Cafer'i Tayyar (r.a) By: fakir Date: 04 Mart 2009, 23:32:32
HAKKKINDA YAZILANLAR
Zümrüt kanatlý sahabi Ca’fer-i Tayyar
Ýrfan Özfatura
Türkiye 27 Nisan 2004
Efendimizin dedeleri Abdülmuttâlib ölümünün yaklaþtýðýný hissettiðinde derin derin düþünmeye baþlar. Öyle ya oðlu Abdullah’ýn yetimi gül yüzlü Muhammed’i kime emanet etmelidir? Ona en iyi kim bakar? O akþam aile meclisini toplar konuyu enine boyuna konuþurlar. Nur çocuðu amcasý Ebû Tâlib’in yanýna býrakma kararý alýrlar. Ancak dedesi ona “adam” muamelesi yapar, fikrini almayý çok arzular.
Bilirsiniz her çocuk uykudan uyanýnca sevimli olur ama Allah’ýn habibi daha bir sevimli olurlar. Taa gözlerinin bebeði güler, yanaklarý al al yanar. Saçlarý mutlaka taranmýþ olur, yüzü ay gibi parlar.
Adý güzel Muhammed uyanýnca dedesinin yanýna koþar. Bütün aileyi bir arada görünce tatlý bir þaþkýnlýk yaþar, amcasý Ebu Tâlib’in kucaðýna atýlýr ve kollarýný boynuna dolar. Amcasý onun dalgalý siyah saçlarýný okþar, gül kokan baþýný baðrýna basar. Eh, güzeller güzeli tercihini yaptýðýna göre kimseye söyleyecek söz kalmaz. Kalmaz ama Ebu Tâlib, kardeþleri arasýnda en fakir olanýdýr, geliri az, ailesi kalabalýktýr. Kaldý ki o günlerde Mekke’de görülmemiþ bir kýtlýk hüküm sürmekte, tahýl altýnla tartýlmaktadýr. Lâkiiin...
Bereket yaðar
Lâkin Serveri kâinat, Ebû Tâlib’in eþiðinden adýmýný atar atmaz birþeyler deðiþir, hanelerine bolluk bereket yaðar. Ummadýk yerden rýzk gelir, tencerelerinden aþ taþar. Ebû Tâlib bir süre sonra asil yeðeninin, büyük hatýrýna yaðmur bile yaðacaðýna inanmaya baþlar. Alýr O’nu yanýna Kâbe önünde duaya dururlar. Gök nasýl kararýr bulutlar nasýl boþanýr, ýslanmaktan kurtulamazlar.
Ebû Tâlib, yeðenini kendi çocuklarýndan önde tutar. Onu uyutmadan yatamaz, O, elini uzatmadýkça yemeðe baþlamaz. Sonra O’nu yanýna almadan asla yola çýkmaz...
Sevgili Peygamberimiz on iki yaþlarýndayken, Amcasýyla Þam’a doðru yollanýrlar. Busra yakýnlarýndaki bir manastýrýn râhibi (Bahîra) Allah’ýn habibini görünce bir hoþ olur. Ebû Tâlib’e peygamberlik alâmetlerini göstererek “O’nu daha ileri götürme, özellikle Yahudilerden sakýn” diye yalvarmaya baþlar. Ebû Tâlib söz dinler, Þam’a gitmekten cayar, mallarýný Busra’da satar.
Efendimiz 25 yaþýna kadar amcasýnýn evinde kalýr, Ebû Tâlib’in çocuklarý Ukayl, Cafer, Ali ve Ümmü Hani ile abi kardeþ olurlar.
Aradan yýllar, uzuuun yýllar geçer. Hicaz topraklarýnda yine bir kuraklýk baþlar, geçim güçleþir, insanlar açlýktan kýrýlýrlar. Ebû Tâlib, Efendimizi konuk ettiði günleri mumla arar. Ýþte sýkýntýdan daraldýðý bir anda kapýsý çalýnýr. Kardeþi Abbâs ve nurlu yeðeni eþikte görünür ve bir miktar erzak býrakýrlar. Dahasý “evin kalabalýk, müsaade et de oðullarýna biz bakalým” teklifinde bulunurlar.
Ebû Tâlib çok duygulanýr, büyükleri (Tâlib ve Ukayl’ý) yanýnda tutar, küçükleri öper koklar, yanlarýna katar. Hazret-i Abbâs kolunu Ca’fer’in omuzuna atar, Hazret-i Muhammed, Ali’nin elini tutar.
Câ’fer (radýyallahu anh) Hazreti Ukayl’den on yaþ küçük, Hazret-i. Ali’den on yaþ büyüktür. Peygamber Efendimiz’i anlatýlamayacak kadar çok sever onun gibi konuþmaya, onun gibi davranmaya bakar. Bir gün Ebû Tâlib, oðlu Ca’fer ile þehrin dýþýnda yürürken Server-i Kâinat’ý görürler ki þirin Ali ile beraber namaz kýlmaktadýrlar. Ebû Tâlib, Ca’fer’e: “Haydi, git, sen de kardeþinin yanýna dur” der. Câ’fer büyük bir hevesle koþar, cemaate katýlýr. Efendimiz selâm verdiklerinde yanýnda Ca’fer’i görünce çok hoþnud olurlar. Onu alnýndan öper ve “Hak teâlâ, sana iki kanat versin. Cennette onlar ile uçarsýn!” buyururlar.
Ca’fer nasýl rahatlar, nasýl ferahlar, anlatýlamaz. Gece heyecandan uyuyamaz ertesi sabah Hazret-i Ali’yi (ki henüz çocuktur) bulur ve ona Ýslâmiyet hakkýnda sorular sorar. Beklediðinin de fevkinde cevaplar alýr ve gider Resulullah Efendimiz’in kapýsýný çalar.
Ca’fer eskiden beri Efendimiz’in hayranýdýr ve hep Onu taklid etmeye çalýþýr. Müslüman olduktan sonra bu gayreti artar ve tabii ki mânâ kazanýr. Onun gibi oturup, onun gibi kalkar, onun gibi abdest alýr onun gibi namaz kýlar. Zaten ses tonu, tavrý, bakýþý amcaoðlunu çok andýrýr. Müslümanlar “Resûlulah Efendimiz’e benzeyen 7 sahabe” arasýnda önce onu sayarlar.
Hicret vakti...
Mekkeli müþrikler Müslümanlarýn artmasýna dayanamaz baskýlarý artýrýrlar. Onlarý tecrit eder aç ve açýkta býrakýrlar. Güçleri özellikle kölelere ve sahipsizlere yeter, garipleri kollarýndan bacaklarýndan 4 ayrý deveye baðlar hayvanlarý aksi istikametlere sürüp parçalarlar.
Kýzgýn kuma yatýrýlanlar... Fýrýnlara kapatýlanlar... Yaralarýna tuz basýlanlar... Ýþkenceler dayanýlmayacak bir hal alýnca Efendimiz inananlara “Ey Eshâbým!” buyururlar, “Þimdi yeryüzüne daðýlýn, Allahü teâlâ sizi yine toplar.”
-Peki nereye gidelim Ya Resûlallah?
Mübarek elleriyle cenub-i garbý gösterir ve “Habeþistan’da zulme rýza göstermeyen bir hükümdâr vardýr. Orasý doðruluk ülkesidir. Allahü teâlâ kurtuluþ yolunu açýncaya kadar orada durun!” buyururlar.
Müminler gizli gizli hazýrlanýr ve ilk kafile yola çýkar. Mâlum üç Müslüman yola çýksa aralarýndan birini emir yaparlar. Onlar da Resulullah Efendimize en çok benzeyene uyarlar. Kim midir o?
Elbette Tayyar... Ca’fer-i Tayyâr!..
Ynt: Cafer'i Tayyar (r.a) By: ceren Date: 29 Mayýs 2016, 22:14:02
Esselamu aleykum.Islamiyeti ilk anda kabul eden ve peygamber efendimizin yolunda gidip onun emrine sadýk kalip islamiyet icin hizmet etmis bur sahabe.Rabbim bizleri ceferi tayyar gibi sahabelerin yolunda gidip cennet ehli olacak kullardan eylesin inþallah...
radyobeyan