Nurdan Damlalar
Pages: 1
Kaniat ve sevgi By: ehlidunya Date: 06 Eylül 2010, 17:24:06
KÂÝNAT VE SEVGÝ

Kâinatýn mayasý muhabbetle yoðrulmuþtur. Kâinatýn yaratýlýþ sebebi muhabbettir. Kâinatýn nuru, hayatý muhabbettir. Ýnsan kâinat aðacýnýn meyvesi olduðu için, kâinatý içine alacak bir muhabbet, meyvenin çekirdeði olan kalbine yerleþtirilmiþtir. Ýnsan, kâinatý kuþatabilecek bir sevgi çekirdeði taþýmaktadýr.

Ýnsanýn fýtratýnda cemâl, kemâl ve ihsana karþý sevme/muhabbet meyli vardýr. Cemâl, kemâl ve ihsan derecesine göre muhabbet ziyadeleþir, aþkýn en son derecesine kadar gider. Ýnsan bu meyli mecazi mahbublara sarf etmeden asýl gayesine yönlendirmelidir. Bu sonsuz muhabbete lâyýk olacak, sonsuz bir kemâl/mükemmellik sahibi olabilir. Bu sonsuz muhabbet, hakikî sahibi olan Hâlýk-ý Zülcelâl’e verilmelidir. O, bu hadsiz muhabbete lâyýktýr. Bütün eþya O’nun nâmýyla ve O’nun âyinesi olduðu cihetle sevilmelidir.

Ýnsanýn mahiyeti yüksek, fýtratý geniþ olduðundan binler ihtiyaçlarla bin bir Esmâ-i Ýlâhiyeye, her bir ismin çok mertebelerine fýtraten muhtaçtýr. Þiddetli ihtiyaç, iþtiyaktýr; þiddetli iþtiyak, muhabbettir; þiddetli muhabbet dahi aþktýr. Ruhun mükemmelleþmesine, kemâle ermesine göre muhabbet mertebeleri, Esmâ mertebelerine göre geliþir.

Ýnsan için en parlak saadet ve en tatlý nimet ALLAH’ý sevmektir. Bütün hakikî saadet, hâlis sevinç, þirin nimet ve sâfî lezzet ALLAH’ý tanýmak, bilmek ve sevmektir. ALLAH’ý bilmeden ve sevmeden hakikî anlamda saadet ve sevinç olmaz.

Ýnsan ebed için yaratýlmýþtýr. Ýnsanýn hakikî lezzetleri ancak marifetullah (ALLAH’ý tanýmak ve bilmek), muhabbetullah (ALLAH’ý sevmek) ve ilim gibi ebediyet iþlerindedir.

Aþk, þiddetli bir muhabbettir. Fâni sevgililere sarf edildiði vakit, ya o aþk kendi sahibini azap ve elem içinde býrakýr veya o mecâzî mahbub (sevgili) o þiddetli muhabbetin fiyatýna deðmediði için, bâkî bir mahbubu aratýr, mecâzî aþk hakikî aþka dönüþür. Bir insan muhabbetini ALLAH’a verirse, O’nun muhabbeti dolayýsýyla ALLAH’ýn sevdiði her þeyi sever; mahlûkata taksim ettiði muhabbeti, ALLAH’a olan muhabbetini azaltmaz, ziyâdeleþtirir.

ALLAH’ý sevmek, O’nun istediklerini yapmaktýr. Ýstedikleri ise en mükemmel bir sûrette “Levlâke levlâke lemâ halaktü’l-eflâk” (Sen olmasaydýn âlemleri yaratmazdým) sýrrýna mazhar olan Peygamberimiz Hz. Muhammed’de (asm) görülüyor. Cenâb-ý Hakk’ý sevmek, Hz. Muhammed’e (asm) uymayý gerektiriyor.

Ýnsanýn korku ve muhabbeti halka yöneldiði takdirde, korku bir belâ, bir elem olur; muhabbet bir musîbet gibi olur. Gayr-i meþrû bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azap çekmektir. Muhabbet, Cenâb-ý Hakk’ýn zât, sýfat ve esmâsýna sarf edilmelidir.

Dünya ve içindekiler mânâ-i harfîyle sevilmelidir. Yani Cenâb-ý Hakkýn sýfat ve esmâsýna âyine olduðu cihetle sevilmelidir.

Dünyaya aþk ve alâka pek mânâsýzdýr. Dünya bir kitab-ý Samedânîdir, mânâsýný bil, al, nukûþunu (nakýþlarýný) býrak git. Bir mezraadýr, mahsulünü al, muhafaza et, geri kalanýna kýymet verme. Bir misafirhânedir, misafirhâne sahibinin izni dairesinde ye, iç, þükret; kanunu dairesinde hareket et. Senden ayrýlan ve sana ait olmayan þeylerle uðraþma.

Ýnsan, kâinatýn Hâlýkýný bütün mahlûkat üzerinde sevmeli ve sevgisini þöyle dile getirmelidir: “Ey bizi nimetleriyle perverde eden Sultanýmýz! Bize gösterdiðin numunelerin ve gölgelerin asýllarýný, menbâlarýný göster. Ve bizi makarr-ý saltanatýna celb et. Bizi bu çöllerde mahvettirme. Bizi huzuruna al, bize merhamet et. Burada bize tattýrdýðýn leziz nimetlerini orada yedir. Bizi zeval ve teb’îd ile tâzib etme. Sana müþtak ve müteþekkir þu mutî raiyetini baþý boþ býrakýp idam etme. Yâ Rab! Resûl-ü Ekrem (asm) hürmetine, bize ihsan ettiðin maddî ve mânevî rýzkýmýza bereket ihsan et. Yâ Rab! Kusurumuzu affet. Bizi kendine kul kabul et. Emanetini kabzetmek zamanýna kadar bizi emanetinde emin kýl.”

Þüphesiz “Dua edin, cevap vereyim” buyuran Hâlýk-ý Zülcelâl, duamýzý iþitecek ve mutlaka cevap verecektir.

Ýman ve ALLAH sevgisinin neticesi, dünyanýn bin sene mesûdâne hayatý, bir saatine deðmeyen Cennet hayatý ve Cennet hayatýnýn dahi bin senesi, bir saat müþahedesine deðmeyen bir kudsî, münezzeh cemâl ve kemâl sahibi olan Zât-ý Zülcelâl’in müþahedesidir. ALLAH, bizi bu neticeye ulaþanlardan eylesin, âmin...

(Yukarýdaki metin Risâle-i Nur Külliyatýndan bir derlemedir.)

MEHMET SEVÝLÝ


radyobeyan