Denemeler
Pages: 1
Hayat By: sumeyye Date: 04 Eylül 2010, 13:03:03
HAYAT

Hayat bütün ihtiþamýyla devam ederken, anlýk meselelerde takýlý kalmak insaný yoruyor. Ýnsan kendisine verilmiþ olan zaman sürecini lüzumsuzca harcýyor. Aslýnda her þeyin farkýnda olsa da farkýna varmamýþ gibi hareket etme özelliði belki de daðýlmasýný, tedirgin olmasýný, çözülmesini yer yer gündeme getirse de kimi zamanda bu kaçýþlar onun kendi özünden kopmasýna neden oluyor.

Savunduðumuz hayat, bütün iksirleriyle eteðimizden, yüreðimizden ve ruhumuzdan yakalýyor bunun kaçýþý yok. Asýl üzerinde durmamýz gereken nokta ise; yalnýzlýklar ülkesinde farz etsek de kendimizi aslýnda yalnýz olmadýðýmýzý da biliyor olmamýzdandýr. Kaçýrdýðýmýz ne kadar ayrýntý varsa, kavradýðýmýzýn yanýnda kaçýrdýklarýmýz çok da fazla deðillerdir. Buna raðmen insan kendisini mutsuz etmenin bir yolunu bulup mutsuzluklar dünyasýnda karabasanlar ve albasanlarla yaþamayý yeðler. Bu durum hepten özün hýrpalanmasý, yüreðin sýkýþtýrýlmasý, ruhun pörsümesidir.

 Asýl diriliþin, ruhta baþlayýp bedenle birlikte yeni bir kimlikle yeryüzü duruþunda daha asli duruþlar ve ödevler için kendisini hazýr hissetmektir. Kadim anlayýþ bize ölümsüzlüðün yollarýný öðretmiþtir. Yani ölmeden önce ölmenin sýrlarýný serpiþtirmiþtir yeryüzüne. Bunu bulmak ve bundan faydalanmak mutlak gerçekte sonsuzun sunumlarýndan bitimsiz aþk ve istekle yanmak ve kavrulmaktýr.

 

‘Ölüm bize ne uzak, bize ne yakýn ölüm

Ölümsüzlüðü tattýk bize ne yapsýn ölüm’ diyebilmektir rahmetli Erdem Bayazýt’ýn ifadesiyle.

 

Bütün mesele buradadýr. Hayat istediði kadar harmanýný, bað ve bahçesini ne kadar cömertçe açarsa açsýn; bütün bunlarý bize verilmiþ ikramlar olarak görmektir. Bu ikramlardan faydalanmak ve olabildiðince israfsýz kullanma bilinciyle hükmetmek gereklidir. Hayat, verilen emanetler içerisinde belki de en büyük baðýþtýr. Bu baðýþ olmasaydý yeryüzünün varlýðý olabilir miydi? Aslýnda yeryüzünün varlýk sebebi de belirlenmiþ bir belirlilikle ‘sen olmasaydýn ben bu âlemi var etmezdim’ muþtusuyla altý çizilmiþtir. O nedenle varlýklarýn birbirlerine olan yakýn temas ve tutkularý merkez itibariyle yaratýcýnýn ruhlara verdiði sürgündedir. Bu vergi bütün insanlýk için geçerli olduðu kadar da bütün varlýklar âlemi içinde ayný derecede geçerlidir. Varlýklarýn kýymet ve deðeri de biraz buradan ileri gelmektedir. Seçici olabilme, arayýp bulabilme, koruyup kollayabilme, sevip sayabilme, daha beklide bir sürü þey ilave ederek konu anlatýlabilir. Bunun sebep ve sonuç iliþkileri ruhlara verilmiþ olan sürgündeki o süreðenliði sürekli hale dönüþtürerek yeryüzü bahçesinde Romeo ve Jülyet’ten, Leyla ile Mecnundan, Aslý ile Keremden, Ferhat ile Þirinden ve Mona Roza’dan bahsediyoruz.

 

Aþk imiþ yürekleri yakan

Ferhat’a daðlar deldiren, aþk imiþ

Bir bahar ülkesi gibi

Çiçekler kelebekler var imiþ

O var imiþ, bu var imiþ

Tanrým ne büyüksün

Leyla’yý sevmek için mi acep

Bizleri var eylemiþ.

 

Bil ki aklýn almaz imiþ bunlarý

Bulan mecnun imiþ yollarý

Sen buldur bulamayan kullarý

Aþk var imiþ ta ezelden beridir

Ben bilemem sen öðret onlarý

 

Ýnsan kendisini kýymetlendirmeye devam ediyor. Her olay ve hadisede insan kendisini biraz daha yeterli hale getirmek için bütün melekelerini kullanýyor, ayrýntýlarý yakalýyor ve kendisini böylece büyütüyor. Büyütüp durduðu bizatihi kendisidir. Her insan, bu akýþkanlýðýn farkýnda olamýyor kuþkusuz. Yine de aklýný ve ruhunu beslemeyi bilen seçilmiþ insan topluluðu içerisinde bunu bilen, bulan ve beceren onlarcasý bulunacaktýr.

O nedenle ‘her insan içindeki dünya kadardýr’.

Burada þu sorular çok tabii olarak sorulabilir: gerçekten yaþadýðýmýz hayatta bize ait olan þeyler nelerdir? Annemiz, babamýz, sevdiklerimiz ne kadar bizimdir? Çocuklarýmýz, evlerimiz, bað ve bahçelerimiz, yalý ve katlarýmýz, araç ve gereçlerimiz ne kadar bizimdir? Aklýmýz, ruhumuz, bedenimiz, dahasý düþüncelerimiz, duygularýmýz ne kadar bizim? Bunlara daha nicelerini ekleyebiliriz. Daha fazla uzatmadan þöyle toparlasak; yaþadýðýmýz hayatta, önümüze çýkan her fýrsat, her düþünce, her anlayýþ, her yakalayýþ, her baðýþ ve sunum bize ne kadar katkýda bulunmaktadýr? Bunlarý düþünmek gerekmektedir.       Dolayýsýyla yolumuzun üzerindeki ana fikirler ve düþünceler bize yeni ufuklarý açma fýrsatlarý vermektedir. O nedenle bizim gözlerimizin önünde durmaktadýr. Hayata iyi tanýklýk etmek, hayatý iyi okumak ve onun bize verdiði, sunduðu ikramlarý iyi ve doðru kullanmak gerekmektedir. Fýrsatlarý iyi ve doðru deðerlendirmek durumundayýz. Evlerimizdeki kitaplarýmýz bizi beklemektedir. Okuyun öyleyse. Verilmiþ nimetler bizi beklemektedir yiyin öyleyse. Yaþanýlmasý gereken zaman ve hayat bize verilmiþ, yaþayýn öyleyse. Bütün bunlardan öðrenmemiz gereken þeyler bilgece davranmak ve bize sunulan her imkândan mutlaka kendimize ve geleceðimize dersler çýkarmaktýr. Gelecek nesiller için doðru þeyler üretmek ve onlara bilginin ve hikmetin sýrlarýndan yeni bohçalar hazýrlayýp sunmaktýr. O nedenle özel bilgilerimiz ve becerilerimiz varsa bütün bunlardan mutlaka faydalanmak ve faydalandýrmakta gereklidir. Özel bilgiler ve tecrübeler özellikle hayatta herkesin kullanabileceði, faydalanabileceði bir alanda bulundurmak gereklidir. Doðru bir düþüncenin, iyi bir eylemin arkasýnda ýsrarla yola devam etmek, ondan mutlaka en yüksek enerji üreterek yola devam etmek gereklidir. Ýyi ve doðru düþünceler izlenir. Siz de mutlaka kendi düþüncelerinizi ýsrarla izleyin. Sizin izlemeniz demek baþkalarýnýn izlemesi demektir. Bunu unutmayýn. Neye sahip olduðumuzun farkýna varamaz isek elimizdeki fýrsatlarý kaçýrmýþ oluruz ki, bu hayatýn elden kaybolup gitmezsidir.

Bence hayatýn en önemli özelliði, bize her gün yepyeni olanaklar sunuyor olmasýdýr. Sunulan imkânlarýn farkýnda olmak demek, içindeki dünyanýn farkýnda olmak demektir. O halde;

 

Her fark ediþ, yeni bir uyanýþtýr.

Her fark ediþ, yeni bir muþtudur.

Her fark ediþ yeni bir doðumdur.

 

Kendi uyanýþýmýz, muþtumuz ve doðumumuz için mutlaka uyanýk bir ruha, uyanýk bir gönle ve uyanýk bir akýla ihtiyacýmýz vardýr. Hayat eðer farkýnda olursak bize bütün bu imkânlarý sunmaktadýr.


Recep GARÝP

radyobeyan