Denemeler
Pages: 1
Dilsiz otellerin sesi By: sumeyye Date: 06 Eylül 2010, 16:35:17
dilsiz otellerin sesi


Eski alýþkanlýklarýný münzevileþtirenler için sözüm yok; hiç kullanýlmamýþ çamaþýr eskilerinden kurtulamayanlar da Oteller Kitabý'na müracaat edebilirler.  Bilemiyorum hangisine… Dört baþý mamur bir kitapta saklý duran bu bakir alan, inanýyorum ki edebiyat tarihçilerinin birgün mutlaka dikkatini çekecektir. Deðil mi ki herkesi karþýlayacak olan yepyeni bir evren uyanmaktadýr dört duvar arasýnda. Unutulan, unutturulan saklý bir evren! Hemen itiraf etmeliyim ki insan yüzlerinin, bir kentin tarihine yansýmayan taraflarýný bulabileceðiniz en müstesna köþelerinin oteller olduðunu düþünüyorum. Çünkü hiçbir yazýnýn kaderi, içinde otel kelimesinin geçtiði zaman aralýðý kadar hazin deðildir gerçekten. Bana soran olmasa da söyleyeyim; hiçbir kahramaný olmadan ve de birçok kahramanýn o dört duvar arasýnda sakladýðý þey, bütün bir insanlýðýmýzýn yazýlmayan çok uzun tarihine ýþýk tutar. O muammanýn ardýndaki sis, aralandýðýnda görülecektir ki otel odalarý unutulmaya yüz tutmuþ, çoðu zaman sert, biraz da naif kederler atlasýdýr aslýnda.

Kim olursa olsun, bir otel odasýnýn gizli kalmýþ izlerini aramaya durduðunuz zaman, aradýðýnýz suret kendinizden baþkasý olmayacaktýr yine de. Onlarýn dile gelmez, yazýya geçirilmemiþ taraflarýný, büyük bir incelikle ele alan kalem erbabýna saygý duymamak mümkün mü? Hepsi topu bir odadan müteþekkil; kýrýk aynasýnýn bir kenarýndan karanlýk bir suretin her bakýþýnýzda çekildiðini, yataðýnýn bir ucunda doðrulup saatlerce aðladýðýný, sevindiðini, naçar kalýþýna içerlediðini, günlerinin buselik bir makam gibi aktýðý zamanlarý hep bu dört duvar arasýnda yaþarken kimsecikler bilmeden ayrýlacak oluþuna kahýrlandýðýný hiçbir zaman öðrenemeyeceðiz.

         Bir merhamettir yanan, daracýk odalarýn,

         Ýsli lambalarýnda, isli lambalarýnda.

Otel yolcusuna dair bir yazýnýn kaleme alýnmýþ olmasý çok mu önemlidir sanki? Onun birkaç günlük misafirliðini iyiden iyiye konu ediniyorsak belli ki içten bir yanýmýz var onunla. Bu içten ve yalýn yakýnlýk, her ne kadar sadece mekân olarak düþünülmüþ olsa bile, hüzün tutulmasý ve ayný adres için taþýdýðýmýz kimlik buluþmasýdýr bir bakýma. Kim ne derse desin, caným Anadolu'nun tecelligâh noktasýnda þimdinin beþ yýldýzlýlarý kadar olmasa dahi yýkýk dökük hanlarýn, kervansaraylarýn bulunduðunu söylemekten utanmalý mý? Zamanýn kayýp bir köþesinde bizleri kendine çaðýran güzelim hanlar; yolcusunun yevmiyesine kadar tedarik edip arkasýndan su döktüðü vakitlerde, hiçbir cürüm orada bir testi kýrmýþ olmaktan daha büyük deðildi. Miri malýna verilen zararýn günümüz otellerine bir geceliðine ödenen paranýn miktar olarak yüksekliðine katkýsý olmuþ mudur bilinmez ama o köprülerin altýndan çok sularýn aktýðý da bir gerçek.   

Ýlk adýmlarýnýzý tedirgin bir ürkeklikle attýðýnýz belki de sýradanlýk bahþeden bu mekân, bir yerlerden ayrýlýþýnýzýn da tanýðý olacaktýr. Geride býraktýðýnýz hiçbir yüz, kendi yüzünüz kadar yabancý gelmeyecektir artýk size. Ýçinizde tuhaf bir ayraç gibi bekleyen bir odanýn, sakladýðýný düþündüðünüz öyküsünü de taþýyacaksýnýz üzerinizde. Alýþmaya çalýþacaðýnýz bütün acemilikler, dört duvar arasýnda kimsecikler duymadan, bilmeden yaþanacak belli ki. Gün, perdelerini uzattýðý dem, aðýrlaþan sancýlarla gömüldüðü yataðýna iðneli fýçýlara giriyormuþçasýna uzanan otel yolcusu için hayal kapýlarý birer birer açýlacaktýr bu saatten sonra. Bir þehir sürgünü deðilse bile, þölenlerin kovulan suçlu bir misafiridir kendince. Her gizli þey, buruk bir lezzet kývamýnda düðümlenirken boðazýna, ansýzýn çöken hummalý yalnýzlýðýn sessizliðiyle ürpermektedir artýk. Bir baþýna, dünyanýn ortasýnda duran yapayalnýz bir ada! Bütün saatlerini ilmek ilmek dokuyacaðý ümitsizlik desenli bu dört duvar, artýk bereketi kesilmiþ hummalý düþünceler, hayaller kýtasýdýr! Bu yabancý(sý)lýk farkýnda olmaksýzýn biriktirdiði ve “uzun yola çýkmaya hüküm giydiði” duraðýn yangýn yeridir bir bakýma…

Hiç hatýrlatmayýn farkýndayým, birkaç günlük ayrýlýþýn bu kadar trajik bir hal almasýna gülüyorsunuzdur belki de. Öyle bile olsa, perdelerini otel odalarýnýn o ham kokusu eþliðinde  onbeþ yirmi yýl boyunca her sabah açan, kýrýk bir ümit ve yenilmiþ bir gönül ordusuyla bu 'an'a katlanmak zorunda kalanlarý nasýl unutabiliriz ki? Aziz þair Yahya Kemal, yýllarýný otel odalarýnda geçirenlerin önde gideni… Pek ýþýltýsýz Park Otel'de yaþanan yýllarýn çýðlýðýný, ölümünden sonra odasýnda açýlan valizinden taþan onlarca þiir, yazý, fotoðraf, çamaþýr eþliðinde okuyunca, bu çýðlýðýn ulaþtýðý mekân kalbimiz olabilirdi ancak. Sanýrým Necip Fazýl'ýn o ünlü “Otel Odalarý” þiirinin son dizeleri bir gerçeði dillendiriyordu da bizler farkýnda deðildik:

 

         Aðlayýn, âþinasýz, sessiz, can                  verenlere,

         Otel odalarýnda, otel odalarýnda.

 

Bir þehirden ayrýlýnca, býraktýðýnýz bütün izler, en son otellerde kaybolanlardýr. Dokunduðunuz çarþaflar, oturduðunuz koltuk, yarým býrakýlmýþ sabunlar, uzun uzun bir þeylerin var olduðuna inanarak bakýverdiðiniz aynalar, sofalarda, koridorlarda aþina yüzler aramaya teþne bir hâl ve fotoðraflarda kalan kýrýk dökük birkaç hatýra… Her odasýnda saklý kalan gizli yüz, bütün sýrlarýyla ayný zamaný yaþadýðýnýz ve ayrýlýrken býraktýðýnýz iki satýrlýk küçük bir not gibi aklýnýzdadýr hep; “Bugün hep bekledim, gelmedin, yaðmurdan sonra ayrýlýyorum bu otelden…” Beklerken yaþadýðýmýz sancýya denk bir huzursuzluk ikliminin asude vakitlerini geçirdiðimiz ve bütün eþyalarýyla iðreti bir yakýnlýk kurmaya çalýþtýðýmýz 'kiralýk oda', yenilenen ve hep yenilenen düþ saðanaðýnýn biricik tanýðýdýr. Ne býrakýlan not kadar hüzünkâr bir davetin sahibidir, ne de geleceðine olan inancýmýzý yitirdiðimiz önemli bir dost. Sadece kendinize bile itiraf etmekten korktuðunuz, o deli yalnýzlýk kumkumasýnda kaybolan eskimiþ bir fotoðraf karesidir hepsi. Ýlginçtir ki bunca insanýn konakladýðý, ayrýldýðý otellerin, þehirlerin en sessiz mekânlarý olduðunu sonradan fark ettim. Evet, þehirlerin en sessiz ve duru yerleri otellerdir. Kendi içine küs duranlarýn, münzevi bir telaþla bir yerlerden haber bekleyenlerin ve küçük bir notta yazýlanlarý okuyanlarýn bile yaþadýðý duygu hep aynýdýr; sessizlik…     

Ýlk ayrýlýðým puslu bir yaðmur sonrasýna denk geldiðinde, elime tutuþturulan anahtarýn içime çiziktirdiði bulanýklýðý bugün daha iyi hatýrlýyorum. Maraþ'ta, garajlar bölgesinde, kýrýk dökük haliyle sisler içinde bulduðum ve teselli arayanlara mahsus kýrýlganlýðý üzerime giyinerek yerleþtiðim bu küçük otel odasý, bana hýçkýrýklar eþliðinde anlatýlmaz bir kalp dinginliði vermiþti ve ben yenilenmiþ, taptaze düþlerle çýkmýþtým odamdan! Ýnancým o ki, otel aþinalýðýnýn insanda uyandýrdýðý bu eþine az rastlanýr ürperti, uyanmak üzere bir odaya kilitlenmiþ yýðýnlar dolusu hatýranýn yüzü suyu hürmetinedir ne de olsa. Yýllarýn birer tortu halinde katmerleþerek içimize býraktýðý bu yolculuk sýðýnaklarý, ardýmýzda býraktýðýmýz takvim yapraklarýnýn birer nüshalarýdýr hep.

         Gelip geçen her yüzden gizli bir akis kalmýþ,

         Küflü aynalarýnda, küflü aynalarýnda.

Otel konusunun edebiyatýmýzda belirgin bir ayrýcalýk oluþturmamasýna þaþýrmalýyýz gerçekten. Hele dekor için bile olsa üstünkörü geçilmiþ neden bir romanýmýz, öykümüz yok acaba? Var elbette, olmaz mý? Yusuf Atýlgan'ýn edebiyatýmýzda klasik olmuþ romaný “Anayurt Oteli” nasýl unutulur? Hele romanýn kahramaný Zebercet tam bir özgünlüktür bu haliyle. Günün yirmidört saatini ayýrdýðý otelinde, içinde sýkýlmýþ bir ruh gezdirmektedir ve aynaya her baktýðýnda deðiþen bir yüzle karþýlaþmaktadýr. Müþterilerinin kimliði onu pek ilgilendirmemiþ olsa bile, içindeki kýzgýn iklimin bütün rengini taþýmaktadýr; yoksul, acýnasý ve kirletilmiþ otel fiþlerinden geriye kalan sadece koyu bir intihardýr. “Ölmeye Yatmak”ýn kahramaný, týpký Zebercet gibi bir otel odasýnda teslim eder boynunu ilmeðe!.. Bunlar bir tarafa, ya romanýný, þiirini, bestesini ilk olarak otel odalarýnda yazanlara ne demeli? Anlaþýlan “esin perisi” bu mekânlarýn da müdavimlerinden. Baksanýza yazar Fakir Baykurt o ünlü romaný “Yýlanlarýn Öcü”nü bir otel odasýnda yazmaya durmuþ ve roman gün gün bereketlenip yazarýna geniþ bir þöhret kazandýrmýþ. Agahta Christien için bulunmaz konular yýðýnýdýr oteller. Ayný þekilde o da birçok romanýnýn konusu olarak oteli merkez almýþtýr.

Kendi içine küs duranlarýn, münzevi bir telaþla bir yerlerden haber bekleyenlerin ve küçük bir notta yazýlanlarý okuyanlarýn bile yaþadýðý duygu hep aynýdýr; sessizlik… Oteller, perdeleri indirilmiþ bir oyunun gerçek sahnesidirler hayatýmýzda. Sonrasý hep sessizlik…



Reþit Güngör KALKAN

radyobeyan