Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Yedi Senelik Gurbet By: sumeyye Date: 06 Eylül 2010, 22:04:48
Yedi Senelik Gurbet


O gün sabah namazýmýza âdetimizin dýþýnda, oðlumuzun sesleniþiyle uyanmýþtýk.

—Anne kalkýn, sabah oldu! Diyerek bir yandan da gözlerini oðuþturuyordu.

—Yavrum, dedim. Sen niçin uyandýn?

—Her sabah ilk senin sesini duyardým anne, ama bu sabah müezzin amca uyandýrdý beni.

Tebessüm ettim ve içimden:

—Artýk oðlumun gurbet vakti bitiyor, dedim.

—Aferin Cüneyt, artýk bu güzel sesleniþi duyma vaktin geldi demek.

—Anne, dedi. Müezzin amca niye bu kadar erken uyandýrýyor? Daha güneþ doðmamýþ, arabalar da geçmiyor!

—Bak Cüneyt, dedim. Güneþ vazifesini yapan insanlar için doðar; namaz kýlanlar, helal rýzýk kazanan babalar, ailesi için çalýþan insanlar için... Eðer bizler güneþ doðarken uykuda olursak, güneþ diyecek, “Ya Rabbi! Þu üzerine doðup durduðum dünya yüzünde seni tesbih eden hiç bir kul yok!” O vakit kýyametin kopma vakti gelmiþ olur ve güneþ batýdan doðar.

—Bu çok ilginç anne, yani sabah namazýný kýlan insanlar olmazsa güneþ bizi ýsýtmaz, terk eder öyle mi?

—Ýþte böyle yavrum...

Bizler ruhlar âleminden gelip dünyada diriltildik ve her sabah da ona benzer þekilde uyandýrýlýyoruz iþte. Ve güneþ de uyandýrýlýyor...

Dikkat et dinle! Kuþlar ötüyor, bu onlarýn tesbihi. Yapraklar ve çiçekler sabah yeliyle salýnýyor, duâ ediyorlar. Þimdi sýra bizde, bizi bu sabaha kavuþturan Rabbimize þükredelim!.


O sabah hep beraber cemaatle namaza durduk ve ben secdede bu güzel sabah için rabbime þükrettim. Duvarlarda adeta Fâtiha Sûresi’nin âyetleri çýnlýyordu.

“BEN DE HAYAT BULMAK ÝSTÝYORUM ANNE!”

Ve o sabahýn ardýndan bir kaç ay geçmiþti. O gün oðlum okuldan eve gelmiþ, yemeðini yemiþ ve oyun oynamaya baþlamýþtý. Ben de o sýrada öðlen namazýna niyet ediyordum ki, fýsýltýlarýmý takip ettiðini fark ettim. O sabahýn ardýndan böyle bir yükseliþin geleceðini hissetmiþtim, lakin kendisinin sormasýný beklemiþtim; zira hiçbir meyve olgunlaþmadan dalýndan kopmaz, vataný olan topraða kavuþamazdý.

Namazýmý bitirince oyununu býrakýp bana yöneldi ve sordu.

—Kýbleye yönelmek ne demek anne?

—Bak, þimdi elini kalbinin üstüne getir, ne duyuyorsun?

—Kalbimin atýþýný duyuyorum anne.

—Öðretmenin anlatmýþtýr, kalp niçin çalýþýr?

 


—Evet, anne hatýrlýyorum, vücudumuza kan pompalýyor ve biz bu sayede yaþayabiliyormuþuz.

—Ýþte yavrum, cevabý sen buldun! Düyanýn, hatta kâinatýn kalbi de Kâbe-i Muazzamadýr:

Ona yönelen bütün müslümanlara hayat pompalar ve bizler, bir vücudun kalple beslenmesi gibi, manevi hayatýmýzý Kâbe’ye yönelip namaz kýlarak besleriz.

 


—Kâbeye dönmeyenler ölü gibi mi oluyor anne?

—Aferin Cüneyt, çok iyi anladýn yavrum.

—Anne, ben de hayat bulmak istiyorum, ama okuldan gelince hem yorgun oluyorum hem de oyun oynamayý özlüyorum, böyle olunca belki de namaz kýlmayý unutabilirim.


—Dinlenmek, oynamak bunlar tabiki senin hakkýn; fakat öðlen vakti hem bedenin hem de kalp ve ruhumuzun dinlenme vaktidir. Eðer yalnýz bedenimizi dinlendirsek, kalbimizi, ruhumuzu dinlendirmezsek onlara haksýzlýk yapmýþ olmaz mýyýz yavrum?!

—Ben böyle düþünmemiþtim anne. Hem ben ruhumun hiç yorulmadýðýný düþünürdüm. Ama kalbimin sürekli çalýþtýðýný biliyorum, tabiki dinlenmesi lazým.

Tebessüm ettim ve daha derin bir açýklama yapmak istemedim. O gün, oðlum bildiði surelerle namazýný eda etti ve dinlenmek için yataðýna uzandý, uykuya daldý.

MÜEZZÝN AMCANIN TEKBÝRLERÝ


Ilýk ve hafif rüzgârlý bir sonbahar gününde eþim, oðlum ve ben gezintiye çýkmýþtýk. Zaman zaman yerde uçuþan sararmýþ yapraklarýn hýþýrtýsýyla içimi bir ayrýlýk hissi kaplamaya baþlamýþtý. Hava ne kadar latif de olsa, herþeyde bir kopuþ ve ayrýlýk emareleri vardý; artýk çiçekler bahardaki tazeliðinde deðildi, rengârenk kelebekler çiçeklere misafir olamýyordu, aðaçlar ise elbiselerini teslim edip terhis oluyorlardý.

Gülhane’nin o sükûnetli atmosferinde tefekküre dalmýþken Cüneyt de bir yandan koþuyor bir yandan da etrafý inceliyordu. O da her þeyin bahardaki gibi olmadýðýný farketmiþti. Geriye dönüp Sultanahmet yokuþunu çýkarken, o hüzünlü hali kaldýrýp, firaklarý vuslata çeviren ilahî nidayý; ikindi ezanýný iþittik.

Birden oðlum bize dönerek, “Müezzin amca ne kadar çok tekbir getirdi,” dedi.

Biz tebessüm ettik. Eþim;

—Bu ezanlar, bu çevredeki tüm camilerin ezanýdýr; bir müezzin bitirmeden diðeri baþlamaz oðlum.

—Baba, müezzinler ne kadar saygýlý insanlar, birbirlerinin sözünü kesmiyorlar.

—Bu, Ýslâm dininin insanlara tavsiyesidir yavrum.


Oðlumuzun kendine böyle bir ders çýkarmasý çok hoþumuza gitmiþti. Rabbimizin bize böyle masum evlatlarý emanet vermesi ve bizim üzerimizde terbiye edicilik ismini göstermesi hem çok güzel hem de mesuliyet gerektiryordu.

Besmeleyle camiye girdik ve namazýmýzý eda etmeye baþladýk. Muhteþem bir manzaraydý; caminin ulvi atmosferini içimize çekerken, müezzinin okuduðu aþr-ý þerif caminin kubbeleriyle beraber bizim de ruhumuzda aksediyordu.

Camiden çýkýnca oðlum sordu:

—Baba, annem öðlen namazý için ruhun dinlenme vakti demiþti. Ýkindi vaktinde niçin namaz kýlýyoruz?

—Oðlum bak, bugün sonbaharý gördün, yazýn gördüðün çiçekleri, böcekleri aradýn ama hiçbiri yoktu. Ýkindi vakti de hep gidiþleri haber verir; güneþ batmak üzere, dünya da yaþlanýp batacak ve biz de yaþlanýp ölüme hazýrlanacaðýz. Ýþte bu çok sevdiðimiz þeylerden ayrýlmak üzereyken, bizlere bunlarý vereni hatýrlayýp Rabbimizin bizlere bunlarý tekrar cennette vereceðini düþünerek teselli bulma vaktidir. Ýþte ruhumuz bu teselliyi namazda bulur ve secde eder. Bak güneþ de batýyor, tekrar doðabilmek için secde ediyor.

Cüneyt babasýnýn konuþmalarýný merakla dinliyor ve anlýyordu.

“NAMAZDA BÝRÝ BENÝ KUCAKLIYOR SANKÝ!”


Akþam artýk yavaþ yavaþ siyah tülünü çekiyordu. Biz de evimize vasýl olmuþtuk. Bu güzel sonbahar gezisi ve o güzel manevi ziyafetten sonra, mutfakta fokurdayan çayýmýzla hemen hemen her akþam olduðu gibi hoþ ve güzel aile sohbetimize yine hazýrdýk. Bizi birbirimize baðlayan ve bize ve oðlumuza çok þey öðreten bu saadet dolu sohbetlerimize en önemli sebep evimizde televizyon olmayýþýydý. Kýþýn baþlamasýný ve güz günlerinde nazik ve güzel varlýklarýn hazîn vedâlarýný ve bir gün bizim de sevdiklerimizden ayrýlacaðýmýzý hatta dünyamýzýn dahi bir gün tamamen kaybolup diðer sonsuz ve gerçek dünyamýza dönüþeceðini bizlere hatýrlatan akþam namazlarýný edâ edip çaylarýmýzý yudumlamaya baþladýk. Eþim oðluma okula alýþýp alýþmadýðýný soruyordu. Birden Cüneyt hüzünlendi,

—Baba, dedi, arkadaþým Selim hasta, kaç gündür okula gelemiyor, onu çok özledim.

—Anlýyorum yavrum, demek Selim’le çok iyi anlaþýyorsun.

—Evet, baba, derslerde yardýmlaþýyor ve onunla oyunlar oynuyorduk.

—Üzülme oðlum! Ziyaretine gider, ona destek olursun hem moral verirsin. Babasýyla tanýþmýþtým ben de, ailece gidelim. Peygamber Efendimiz (asm) “Hastalarý ziyaret ediniz, onlarýn duâsýný alýnýz.” buyurmuþ.


— Çok sevindim baba, ona kavuþacaðým aný heyecanla bekliyorum.
O sýrada ben de söze karýþtým;

—Cüneyt, þimdiye kadar özleyip de sýk sýk görüþemediðin çok vefalý bir dostun var, hatýrladýn mý?

— Kim anne? Benim en vefalý dostum Selim.

—Hatýrla bakalým oðlum, yýllar önce adýný koyamadýðýmýz zamanlarda ruhunu var eden sonra bütün azalarýný bir araya getirip seni bize veren ve seni Müslümanlardan yapan...


—Tamam tamam buldum, nasýl bilemedim?! Allah (c.c). Fakat ben Allah (c.c) ile kalbimde buluþuyorum, yatarken veya yazýlýlarda ona hep duâ ediyorum; bunlar görüþme olmuyor mu?

—Elbette bunlarda görüþme ama þimdi ben sana desem ki Selim’i ziyarete gitme nasýlsa onu seviyor kalbinde buluþuyorsun. Nasýl hissederdin?

—Onu gidip görmek isterdim, yoksa onu çok sevdiðimi nasýl anlayabilir.

—Namazdaki buluþma da böyledir. Rabbim yedi yýl önce seni bize gönderdi ve senin ruhun yedi yýldýr Rabbinle o kudsi buluþmaya hasretti, yani sen dünya gurbetindesin Cüneyt. Ýnsan yedi yýl vatanýný bile görmezse hastalanýrmýþ. Bizler de ancak yedi yaþýna kadar namaz kýlmadan yaþayabiliriz, aksi takdirde manen hastalanýr ve niçin hasta ve üzüntülü olduðumuzu da bilemeyiz.

 

 

—Anne bugün camide namaz kýlarken sanki beni çok sevdiðim biri kucaklýyor gibi hissettim.
Oðlumun bu hisleri yaþamasýna çok sevinmiþ ve gözlerim dolmuþtu.

—Ýþte bak oðlum! Güneþ, insanlar, dostlarýmýz hatta baban ve ben dahi uykuya çekilip rüya âlemine dalacaðýz birazdan. Hepimizi koruyup gözeten, her nefesimizi bize hediye eden Rabbimiz ise hep bizimle beraber, biz de seni O’na emanet ediyoruz.

Ýþte yatsý namazý emanetimizi, yapdýðýmýz güzel amelleri Rabbimize sunduðumuz vakittir. O bize gecenin karanlýðýnda dost olduðu gibi kabirde de yalnýz býrakmayacak, rahmeti ve kudretiyle bizi sabaha kavuþturduðu gibi öldükden sonra da bizi öylece diriltip cennette buluþturacak Ýnþaallah.

—Anne ben namazýmla Rabbime kavuþtuðum için çok mutluyum. Rabbimiz ne kadar da merhametli…
Onu kucaklayýp hayýrlý geceler diledikden sonra mýrýldanarak, “Huzurla uyu yavrum nasýl olsa bize sabahlarý hediye eden Hâlýk’ýmýz var” dedim...


Asuman CÝHAN


radyobeyan