Erkek Sahabeler
Pages: 1
Ebu Ubeyde B. El-Cerrah (r.a) By: fakir Date: 05 Mart 2009, 00:13:05
EBU UBEYDE B. el-CERRÂH

(ö-18/639)



Emînü'l-Ümme lâkabýyla anýlan, ilk müslümanlardan ve aþere-i mübeþþere* 'den olan sahâbî. Asýl adý Amir b. Abdullah b. el-Cerrâh'týr. Kureyþ kabîlesinin Fihroðullarý'ndandýr. Nesebi, Rasûlullah'ýn nesebiyle dedelerinden Fihr'de birleþir (Ýbn Sa'd, et-Tabakat, III, 297; Ýbnül-Esir, Üsdü'l-Ðâbe, III, 84).

Ebû Ubeyde, Hz. Ebû Bekir'in dâvetiyle veya Osman b. Maz'un baþkanlýðýnda arkadaþlarýyla Rasûlullah'a giderek müslüman olmuþtur (Ýbn Sa'd, et-Tabakat, III, 298). Habeþistan'a göç edenler arasýnda ikinci kafiledendir. Medine'de Rasûlullah onunla Sa'd b. Muaz'ý kardeþ ilân etmiþtir (Ýbn Hacer, el-Ýsâbe, IV, 111). Ebû Ubeyde, kahramanlýðýyla tanýndýðý kadar, "Eminü'l-Ümme (ümmetin emini)" lâkabýyla meþhur olmuþtur. Rasûlullah onun için: ''Her ümmetin bir emini vardýr, bu ümmetin emini Ebû Ubeyde b. el-Cerrah'týr" buyurmuþtur (Müslim, VII, 127; Ýbn Mâce, I, 136). Esasýnda Rasûlullah'ýn bütün ashâbý emanet ve âdillikte eþittir: ancak bir vasfýn her insanda ayný derecede inkiþaf etmeyeceði tabîidir. Ýþte Hz. Peygamber, emîn olma vasfýnýn ashâbý içinde en fazla Ebû Ubeyde'de temayüz ettiðini bunun için belirtmiþtir. Ýbn Hibbân, Enes b. Mâlik'ten rivâyet ettiðine göre, Rasûlullah, "Ümmetimin en merhametlisi Ebû Bekir, en þiddetlisi Ömer, en hayalýsý Osman en helâl ve haramý bileni Muaz b. Cebel, ferâizi en iyi bilen Zeyd b. Sâbit, en düzgün Kur'ân okuyaný Übeyy b. Ka'b, en emîni Ebû Ubeyde'dir" buyurmuþtur.

Ebû Ubeyde de diðer büyük sahâbîler gibi bütün gazalara katýlmýþtýr. Bedir gazasýnda müþriklerin safýnda çarpýþan ve kâfir olan babasý Abdullah'la karþýlaþmýþ ve onu öldürmüþtür. Ýslâm akîdesinin ilk yaygýnlaþtýðý dönemlerde buna benzer olaylar çoktur. Meselâ, Hz. Ebû Bekir oðlu ile, Mus'ab b. Umeyr kardeþi ile, Hz. Ömer dayýsý ile çarpýþmýþtýr. Kur'ân-ý Kerîm'de þöyle buyurulur: "Allah'a ve âhiret gününe îman eden hiçbir kavmi, babalarý, oðullarý, kardeþleri, hýsým ve akrabalarý olsalar bile Allah ve Rasûlüne meydan okumaya kalkýþanlara sevgi besler bulamazsýn. Ýþte Allah onlarýn kalplerine iman yazmýþ ve kendilerini tarafýndan bir ruh ile desteklemiþtir. Onlarý, altlarýnda ýrmaklar akan Cennetlere koyar ve orada ebedî kalýrlar. Öyle ki, Allah onlardan onlar da Allah'tan hoþnutturlar. Ýþte bunlar Allah taraftarýdýrlar. Ýyi bilin ki, Allah taraftarlarý hep kurtuluþa erenlerdir" (el-Mücâdele, 58/22).

Ebû Ubeyde, Uhud savaþýnda Rasûlullah'ýn yüzüne batan miðfer parçalarýný diþleriyle çekerken ön diþleri kýrýlmýþ, Hendek'te, Benû Kureyza'da, Rýdvan Beyatinde Hudeybiye'de, Hayber'de, en cesur savaþçýlardan biri olmuþtur (Ýbn Sa'd, et-Tabakat, I, 298). Câbir (r.a.)'ýn naklettiðine göre Ebû Ubeyde kumandanlýðýnda keþfe gönderilen sahâbe birliðinin bir daðarcýk hurmasý bulunmakta; bütün gün onlar bir hurmâ ile idare etmekte veya aðaç yapraklarýný suyla ýslatarak açlýklarýný yatýþtýrmaya çalýþmaktadýrlar. Arapça'da bu yapraklara habat denildiðinden, ona izâfeten Habat gazasý diye geçen bu olayda, üçyüz kiþilik birlik, sâhile vardýktan sonra büyük bir balýk ile karýnlarýný doyurmuþlardýr (Buhâri, Bâb-ý Gazveti Seyfü'l Bahr, Tecrid-i Sarîh Tercümesi, X, 364-367).

Bu örnek olay, sahâbenin hangi zor þartlar ve yokluk altýnda ilâyý kelimetullah için cihada çýktýðýna sadece bir tek örnektir. Yine Ebû Ubeyde'nin þahsýnda, kumandanlýk için nefsi tezkiye etmenin ve Rasûlullah'a kesin itaatin bir örneðini görmek mümkündür: "Rasûlullah, Beliy ve Üzre kabilelerine Amr b. el-Âs'ý bir grup sahâbînin baþýnda kumandan olarak gönderdi. Amr'ýn validesi Beliy kabilesindendi. Amr, Cüzam mevkiinde "Zâtü's-Selâsil" denilen bir yerde durmuþ, ilerleyememiþ ve Rasûlullahttan yardým istemiþtir. Rasûlullah, içlerinde Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'in de bulunduðu bir birliði Ebû Ubeyde kumandanlýðýnda Amr'a yardýma göndermiþtir. Ebû Ubeyde'ye: "Amr b. el-As ile aranýzda ihtilâf çýkmasýn" diye de tenbih etmiþtir. Hakikaten Amr ile karþýlaþtýðýnda Ebû Ubeyde, Amr'ýn kumandanlýk hususunda bencil davrandýðýný görünce: "Allah Rasûlü bana 'Amr ile ihtilâf çýkarma' dedi; onun için sen beni dinlemezsen, ben seni dinlerim" demiþtir. Ebû Ubeyde kumandanlýða daha lâyýk olmasýna raðmen bu büyük davranýþý göstermiþtir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 196).

Ebû Ubeyde hicrî 9. yýlda Rasûlullah tarafýndan "Eminü'l-Ümme" diye övülerek, Necran hristiyanlarýndan cizye almaya memur edildi. Rasûlullah Necran hýristiyanlarýný Medine'ye çaðýrarak onlarý Ýslâm'a dâvet etti; ancak hristiyanlar, Ýslâm'ý kabul etmeyip sadece cizye verebileceklerini, bunu da almasý için "güvenilir" birini memur etmesini Rasûlullah'tan istediler, Rasûlullah da, "Size hakkýyla emîn bir adam göndereceðim" diyerek Ebû Ubeyde'yi gönderdi. Rasûlullah, Bahreyn ile sulh yaptýktan sonra onlardan toplanacak cizye'yi almaya da Ebû Ubeyde'yi görevlendirdi.

Ebû Ubeyde, Mekke fethinde, Taif muhasarasýnda, Vedâ Haccý'nda hep Rasûlullah'ýn yanýnda bulunmuþtur. Rasûlullah'ýn vefâtýndan sonra meydana gelen Benû Saîde sakifesi olayýnda Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ebû Ubeyde birlikte hareket etmiþlerdir. Hz. Ebû Bekir, Ebû Ubeyde'nin elinden ve Hz. Ömer'in elinden tutarak ortalarýnda durmuþ, sahâbeye bu iki zattan birisine bey'at etmelerini söylemiþ; bu sözlerin hemen ardýndan Hz. Ömer, Hz. Ebû Bekir'e bey'at edince, Ebû Ubeyde de Ebû Bekir'e bey'at etmiþtir. Ebû Bekir, vefât ederken bu olayý anýmsatmýþ ve, "Benû Saide sakifesinde Hz. Ömer'i halifeliðe, Ebû Ubeyde'yi vezirliðe lâyýk gördüðünü" söylemiþtir (Taberî, Târih, III, 430).

Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh, Hz. Ebû Bekir'in hilâfetinden itibaren Hz. Ömer zamanýnda cihad hareketinde Suriye bölgesindeki fetihlere katýldý ve kumandan olarak yer aldý. Ayrýca o, Bisan, Taberiye, Baalbek, Humus, Hama, Þeyre, Maarra, Lazkiye, Antarius, Banyas, Selemiye, Halep, Antakya, Menbic, Delul fetihlerinde bulunmuþtur.

634 yýlýnda (H. 13), Humus'ta Roma Ýmparatoru Herakleius'un muazzam ordusuna karþý Ebû Ubeyde, Yezid b. Ebî Süfyan, Þurahbil, Amr b. el-Âs ve Halid b. Velid gibi kumandanlarýn ordularý birleþerek Ecnâdin'de savaþtýlar. Müslümanlar üç bin þehid vererek burayý fethettiler. Suriye'nin en mühim ticaret merkezi olan Þam'ý kuþattýklarýnda Ebû Ubeyde Câbiye kapýsýndan þehre saldýrdý. Halid b. Velid Þam'ýn kendi tarafýndaki bölümünü çarpýþarak ele geçirirken, Ebû Ubeyde kendi bölgesini sulh ile ele geçirdi ve hristiyanlarla yapýlan sulh antlaþmasý bütün þehre þâmil kýlýndý. 635 yýlýnda Fahl savaþý vuku buldu. Roma ordusu müslümanlarýn sayýca üç-dört misliydi. Ýki ordu çarpýþmadan önce Romalýlarýn özel elçisi müslümanlarýn karargahýna gelip sulh þartlarýný görüþmek istedi. Elçi, burada Ebû Ubeyde'yi komutan olarak büyük bir ihtiþam içinde biri sanýyordu. Ancak her tarafta birbirine benzer insanlar ve diðer askerlerden farký olmayan Ebû Ubeyde'yi görünce çok þaþýrdý. Ebû Ubeyde, elçinin, Roma topraklarýný terkederlerse askerlerine altýn verme teklifini reddetti. Ýki ordu çarpýþtý ve müslümanlar Romalýlarý yenilgiye uðrattýlar. 635 yýlýnda Suriye'nin tarihî þehri Humus fethedildi. Ebû Ubeyde birçok yerleri sulh ile ele geçirip Antakya'ya yönelmiþken halife Hz. Ömer'in emriyle askerlerini durdurdu ve Humus'ta yerleþti. 636'da Herakleios Roma, Ýstanbul, el-Cezire, Ermenistan gibi Roma vilâyetlerinden gelen askerlerle büyük bir ordu topladý ve Suriye'ye hareket etti. Ebû Ubeyde Humus ve diðer fethedilen yerlerdeki kumandanlara mektup yazarak toplanan cizyelerin iâde edilmesini, geri çekileceklerini bildirdi (Ebd Yûsuf, Kitâbu'l-Harac, 81). Daha sonra Þam'a gitti ve daðýnýk Ýslâm ordularýný toplamak amacýyla Yermük'te karargah kurdu. Hz. Ömer'e sür'atle haber yolladý; Roma ordusunun âdeta yaðarak üzerlerine geldiðini bildirdi ve âcil yardým göndermesini istedi. Yardým için vakit yoktu; Hz. Ömer cevabýnda, "Onlarý yeneceðinize inanýyoruz" diyordu. Amr b. el-Âs da Ürdün'den Yermük'e gelince müslümanlarýn maneviyatlarý kuvvetlendi. Yermük'e çok yaklaþan Roma ordusundan bir elçi akþam namazý kýlýnýrken geldiði zaman Ebû Ubeyde'ye sordu: "Hz. Ýsa için ne düþünürsünüz?" Ebu Ubeyde þu cevabý verdi: Allah buyurur ki: "Ey ehl-i kitap, dininizde taþkýnlýk etmeyin. Allah hakkýnda ancak gerçeði söyleyin. Meryem oðlu Ýsa Mesih Allah'ýn peygamberidir. Ayný zamanda Meryem'e ulaþtýrdýðý kelimesi ve kendinden bir ruhtur. Allah'a ve peygamberlerine inanýn, "üçtür" demeyin, vazgeçin, bu hayrýnýzadýr. Allah ancak bir tektir. Çocuðu olmaktan münezzehtir, göklerde uçanlar da yerde olanlar da O'nundur" (en-Nisâ, 4/1 71). Romalý elçi bu âyeti duyunca kelime-i þehâdet getirdi ve müslümanlara katýldý. Yermük savaþýnda müslümanlar inançlarýyla dev gibi Roma ordusunu korkunç bir yenilgiye uðrattý.

Herakleios artýk bu yenilgiden sonra Antakya'yý terketti ve Ýstanbul'a giderken meþhur "Elveda Suriye" sözünü söyledi.

Ebû Ubeyde tekrar Humus'a döndü. Kýnnesrin, Halep, Antakya Ýslâm hakimiyeti altýna alýndý. Halid b. Velid Maraþ'ý fethetti. Nihayet Kudüs 637 tarihinde kuþatýldýðýnda Kudüs halký ve din adamlarý þehri, Hz. Ömer'e teslim etmek istediklerini söylediler. Hz. Ömer Cabiye'ye gelerek onlarla antlaþma imzaladý. 638 yýlýnda Halid b. Velid'i baþkumandanlýktan azleden Hz. Ömer yerine Ebû Ubeyde'yi tayin etti. Bu sýrada Rumlar tekrar yeni bir orduyla saldýrdýlar. Ebû Ubeyde komutasýndaki Ýslâm ordusu Rumlarý Humus'ta bir defa daha yenilgiye uðrattý. Ebû Ubeyde, Þam ve çevresinin fütuhâtý tamamlandýktan sonra "Þam emiri, adaleti" deyimiyle Rumlar arasýnda bile hayýrla anýlmýþtýr. Hicretin 18. yýlýnda Hicaz bölgesinde kýtlýk baþgösterince Ebû Ubeyde Medine'ye büyük miktarda yiyecek yardýmý gönderdi. Ayný yýl, veya 17. yýlýn sonlarýnda- Suriye, Mýsýr ve Irak'ý Amvas (Amevas) Tâunu diye tarihe geçen veba salgýný istilâ etmiþ, birçok sahâbî bu salgýnda vefât etmiþti. Ebû Ubeyde de, Hz. Ömer'in Þam'dan ayrýlmasý ýsrarlarýna raðmen þehirde kalmýþ ve vebaya yakalanmýþtýr. Yerine Muâz b. Cebel'i býrakan Ebû Ubeyde þöyle vasiyette bulundu: "Size bir vasiyyetim var. Onu kabul ederseniz hayra erersiniz: Namazýnýzý kýlýn, orucunuzu tutun, sadakanýzý verin, haccýnýzý ifâ edin, birbirinizi gözetin, emirlerinize itaat edin ve onlarý aldatmayýn. Dünya sizi aldatmasýn. Bir insan bin sene de yaþasa âkibet þu neticeye varýr: Allah insanlarýn alnýna ölümü yazmýþtýr, onun için hepsi ölürler. Ýnsanlarýn en akýllýsý Allah'a en çok itaat eden, âhiret için çok çalýþandýr. Hepinize Allah'ýn selâm ve rahmetini, lütûf ve bereketini niyâz ederim. Haydi Muâz! Cemaate namaz kýldýr." Ebû Ubeyde'nin kabri Þam'da Anta köyü civarýnda Gavr Beysan'dadýr. Tarihçilerin nakline göre Hz. Ömer ve ashâb salgýn yerine gelip durumu gördükten sonra hemen oradan ayrýlmak istemiþler, Ebû Ubeyde Ömer'e, "Ya Ömer, Allah'ýn kaderinden mi kaçýyorsun?" demiþ, Ömer de, "Evet, Allah'ýn kazâsýndan kaderine kaçýyorum" demiþtir.

Ebu Ubeyde, züht ve takvâ sahibi, "ümmetin emîni", cesur, savaþçý, adaletle hükmeden, itaatkâr bir sahâbîdir. Diðer birçok sahâbî gibi o da, fütuhat sonunda ele geçirilen mal ve mülke raðbet etmeyerek sade bir hayat sürdü. Hz. Ömer onun odasýnýn eþyasýz bir keçe, bir kýrba, birkaç lokma yiyecekten ibaret olduðunu görünce aðlamýþ ve, "Dünya herkesi deðiþtirdi, yalnýz seni deðiþtiremedi" demiþtir. Yine Ömer, "Allah'a hamdolsun, müslümanlar içinde böyle insanlar var..." diye onu övmüþtür. Ebû Ubeyde, bir müslümanýn kendisine iltica eden birini himaye edebileceðini söylemiþtir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 195). Aþere-i Mübeþþere* denilen, cennetle müjdelenmiþ on kiþiden biri olan Ebû Ubeyde, Rasûlullah ile devamlý birlikte olduðu halde ondan çok az hadis rivâyet etmiþtir. Orta boylu, zayýf, güzel yüzlü, zekî, merhametli diye anýlan bu sahâbî, Þam emiri iken, bütün Þam halký onun âdil bir yönetici olduðunda ittifak etmiþtir. Onun az hadis rivâyet etmesi, týpký Ebû Bekir, Zübeyr b. el-Avvâm, Abbâs b. Abdülmuttalib gibi birçok büyük sahâbî -Mukillin- gibi, Rasûlullah'ýn mâiyetinde bulunmalarýna ve onun vefâtýndan sonra yaþamalarýna raðmen, hadis rivâyeti hususunda çok titiz, bunun büyük bir sorumluluk olduðunun bilincinde olduðundan kaynaklanýyordu. Ebu Ubeyde Rasûlullah'tan ondört hadis rivâyet etmiþtir (Ahmed Naîm, Tecrid-i Sarîh Tercümesi, Mukaddime, 1, 60). Bu Mukillin ashâb, sünnetin birer uygulayýcýsý, canlý birer numûnesi olduklarýndan, sünneti yaþamaya daha ziyade önem vermiþler, sünneti "anlatma"yý ise baþka sahâbîlere býrakmýþlârdýr. Ebû Ubeyde'nin râvileri arasýnda Câbir, Ebû Ümâme, Abdurrahman b. Ganem bulunmaktadýr.


Ynt: Ebu Ubeyde B. El-Cerrah (r.a) By: hafýz_32 Date: 23 Ekim 2010, 23:01:00
Radýyallahu anhum.Rabbim bizlere onlarýn yolundan gitmeyi nasip eylesin.

Allah razý olsun hocam.Dua ile...
Ynt: Ebu Ubeyde B. El-Cerrah (r.a) By: sen istersen Date: 25 Aðustos 2012, 19:39:13
Hz. Ömer onun odasýnýn eþyasýz bir keçe, bir kýrba, birkaç lokma yiyecekten ibaret olduðunu görünce aðlamýþ ve, "Dünya herkesi deðiþtirdi, yalnýz seni deðiþtiremedi" demiþtir. Yine Ömer, "ALLAH'a hamdolsun, müslümanlar içinde böyle insanlar var..." diye onu övmüþtür.
Ynt: Ebu Ubeyde B. El-Cerrah (r.a) By: zerdale Date: 09 Haziran 2013, 01:47:47
hayatlarýný öðrendikçe onlar gibi olamasakda gayret etmeye calýþýrýz inþallah...müjdelerle,imanla,mücadeleyle dolu bi hayat...rabbin bizlerde nasip eylesin...
Ynt: Ebu Ubeyde B. El-Cerrah (r.a) By: ehlidunya Date: 02 Temmuz 2013, 13:12:27
Allahým ''Her ümmetin bir emini vardýr, bu ümmetin emini Ebû Ubeyde b. el-Cerrah'týr.''diyen bir resulun ashabýnýn peþinden gitmeyi ona yoldaþ olmayý nasip eyle ...

Ynt: Ebu Ubeyde B. El-Cerrah (r.a) By: saniyenur Date: 11 Aðustos 2014, 22:26:48
Rabbim onlardan razý olsun, her bir sahabi de öne çýkan bir güzel huy  var. Rabbim bizleri bu güzelliklerle bezesin inþ.
Ynt: Ebu Ubeyde B. El-Cerrah (r.a) By: cerendemir Date: 11 Aðustos 2014, 22:30:08
Esselamu aleykum.Paylaþým için Allah razý olsun.Bu kadar derin bir bilgiye sahip deðildim.
Ynt: Ebu Ubeyde B. El-Cerrah (r.a) By: Kaan8/B Date: 09 Nisan 2015, 21:32:34
, Ýslam peygamberi Muhammed'in sahabelerinden ve cennetle müjdelenmiþ on sahabeden birdir. Ýslam tarihinde yeri önemlidir ve Ömer'in halifeliðinde ordu komutanlýðý yapmýþtýr. Ebu Ubeyde, 583 yýlýnda tüccar bir ailede dünyaya geldi. Ailesi Kureyþ'e baðlý Beni Haris kabilesine mensuptu. Ýslam'dan önceki yaþamýnda Kureyþ'te saygý deðer bir kiþiydi, cesareti ve tevazusuyla ünlüydü.

611 yýlýnda yakýn arkadaþý Ebu Bekir vasýtasýyla Muhammed'le temas kurdu ve Müslüman oldu. 622 yýlýnda Mekke'den Medine'ye yapýlan hicrete katýldý ve burada Muhammed tarafýndan Muaz bin Cebel ile kardeþ ilan edildi. Ebu Ubeyde'nin ilk savaþý Bedir Savaþý oldu ve bu savaþta babasý Abdullah bin Cerrah müþrik ordusundaydý. O babasýna saldýrmaktan çekinse de babasý ona saldýrdý ve mücadelede babasýný öldürdü.

Kuran'da bu konudan þöyle bahsetmektedir:

"Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluðun, babalarý, oðullarý, kardeþleri yahut kendi soy-soplarý olsalar bile, Allah'a ve peygamberine düþman olan kimselere sevgi beslediðini göremezsin. Ýþte Allah onlarýn kalplerine imaný yazmýþ ve onlarý kendi katýndan bir ruh ile desteklemiþtir. Onlarý, içlerinden ýrmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacaklarý cennetlere sokacaktýr. Allah onlardan razý olmuþ, onlar da Allah'tan razý olmuþlardýr. Ýþte onlar, Allah'ýn tarafýnda olanlardýr. Ýyi bilin ki, Allah'ýn tarafýnda olanlar kurtuluþa erenlerin ta kendileridir". Mücadele Suresi, 22

625 yýlýnda ikinci muharebesi Uhud'a katýldý. Burada Halid bin Velid yönetimindeki Kureyþ ordusu müslümanlara arkadan saldýrmýþ, Müslümanlar zafer içinde bozgun yaþamýþtý, müslümanlarýn çoðu ganimet için savaþ meydanýný terk ederken, Ebu Ubeyde Muhammed'e sadýk kalmýþ ve bulunduðu mevziyi terk etmemiþti.

Muhammed'in yakýn korumalýðýný yaptý ve Muhammed'in yanaðýna batan zýrh parçalarýný çýkarýrken iki ön diþini kaybetti.




              ALINTIDIR
              ========
Ynt: Ebu Ubeyde B. El-Cerrah (r.a) By: Bilal2009 Date: 16 Mayýs 2016, 05:37:06
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Ümmetin emini olmaya mazhar olmuþ büyük sahabelerden. Rabbim bizleri sahabenin yolundan gidenlerden eylesin. Rabbim paylaþým için razý olsun.
Ynt: Ebu Ubeyde B. El-Cerrah (r.a) By: Eminegül Date: 26 Ekim 2018, 08:53:37
Bir çok güzel hasletinin güvenirliðinin olmasýnýn yanýsýra Dünyanýn deðiþtirmediði insan olmasý yönüyle  ümmete örnek olmasýný diliyorum .Allah þefaatlarýna nail eylesin.Bizleri onlarýn yolundan ayýrmasýn.

radyobeyan