Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Nur Ayetine dair By: ezelinur Date: 09 Eylül 2010, 21:28:18


Nur Ayeti'ne dair...


Ýmam Gazalî, Nur Sûresi'nin o "nurlu" 34. ayetini tefsir ediyor:
ALLAH semâvatýn ve arzýn nûrudur. O'nun nurunun temsili, içinde misbah bulunan bir miþkât gibidir. O misbah bir zücâc içindedir; o zücâc da sanki inciye benzer bir yýldýz gibidir ki, doðuya da batýya da nisbet edilemeyen mübarek bir zeytin aðacýndan çýkan yaðdan tutuþturulur. Yaðý, neredeyse, kendisine ateþ deðmese bile ýþýk verir. Nur üstüne nurdur. ALLAH dilediði kimseyi nuruyla hidayete iletir. ALLAH insanlara (iþte böyle) misal verir; ALLAH her þeyi bilir.

Önce, ayetteki üç kavramý Kur'ân kelimeleriyle bir kenara yazalým. (Çünkü, "fanus", "cam", "kandil", "lamba", "oyuk" gibi mealden meale deðiþen, hatta þaþýrtan kelimeler arasýnda kalakalýyoruz. Divan þiirinde saðlanmýþ iç tutarlý "mazmun" geleneði meallerde de gerçekleþse de, netliðin kapýsýný daha bir aralar olsak):

1. Miþkât 2. Zücac 3.Misbah
Ayete göre, misbah zücâc içindedir, zücâc da miþkât içindedir. Yani, en dýþta miþkât, miþkâtýn içinde zücâc, zücâcýn içinde misbah vardýr.
Misbah: tevhid nuru.
Zücâc: kalbimiz
Miþkât: puslu/paslý/þerli hallerimiz
Ýnsan kalbi þeffaftýr; içindeki tevhid nurunu olduðu gibi yansýtýr. Bu yüzden "sanki inciye benzer bir yýldýz gibidir." Ama, kalbimizi çevreleyen, beþeriyetimiz (þer iþleyebilir halimiz) gölgelidir, paslýdýr, pusludur, kara(lý)dýr. Zaten ýþýða parlaklýk veren, ýþýðýn aydýnlýðýný fark ettiren etrafýndaki karanlýk deðil midir?
Yeniden özet: Ýman kalp içre, kalp insan içre. Kalp ise "sanki inciye benzer bir yýldýz gibidir ki, doðuya da batýya da nisbet edilemeyen mübarek bir zeytin aðacýndan çýkan yaðdan tutuþturulur."

***

Ýmam'ýn ayetin "doðuya da batýya da nisbet edilemeyen" ifadesine dair yorumu ise sürpriz bir kapýyý aralýyor:
Tevhid ehlinin kalbindeki tevhid nuru ne doðudan tutuþturulur ne batýdan tutuþturulur. Yani: Ne (doðudan) cennet ümidiyle parlar ne (batýdan) cehennem korkusuyla yanar.
Þu halde, ayetteki "zeytin aðacý" inceliðinin tarifini de Yunus Emre'ye býrakmak gerek: "Bana Seni gerek Seni!"

***

Nûr Suresi'nin "nurlu" ayetinin "zeytin aðacý"yla ilgili tefsirini, tam da gündemimde olduðu günün ertesi, bir Erzurum sabahýnda tanýþtýðým Nazlý ablamdan öðrendim: "Zeytin aðacý ne doðuya aittir ne batýya. Yusufeli'nde zeytin göreceksin. Mutlaka tadýna bak. Giderken de eve götür." Yusufeli ve Artvin'e yolcuydum o sabah. Memleketin batýsýnde, Ege'de görmeye alýþtýðým zeytin aðaçlarýný, memleketin en doðusunda, Yusufeli'nde, Artvin'de hem de karlar içinde her gördüðümde, "doðuya da batýya da nisbet edilemeyen mübarek zeytin aðacý" ifadesinin tefsirini okur gibi oldum. Bu iþte bir iþ var ama ne acaba?


radyobeyan