Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Tarihten takdir alabilmek By: sumeyye Date: 07 Eylül 2010, 18:52:58
Tarihten takdir alabilmek

Ýnsanlýk tarihi, ibretler manzumesidir. Eðer ona dikkatle bakýlýrsa farklý cümlelerle baþlayýp benzer kafiyelerle bittiði görülecektir. Biz insanlar günübirlik yaþamaktan ziyade geçmiþ zamanýn hadiselerine bakarak ve onlardan çýkartýlmasý lazým gelen yaþantý, düþünce ve hareket tarzlarýný tazallüm ederek istikbalimize yön versek daha isabetli ve esefsiz bir hayatýmýzýn olacaðý muhakkaktýr.

Bir kýsým tarihçiler, tarihi düz bir çizgiye benzetmekten ziyade spiral bir çizgiye benzetmiþlerdir. Çünkü onlara göre zaman deðiþse de, imkân ve teknoloji ilerlese de, sahnedeki dünyalýlarýn isimleri, unvanlarý farklýlýk gösterse de, ferdin hayatýndaki nefsin sefih arzularýna uymak veya vicdanýn sesine kulak vermek hakikati deðiþmemektedir. Ýçtimaî hayatta ise toplumlarýn birbirlerini tahakküm altýna almak veya kendi istiklâliyetlerini temin etmek hakikati hep ayný kalmaktadýr.

Bu hal ise, dünyanýn, kuruluþundan bu zamana ve kýyamete kadar ayný hakikat üzerinde durduðunu ve duracaðýný göstermektedir.

Bu durum Üstad Bediüzzaman Hazretlerine göre hakikatte þöyledir: Zaman-ý Âdemden beri âlem-i insaniyetin etrafýna dal budak salan nuranî bir ‘Þecere-i Tûbâ’ ile müthiþ bir ‘Þecere-i Zakkum’un çekirdeðidir.

 

O nuranî ‘Þecere-i Tûbâ’yý temsil eden baþta yüz yirmi dört bini bulan peygamberler silsilesidir. O nuranî silsilenin hem çekirdeði hem de meyvesi olan Resûl-i Ekrem (sav) ve onun maddi ve manevi ahfadýndan olan evliyalar, asfiyalar, imamlar, müçtehidînler silsilesi ise o nuranî þecere-i tûbânýn kýyamete kadar gelecek insanlarýn hidayet membalarý, berrak hayat kaynaklarý olmuþlar ve olacaklardýr. Onlar ki bütün beþeriyete birer ‘urvetü’l-vüska’ ve birer ‘hablü’l-metin’ olmuþlar. Onlara manevi zincirlerle baðlanmýþ olanlar ne kazanacaklar dersiniz? Hem dünya saadeti hem bütün lezâizi ile cennet ve bütün lezzetlerin fevkinde olan ru’yetullaha mazhar olmak gibi âlî bir makama nâil olacaklardýr.

O müthiþ ‘Þecere-i Zakkum’u temsil edenler ise afaki âlemde þeytan ve desiseleri, enfüsi âlemde ise nefis ve bitmek bilmeyen arzulara giriftar olmuþlardýr. Bu iki düþman ise, perde arkasýndan dünya sahnesine nemrutlarý, þeddatlarý, sanemleri firavunlarý ve her dönemde ehl-i hakka muarýz olan kâfirleri, müþrikleri çýkarmýþ onlarý ehl-i imana karþý kukla olarak kullanmýþlardýr. Onlar ki bütün beþeriyetin etrafýný zehirli lezzetlerle süsleyip iptal-i his nev’indeki gençliklerinin ellerinden gitmesiyle dünyada hem kendilerinin hem baþka insanlarýn karýn aðrýlarýna gark olmalarýna ve ahirette ise þekavet-i ebediyelerine sebep olmuþlardýr.

Onlara ihtiyarlarýyla sefih birer asker olmuþ olanlar ne kazandýlar dersiniz? Hem dünyada felaket hem ahirette helaket hem de en büyük nimetten mahrumiyet!

Ýþte, tarih, ondan hakikati veya þekaveti görmek ve ders almak için bakanlarýn önündeki iki yol ve o iki yolun neticeleri bunlardýr.


Ne mutlu o kimselere ki nübüvvet yolunun yolcularý olup da Rablerini razý etmiþler; veyl o kimselere ki þecere-i zakkum yolunu tutup birkaç dünya lezzeti ile ebedi bir azap kazanmýþlardýr…




Kudret YAZIR


radyobeyan