1896) tarihinden beri pür merak neticesi ziyaret ettiðim kabristanlarda görüp okuduðum, her biri hazin fakat insaný, hayatý, halleri ifade eden þiirleri mezar taþlarýndan istinsah ederek not ederdim. Yýllardan beri perakende (daðýnýk) cep defterimde olduðu için, hepsini bir yere alarak toplu bulundurmayý düþündüðümden bu mecmuayý yazdým.
Acý, tatlý geçen insan hayatý neticede toprak altýna girip yatmak olduðundan, onlarýn baþuçlarýndaki bu garip þiirler, canlý ve manalý mahiyet altýndadýr.’
Bütünü 54 varak (108 sayfa) olan bu eserden birkaç kitabeyi paylaþmak istiyorum;
Bir gonca idim, tez soldum ah
Vermedi ecel mühlet nâgâh
Beka yok, ey zail ibret al
Hayat bir zýll-ý hayalher gâh
Binbaþý El-hac Hasan Aða
Defteridir bu mühr ü mâh
Bahþedip bir Fatiha sen de
Ruhuna âmin hâh. h.1274 (m.1858)
Bütün ömrüm naz ve naîm içinde
Geçti fakat cümlesi de yalanmýþ
Nihayet mesken bu toprak içinde
Kibir, gurur, ihtiþamlar ziyanmýþ. h.1313 (m.1897)
Ýlâhi! Rûz-u mahþerde
Bana güna gün ecir eyle
Ne dertlerle hela oldum
Þühedâ ile haþr eyle
Sana kurban edip câným
Eyledim türab meskeni
Rahimsin, ab-ý rahmetinle
Külli isyaným affeyle. h.1235(m.1820)
Ömrünün baharý tez geldi geçti
Ecel genç yaþta Güzide’yi seçti
Ezeli mukadder bu emr-i haktýr
Ruhuna Fâtiha çünkü o paktýr. (1944)
Sürdüm bunca ömür; acý, tatlý
Görmedim bir vefa fani cihanda
Meðer zýll-ý hayalmiþ sürdüðüm demler
Sebat yokmuþ asla rütbe niþanda. h.1261(m.1845)
Gece derse bakarken odamda
Pencereden taca kurþun kýydý hayatýma
Bilmem neden bî günahtým o demde
Hainler sebep oldu genç iken memâtýma. h.1316 (m.1899)
(Bozkýr’ýn Tahtalý köyünden ve talebe-i ulûm Hasan Efendi ruhuna…)
Sebepler ne olursa olsun ölümün belirli bir yaþý yok ve ecel, genç ihtiyar dinlemiyor.
Bize âhireti hatýrlatan mevte hazýrlýklý olmak herkesin en birinci vazifesi.
Nefsimize biraz daha gem vurmak için ölümü ölenlerden dinlemek lazým sanýrým.
Kabristanlar ürktüðümüz mekânlar deðil, bize ders verir, birer muallim olur her mezar taþý. Bu nazarla gitmeli oralara ve bir Fatiha yollanmalý mümin kullara.
Zira âkýbet bu. Ki unutulmamak için unutmamak lazým deðil mi!Zafer ÞIK