Makale Dünyasý
Pages: 1
Hayattan Emekli Olunmaz By: reyyan Date: 06 Eylül 2010, 20:38:08
Hayattan Emekli Olunmaz

Doç.Dr. Ali Akpýnar

Giriþ

Sosyal bir varlýk olan insan, hemcinsleriyle birlikte yaþarken birbirine ihtiyaç duyar. Toplumda her bir insan, toplum binasý içerisinde kendine bir yer bulur ve bir boþluðu doldurur. Dolayýsýyla toplum içerisinde aþýrý ve ölçüsüz hareketlerde bulunmayan her insan, hiçbir zaman dýþlanmayý, yok sayýlmayý hak etmez. Suç iþleyenler bile, adalet ölçülerine göre cezalarýný çektikten sonra, eski itibar ve saygýnlýklarýna kavuþurlar. Dinimize göre her insan deðerlidir. Kur'ân, insaný en þerefli, en güzel yaratýlan varlýk, Yüce Allah'ýn kulu, O'nun muhatabý olarak tanýmlar. Ýnsan, yeryüzünün efendisi/halifesidir. Yeryüzü tüm güzellikleriyle onun için musahhar kýlýnmýþtýr. Bu yüzden, insanýn hayatýndaki her dönem deðerlidir ve önemlidir. Cývýl cývýl hareketleriyle çocuklar nasýl toplumun neþe kaynaklarý ise, aðýr baþlý ve vakur duruþlarýyla ihtiyarlar da toplumun en önemli bilgi ve tecrübe kaynaklarýdýr.
Toplumda her insanýn bir yeri olduðuna þu âyette iþaret vardýr: "Ey iman edenler! Siz toplantý hâlinde iken 'Biraz yer açýverin!' denildiði zaman yer açýn ki, Allah da size geniþlik versin.." (Mücadile 58/11). Burada geçen meclislerden kastýn Hz. Peygamber'in (s.a.s.) meclisi, yahut savaþ meydanlarý yahut da tüm toplantý yerleri olduðu söylenmiþtir (Taberî, Camiu'l-Beyan, 22/17-18). Âyet, her Müslüman'ýn Ýslâm toplumunda bir yerinin olduðuna da iþaret etmektedir. Seviyesi, konumu, cinsiyeti, yaþý, iþi ne olursa olsun her insanýn toplumda dolduracaðý bir yeri vardýr. Hattâ bazen, sýradan bir insanýn yaptýðý iþi, üst seviyedeki insanlar yapamazlar. Nitekim bir hadiste þöyle buyurulmuþtur: "Doðrusu güçlü mümin, zayýf mü'minden daha hayýrlý ve Allah'a daha sevimlidir. Ama her bir müminin de hayýrlý/iyi bir tarafý vardýr.." (Müslim, "Kader," 34) Yaþlýlar da toplumumuzda çok önemli boþluklarý dolduran kimselerdir. Onlarýn tecrübe ve birikimleri, gençlerin yolunu aydýnlatacak ve onlara güç verecektir.

Yeryüzünün en üstün ve en donanýmlý varlýðý olan insan, dünyaya gelirken ve dünyaya geldikten sonra pek çok merhaleden geçmiþtir. Onun geçirdiði bu merhalelerin her biri, üzerinde derin düþünmeyi ve ibret almayý gerektiren merhalelerdir. Kur'ân-ý Kerîm, insanýn yaratýlýþ merhalelerine þu þekilde dikkat çeker:

Ey insanlar! Eðer siz öldükten sonra dirilmekten þüphe ediyorsanýz, bilin ki: Biz sizi ilkin topraktan, sonra bir nutfeden, sonra bir yapýþkan hücreden, sonra esas unsurlarýyla hilkati tamamlanmýþ, ama bütün azalarýyla henüz tamamlanmamýþ bir çiðnem et görünümünde bir ceninden yarattýk ki, kudretimizi size açýkça gösterelim. Dilediðimizi belli bir süreye kadar ana rahminde durdururuz. Sonra da sizi bir bebek olarak dünyaya çýkarýrýz. Sonra, güç kuvvet kazanýncaya kadar sizi büyütürüz. Ýçinizden kimi henüz çocukken öldürülür, kimi de hayatýn en düþkün biçimine götürülür. Öyle ki daha önce bildiði þeyleri bilmez hale gelir. Yeri de kupkuru görürsün, ama oraya Biz su indirince çok geçmeden kýpýrdanýr, kabarýr da gözü gönlü açan her güzel çiftten nice nebat bitirir." (Hacc, 22/5)

Allah sizi (atanýz Âdem�i) topraktan, sonra(ki nesilleri de) nutfeden yarattý. Sonra sizi çift çift yaptý. Onun bilgisi dýþýnda hiçbir diþi ne hamile kalýr, ne de doðurur. Herhangi bir canlýnýn ömrünün uzamasý veya kýsaltýlmasý da mutlaka bir kitapta yazýlýdýr. Bütün bunlar, Allah'a göre, elbette pek kolaydýr. " (Fâtýr 35/11)
Âyetler, insanýn yaratýlýþta geçirdiði safhalara þu þekilde dikkat çekmektedir:
Toprak - nutfe (sperm/zigot) - alâka - mudða - kemikler - kemik/et - insan cenini-
Bebeklik - çocukluk - gençlik - olgunluk - yaþlýlýk ve erzel-i ömür - ölüm.
Önce insanýn aslýnýn toprak olduðuna dikkat çekilmekte, daha sonra da insan cinsinin çoðalmasý için belirlenen Yüce Allah'ýn yasasý doðrultusundaki merhalelere vurgu yapýlmaktadýr. Bu açýklamalar bir yandan Yüce Allah'ýn eriþilmez kudretine iþaret etmekte, bir yandan da insanýn aslýnda ne kadar âciz olduðunu belirtmektedir. Evet her þey O'nun izniyle ve O'nun bilgisi dahilinde olmaktadýr. O'nun her yaptýðýnda sayýsýz hikmet vardýr.

Öte yandan insan hayatýnýn merhaleleri, onun yetiþmesi, eðitim ve deðiþimindeki tedricilik için de iyi bir örnektir. Yine bu durum, dünya-âhiret hayatýnýn merhaleleri için de iyi bir numunedir. Acizken, güçlü kuvvetli olmak; güçlü kuvvetli iken zayýf düþmek. Bir þey bilmezken bilgi sahibi olmak; bilirken bilmez olmak. Bu konuya þu þekilde açýklýk getirilmektedir:

Sizi Allah yarattý. Sonra da sizi O öldürecek. Ýçinizden kimi, bilgi sahibi olmasýndan sonra çocuk gibi, bir þey bilmez hale geldiði ömrün en fena devrine vardýrýlýr. Allah her þeyi hakkýyla bilir, her þeye kadirdir. (Nahl, 16/70)
Allah o kadirdir ki, sizi bir zaaftan yaratmakta, sonra zaafýn ardýndan bir kuvvet yaratmakta, müteakiben kuvvetten sonra bir zaaf ve ihtiyarlýk yapmaktadýr. O dilediðini yaratýr. Her þeyi bilen, her þeye kadir olan, yalnýz O'dur. (Rûm, 30/54)
Onlardan hayatta býraktýðýmýz kimsenin ise, hilkatini tersyüz ederiz. Hâlâ akýllanmazlar mý?" (Ya-Sin, 36/68)

Yaratýlýþta tersine çevrilmek, tekrar baþa dönmek. Güçlü kuvvetli iken, âciz ve zayýf olmak. Çocukluk çaðýna yeniden dönmek, hem de daha kötü bir durumda. Þöyle ki, çocuk ihtiyaçlarýný kendi karþýlayamaz, yemeðini yiyemez, düþe kalka yürür, çat pat konuþur. Ýhtiyar da öyle. Ama çocuðun âcizlikleri sevgiyle karþýlanýr, ihtiyarýnkiler ise tahammül edilmez. Hiç düþündük mü, dedeler neden en fazla torunlarýný severler, en çok onlarla anlaþýrlar. Bunun sebebi, biraz da ortak noktalarýn olmasýndandýr.
Dünya hayatý insana sevdirilmiþtir. Muammer olma duygusu, insan fýtratýnda bulunan tabii bir duygudur. Oysa önemli olan, yýl olarak uzun süre yaþamak deðil, dolu dolu yaþamaktýr. Bu yüzden eskiler, Ýslâm'la geçmeyen, cahiliye döneminde isyan ve günahlarla geçen yýllarýný ömürlerinden saymazlardý. Ýnsandaki bu eðilimi bir Kur'ân âyeti þöyle dile getirir.

Uzun ömür sürmek, insaný aldatmamalýdýr. Çünkü uzun yaþamak meziyet deðildir. Önemli olan, güzel hatýralar býrakarak yaþayabilmektir. Bu konudaki ilahî uyarýlar da þu þekilde gelmektedir:

Önümüzde uzun yýllar var gözükebilir; ama bu durum bizi aldatmamalýdýr. Yaþadýðýmýz her anýn kýymetini bilmeli ve en iyi þekilde onu deðerlendirmeliyiz. Unutmamalýyýz ki, bizim için dün geçmiþtir. Yarýna çýkacaðýmýz ise kesin deðildir. Bize düþen, içerisinde bulunduðumuz zamaný en güzel bir biçimde deðerlendirmek ve dolu dolu yaþamaktýr.
Tûl-u ömür ve tûl-u emel.. Ýnsan yaþlandýkça emelleri gençleþirmiþ. Ne tûl-u ömür, ne de tûl-u emel bizleri aldatmamalýdýr. Nitekim bu gerçek, hadiste þu þekilde ifade edilmiþ ve bir baþkasý tarafýndan da mýsralara dökülmüþtür:
"Âdemoðlu yaþlandýkça þu iki þeyi gençleþir: Mala ve uzun yaþamaya düþkünlük." (Buharî, "Rikak," 5; Müslim, "Zekât," 115.)

Ýster bey ol, ister paþa.
Âdem gibi var bin yaþa.
Ölüm gelir bir gün baþa.
Ölmemeye çaren mi var.

Mal sahibi mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan, mülk de yalan,
Var biraz da sen oyalan.

Ana-Baba ve Yaþlý Hakký

Söz buraya gelmiþken, bizim hayata gelme sebeplerimiz olan anne ve baba hakký üzerinde kýsaca durmakta yarar olduðunu düþünüyoruz. Ana-baba hakký üzerinde Kur'ân'da ýsrarla durulur. Bu konudaki âyetlerden bir kaçý þöyledir:
Her insanýn vebalini, kendi nefsine baðladýk, her insan yaptýklarýna göre muamele görür. Nitekim kýyamet günü hesap defterini önünde açýlmýþ bulacaktýr. Þöyle deriz ona: "Defterini oku. Bugün muhasebeci olarak kendi iþini görmeye kendin yetersin!" (Ýsra, 17/23-24)

Biz insana, annesine babasýna iyi davranmasýný emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karnýnda taþýmýþtýr. Sütten kesilmesi de iki yýl kadar sürer. Ýnsana buyurduk ki: "Hem Bana, hem de annene babana þükret, unutma ki sonunda Bana döneceksiniz." "Eðer onlar seni, þerik olduðuna dair hiçbir bilgin olmadýðý þeyleri, Bana ortak saymaya zorlarlarsa sakýn onlara itaat etme. Ama o durumda da kendileriyle iyi geçin, makul bir tarzda onlara sahip çýk. Bana yönelen olgun insanlarýn yolunu tut. Sonunda hepinizin dönüþü Bana olacak ve Ben iþlediklerinizi tek tek size bildirip karþýlýðýný vereceðim." (Lokman, 31/14-15)

Âyetlerde Yüce Allah (c.c.), kendisine ibadet ve kulluk yapýlmasýný emrettikten hemen sonra, ana-babaya iyilik ve ihsanda bulunmayý emretmektedir. Bu, ana-baba hakkýnýn Allah hakkýndan hemen sonra geldiðinin ve ne kadar önemli olduðunun açýk göstergesidir. Yine âyetlerin bize yüklediði görev, ana-babamýza öf bile demememiz, onlarý incitecek hiçbir söz ve davranýþta bulunmamamýz; onlara sevgi, saygý ve ilgiyle yaklaþmamýz ve en önemlisi onlara dua etmemizdir. Hattâ onlar Allah'a þirk koþan kimseler olsalar ve bizi de müþrik olmaya zorlasalar bile, onlarla dünyada güzel geçinmemiz ve ana-baba olarak haklarýna riayet etmemizdir. Nitekim Hz. Ýbrahim'den bize yadigar olarak Kur'ân'da geçen ve her namaz sonunda okuduðumuz duada þöyle diyoruz: "Ey Rabbimiz! Beni, annemi, babamý ve bütün müminleri kýyamet günü affeyle." (Ýbrahim, 14/41)

Hikaye olunur ki, bir evlat hasta anasýný üç yýl sýrtýnda taþýmýþ ve bir gün annesine, hakkýný ödeyebildim mi, diye sormuþ, annesi þu cevabý vermiþ: "Ne gezer evlâdým. Sen beni sýrtýnda taþýdýn ama, yorulunca, istirahat ve ihtiyaçlarýn için yere indirdin. Bense seni dokuz ay, kendimden hiç ayýrmadan hep karnýmda taþýdým ve besledim. Ben sana büyüyesin diye bakardým. Sense bana çabuk öleyim diye bakýyorsun."

Sýðýndýklarý maðaranýn kapýsý, yuvarlanan bir taþla kapanan üç adamýn yaptýklarý güzel þeyleri þefaatçi yaparak maðaradan kurtulduklarý anlatýlan hadiste (Buharî, "Enbiya," 50; Müslim, "Zikir," 100), adamlardan birinin ana-babasýna yaptýðý hizmeti vesile yapmasý ve onun akabinde yaptýðý dua ile kurtulmalarý ne kadar da dikkat çekicidir.
Ana-baba hakký baþta olmak üzere yaþlýlara hürmet, onlara saygý ve ilgi duyma hakkýnda Peygamberimiz�den bize gelen tavsiyelerden bir kaçý þöyledir:
Ana ve babasýnýn ihtiyarlýk zamanlarýnda, bunlardan birine yahut ikisine yetiþip de, bunlara gereken hürmet ve hizmette bulunarak Cennet'i hak edemeyen kimsenin burnu yerlerde sürünsün! (Bu ifadeyi üç kere tekrar etmiþlerdir.) (Müslim, "Birr," 8; Ýbn Hanbel, Müsned, 2/346)

Herhangi bir genç yaþlýlýðýndan dolayý bir ihtiyara hürmet ederse, Yüce Allah da yaþlandýðýnda ona hürmet edecek kimseler halkeder. (Tirmizî, "Birr," 15; Ebu Davud, "Edeb," 58)

Küçüklerine þefkat göstermeyen, büyüklerine deðer ve saygý göstermeyen bizden deðildir." (a.y.)

Saçý sakalý aðarmýþ yaþlý Müslüman'a saygý gösterip ikram etmek, Allah'a saygýdandýr. (Ebu Davud, "Edeb," 23)

Düþkünleri görüp gözetiniz, zira siz ancak düþkünleriniz sayesinde yardým görür ve rýzýklanýrsýnýz. (Tirmizî, "Cihad," 24; Ebu Davud, "Cihad," 70)

Bereket, büyüklerinizin yanýndadýr. (Münavi, Feyzu'l-Kadir, 3/220)

Beli bükülmüþ ihtiyarlar, süt emen bebekler, otlayan hayvanlar olmasaydý belâlar sel gibi üstünüze dökülecekti. (Acluni, Keþfü'l-Hafâ, 2/230)

Hadislerde zayýf, bakýma, ilgiye muhtaç kimselere bakmaya, onlarýn sýkýntýlarýna katlanmaya teþvik, ihtiyarlar için ise, ihtiyarlýðý kabullenmeye yönlendirme vardýr. Gençleri ihtiyarlýða hazýrlayan yönlendirici bir baþka hadiste de þöyle buyurulmuþtur:
Beþ þeyden önce, þu beþ þeyin kýymetini bilin: Ölümden önce hayatýn, hastalýktan önce saðlýðýn, meþguliyetten önce boþ zamanýn, ihtiyarlýktan önce gençliðin, fakirlikten önce zenginliðin. (a.g.e., 1/166-167)

Yaþlýlarý en iyi tedavi yolu ilgi ve þefkat, en iyi barýnma yeri sýcak aile ortamýdýr. Huzurevi, Darü'l-acüze vb. yerler, bu deðerlerin dejenere olduðu toplumlarda alternatif olarak doðmuþ yerlerdir. Buralarda yaþlýlara fizikî olarak çok iyi bakýlsa bile, aile ortamýnda var olan evlât ve torun sevgi ve sýcak ilgisi asla bulunmaz.

1999 yýlý, Dünya Saðlýk Örgütü tarafýndan Uluslararasý Yaþlýlar Yýlý ilân edildi. Ýnsanlar, yaþlýlarýyla bütün gün ve yýl ilgilenemeyince, hiç olmazsa bir günü yaþlýlar günü ilân ettiler; bu ideal olmasa bile elbette tamamen unutulmaktan iyidir.

Yaþlýlarla Ýlgili Söylenmiþ Sözler

Yaþlýlar ve yaþlýlýkla ilgili olarak pek çok þey söylenmiþtir. Burada, uzun tecrübeler sonucu söylenen bu güzel sözlerden bir demet sunmak istiyoruz:
Yaþlanma, her insanýn hem çok istediði, hem de hiç istemediði bir dönemdir. Her insan, yaþlýlýða doðru koþar.
Yaþlýlýk da sevgi gibidir, saklanmaz. (Thomas Dekker)
Yaþlýlýk, kimilerinde bilgelik, kimilerinde ise ölümü gözleme dönemidir.
Yaþlýlýk, geçmiþin muhasebesinin yapýldýðý, tecrübe ve birikimlerin yeni kuþaklara aktarýldýðý, anýlarla yaþanýlan bereketli bir dönemdir.
Gençler bilebilse, yaþlýlar yapabilse..
Gençler ümitleriyle, ihtiyarlar hayal ve hatýralarýyla yaþarlar..
Yüzü ýþýða/gerçeðe yönelmiþ olan insan her zaman gençtir ve yaþar. Ýnsanýn yaþý, ruhunun gençliðine yahut ihtiyarlýðýna baðlýdýr.
Hayatý dünya ve âhiret olarak görürsek, ihtiyarlýk hayatýn sonu deðildir. Yaþadýðýmýz her an, kendi hakkýný ister.
Rüyalarýn yerini piþmanlýk doldurduðu zaman yaþlýlýk baþlar.
Yaþlýlar, bize kanlarýndan kan veren, canlarýndan can katanlardýr.
Yaþlýlýk manen yükselme çaðýdýr.

Teklifler

Yazýmýzý, hem bugünün yaþlýlarýna, hem de yarýnýn yaþlýlarý gençlere yönelik bazý tekliflerle bitirmek istiyoruz.

a. Ýhtiyarlara Yönelik Teklifler

Ýhtiyarlarýmýz, yaþlýlýðý kabullenmeli, onu bir nimet olarak görüp en güzel þekilde deðerlendirmelidirler. Eli kalem tutanlar, tecrübelerini kaleme almalý, birikimlerini mezara götürmemelidirler.

Yaþlýlýðý, her þeyin bittiði dönem olarak görmemeli, topluma yapabileceði çok þeyin olduðunun þuurunda aktif olarak hayatýn içerisinde yer almalýdýrlar. Hayattan emekli olunmaz. Kur'ân "O hâlde bir iþi bitirince, hemen baþka iþe giriþ, onunla uðraþ." (Ýnþirah, 94/7) buyurur.

Ýhtiyarlar, gençleri iyiye, güzele yönlendirerek onlarýn önünü açmalýdýrlar.
Ýhtiyarlar, aile ve toplum içerisinde denetim görevini lâyýkýyla yerine getirmelidirler.
Lüzumsuz konuþmalardan, gereksiz müdahalelerden kaçýnmalýdýrlar. Onlar hep hayýr söyleyen, aðzý dualý kimseler olarak gençlere örnek olmalýdýrlar.

b. Gençlere Yönelik Teklifler

Gençlerimiz, gençliklerini en güzel bir þekilde deðerlendirip, yapacaklarý güzelliklerle kendilerini yaþlýlýða hazýrlamalýdýrlar.

Kendilerinin de bir gün ihtiyarlayacaðýný, güçten kuvvetten düþeceðini düþünüp ihtiyarlarýmýza sevgi, saygý ve ilgiyi eksik etmemelidirler.
Ýhtiyarlarýmýzýn bilgi, görgü, tecrübe ve birikimlerinden her zaman yararlanmasýný bilmelidirler. Onlarý yalnýzca iþleri düþünce ya da belirli günlerde hatýrlamamalýdýrlar.

Ýhtiyarlarýmýzdan duyup gördükleri olumsuz söz ve davranýþlarý, hayra yormalýdýrlar. Kim bilir belki de onlar, gençlerin sahip olmadýklarý bilgi, görgü ve birikimleri nedeniyle olaylara müdahil olmak istiyorlardýr.

Ýhtiyarlarýn düþtükleri duruma bakýp ibret almalýdýrlar. Ýnsanýn da, her canlý gibi fani olduðunu, hayatlarýnýn bir gün sona ereceðini hiç unutmamalýdýrlar.
Yaþlýlar, evimizdeki cansýz-antika süs eþyalarýndan çok daha deðerli, canlý, dua ve bereket kaynaðý olan deðerlerimizdir. Onlarýn dualarý, biz gençlere haz ve hýz verecektir.

Ýnsanýmýz hayýrla muammer olsun, ama gözü yaþlý olmasýn.


radyobeyan