Nurla Yatanlar By: ehlidunya Date: 09 Eylül 2010, 18:19:56
Nûr içinde yatanlar!
Ders günlerinden bir gün dü.Hem tâziye, hem de dersti, beraber. Kalabalýk cemaate dar geldi o an, mekân. Ama, gönül sýðýnca, elbet gövde de sýðar. Sýðdýk.
Gövdemiz de sýðdý, gönlümüze de sýðdýrdýk o günü.
Bir ders okunup gitti, verilen ara bitti; ikinci ders baþladý. Sükûn hâkim salonda, ses kesildi bir anda. Ali Vapurlu, Mesnevî’den bir konuyu iþledi. O okudu, biz dinledik; vaktin nasýl geçtiðini bilmedik.
Hâne sahibi Adem Bey, aðabeyi Ahmet Özkan’ýn mezarýndan bir olayý nakletti: Merhumun defnedildiði gece, mezarlýktan, önce mezar büyüklüðünde olan, daha sonra aðaç cesametine ulaþan bir ýþýk, bir nûr görünmüþ. Çadýrlarda yaþayanlar heyecana bürünmüþ. O civarlara kurduklarý çadýrlarda konaklayan mevsimlik iþçiler, gece vakti gördükleri bu ahvali, aralarýnda bulunan ve “hoca” namlý bilge kadýna söylemiþler, o kadýnla birlikte o nûru izlemiþler. Ertesi gün bu haber, bütün köye yayýlmýþ. Ýnþaallah, Rabb-ý Rahim, Ahmet’ten hoþnut olur.
Nurcularýn ölümünde olaðandýr böyle þey.
Hayatýna nûrlarý rehber eden insanlar, mematýnda nûrlarla parlatýrlar makberi. Mezarda olduðu hâlde, kendisini el’an hayatta bilen; kabrindeki meleklere “Meyve” ile ders veren mes’ut mevtler çokçadýr.
Allah’ýn (cc) ihsaný bu!
Ali Vapurlu vakýayý dinledi, arkasýndan, hafif sesle inledi! Devam etti dersine: “Kabir, âlem-i âhirete açýlan bir kapýdýr; arka ciheti rahmettir, ön ciheti ise azaptýr. Bütün dost ve sevgililer, o kapýnýn arka cihetinde duruyorlar. Senin de onlara iltihak zamanýn gelmedi mi? Ve onlara gidip onlarý ziyaret etmeye iþtiyakýn yok mu? Evet, vakit yaklaþtý.” 1 Bu son cümleden sonra baþý, kitaptan kalktý. Gözlüðün üstünden bakan bir çift göz, karþýsýnda bulunan gözlerimle buluþtu.
Bana: “Vakit yaklaþtý, Ali Rýza!” dedi. Lâtif bir lâtifeden sonra, Mesnevî-i Nuriye’deki bu bölümün, vaktiyle, merhum Zübeyir Gündüzalp Aðabeyin topraða veriliþinden sonra merhum Doktor Sadullah Nutku Aðabey tarafýndan iþtiyakla okunduðunu ve fakat onun da bir sene sonra vefat ettiðini nakletti. Derin bir iç geçirerek:
“Þu hizmetler olmasa… insanýn ölesi geliyor!” dedi. Ýmanlý bir kalp, sükûn bulmuþ bir ruh, ölümü düðün bilmiþ, zahir!
Öylesi içtenlikle söyledi ki bu sözü, dünyada yoktu, zerre kadar bir gözü. Demek, hayatýný hizmetine adamýþ, onunla var olmuþ; onunla hemhâl olmuþ. Söylediði kelâmýn, mefhûm-ý muvâfýký bu. Biliyorum.Terütaze bir yaþtan bugünlere bir ömür, ile’l-ebet vakfolunup bu hizmete baþladý; fani oldu, dâvâsýnda taçlandý.
Tirmizi’de geçen bir hadiste, Efendimiz (asm): “Allah’ýn rahmet eli cemaatle beraberdir” buyuruyor.
Hasenâtýn bulaþmasý, dualarýn ulaþmasý, cemaat ruhuyla daha semeredar oluyor; þirket-i maneviye-i hayriye ile de, yerlerini buluyor. Çünkü: “Birimiz dünyada, birimiz âhirette, birimiz þarkta, birimiz garbda, birimiz þimâlde, birimiz cenubda olsak; biz yine beraberiz.” 2 Çünkü, mezkûr bu mânâ, paratoner hükmünde.
Ne gam!
Efendimiz (asm), Peygamberler, Üstadýmýz, saff-ý evvel göçenler ve ondan sonra gidenler…
Þu an berzah bayram yeri gibidir!
Nûr içinde yatanlara muîn oluruz, belki…
Dipnotlar:
1- Said Nursî, Mesnevî-i Nuriye, 207.
2- Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, 600.
Ali Rýza AYDIN
radyobeyan