Haddi vasat By: sumeyye Date: 07 Eylül 2010, 19:03:00
Hadd-i Vasat
Ýnsanlar birine hakaret etmek istediðinde söyledikleri kelimelerden birisi de ‘alçak’týr. Oysa alçaklýðýn da kullanýlacaðý bir yer vardýr ki, adýna gönül derler. Alçak gönüllülük herkes tarafýndan övgüye layýk görülen bir haslettir. Kul, Allah’a (cc) karþý kendini ne kadar alçak ve zelil görse o kadar iyidir.
Bundandýr ki, evliyalar ve arifler her daim duâ ve niyazlarýnda kendilerini Allah’a (cc) karþý alçaltmýþlar. Bu sýrdandýr ki Veysel Karani Hazretleri (ra) “Ýlahi! Sen azîzsin, ben zelîlim” diye duâ etmiþ. Bundandýr ki, Bedîüzzaman Hazretleri gibi Said olan bir zat Allah’a karþý niyazýnda kendini þaki diye nitelemiþ.
Biz mü’minler önderimiz olan Hazret-i Muhammed (asm)’ý her yönüyle taklîde çalýþýrýz. Çünkü o zât (asm) yapmýþ olduðu ibâdetleri, hareketleri, duâlarý, yaþantýsý, ahlâký, âile hayatý ve tavýrlarýnýn neticesi olarak kâinatýn sultanýna en sevgili bir kul olmuþ. Bizler de rehberimize (asm) ne kadar benzersek, Cenâb-ý Hakk’ýn o kadar sevgili bir kulu oluruz. Peygamberimizin (asm) hayatýna baktýðýmýzda daima hadd-i vasatý, yani orta yolu seçtiðini rahatlýkla görebiliriz. Evet, her yolun bir orta yolu, bir ifratý ve bir de tefriti vardýr. Ýslamiyet baþtan sona mutedil bir dindir. Birkaç misalle izah etmeye çalýþalým.
Meselâ ibâdette üç yol vardýr. Birisi ifrattýr ki, ruhbanlar gibi dünyadan tamamen soyutlanýp sýrf ibâdetle meþgul olmaktýr. Birisi tefrittir ki, ibâdeti tamamen býrakmaktýr, günahkârlýktýr. Yani ibâdetten kaçmaktýr. Orta yolu ise sâlih ameldir. Bu mevzu ile mutâbýk olan þu hâdise gayet mânidardýr: Sahâbeden ziyade züht ve takvâsýyla meþhur olan Osman Bin Ma’zun (ra) Peygamberimiz’e (asm) gelerek: “Ya Resûlallah! (asm) Bana izin ver kendimi hadým ettirip daðlara çýkayým ve vaktimi gündüzleri oruçla, geceleri sýrf Allah’a ibâdetle geçireyim” demiþ. Peygamberimiz (asm) ise ona ; “Ben sizin için en güzel bir misal deðil miyim? Ben kadýnlara yaklaþýrým. Gecenin bir kýsmýnda uyur, bir kýsmýnda ibâdet ederim. Oruç tutarým fakat bazen de iftar ederim.” buyurmuþ. Ýbâdet noktasýnda gidilebilecek en güzel yolu bizlere göstermiþtir. Ýbâdet elbette takvâ için bir mihenktir ama takvâ demek, sadece ibâdet ettiðin kadar takvâlýsýn demek de deðildir.
Ýnsanýn fýtratýnda çok çeþitli hasletler, duygular ve hisler vardýr. Bir de bunlarýn ayrý ayrý kullaným alanlarý vardýr. Yerinde kullanýldýðýnda kötü olan hiçbir his, duygu veya haslet yoktur. Ancak yerinde kullanýlmayanlar vardýr. Meselâ cesaret; Birinin raylara çýkýp hýzla üzerine doðru gelen trene meydan okuduðunu düþünün. Sizce bu cesaret midir? Elbette hayýr. Bunun adý olsa olsa ucuz kahramanlýktýr. Veya ahmaklýktýr. Bunun zýddýný düþünelim. Trafik kazasý yapabilme ihtimâline binâen hiç arabaya binmeyen veya deprem olabilir düþüncesiyle hiçbir binaya girmeyen birinin yaptýðý ise tedbirli davranmak deðil korkaklýktýr. Ýkisinin ortasý ise cesarettir. Cesaretin en mükemmel hâli þecaattir. Vatan savunmasýnda, cephede gözünü kýrpmadan ileri atýlmak gibi.
Ýnsanýn fýtratýndaki duygulardan biri de korkudur. Korku duygusu hepimizde vardýr ve bir zaaf deðildir. Hatta korku, hayatýmýzýn devamý ve muhafazasý için gerekli olan bir histir. Yanlýþ olan bu duyguyu yanlýþ yönde kullanmaktýr. Yaradýlýþtan korkunun ne olduðunu bilmeyen birini hayal edelim. Üzerine aslan saldýrsa kaçmak yerine kendisi de aslana saldýrýr ve aslana yem olurdu herhalde. Ýnsan korkusunu mahlûklara karþý gereksiz yere kullandýðýnda bunun adý korkaklýk olurken, ayný korku hissi Allah’a karþý duyulduðunda gayet ulvî ve nezih bir hâl alýr. Zemme deðil övgüye layýk bir hâle girer.
Ýnsanlar birine hakaret etmek istediðinde söyledikleri kelimelerden birisi de ‘alçak’týr. Oysa alçaklýðýn da kullanýlacaðý bir yer vardýr ki, adýna gönül derler. Alçak gönüllülük herkes tarafýndan övgüye layýk görülen bir haslettir. Kul, Allah’a (cc) karþý kendini ne kadar alçak ve zelil görse o kadar iyidir. Bundandýr ki, evliyalar ve arifler her daim duâ ve niyazlarýnda kendilerini Allah’a (cc) karþý alçaltmýþlar. Bu sýrdandýr ki Veysel Karani Hazretleri (ra) “Ýlahi! Sen azîzsin, ben zelîlim” diye duâ etmiþ. Bundandýr ki, Bedîüzzaman Hazretleri gibi Said olan bir zat Allah’a karþý niyazýnda kendini þaki diye nitelemiþ.
Yine insanda bulunan bir özellik de cömertliktir. Bunun aþýrýsý tebzir, yani gereksiz yere saçýp savurmaktýr. Atalarýmýz, “Hazýra dað dayanmaz” demiþler. Zýddý ise cimriliktir. Yani gereksiz yere aþýrý tamah edip boþ yere kýsmaktýr. Dünya malý dünyada kalýr, kiþiye yaptýðý hayýr hasenât kalýr. Hadd-i vasatý ise civanmertliktir, cömertliktir. Yani ne gereksiz yere tamah edip kýsar ve ne de gereksiz yere saçýp savurur.
Hayâ da insanoðlunda bulunan duygulardan biridir. Peygamberimiz (asm) “Hayâ îmandandýr” buyurmuþlardýr. Kadýn öylesine hayâlý ki, kocasýna bile saçýnýn bir telini göstermiyor, babasýnýn eline bile dokunmuyor. Elbette böyle bir hayâ anlayýþý olamaz. Bu ileri gitmek ve haddi aþmaktýr. Hayânýn derecesiyle uzaktan yakýndan alâkasý yoktur. Bunun zýddý ise fuhþiyâtýn her türlüsüdür. Orta yolu iffettir. Ýffet ise Allah’ýn helal kýldýðý þeylere rýza gösterip, haram kýldýðý nazarlardan, haram seslerden, haram lokmalardan sakýnmaktýr. Tabii burada þunu da belirtmeden geçemeyeceðiz. Ýffet denilince, çoðu zaman sadece kadýnlar akla gelir. Bu ise baþlý baþýna hatadýr. Ýffet insan içindir. Kadýn erkek fark etmez…
Kürþad ÝMANLI