Sizden Gelenler( Aile Hayatý )
Pages: 1
Parayla rezil olma sanati 2 By: sumeyye Date: 04 Eylül 2010, 14:09:18
PARAYLA REZÝL OLMA SANATI; MODA -II-     

    


“Kalýplar benzeyince kalpler de benzer”

Moda, genelde Batýlý kültürlerin ürünüdür. Moda bahanesiyle, baþka milletlerin kýyafetlerini giyerek onlara benzemeye çalýþanlar, itikadî olarak da yanlýþ bir iþ yapmýþ olurlar. Dinimize göre, baþka dindeki insanlara giyimle dahi olsa benzememeye çalýþmak esasý vardýr.

Müslümanlar, kendi giyim biçimlerini kendileri tespit etmeli ve bu konuda da baþkalarýna benzemekten þiddetle kaçýnmalýdýrlar. Peygamber Efendimiz bir hadîsi þeriflerinde, çok önemli sosyo-psikolojik bir noktayý, kendi mükemmel ifade biçimiyle açýklamýþ ve “Kalýplar birbirlerine benzeyince, kalpler de birbirine benzer” buyurmuþtur.

Yine bu konudaki çok önemli bir hadisleri þöyledir: “Kim, hangi kavme benzerse o da onlardandýr.” (1)
Öyleyse Müslümanlarýn kendilerine özgü elbise biçimlerini (biçimi deðil) kendileri belirlemeli ve varlýklarýný ispat etmelidirler.

Moda kiþiliðe zarar verir

“… moda tutkusunun, psikolojik bir hastalýk ve aþaðýlýk kompleksi anlamýna gelmesi ve sonuçta da insaný, taklit ettiklerini her konuda beðenme ve onlar gibi olma noktasýna götürmesidir. Yeme biçimi, sofra düzeni, giyimi, ev dekorasyonu, görgü kurallarý, kýsaca hayata bakýþý ve hayatý yorumlayýþý… Her þeyiyle hoþa giden birisi, hoþlananýn gözünde her bakýmdan büyük olma yolundadýr.

Taklitçi, peþin peþin kendisinin her bakýmdan küçük; taklit ettiðinin de her bakýmdan büyük olduðunu kabullenmiþ demektir. Artýk o farkýna varmasa da inançlarýndan her gün bir parça kopuvermektedir.

Birinci yolculuk inançsýzlaþmaya kadar sürer. Ondan sonra artýk ikinci yolculuk baþlamýþ ve taklit ettiklerini inançlarýyla da kabullenmeye sýra gelmiþtir. Bu, onlarýn doðru, kendisinin yanlýþ olduðundan deðil; onlarýn güçlü, kendisinin zayýf olduðundan, kendi inancýnýn üstünlüðünü bilmediðinden ve inancýný tanýmadýðýndan inançlarýný yaþamadýðý için içinde boþluk hissettiðinden ve bu boþluðu o yolla doldurma çabasýndan ve biraz da, ‘Dünyanýn onlarýn, ahiretin ise inananlarýn olduðunu’ bilmediðinden ya da içine sindiremediðindendir.”

Hz. Ömer (ra) bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in yaþadýðý sýkýntýlý hayata üzülmüþ ve Kayser ve Kisrâlarýn yaþadýðý müreffeh hayatý hatýrlatmýþtý da Resûlüllah: “Ey Hattaboðlu! Ýstemez misin ahiret bizim, dünya onlarýn olsun?” buyurmuþlardý. (2)

Moda takibi, dinimizin israf etmeme emriyle çatýþýr. Modada bir süre kullanýlan ev eþyasý, elbise, mobilya, hatta araba çöpe atýlýr. Ýslam'ýn ve ekonominin en önemli yasaklarýndan olan israfýn alâsý yapýlýr. Dindar bir Müslüman Haným þunu bilir ki ALLAH’ýn verdiði hiçbir nimet israf edilmez, çünkü ALLAH kullarýna verdiði nimetleri israf edip etmediðinin hesabýný soracaktýr.

Modalý ve modasýz hayatýn kýyasý

Bilinçli Müslüman bir kadýn ile modanýn esiri olan bir kadýn arasýndaki farký Araþtýrmacý-Yazar Ali Ünal þu örneklemle bir kýyaslama yaparak ortaya koyuyor:
“Dýþarýda kendini sergileyen, saçýna þekil vermeden boyanmadan, son moda elbiseleri giymeden, eline bir çanta almadan sokaða çýkmayan bir kadýnýn durumunu düþünün. Üstelik bu kadýn, her gün yeni bir elbise giymek, moda deðiþtiðinde de yeni bir elbise satýn almak isteyecektir.

   


Modayý takip eden bir kadýnýn vereceði külfet ile birlikte bir de tesettüre uygun giyinen bir kadýnýn masrafýný düþünelim. Tesettürlü kadýn örtüsünün içerisine ne giyerse giysin, giysisinin ne olduðu belli olmamaktadýr. Onun her gün deðiþik elbise giymesi gerekmez. Onun boyanmasý süslenmesi de gerekmez. Görülüyor ki müstehcenlik; tüketimi sürekli kamçýlarken, kapalý giyim aksine önlemektedir.”

Gerçekten kapitalist moda çevreleri, Müslüman hanýmý sevmezler. Çünkü Müslüman hanýmlar onlarýn kurduðu moda tuzaðýna düþmezler. Bir Müslüman Haným bir pardesü ya da çarþafýný devamlý kullanýr. Ayný dýþ kýyafeti giymekten hiç bir zaman utanç duymaz. Ne yazýk ki tesettürü de modaya uydurarak, hem dar kýyafetleri tercih ederek hem de israfa girerek, kýyafet budalasý haline gelen hanýmlarýn da olduðunu söylemeden geçemeyeceðiz. Tesettür defileleri hakkýnda da inþaallah ilerde bir yazý hazýrlamayý düþünüyoruz.

Güzel giyinmek baþka

Þimdiye kadar yazdýklarýmýzdan, Müslümanlar güzel giyinmesinler, süslenmesinler þeklinde bir sonuç çýkarýlmamalýdýr. Modaya uygun giyinen kiþi, giydiðinin iyi mi kötü mü olduðuna kendi karar vermez. Üç beþ modacýnýn uyarladýðý, ‘moda’ diye takdim ettiði ürünleri veya kýyafeti; yakýþsýn, yakýþmasýn hiç düþünmeden giyer.

Fakat güzel giyinen kiþi için baþkalarýnýn beðenmesi önemli deðildir. Çünkü güzel giyinen insan, kendisine yakýþaný bilir. Modasý geçmiþ diye eskimemiþ elbiselerini çöpe atmaz. Eþi için en güzel þekilde süslenir, temizlenir. Hassaten bunu da ibadet bilinciyle yapar. Belki bilinçli dindar Müslüman’ýn en önemli farký; güzelliðini ve kýyafetlerini kocasýný razý ve hoþnut etmek gayesiyle kullanmasýdýr. (Kocasýný mutlu etmesi, ayný zamanda kendi mutluluðunu doðurmaz mý?)

Oysa moda tutkunu kadýn, sokaklarda yabancýlara karþý kendini teþhir etmek ve yabancýlarýn gözüne girmekten haz duyar. Kendisi ve yakýnlarý için deðil, adeta baþkalarý ve yabancýlar için giyinir.

Dipnotlar: 1- Ebû Dâvûd, libas 4; Müsned, hadis nu: 50. Benzer bir hadîs için bk. Tirmizi, Ýsti'zân 7. 2- Müslim, Talâk, 5. 3-


HASAN ÇALIÞKAN

radyobeyan