El Mucib By: reyyan Date: 05 Eylül 2010, 03:05:41
“Dua ve isteklere cevap veren.”
“Rabbiniz buyurdu: Bana dua edin. Size cevap vereyim.”(Mü’min, 40/60)
Dua, ‘istemek, talep etmek’ demektir. Dua denilince, aklýmýza, öncelikle, el açýp yalvarmak gelir. Bu, duanýn sadece bir þeklidir ve ‘kavlî dua’ olarak adlandýrýlýr.
Nur Külliyatýnda, “istidad lisanýyla bütün tohumlar tarafýndan ve ihtiyac-ý fýtrî lisanýyla bütün hayvanlar tarafýndan ve lisan-ý ýzdýrarî ile bütün muztarlar tarafýndan edilen dualarýn makbuliyeti”nden söz edilir.
Bu ifadeden, duanýn diðer üç çeþidini de öðrenmiþ bulunuyoruz: ‘Ýstidat lisanýyla dua’, ‘fýtrî ihtiyaç lisanýyla dua’ ve ‘ýzdýrar lisanýyla dua.’
Bütün çekirdekler, tohumlar, yumurtalar, nutfeler istidat lisanýyla dua ederek, bu istidatlarýnýn kuvveden fiile çýkmasýný talep ederler. Yeryüzünde sergilenen bütün hayvan ve bitki türleri, bu dualara cevap verildiðini ilan eder ve Mucîb isminden birer tecelli taþýrlar.
Fýtrî ihtiyaçlarla yapýlan dualara iki misal:
Göz, görme fýtratýndadýr, yani yaratýlýþýnda görme vardýr ve görmek için de ýþýða muhtaçtýr. Keza mide, hazmetme fýtratýndadýr ve rýzka ihtiyacý vardýr. Ýþte bu dualara da cevap verilmiþ ve güneþ bir ýþýk kaynaðý yapýlýrken, yeryüzü de rýzýklarla doldurulmuþtur.
Izdýrar lisanýyla yapýlan dua ise çaresizlik içinde kývranan, tutunacak hiçbir dalý kalmayan ruhlarýn halis bir iltica ile Allah’tan medet dilemeleridir. Bunun en çarpýcý misali, Yunus aleyhisselâmýn balýðýn karnýnda yaptýðý duadýr ve bu dua hemen kabul edilmiþtir.
Ýþte bütün bu dualara, Allah cevap verir. Hakiki Mucîb ancak O’dur.
Dil, kalbin tercümanýdýr. Kalpteki bir istek, henüz kelimelere dökülmeden, bir arzu, bir iþtiyak yahut bir ýzdýrap halinde iken Allah’ýn malûmudur.
Nur Külliyatý'nda duaya cevap vermekle, duanýn kabulünün farklý þeyler olduðu enfes bir misalle þöyle açýklanýr:
“Cevab vermek ayrýdýr, kabul etmek ayrýdýr. Her dua için cevab vermek var; fakat kabul etmek, hem ayn-ý matlubu vermek Cenâb-ý Hakk’ýn hikmetine tâbidir. Meselâ: Hasta bir çocuk çaðýrýr: ‘Ya Hekim! Bana bak.’ Hekim: ‘Lebbeyk’ der.. ‘Ne istersin?’ cevab verir. Çocuk: ‘Þu ilâcý ver bana’ der. Hekim ise; ya aynen istediðini verir, yahut onun maslahatýna binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalýðýna zarar olduðunu bilir, hiç vermez. Ýþte Cenâb-ý Hak, Hakîm-i Mutlak hâzýr, nâzýr olduðu için, abdin duasýna cevab verir. Vahþet ve kimsesizlik dehþetini, huzuruyla ve cevabýyla ünsiyete çevirir. Fakat insanýn hevaperestane ve heveskârane tahakkümüyle deðil, belki hikmet-i Rabbaniyenin iktizasýyla ya matlubunu veya daha evlâsýný verir veya hiç vermez.” (Sözler)
Bu isimden kulun alacaðý ders, herþey için ve daima Allah’a muhtaç olduðunu hatýrdan çýkarmayarak, ihtiyaçlarý için ancak O’nun kapýsýný çalmak, O’ndan medet dilemektir.
Ayrýca, “Veren el, alan elden hayýrlýdýr” hadis-i þerifini de düþünüp, kendisinden isteyenlere vermeye çalýþmaktýr.
ALAADDÝN BAÞAR
radyobeyan