Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Kalbimiz kimi ister ? By: sumeyye Date: 07 Eylül 2010, 17:17:03
Kalbimiz kimi ister ?
ÖÐRETMENDÝ. ÞÝÝRÝ, güzelliði paylaþmak istedi çevresindeki insanlarla… Onlarýn kalbleriyle, duygularýyla konuþacaktý. Oysa cesetlerle dolu bir yerde olduðunu düþündü. Yüzler donuk, gözler ýþýksýzdý. Duyarlý bir çehre bulamadý. Öyle ya, içlerinde olmayaný nasýl anlatsýnlardý, nasýl ifade etsinlerdi. Belli ki beyinler kurak, ruhlar cesetlerinden uzaktý. Cansýza hayattan bahsetmek ne kadar boþunaysa, o kadar sýkýcýydý duygulara ulaþmak.

Anlatamazdý. Sorular yöneltti.

Bakýþlar nereyeydi? Neler söylerdi gözler? Ýçten yansýmayan bakýþýn gerisinde hangi anlam aranýrdý ki! Duygularda, hayata anlam vermeye çalýþan sorgulayýþýn yoðunluðu yoksa, boþluða doldurulmuþ neyle iletiþim kurulacaktý. Oysa bir gülün anlamý, seyrindeki coþkuda, ruh cesedindedir. Þiir ise bu coþkunun kelimelere bürünmesi. Aksi halde, ýþýksýzlýk, duygusuzluk, ruhsuzluk…

Ruhlar uzakta, vücudlar kendi çöllerinde. Ruhlarýn aradýðýndan habersizlik. Duygularýn susuzluðu. Ve insan neyiyle varlýðýný sürdürüyor! Yaþanýlmasý tekrarsýz bir anýn þiirini ruh duyumsamazsa nedir insan için yaþamak? Ýnsanýn zevki, sayýsal kazançlardan oluþuyorsa yaþamak ne ki, diye sormalý mý cesetlere! Ýnsan, kendinin sýnýrlarýyla varsa ve ruh sonsuzu arzuluyorsa, insan neleriyle ruhunun olduðunu kabule yanaþabilir? Nefsî hazlarýnýn kaynaðý, mekâný ise insanýn içi; ruhun aydýnlýðý yoktur onun için.

Ýçini ve dýþýný barýþtýracak olan ruhunu arayan kim? Adam, parmaðýyla yýldýzlarýn harikulâdeliðini gösteriyor da parmaða bakýlýyorsa, bu dârdan nasýl hayrete düþülür? Oysa, hayran olabilen, sonsuz birini arzular.

Gözlerin gerisinden dýþa ruh bakmýyorsa, gözün maddesi neyi görür? Katý, renksiz, durgun, boþ ve anlamý bulunamayan nesneyi. Ve yüzler, bakýþta boþluða bakan gözlere sahip.

Bir çiçeðin seyrinde gözlerden bütün duygulara bir heyecan ulaþamýyorsa kalbden, ruhtan bahsetmek olmaz. Ruhsuz cesede gösterilmez, sevdirilmez. Kalbsiz, heyecansýz vücud, anlamsýz, sorgusuz yaþayan(!) insandýr. Ceset, ruhun haremidir. Sýnýrlý, fani, ölümlü vücudda sýnýrsýzý isteyen, arzulayan ruhtur. Daracýk insanýn içinden, herþeyi isteyen kalbdir.

Ruh, dýþa, sonsuza taþýr insaný. Kalbî aþk, açar insaný herþeye. Ruhsuzun aþký da kapatýr herþeye. Zaten seven nefisse, aþktan bahsetmek boþunadýr. Hayatý, ölümü sorgulamayan, hangi sonsuza uzanan duygularla muhatabýný sevdiðini söyleyebilir? Anlamsýzlýk, baþkasý deðil. Sýnýrlanmýþ insan kimi sevebilir ki! Sevgi; ruhun, kalbin, duygularýn birlikteliklerinden doðar. Hayretle yýldýzlarý seyrederken, yere basan ayaklarýný unutan kalb sevebilir yalnýzca. Aksi halde, seven de, sevildiðini zanneden de mânâsýzlýk döngüsünde yoksulluklarýný yaþarlar.

Çiçeklere bakan insan, içinde birþeyler duymuyorsa, kalbi kýpýr kýpýr atmýyorsa, kaybettiðini aramalý öncelikle. Oysa gözlerinin gerisinde, güzelliklerin bitimsizliðini, devamlýlýðýný arzulayan, içiyle dýþýnýn uyumuna dalan bulmuþtur, aradýðýný. Bir gülün seyrinde huzuru buluyorsa, ruhunu içinde bilebilir insan. Kalbi mânâdan kýpýrdayan barýþabilir herþeyle, herþeyin Sahibiyle.

Kâinatta olan herþeyin anlamýný ýþýklandýran, gösteren ruhun aydýnlýðýdýr. Aksi halde yapatýr insan kendini bütün güzelliklere, karanlýðýyla.

Kalb, arzularýyla Birinden ister herþeyi. Ruh, hayranlýðýyle O Bir’i bulur.

—Muhammed KONUKÇU


Yukarýdaki denemenin sahibi olan öðretmen arkadaþýmýzýn hayatlarýnýn anlamýný sorgulayan, kalb ve ruhlarýnýn arzularýný arayan, cevaplar bulmaya çabalayan öðrencilerinin yazýlarýndan bölümler:

 Çiðdem

“Bazen öyle an geliyor ki çýldýracak gibi oluyorum. Aklýmda binbir soru. Cevaplayamayýnca kendimden nefret ediyorum. Halbuki yaþamayý, hayatý sevsem belki yaþamak en güzelidir.

Yaþam, yaþamak… Ýkisi de güzel kavram. Ama ben yaþamýyorum. Evet, belki bedenen yaþýyorumdur ama ruhum benden tamamen ayrý. Nefsime hep yenik düþüyorum.”

 Ayþe

“Hayata boþ, anlamsýz ve bir hiç diyoruz. Bunu aklýmýz sayesinde söylüyoruz. Aklýmýz ise yaþamamýzýn, hayatýmýzýn ürünü. Bir meyvenin aðaca, ýþýðýn güneþe, karanlýðýn geceye isyan ettiði görülmüþ mü ki?

Kendimizinmiþ gibi sahip çýktýðýmýz bedenimizi kötü uðraþlarýmýza âlet ediyoruz. Bilmiyoruz ki; biz misafiriz, muhakkak iyi olmasý gereken misafir! Ama bizler dünyaya gelmek için hiçbir randevu vermedik. Dünyaya geliyorum. Yaþýyorum ama mutsuzum. Mutsuzluðum için deðil, dünya yine benim gibi boþ birisini kazandýðý için aðlýyorum. Ýsyan ediyor, haykýrýyor, baðýrýyoruz. Niçin? Dünyanýn yaþanmazlýðý için!.. Bilemeyiz. Çünkü bizler doluluklarý düþünemeyecek kadar boþ ve basitiz. Fikir ve düþüncelerimiz gibi. Niçin doðru þeyler düþünemiyoruz? Haklýyýz, çünkü dolu þeyleri göremeyecek kadar körüz. Bizimmiþ gibi görünen ama gerçek kiþiliðimizle hiç tanýþmamýþ emellerimizin elçisi olan fikirler, beynimize yerleþmiþ. Sanki onlar sahip, bizler köleleri olmuþuz. Neden bunlarýn beynimizi istedikleri gibi kullanmalarýna izin veriyoruz? Yaþýyoruz, ama niçin doðduðumuzdan, yaþadýðýmýzdan habersiz olarak!”

 Makbule

“Hayallerimden sýyrýlýp etrafýma baktýðýmda, hayata, yaþamaya, insanlara ve en önemlisi kendime baktýðýmda ahiret için neleri yapýp neleri yapmadýðýmý hatýrlýyordum. Ölümü yaþadým kendimce, ölümü…”

 Ýsa

“Görmek istiyorum, birþeyler yapmak istiyorum. Herþeye, dünyadaki, dünyada olmayan herþeye ulaþmak istiyorum. Kendi kendime soruyorum: Ben kimim? Ýçimden bir cevap, aklýma gelen ilk þey ölüm; ölümüm. Niye geldim? Eðer öleceksem niye geldim þu acaiplikler dolu dünyaya? Bir ses: Sýnanmak için geldin, diyor.”

 Sibel

“Sorular… Sorular… Ýnsanlarýn bunlardan kurtulmasý için, birþeylere, belki de çok þeye anlam vermesi gerekiyor. Onlarý belli bir kýlýfa sokmadan, sonsuza doðru düþünmesi gerekiyor. Sonsuzluða açacaðý ilk kapý, ilk adým.”

 Gülendam

“Bir gün, pis pis böcekler, otlar ve tozlu–topraklý yerlerden baþka birþey göremediðim bu yerlerde bulunmanýn anlamsýzlýðýný düþünürken, bilinçsizce attýðým bir adýmdan sonra, gözlerim yuvalarýndan fýrlayacak gibi oldu. Öncekileri anlamsýzlýklardan, olumsuzluklardan söz açarken þu anda aklýmda bulunan birþey vardý: “Ya Rabbim, bu ne þaheser!” Âdeta kendimden geçmiþtim, büyülenmiþtim. O daðlar, o aðaçlar, ýrmaðýn ve kuþlarýn sesleri. Müthiþti. O adýmdan sonra yer deðiþtirmiþ, baþka bir âleme geçmiþtim.”


 
Muhammed konukçu

radyobeyan