Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Zayi etmeyecek beni By: ehlidunya Date: 04 Eylül 2010, 18:09:02
O beni zayi etmez

Basra’da yaþamýþ Allah dostlarýndan biri olan Abdülvâhid bin Zeyd (r.a.) bir defasýnda deniz yolculuðuna çýkmýþtý. Denize açýldýklarýnda kuvvetli bir rüzgar çýktý. Bindikleri gemi fýrtýnaya tutuldu.

Dað gibi dalgalar arasýnda yol almaya çalýþýyorlardý. Sonunda dalgalar onlarý bir adaya sürükledi. Oraya demir attýlar.

Karaya ayak basmanýn sevinciyle gemiden inip dolaþmaya baþladýlar. Adayý gezerken bir de gördüler ki orada puta tapan bir adam var. Onun yanýna varýp sohbet ettiler.

- Sen kime tapýyorsun öyle?! dediler.

Adam yakýnýndaki putu gösterdi.

Onlar da adama:

- Neden buna tapýyorsun? Bu ne fayda ne de zarar verir! Senin ilâh diye tanýdýðýn þu put, birileri tarafýndan yapýlmýþ bir þeydir. Buna tapmanýn mantýðý nedir? Bu putun, tapýlmasýný haklý gösterecek nesi var?!  dediler.

Bu sorular karþýsýnda adam:

- Peki siz kime taparsýnýz, kime ibadet edersiniz? dedi.

Onlar da:

- Biz öyle bir varlýða ibadet ediyoruz ki; Her þeyi yaratan, her þeye kadir olan, arþý semâda, gücü, kuvveti sonsuz, hükmü dirilere de ölülere de geçen, var olan, bir olan, tek olan Allah’a ibadet ederiz, dediler.

Bunun üzerine adam:

- Bunu size kim bildirdi? Kim öðretti? diye sordu.

Onlar da:

- Allah bize, kendimizden çok deðerli bir peygamber, kerim bir elçi gönderdi. Bize bunlarý o haber verdi, dediler.

Adam:

- O Peygamber nerededir? diye sordu.

Onlar da:

- Bize Allah Teâlâ’nýn gönderdiði dini, Ýslâm’ý bildirip, teblið edip vazifesini tamamladýktan sonra vefat etti. Dünyadan ahýrete göç etti. Allah Teâlâ’ya kavuþtu, diye cevap verdiler.

Adam:

- Ondan hiç bir alâmet kaldý mý? diye tekrar sordu.

Onlar da:

- Evet o, Allah Teâlâ’dan bir kitap getirdi. O kitap bizim yanýmýzdadýr, dediler.

Aramýzda geçen bu konuþmadan sonra adam:

O kitabý bana gösterin? dedi.

Onlar da, Kur’an-ý Kerim’i  getirdiler ve ona  bir sûre okudular.

Ýlâhî kelâm’ýn gönlünü aydýnlatmasý neticesinde adam hüngür hüngür aðlamaya baþladý. Sûreyi bitirinceye kadar için için aðladý. Sonra Kuran-ý Kerim’in gönlünde býraktýðý tesiri ve coþkuyu ifade sadedinde þöyle dedi:

- Böyle bir kelâmýn sahibine kimse âsi olamaz! Ýnsana yakýþan bu kelâm’ýn sahibine isyan etmemektir, diyerek hemen müslüman oldu.

Abdülvâhid b. Zeyd rahmetullahý aleyh o adamla bir gece geçirirler. Ona Kur’an-ý Kerim’den birkaç sûre ve kendisine yetecek kadar din bilgisi öðretirler. O gecede ki hatýrasýný þöyle anlatýrlar:

Gece olunca yatsý namazýný kýlýp yataklarýmýza çekildik.

Yatma zamaný gelince o yatmadý. Sabaha kadar ayakta uyanýk kaldý.

Bizim yattýðýmýzý gören adam:

–Bana anlattýðýnýz ilâh, geceleyin uyur mu? diye sordu.

–Hayýr, dedik.

–O zaman siz ne kötü kullarsýnýz?! Efendiniz uyamazken siz uyuyorsunuz! dedi.

Adamýn sözü hoþumuza gitti. Onun heyacaný, gayreti bizlere ders oldu. Arkadaþlarýma:

- Bu zat henüz yeni müslüman oldu. Aramýzda biraz para toplayýp verelim de sýkýntý çekmesin, dedim ve adama vermek için bir miktar para topladýk.

Kendisine verirken adam:

–Bu nedir? dedi.

–Harcaman için bir miktar para, dedim.

Adam müstaðni davrandý ve parayý almadý. Sonra bize, ibret ve hikmet dolu þu cevabý verdi:

- Lâ ilâhe illallah! Ben ýssýz bir adada O’ndan baþkasýna, yani bir puta tapýyorken ve kendisini tanýmazken bile O beni zâyî etmedi. Þimdi kendisini tanýrken mi beni zâyî edecek?! dedi.

Aradan üç gün geçtikten sonra bu zâtýn hastalanýp yataða düþtüðünü öðrendim. Hemen yanýna koþtum.

- Bir isteðin, ihtiyacýn var mýdýr? diye sordum.

Yine hikmetli bir þekilde:

– Benim ihtiyaçlarýmý, sizi, o adaya getiren giderdi,diye cevap verdi.

Bu görüþmemizden bir gün sonra da vefat etti. O gece onu rüyamda gördüm. Bahçenin ortasýnda yüksek bir kubbe vardý. Kubbenin altýnda bir taht üzerine oturmuþ  þu âyeti okuyordu:

(Melekler:) “Sabretmenize karþýlýk size selâm olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir!, âhiret seadeti ne güzeldir!” (derler). (Rad sûresi: 24)

Issýz bir adada yaþayan insanýn Ýslâm’la tanýþmasýna ve buluþmasýna vesile olan bu Allah dostu, tebe-i tâbiin’den Basra’lý Abdülvâhid b. Zeyd rahmetullahý aleyh’dir.

Bu Allah dostunun en büyük özelliði; Allah Teâlâ’ya karþý yaptýðý kusurlardan dolayý çok üzülmesi ve her fýrsatta âciz olduklarýný sýk sýk söylemesiydi. Onun bu konuda güzel bir sözü vardý. Þöyle derdi:

“- Bütün insanlýðýn yaptýðý ibadet kadar ibadet yapsak Allah Teâlâ’nýn bize verdiði nimetlere karþý gene de tam manasýyla þükrünü yapmýþ sayýlmayýz.

Ona karþý þükrümüzü yerine getirmiþ olamayýz.

Bizler âciz, zayýf kullarýz. O’na karþý her zaman âcizliðimizi  îtiraf etmeliyiz.”

O büyük Allah dostu sevdiklerine  daima þu tavsiyede bulunurdu.

“- Eðer nefsinizde Allah Teâlâ’ya karþý yaptýðýnýz ibadetlerde bir isteksizlik ve tembellik hissederseniz; bir süre yaðlý ballý, kuvvetli yemeyi býrakýnýz.

Gýdanýz tuz ve ekmek olsun.

Oruç tutunuz.

Sâlih, vakar sahibi kimselerle oturunuz.

Çünkü onlarýn meclisinde çirkin, kötü þeylerden bahsedilmez.

Bu þekilde yapmanýz, Allah teâlâ’yý hatýrlamanýzý artýrýr.”



radyobeyan