Makale Dünyasý
Pages: 1
Es Semi El Basir By: reyyan Date: 05 Eylül 2010, 03:17:29
Semi’: “Gizli aþikâr her þeyi iþiten.”

Basîr: “Aydýnlýk karanlýk, uzak yakýn, büyük küçük her þeyi gören, müþahede eden.”

“...Allah’ýn âyetleri hakkýnda münakaþa edenlerin sinelerinde, ancak, yetiþemeyecekleri bir kibir vardýr. Sen Allah’a sýðýn. Þüphesiz O, Semi’dir, Basîr’dir.” (Mü’min, 40/56)

Maddeden münezzeh olan Allah’ýn iþitmesi, insan idrakinin kavrayabildiði ve hayalinin ulaþabildiði her türlü iþitmeden münezzehtir; bunlarýn hiçbirine benzemez.

Biz hava unsuru olmaksýzýn, içimizdeki bir arzuyu muhatabýmýza iþittiremeyiz. Ama, Allah bizim kalbimizden geçen her arzuyu iþitir. Kalbin arzu duymasý, sözlü istemeye benzemediði gibi, kalbin sesini iþitmek de havada temessül eden kelimeleri iþitmeye benzemez.

Bu benzemezliðin bir iþaretini Cenâb-ý Hak insanýn mahiyetine koymuþtur. Ýnsan, uyanýkken muhataplarýný görür ve onlarýn konuþmalarýný iþitir; bu görmeye göz, bu iþitmeye de kulak vasýta olmuþtur. Ama rüya âleminde yine muhataplarýyla görüþür ve konuþur; fakat gözleri uykuya dalmýþ, kulaklarý bu âlemden ilgisini kesmiþtir. Rüya âleminde ne hava unsuru vardýr, ne konuþanýn ses telleri, ne de dinleyenin kulaklarý.

Bizim havadan faydalanarak ses tellerimizi hareket ettirmemiz ve aklýmýzdaki bir mânâyý, böylece kelimelere dökmemiz, onu insanlara iþittirmek içindir.

O konuþmanýn ilâhî hikmet ve kudrete bakan bir yaný var ki çok önemlidir:

Aðzýmýzdan çýkan bir kelime havada bir ilâhî mucize olarak milyonlarca kelimeye dönüþür. Hava sayfasý bizim konuþmamýzla âdeta dolup taþar. Ayný sayfaya, diðer insanlarýn konuþmalarýndan kuþlarýn cývýldaþmalarýna, gök gürlemesinden sularýn þýrýltýlarýna kadar nice sesler de yerleþirler. Bu varlýklarýn kendileri yer yüzünde hoþ bir manzara teþkil ettikleri gibi, sesleri de hava sayfasýnda ayrý bir mucize sergilerler. Ve bu sanat eserini, Cenâb-ý Hak meleklerine ve ruhanilere seyrettirir.

Görmeye gelince: Güneþi ve güneþ ýþýðýný, gözü ve göz nurunu yaratan ve bir yað parçasýna görme kabiliyeti veren Allah, böylece bir hikmet ve kudret mucizesi sergilemiþ oluyor. Yoksa meleklerin gözsüz görmelerinin de þehadetiyle, görme için mutlaka göz lâzým deðildir.

Ýnsanýn görmesi cüz’îdir. Yani bir anda ancak bir yöne bakabilir ve bir þeyi seyredebilir. Baþkalarýný görebilmesi için nazarýný ilk gördüðü cisimden çekmesi gerekir.

Allah’ýn bütün sýfatlarý gibi görmesi ve iþitmesi de küllîdir, mutlaktýr ve sonsuzdur. Yani, her þeyi birlikte görür ve iþitir.

Ýnsan, karþýsýndaki þahsýn derisinin altýný göremediði gibi, kafasýnda taþýdýðý düþünceleri ve kalbinde beslediði arzularý da göremez ve iþitemez. Görmesi ýþýkla, mesafeyle ve maddî engellerle sýnýrlýdýr; iþitmesi de belli frekanslar arasýna sýkýþýp kalmýþtýr.

Ama bu insan, o kýsa ve sýnýrlý olan görmesini ve iþitmesini kýyas unsuru yaparak, Allah’ýn Semi’ ve Basîr olduðunu bilebilir.

Bu ilâhî isimleri düþünen bir mü’min, bütün eþyayý birlikte görmenin ve bütün sesleri beraber iþitmenin ancak Allah’a mahsus olduðunu hatýrlar. Ayrýca, yaptýðý her iþin görüldüðünü ve söylediði her sözün iþitildiðini düþünerek bu sermayelerini daha dikkatle harcamaya çalýþýr.

Ýnsan, kendisine ihsan edilen bu nimetler sayesinde, hem Rabbinin Semi’ ve Basîr olduðunu bilme þerefine erer, hem de renk, þekil ve sesler âlemlerinde tecelli eden ilâhî sanatlarý hayret ve hayranlýkla tefekkür eder.

ALAADDÝN BAÞAR


radyobeyan