Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Bilerek istemek By: sumeyye Date: 07 Eylül 2010, 22:10:26
Bilerek istemek

Ýnsan için baþkalarýndan bir þeyler istemek onu çok rahatsýz ettiði halde, Cenâb-ý Hakk’tan istemek izzet ve þeref kazandýrýr. Rûha vüs’at (geniþlik) kalbe ferahlýk verir. Öyle ki sýkýlmadan büyük bir hazla, býkmadan usanmadan ister. Zaten arzu edilen de böyle istemektir. Zira Fâtýr-ý Hakîm, fýtratýna nihayetsiz acz ve fakr derç ettiði insandan sýnýrsýz ihtiyaçlarýný keþfedip ýsrarla istemesini ister. Öyle ki istemek insan için kâinatta bir kýymet ifadesidir.

O, Cenâb-ý Hakk’ýn en kýymetli mahlûkudur ve hakkýyla istesin diye ona hudutsuz hissiyâtý ile bu fiil verilmiþtir. Ýþte insan bir Hazine-i Rahmet’ten, Ganiyy-i Mutlak’tan istediðini bildiði halde, kendisinde bulunan nihayetsiz manevî istidât, ihtiyaç ve isteklere mukabil çoðu zaman maddî, fâni þeyleri ister. Düþünmez ki bu acizlik içerisinde sadece lisaný ile deðil fýtrat ile nasýl istenecek. Peki bu haller günlük hayatýnda nasýl yaþanacak?

ÝHTÝYACI BÝLMEK

Ýstemek noktasýnda en önemli hususlardan biri insanýn kendi ihtiyacýný bilmesidir. Ýhtiyaç, hakkýyla bilinirse istemek o derece anlamlý ve fýtrata layýk olacaktýr. Bu sebepledir ki Bedîüzzaman hazretleri gibi muhakkikîn-i ulemâ yazdýklarý bütün eserlerinde “Sen kendi mahiyetine bak!”, “Kendini bil!”, “Taný!” gibi ifadeleri çokça kullanmýþlardýr. Zira kendini tanýyan, bilen, keþfeden, hakkýyla isteyebilir. Aksi takdirde herkes bir þeyler isteyecektir. Bu da doðrudur. Ancak bu noktada Cenâb-ý Hakk’ýn razý olduðu þekilde “istemek” fiilini yerine getirmek söz konusudur ki bizim anlatmaya çalýþtýðýmýz istemek de bu anlam üzerinedir.

ÝHTÝYAÇLA YETÝNMEK


Ýnsan Sâni-i Hakîmi tarafýndan öyle tasarlanmýþ ve donatýlmýþtýr ki onun için ihtiyaçlarla yetinmek söz konusu olamaz. Zira onda nihayetsiz acz ve fakr dercedilmiþtir ki nihayetsiz ihtiyaçlar açýða çýksýn ve nihayetsiz kudret sahibi olan Cenâb-ý Hakk’a ilticâ edilsin. Zira insandaki bu acz ve fakrýn çaresi sadece ondadýr. Bu his ile anlaþýlsýn ki, sadece O’ndan istenecek. Sadece O’na müracaat edilecek.

ÝHTÝYACIN KARÞILANMASI

Ýþte bu ruh hali ile hadsiz ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasý noktasýnda hissiyât-ý ulvilerini doyuran insanlar öyle bir lezzete giriftar olurlar ki tarif edilemez. Bu noktada insanýn bu lezzetine, tarifinde aciz kalýnan bir lezzet ile mukabele edilir.

Cenâb-ý Hakk da kendisinden istenildiðinde ve kendisinin ikramýnda Hz. Üstad’ýn beyanýyla “Lezzet-i kutsiye, aþk-ý mukaddes, ferah-ý münezzeh, mesruriyet-i kutsiye, diye tabir edilen izn-i þer’i olmadýðýndan yâd edemediðimiz gayet münezzeh, mânalarý” vardýr.

Ýþte burada istenilen makama layýk bir tarzda istemek çok önemlidir. Zira aslýnda insan hayatý ile hissiyatý ile ister. Lisan, sadece ifade eder.

NASIL ÝSTEMELÝ?


Eðer istemek fiili varsa þu hakikati gerektir ki; herkes kendince nasýl hissediyorsa öyle isteyebilir, ihtiyacýný ne kadar biliyor, geniþletebiliyorsa o derece isteyebilir hatta ihtiyacý ile yetiniyor, sýnýrlýyor ve hiç uðraþmýyorsa çok az isteyebilir veya hiç istemeyebilir.

Ýstemek fiilinin sýnýrý olmadýðý gibi, insan için yapýlabilecekler gayet sýnýrlýdýr. Bedîüzzaman Hazretleri “Hem akýl ona yüksek maksatlar ve bâki meyveler gösteriyor” ifadesiyle insanýn bu noktada sýnýrsýz bir istemenin potansiyel bir menbaðý olduðunu ifade ettiði gibi “Hâlbuki eli kýsa, ömrü kýsa, iktidarý kýsa, sabrý kýsadýr” ifadesiyle de yapabileceklerinin çok sýnýrlý olduðunu nazara vermektedir. O zaman yapýlacak þeylerden biri insanýn yapamayacaðý þeyleri Kadîr-i Zülcelal’in dergâhýndan istemektir.

 “Acz ve fakrýn cenahlaryla” istemek,
Fâni iþlerle uðraþmadan yeniden “kuvvetli tefekkûrî bir ameliyat” ile istemek,
Cenâb-ý Hakk’ýn Esmâ-i Hüsna ve sýfat-ý mukaddesinin dairesini anlayacak bir ilmî tefekkürü istemek,
Ýnsâniyet-i Kübra makamýna layýk olmaya çalýþarak istemek,

Ýþte o zaman Hz. Yunus gibi “Ýsteyene sen ver onu!” zira senden insanlar cenneti isteyecekler ve oraya layýk olacaklar. Ama ben bu geniþ ve engin tefekkürümle Rüyet-i Cemâlullah’ýný isterim diyecek derecede istemek,
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (asm)’ýn o âli, ulvî, temiz hissiyâtýndan zerre miktar hisselenerek istemeyi istemek...

Bizler,  istidâtýmýzý ne kadar bilir ve geniþ tutarsak, ihtiyacýmýzý ne kadar zorlar ve fâni þeylerden mücerret kýlýp, aczimizi anlarsak Cenâb-ý Hakk da duâlarýmýzý o derece kabul edecek ve bize öyle muamele edecektir.

O zaman son söz þöyle olabilir. Kendimize soralým:

Bir de böyle isteyebilir miyiz?
Böyle istemeyi hayat haline getirebilir miyiz?
Ve bizden sonraki nesillere bir model olup aktarabilir miyiz?



Dr. Yusuf Bahadýr DEREN


radyobeyan