Ah su televizyon ! By: sumeyye Date: 04 Eylül 2010, 13:49:29
AH ÞU TELEVÝZYON!
TV aile içi iletiþimi bozuyor
Televizyon baþta olmak üzere, kitle iletiþim araçlarý giderek yaygýnlaþmakta, yaygýnlaþtýkça da buna baðlý problemler ortaya çýkmaktadýr. Televizyon ise en fazla aileyi tesiri altýna almaktadýr.
Televizyon, aile içinde birlikte izlenirken bir, yandan da aile fertleri arasýndaki iliþkileri, görüþüp anlaþma zamanýný daraltmaktadýr.
Ýngiltere'de yapýlan bir araþtýrma, televizyon izleyen ailelerden yüzde 30'unda, program süresince konuþulmadýðýný ve hatta bazen hangi kanalýn seyredileceðinin ihtilâf kaynaðý oluþturduðunu göstermektedir. Alýnan yeni cihazla ise bu ihtilâf ortadan kalkmakta, bu sefer aile fertleri ayný odayý paylaþmamakta ve deðiþik odalarda birbirlerini görmeleri dahi güçleþmektedir.
Aile geçimsizliði sebebiyle muayene için gelen çiftlerde de oldukça sýk rastladýðým yakýnmadýr bu: �Kocam eve gelince televizyonun baþýna kuruluyor, benimle ve çocuklarla ilgilenmiyor.�
Hâlbuki herkes insan insana iliþkilere muhtaçtýr. Televizyon, bu insanî iliþkinin yerini almakta ve sonuçta biriken hissi açlýk doðmakta; insanlar yalnýzlaþmaktadýr. Günümüzün karmaþýklaþan ve yoðunlaþan iletiþim iliþkilerinin içinde fert, giderek kendinden ve toplumdan kopmakta, uzaklaþmaktadýr. Kiþinin yaþantýsýnda yer alan sýcak ve yakýn dostluk iliþkileri kalkmaktadýr.
Televizyon ile birlikte ailenin problemleri de deðiþmekte, daha doðrusu, aile kendisinin gerçek dertleriyle deðil de bu aletin empoze ettikleri ile ilgilenmektedir.
Çocuklara etkisi
Televizyonun en olumsuz etkisi çocuklar üzerinedir. Araþtýrmalara göre televizyon, gençleri ve çocuklarý, henüz hazýr olmadýklarý bir dönemde, yetiþkinlerin problem ve deðerleriyle sýký iliþki haline götürmekte ve onlarda gelecekleri bakýmýndan endiþeler ortaya çýkarmaktadýr. Bu çaðdaki çocuklar ve gençler, televizyon sebebiyle aileye iliþkin sosyal ve insanî durumlarýn tüm karmaþýklýðý ile karþý karþýya gelmektedir.
Sonra, televizyonun verdiði kültür de sözde, sahte bir kültürdür (pseuda-culture). Bu ise gerçek bir kültürün kazanýlmasýna zarar veren, kolay ve emek harcamadan elde edilmiþ, üstelik kiþiyi uyuþturan ve onun ihtiyacý olmayan bilgi yýðýnýdýr.
Son zamanlarda, þiddet ile televizyonun iliþkisi üzerinde alarm ikazlarý yapýlmaktadýr. Bugün TV kanallarý, þiddeti rekabette yoðun olarak kullanmaktadýrlar. Giderek artan þiddet ve porno sahneler, geliþme çaðýndaki çocuklarla gençleri olumsuz etkilemekte; saldýrganlýða yöneltmektedir.
TV Aile huzurunu tehdit ediyor
Özet olarak, televizyonun aile üzerinde yaptýðý tesirleri þöyle sýralayabiliriz:
� Televizyonu çok ve sýk izleyen çocuklar, izlemeyenlere oranla yetiþkinlikte daha güvensiz ve þüpheci kiþiliðe sahip olmakta, þiddet eylemlerinin dünyada yaygýnlaþtýðýný düþünmekte ve her þeyin þiddet yoluyla halledileceðine dair önyargýlar beslemekte, böyle davranýþlarda bulunmaya yatkýn olmaktadýr.
� Televizyonda devamlý yapýlan mesaj bombardýmaný; gerçeði deðerlendirmeyi, çözmeyi, yorumlamayý bozmakta, kiþiyi uyuþturarak gerçek problemlerinden uzaklaþmasýna ve biriktirmesine sebep olmaktadýr.
� TV baþýnda saatlerini geçiren çocuklar, gençler, yetiþkinler ve özellikle hanýmlarýn, bu arada reklâmlarýn da tesiriyle �tüketim toplumu�na doðru beyinleri yýkanmaktadýr. Ayrýca fazla yemek ve içmeye baðlý olarak kilo alma ve þiþmanlýk baþlamaktadýr.
� Bütün ailenin TV baþýnda toplanmasý, konuþmadan karþý çýkamadan ondan gelen mesajlarý dinlemesi, ne gösterilirse ve söylenirse boyun eðip kabul etmesi, onu susturmayý düþünmemesi, baþka mesajlar alabilecek alternatiflerin olmamasý, önemli iletiþim sorunlarýna yol açmaktadýr: Ýletiþimsizlik, gerçek dýþý bir hayal ve masal dünyasýnda yaþama, sosyal yabancýlaþma bunlarýn baþta gelenleridir.
Aile bireyleri birbirleriyle ve diðer insanlarla sevgi ve anlayýþ temelinde diyaloglar geliþtirmeye vakit bulamamaktadýr. Anne ve baba, her gün saatlerini TV karþýsýnda geçirirse ve buna uyuma, çalýþma, yemek yeme süreleri de eklenirse sonuçta konuþmak için hemen hemen hiç zamanlarýnýn kalmadýðý ortaya çýkar. Bunlarýn hepsi ise ruh saðlýðýný bozan olumsuz, zararlý faktörler arasýnda yer almaktadýr.
� En geniþ izleyicisi olan bazý TV programlarý, evlilik öncesi hatta evlilik dýþý yaþanan cinselliði, sýradan, hatta anlamlý iliþkiler olarak sunmakta, seyircileri bu yönde þartlandýrmaktadýr.
Amerika'da, bir yýl boyunca, televizyonda Amerikan çocuklarýna örnek olarak gösterilen 14 bin kiþi incelendiðinde, bunlarýn yüzde 80'inin evli olmadýðý anlaþýlmýþtýr. Bu kiþilerin yüzde 1�nden daha az bir oraný, doðum kontrolüne ve ahlakî deðerlerin öðrenilmesine örnek teþkil eden kiþilerdir. Evlilik dýþý veya öncesi cinsellik, bu programlara göre hem olumlu hem de heyecan vericidir. Ülkemizde de manzaranýn bundan farklý olmadýðý söylenebilir.
� TV, okuma alýþkanlýðýný ve düþünme yeteneðini azaltmaktadýr.
� Geliþmiþ-kalkýnmýþ, tüketime dayalý varlýklý ülkelerin yaþama þekilleri ve kültür anlayýþlarýyla, geliþmekte olan ülkelerin millî kültürleri arasýnda çatýþma ortaya çýkmaktadýr.
� Yine TV�ye göre, eðer zor bir karar verilecekse içki içilmelidir. Sinirleri yatýþtýrmak gerekiyorsa içki içilmelidir. ABD'de alkolik genç sayýsýndaki müthiþ artýþa ve 14 milyon yetiþkinden daha fazla kiþinin ciddi içki problemleri olduðuna þaþýrmamak gerekir.
Bu kadar olumsuzluðuna raðmen, televizyon tesirlerine karþý mücadelenin yine televizyonla olacaðýný söylemek gerekir; yani kültürel ve belgesel programlarýn hakim olduðu güçlü kanallar açmak ve film üreten þirketler kurmak baþta gelmektedir. Ailenin alacaðý tedbirin baþýnda ise televizyonun açýk kaldýðý saatleri kýsmayý ve programlarý seçerek seyretmeyi sayabiliriz.
TV�den kurtulan ailenin kazancý
Televizyonu evinden uzaklaþtýrarak, aile geçimsizliði þikâyetlerini azaltan ve aile olarak birbirlerine daha baðlanan bir haným hastanýn mektubunu özetlemek istiyorum:
�Bir yýl oldu, televizyonu hayatýmýzdan çýkarttýk. Aslýnda sýrf doktorumuzun tavsiyesi ile yapmadýk bunu. Bu tavsiye, bizi televizyondan kopartmaya yetmezdi çünkü� Tam o sýrada, zaten sýk sýk bozulan televizyonumuz yine arýza yapmýþ ve tamir için de yüksek ücret isteniyordu. Bunu bahane ederek, isteyen birine sattýk ve gerçekten baðýmsýzlýðýmýza kavuþtuk.
Aslýnda tam bir televizyon müptelasý sayýlmazdýk ama yine de düþüncesizce, izlemeye gereðinden fazla zaman ayýrýyorduk. Beyim ve çocuklarýmla geç vakitlere kadar televizyonun baþýndan ayrýlmadýðýmýz günler çok oluyordu.
Renkli televizyonu, ilk önceleri sadece haberleri ve yararlý programlarý izlemek için almýþtýk. Daha sonra televizyon yalnýzca birbirimizden uzaklaþmanýn ucuz bir yolu olmakla kalmadý, diyalog kurmamýzý engelleyen mükemmel bir bahane oldu. Yemeðimizi yerken, aramýzda gittikçe artan sessizliði; televizyondan taþan konser ve kahkahalar bozuyordu. Yatýþ saatlerimiz, programlara göre, artýk deðiþik saatlerdeydi. Problemlerimizi konuþarak çözmek yerine, televizyona dalarak biriktiriyorduk.
TV'nin geçimsizliðimiz üzerindeki önemli rolünü, þimdi açýk seçik görebiliyorum. Ara açan sinsi bir ajan rolündeymiþ âdeta... Fakat o zaman fark etmedik. Nihayet doktorumuzun ikazýyla, kendimizi televizyonsuz bulduðumuzda durumu anladýk.
Beni asýl þaþýrtan, bir televizyonumuzun olmadýðýný öðrenenlerin tepkileriydi. �Çok þanslýsýnýz� gibi sözlerden tutun da �Ne!� gibi hayret nidalarýna kadar çeþitli fikirler yürütüyorlardý. Bir gece önceki programýn tartýþmasýna katýlamadýðým için yalnýz kaldýðým, sohbete iþtirak edemediðim oluyordu. Bazýlarý kendilerini savunur gibi bir havaya giriyorlar, saçma ve anlamsýz bir diziyi izlediklerini itiraf etmeye çekiniyorlardý. Bazý iyi niyetliler de hayatýmýzdaki bu korkunç (!) eksikliðin maddi güçlükten kaynaklandýðýný sanarak iyi bir tenzilatlý televizyon satýþý konusunda fikir vermeye kalkýþýyor, hatta fazla cihazlarýný teklif ediyorlardý.
Televizyonsuz günler, öncekileri bayaðý zor oldu. Haftalar aylara dönüþtükçe, onu daha az arýyorduk. Cihazýn fiþi çekilip elimizden alýnýnca, televizyon alýþkanlýðýný terk ettik.
Þimdi anlýyorum ki televizyon bizim için hareketsiz, sohbetsiz kalma mazereti, kiþiliðimizi geliþtirmekten kaçmak için bir yol, gerçekten kaçýþ ve muazzam bir vakit kaybýydý. Þimdi okuyoruz, sohbet ediyoruz, ibadete daha çok vakit ayýrýyoruz. Ayrýca ilkokula giden oðlum, derslerinde daha baþarýlý... Sonra, TV'siz günlerde beyime ve iki çocuðuma kazaklar da ördüm.
Sadece kazancýmýz bunlar deðil tabii. Bir sürü güzel faaliyete giriþebildik. Aile içinde sýcak iliþkilerimiz arttý. Çocuklarýmýzla daha çok ilgilenebiliyoruz. Sonra, her gün kitap ve dergiler okuyoruz. Birkaç mecmuaya abone olduk. Evimize günlük gazete giriyor. Beyimi hafta sonlarý meþgul eden maç tutkusu da kayboldu. Onun yerine sohbetlere veya gezmeye gidiyoruz. Haramlara karþý daha titizleþtik.
Bu arada, bir iki bizi utandýran sýrrýmýzý daha vermek istiyorum: Televizyondaki bazý programlar yüzünden ibadetimizi aksattýðýmýz oluyordu. (Ayrýca) Þimdi eþimle birbirimizi daha çok beðeniyor, dizilerdeki sunî kahramanlarla kýyaslamýyoruz.
Ýnanýn kafam o kadar rahatladý ki... Her sabah �Bugün pembe dizide ne olacak?� diye televizyon saatini iple çekmeyi býraktým. Bu saçma sapan, kiþiye hiçbir þey kazandýrmayan, bol para harcanan, lüks ve pahalý giysiler içindeki zengin yaþantýlý, garip çarpýk iliþkilerle dolu dizileri izlemez oldum. Sanki kafam uyuþukluktan kurtulmuþ oldu...
Fakat TV'siz hayat, her zaman kolay olmuyor. Göremediðimize üzüldüðümüz programlar var. Açýlýþ haberlerini arýyorum. Radyo ile bu ihtiyacý gidermeye çalýþýyorum. Bütün bunlara raðmen, hayatýmdan memnunum.
Artýk ailece televizyon ekranýna budalaca bakacaðýmýz yerde, zamanýmýzý birlikte daha güzel iþlerle geçiriyoruz. Teselliyi saçma sapan dizileri seyretmek yerine, birbirimizin düþüncelerini paylaþmakta buluyoruz. Genellikle evdeki sessizlik, bir kitaba gömüldüðümüz zaman veya ibadet esnasýnda oluyor. Oðlumuz ve kýzýmýzla da yakýndan ilgileniyoruz. Onlarla oyun oynuyor, ders çalýþtýrýyoruz.
Köþede, gürültüler çýkaran televizyonun manasýz uðultusu olmayýnca, birbirimizle ilgilenmek ve baþbaþa vakit geçirme yollarýna kendimizi vermek için hür ve baðýmsýzýz þimdi. Falanca dizideki kahramaný kimin vurduðu veya kimin kimle eþini aldattýðý gibi çok önemli (!) haberi belki kaçýrýyoruz ama daha faal ve daha mutlu insanlarýz. Birbirimizle uyum içinde olduðumuz için kendimizi tekrarlanýp duran filmlerin kahramanlarý yerine koyup yaþamak zorunda deðiliz.
Þimdi çok þükür huzurlu ve mutluyuz. Çünkü televizyonu evimizden attýk. Darýsý tüm dostlarýn baþýna...�
PROF. DR. SEFA SAYGILI