Hak feda edilmez By: reyyan Date: 07 Eylül 2010, 14:23:02
Süleyman KÖSMENE
Hak feda edilmez
Yaþar Kýlýnç: “Hakkýn hatýrý âlidir; hiçbir hatýra feda edilmez.” sözünü açýklar mýsýnýz? Bu ne demektir?”
Hak, Cenâb-ý Allah’ýn esmasýndandýr. Allah Teâlâ’nýn zatý hak, varlýðý hak, birliði hak, isimleri ve sýfatlarý hak, vahyi, kelâmý, kitabý halis hak ve hakikattir. Cenâb-ý Hakk’ýn ulûhiyeti haktýr ve gerçektir; Varlýðý Kendi’nden ve zorunludur; Zatý hakikî mevcuttur. Cenâb-ý Hak hakký emreder, hakký ister, haktan razý olur, haksýzlýðý yasaklar. Hakký inkâr etmek küfürdür, zulümdür, zulmettir, dalâlettir, vahamettir, hasarettir. Hakkýn zýttý batýldýr. Allah’ýn indirdikleri, kitaplarý, peygamberleri, haberleri ve bildirdikleri haktýr ve gerçektir.
Cenâb-ý Hak þöyle buyurur: “Ýþte Hak olan Rabb’iniz Allah budur! Hakk’ýn dýþýnda ancak dalâlet vardýr! O halde (dalâlete) nasýl döndürülüyorsunuz?” 1
Hakkýn hatýrý yüksektir. Çünkü hak Allah’tandýr. Hak olmayanýn ise hiç kýymet-i harbiyesi yoktur. Ne Allah nazarýnda, ne kul nazarýnda! Ne mü'min nazarýnda, ne kâfir nazarýnda! Hak buz gibi doðruluktur, çelik gibi gerçekliktir, sarsýlmayan dürüstlüktür.
Ýnsanlar ise çoðu zaman hakký olduðu gibi deðil; orasýný burasýný eðip bükerek, kendi yanlýþlarýna doðru yontarak, sulandýrarak, içini batýl unsurlarla doldurarak kabul ederler. Eskiden insanlýðýn baþý peygamberlerin getirdiði haberleri hak saymayýp, kendi batýl inançlarýný hak kabul etmek ve bunda taassup göstermek gibi bir tehlike ile belâdaydý. Þimdilerde ahir zaman ümmeti hakka karþý batýlda taassup göstermiyor ve eskiye nazaran daha dürüstçe hakký kabul edebiliyor. Fakat günümüzde de nifak arttý, yalancýlýk arttý, münafýklýk ayyuka çýktý, batýla hak süsü verme hainliði geliþti; böylece hakkýn ölçüsü ve þirazesi kaçtý. Herkes elindekini hak kýlýfýyla satýyor. Çünkü batýla açýktan talep yok. Batýl, iþini hakkýn gölgesinde ve hakkýn üniformasýyla yürütüyor.
Tamah ve hýrs yolunda dini rüþvet verip dünyayý kazanma hastalýðýnýn yegâne çaresinin nefsini itham etmek ve daima karþýsýndaki meslektaþýna taraftar olmak olduðunu beyan eden Bediüzzaman Hazretleri, bir münâzarada kendi sözüne taraftar olup, haklý çýktýðýna sevinmenin ve hasmýnýn haksýz ve yanlýþ olduðuna memnun olmanýn insafsýzlýk olduðunu kaydediyor. Bediüzzaman bunun fayda deðil, zarar getireceðini, çünkü böylece bilmediði bir þeyi de öðrenmeyeceðini, gurur ihtimali de bulunduðunu; hakkýn hasmýnýn elinden çýkmasý durumunda ise, bunun zararsýz olduðunu, bilmediði bir meseleyi öðrenip faydalandýðýný, nefsin gururdan da kurtulduðunu ifade ediyor. Bediüzzaman’a göre insaflý hakperest hakkýn hatýrý için nefsin hatýrýný kýrar ve hasmýnýn elinde hakký görse rýza ile kabul edip taraftar çýkar. Bu düsturu ehl-i din, ehl-i hakikat, ehl-i tarikat ve ehl-i ilim kendilerine rehber almalarý gerekir. Çünkü ihlâs böyle kazanýlacaktýr, uhrevî vazifelerde böyle muvaffak olacaklardýr. Ve rahmet-i Ýlâhiyenin yardýmý böyle gelir.2
31 Mart’tan sonra sevk edildiði divan-ý harpte müdafaasýna, “Hakkýn hatýrýný kýrmayacaðým, hakikati söyleyeceðim. Zira Hakkýn hatýrý âlidir; hiçbir hatýra feda edilmez. Kimin hatýrý kýrýlýrsa kýrýlsýn, yalnýz hak sað olsun.” 3 diyerek baþlayan ve hakký ve hakikati þiddetli cümlelerle savunan Bediüzzaman Hazretleri, herkesin idam hükmünü giydiði bu mahkemeden berat alarak çýkýyor. Ýman hizmetinde kardeþlerine ve ders arkadaþlarýna, “Üstâdýnýz lâyuhtî deðil... Onu hatasýz zannetmek hatadýr” diyen ve “Hatamý gördüðünüz vakit, serbestçe bana söyleseniz mesrur olacaðým. Hatta baþýma vursanýz, Allah razý olsun diyeceðim” diyen Bedîüzzaman Hazretleri, sözlerini, “Hakkýn hatýrýný muhafaza için baþka hatýrlara bakýlmaz” diye sürdürüyor. Bediüzzaman hakkýn hatýrý söz konusu olunca, nefs-i emmareyi deðil, hakký ve hakikati baþ göz üstünde kabul edeceðini ifade ediyor.4
Bediüzzaman hakikatin hiçbir zaman deðiþmeyeceðini, hakikatin hak olduðunu “el-Hakku ya’lu vela yu’la aleyh” (Hak daima üstündür. Hakka galip olunmaz.) 5 hadisiyle ifade ediyor ve hakikat zannedilen hayalin ömrünün kýsa olduðunu bildiriyor.6
Doðudaki aþiret reisleriyle görüþmesinde kendi sözünün de hüsn-ü zan ile kabul edilmesine karþý çýkan ve hak karþýsýnda kendisi hakkýnda bile buz gibi sözler sarf eden Bediüzzaman, “Çok silik söz ticarette geziyor. Hattâ benim sözümü de, ben söylediðim için hüsn-ü zan edip tamamýný kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim. Veya bilmediðim halde ifsad ediyorum. Öyleyse, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. Ýþte, size söylediðim sözler hayalin elinde kalsýn, mihenge vurunuz. Eðer altýn çýktýysa kalpte saklayýnýz. Bakýr çýktýysa, çok gýybeti üstüne ve bedduâyý arkasýna takýnýz, bana reddediniz, gönderiniz” diyor. Bediüzzaman, “Neden hüsn-ü zannýmýza su-i zan edersin?” diye soranlara da, “Hakký tanýyan, hakkýn hatýrýný hiçbir hatýra feda etmez. Zira hakkýn hatýrý âlidir; hiçbir hatýra fedâ edilmemek gerektir. Fakat þu hüsn-ü zannýnýzý kabul etmem. Zira bir müfside, bir dessasa hüsn-ü zan edebilirsiniz. Delil ve âkýbete bakýnýz.”7 diye devam ediyor.
Bediüzzaman Hazretleri dinî cemaatlerin ilay-ý kelimetullahý hedef-i maksat ettikçe, hiçbir garaza vasýta olmayacaklarýný, hakkýn hatýrý ile amel edeceklerini ve ancak bu anlayýþla muvaffak olacaklarýný bildiriyor.8
Dipnotlar:
1- Yûnus Sûresi, 10/32., 2- Lem’alar, s. 162., 3- Divan-ý Harb-i Örfi, s. 43., 4- Barla Lâhikasý, s. 97 (Mektup: 131)., 5- Keþfü’l-Hafa, 1: 127, Hadis No: 362., 6- Divan-ý Harb-i Örfi, s. 51., 7- Münâzarât, s. 49., 8- Hutbe-i Þamiye, s. 104.
radyobeyan