Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Mavi tren By: sumeyye Date: 10 Eylül 2010, 13:27:04
Mavi Tren

Bahar mevsiminin bir ikindi vakti. Mavi trende yolcular arasýndayým. Sevdiðim birkaç insan var beraberimde. Gittiðimiz yeri ilk kez göreceðiz. Merak içindeyim. Fakat yolculuk sanki biraz sürecek gibi. Yerlerimizi alýr almaz ilk defa bindiðimiz bu treni keþfe baþlýyor gözlerim. Bulunduðumuz kompartýmanýn son sistem lüks tefriþatý dikkatimi çekiyor önce. Sonra oturduðumuz yerden etrafýmýzdaki simalarý incelemeye koyuluyorum bir müddet. Çok sürmüyor keþif. Artýk aþinayým mekâna ve eþhasa.

Derken camdan dýþarý kayýyor gözlerim. Yemyeþil bahçeler, meyveli aðaçlar ve gelin gibi çiçekler iliþiyor gözlerime. Ve iþte o an, olan oluyor. Hayran oluyorum. Bahara, çiçeðe, börtü böceðe. Fakat yukarýdan aþaðýya düþer gibi hýzla giden bu tren, durmak nedir bilmiyor. Trenin olaðanüstü hýzýna inat ben, akýlsýz acemiler gibi ellerimi dýþarýya uzatýyorum. Tutmaya, yakalamaya çalýþýyorum. Hýrs dolu bir aþkla sahiplenmek istiyorum güzel meyveleri, renkli çiçekleri. Sonra birden büyük bir acýyla ellerime bakýyorum. Çiçekler yok ellerimde. Kan var. Dikenli çiçeklerin parçaladýðý ellerimde sadece kan ve ýstýrap var.

Ancak o zaman anýmsýyor kulaklarým, az önce tekrar edilmiþ bir anonsu: “Dýþarýya ellerinizi uzatmayýnýz, çiçekleri kopartmayýnýz, camlardan sarkmayýnýz!”

Kaç kiþi iþitmiþti acaba, kaç kiþi dikkate almýþtý bu uyarýyý? Sancý içinde, karþý koyamadýðým bir merakla göz gezdiriyorum çevreye. Elleri kanamayan neredeyse yok gibi. Oysa anons ne kadar da sýk yapýlmaktaydý. Ýþte görevliler yeni bir anons daha veriyorlar: “Yolcularýn dikkatine! Þu an görmekte olduðunuz güzellikler sadece tanýtým amaçlýdýr. Asýllarýný gitmekte olduðunuz memlekette bulacaksýnýz. Bunlar size gideceðiniz yerin güzelliðini tarif etmek üzere hazýrlanmýþ örnek levhalardýr. Gerçek sanýp aldanmayýnýz!”

Heyhat! Sanki saðýr olmuþtuk her birimiz. Tüm uyarýlara ve ellerimizdeki büyük acýlara raðmen hala dikenli çiçeklere uzanmaya devam etmekteydik.

Mavi gezegenin güzele meftun yolcularýndan bir yolcuydum ben. 

Hýzla geçip giden zaman, sanki bir i’dam sehpasý. Kalbimin uzandýðý her þeyi bir bir alýyor benden. Sonra yangýn. Derisi yanmýþ bir bedenin sancýsýyla kývranýyor ruhum. Bu bir alarm. Yanlýþýmý hatýrlatan. Ölümlülere aþýk olmaktýr en büyük yanlýþým. 

Ýdraksizlik deðil bu. Bir tercih. Bilmiyor muyuz ki; faniler gönül bahçemize sadece hazaný býrakýr! “Lâ ühýbbü'l-âfilîn… Lâ ühýbbü’l-afilîn…” Her kalp bu feryatla yeri-göðü çýnlatmakta. Fakat kalplerinin, Hz. Ýbrahimvâri “Batýp gidenleri sevmem!” sesleniþini duymamak için insanoðlu ne kadar da ýsrarlýdýr!

Ýnsan, akýl kuvvesini hakikat ile beslemek zorunda. Hakikat ile beslenmeyen akýl, gayr-i âkil hislerin karþýsýnda âciz düþüyor. Hayvanî kör hissiyatýn karþýsýnda aklýnýn yenilmesine seyirci kaldýkça insan, yaþamýný cehennemî sancýlar içinde sürmeye mahkûm oluyor.

Hakikatin bütün inceliklerini fark edebilecek bir akla, güzelliðin bütün mertebelerini keþfedebilecek bir göze sahiptir insan. Onun ebedî aþk yeteneðine sahip olan kalbi ise, ölümlülerle asla teselli bulamayacak kadar Allah’ý istiyor. Ah zavallý kalplerimiz bizim! Susuzluktan yanana, bir damla su neylesin?

Hýzla yol alýyor mavi tren. Vakti dolan yolcular trenden dýþarý býrakýlýyor. Sevdiðim birkaç insaný görüyorum. “Güle güle” bile diyemiyorum. Bir görevli yaklaþýyor. Dýþarýdaki çiçekleri iþaret ediyor bana ve diyor:

- Günah çiçekleri bunlar. Ýsminin yazýlý olduðu bir durakta atýlmadan dýþarý, tevbe ve tevekkülle kalbini küsuftan kurtar! Acele etmelisin. Çünkü küçük görüp “Bundan bir þey olmaz” diyerek elini uzattýðýn her bir günah, þahsi âle.



Mehlika YAÐMUR


radyobeyan