Denemeler
Pages: 1
Mazlumdan yana kirilmalar By: sumeyye Date: 03 Eylül 2010, 18:06:14
MAZLUMDAN YANA KIRILMALAR

Bundan üç dört yýl önceydi… Terazinin taþý yine eksik, sütün kaymaðý yine yarýmdý. Kadife minderli, tül perdeli odalarda kristal aynalarýn ardýnda; saðrýsý terli, yeleleri rüzgârlý, aðzý köpüklü atlar arýyordum. Özgürce koþan atlar, baðýmsýzca… Çünkü hepimiz semirmiþ, yað baðlamýþ, göbek salmýþ, aksiyon düþleyicilerinden ibarettik. Þuh kadýn kahkahalarý ve erkek naralarý arasýnda kývrak ilahilerle tanrýya dilekçeler veriyorduk.

 

Ýþte o sýralardý… Bir kasýrga Amerika’yý tarumar ediyordu. Öyle ya Amerika milyonlarca Müslümanýn ölümünden,  yok olmasýndan, sakat kalmasýndan sorumlu deðil miydi?   Çünkü eden bulurdu, mazlumun ahý aheste aheste çýkardý, baþa bela olan kiþi kendi belasýný da hazýrlardý; hâli, talebi olurdu herkesin…

 

Cemalim ekrana dönük, kulaðým sunturlu, okkalý bir “hayýr”a meyyal öylece beklerken ÝHH baþkanýnýn aðzýndan þunlar döküldü. “ Oralara da yardým götüreceðiz… Kim olursa olsun mazlumdan yana, kim olursa olsun zalime karþý”… Ýþte bu sözleri duyunca o düþlediðim özgürce koþan atlar bir anda üzerimden geçiverdi…

 

***

 

Bizler skor tarihçisi yazarlarýn yazýlarýyla, rakamlar ezberleyerek büyüdük. “I.Murat 60 bin kiþilik ordusuyla Sýrbistan üzerine yürüdü. Varna savaþýnda on bin Osmanlý askeri þehit oldu, 120 bin kiþilik haçlý ordusunun karþýsýnda sadece 60 bin Osmanlý vardý.” tarzýnda okuduk tarihi. Zalim mi mazlum mu mühim deðildi… Müslüman mý gâvur mu sorusuna Müslüman dedik geçtik yýllarca. Ölenlerin çetelesini tuttuk.  Ne halde öldüler, sorgulamadýk. Müslüman’dan yana olduk ve kurtulduk(!) Bu kadar basitti tarih ve bu kadar kolaydý sýnýrlarý koymak… Her savaþa “taraf” olarak dâhil olduk… Böylece daha günahsýz, daha mümin hissettik kendimizi. Zulüm tarlalarýndan mutmain olmuþ gönüller devþirdik. Oysa bir savaþta Müslümandan yana olmak gayrimüslime küfürler sallamak ne savaþý masum kýlýyordu, ne de adaleti tenvir ediyordu. Bu kadim bir bozgundu ve evveli bir peygamber torununun Kerbela’da Müslümaným(!) diyenlerce soldurulmasýna dayanýyordu… Ve mazlum Hüseyin ölürken þu sözüyle tavrýný/tavrýmýzý ortaya koyuyordu “"Eðer þimdi ben zulme karþý çýkmazsam, ileride doðruluk için kimse savaþmaz…"

 

Her savaþta mazlumlar, karanlýkta devrilen bakýr bir ibrik kadar ses verir. Tizdir. Çoðu insan duyar ama derin uykusundan uyanamaz. Uyanman için vicdanýný daima diri tutman gerekir. Vicdanýný modern prangalardan zincirlerden boyunduruk ve kündelerden kurtarman gerekir. Baþýna buyruk liderler kahve höpürtüsü eþliðinde özgürlük sloganlarý atarken akik bir yüzük gibi parçalanmýþ bedenlerde özgürlük adýna kýrýntýlar aramaman gerekir. Masum bir bebeðin cesedi bir siyasi söylemi,  öldürmeye karalý bir lider duruþunu hoþ gösteremez. Modern hayatýn liderleri halklarýnýn bitmek bilmez ihtiraslarýný karþýlamak adýna cesurca(!) planlar yapýp kendi itikadýnca savaþý meþru gösterebilir. Oysa Shiller’in dediði gibi “cesaret hayatý hiçe sayar, vicdanlarý deðil!”

 

Bir savaþa kapý aralýðý, anahtar deliði ya da kafes gerisinden þahit olmadýkça; bir bomba sesi camlarý patlatýp kuþlarý kaçýrmadýkça savaþý bileceðiz ama kavrayamayacaðýz anlaþýlan. Yeryüzünde þu an devam etmekte olan 64 savaþ var.  Mazlumlar katlediliyor, evlerinden çýkarýlýyor, kadýnlar ve çocuklar modern köle pazarlarýnda satýlýyor. On üç milyon mülteci evinden çýkarýlmýþ, sürgün edilmiþ. Bizimse hýzlý ve hazlý bir hayatýmýz var. Bu hayat boðazýmýzý sýkarken beynimize kan gitmiyor. Ve katliam ve iþkenceler sürerken cývatasý atmýþ musluk gibi ortalýkta dönüp durmaya devam ediyoruz.

 

Ne yazýktýr ki bunlarý idrak etmem için “kim olursa olsun mazlumdan yana” sözünü duymam gerekiyormuþ. Benimkisi kendisine zulmetmiþ bir nefis, ödünç alýnmýþ bir basiret. Ara sýra ses veren bir avlu uðultusu.

 

 

Sonra bir sabah yine, yine ve yine kendini yenileyen bir çaðlýk yayýldý odalarýmýza… Savaþ, bir alizaymer hastasýydý ve yine eski günlerinde yaþamaya karar vermiþti. Kafkasya’dan gelen son görüntülerle, “ çilek reçelimizi ve sucuklu yumurtamýzý” üzüntü(!) içinde midemize indirdik. Beynimizin duvarlarýna çarpan sorular yine ayný duyarlý bölgelere dokundu. Osetya mý Müslümandý Gürcüler mi?... Ya da en azýndan Türk olma ihtimalleri neydi?... Yahut en azýndan Osmanlý da genel hal ve tavýrlarý ne olmuþtu… Bu tür bir kanaate sahip olmak savaþtaki tarafýmýzý belirlemeye yardýmcý olacaktý yine. Biz taraf olacaktýk ve vicdanýmýzýn sesini susturacaktýk.

 

 

***

 

Þeytan usulca yokladý kalbimizi; “boþ ver” dedi  “iki halk da Hýristiyan zaten!” 

Özgürce koþan atlar o an kimsesizlerin mezarlarýný çiðnedi...

 

Þeytan yokladý kalbimizi; “Ruslar iflah olmaz bir halktýr…”

Saðrýsý terli atlar o an terk edilmiþ bahçelerin avlularýnda eþindi.

 

Þeytan yokladý kalbimizi; “Gürcistan hak etti bunu…”

Yeleleri rüzgârlý atlar o an bir mülteci kampýnýn erzak kaplarýný devirdi…

 

Sonra ne mi oldu?

Sonra þeytan uzaklaþtý…

Atlar uzaklaþtý…

Özgürlük uzaklaþtý!


Ayþegül GENÇ

radyobeyan