Hakikat uygraliginin anahtari kesfi kalp By: sumeyye Date: 03 Eylül 2010, 14:05:10
HAKÝKAT UYGARLIÐININ ANAHTARI: "KEÞF-Ý KALP"
Ýbrahim olmak; putlarý devirmek,
Sokrates olmak; hakikat için ölümü göze alabilmek,
Ýsa olmak; çarmýhý göze alabilmek,
Nietzsche olmak; insanlarýn kalbinde inþa ettiði Tanrý’yý öldürüp Rabbi aramak,
Musab Bin Umeyr olmak, hakikat uðruna her þeyini feda edebilmek…
O’na kavuþabilmenin verdiði manevi lezzet ve sükût-u hayaliyle, sufilerin o çizgiyi aþýnca erimelerinin bir hikmeti de bu olsa gerek ki insan, ‘cenab-ý aþk’ýn sevgisini aklýndan çýkarmayýp, sadece aklýný kendisinden çýkarmakla hakikati tanýma tutkusunu bir süreliðine de olsa demlendirebiliyor. Sufilerin demlenme iþlemi bitip o çizgiyi aþtýktan sonra erimelerinin bir hikmeti de, hakikate ulaþma arzusunu demlerken kendisinden geçerek özlemine sarýldýðý hayalin benliðinde kaybolmasý- kaybolmak istemesi ve kaybolma çabasý içerisinde olsa gerek. Demlendirme iþlemi bir süre devam ediyor, ta ki bedenin kaldýramayýp kalbin : “Olmak ölmektir, ölmek özgürleþmek” deyiminde, özgürleþme yolunda “ol”ana deðin…
Ne zor O’nsuz kalmayý düþünebilmek, O’nsuz olduðunun zannýyla ürkek ceylanlar gibi ne yapacaðýný bilememek… Korkulanýn gücünden, büyüklüðünden, azametinden korkarak deðil, korkulanýn sevgisine mazhar olamamaktan korkmak; korkulanýn huzuruna çýkýnca yüzünün kýzaracaðýndan korkmak; korkulanýn aþkýna korkulana sýðýnarak aradaki muhabbeti incitmekten, sükûneti bozmaktan korkmak… O’nsuz kalmayacaðýnýn bilinciyle, þah damarýndan daha yakýn olduðunun hissiyle O’nsuz kalmaktan, emanetine sahip olamamaktan korkmak…
Gün geçtikçe bizleri kendisinin esiri haline getiren modern dünyada, anlam kapýsýný, bilinci, metafizik dünyayý aralayabilmek… Bir umut huzmesi, bir anlam hazinesini keþfedebilmek yüreklerde… Yüreklerdeki týkanýklýktan kurtulabilmek adýna ve yüreklerdeki týkanýklarý temizleyebilmek adýna ölmeyi göze almak…
Friedrich Nietzsche’nin modern insanýn ‘ebedi sorun’unu nihilizmde yeniden keþfedeceði sezgisi, “tanrý öldü” derken de aslýnda “tanrý yok” demeyip “tanrýyý insan öldürdü” demeye getirmesi, modern insanýn tanrýyý öldürmesine dikkatleri çekmesini; þüphesiz Nietzsche’nin ileri görüþlülüðünde yenidünya düzenlerinde “tanrýyý hesaba katmama” eðilimlerine retorik bir serzeniþi olarak görebiliriz. Modern insanýn tefekkürden gün geçtikçe uzaklaþmasýný, öte dünyayý düþündürecek olgularý gözünün önünden kaldýrma çabasýný, kendi yaratýcýsýný kendisinin tayin edip belirlemesine; bir serzeniþtir “tanrý öldü” imasý… Etyen Mahçupyan’ýn ifadesiyle insanoðlu her þeyiyle doða dünyasýna ait olmakla birlikte bu dünyayý anlamak için doðadýþý olana muhtaç olduðunun bilincinde ancak kendisini bile anlamaya çalýþan insanýn, kendi doðasýný aþan bir zihinsel üretime muhtaç bir varlýk olmasý ve bu nedenle de idrak ettikçe -Blondel’in tabiriyle hareket ettikçe- aslýnda öze dönüþ sancýsý içerisinde kývranýr. Ýþte bu kývranmanýn moderniteye, kapitalizme, robotlaþan dünya halklarýna bir çaðrýsýdýr Nietzsche’nin “tanrý öldü” imasý…
Mekke’nin en zenginlerinden bir ailenin çocuðu olan Musab Bin Umeyr’in hiçbir eksiði yokken, annesine saçlarýnýn telleri adedince caný olsa, ve hepsini ölüm orucunda can çekiþerek oðlunun gözünün önünde verse bile imanýndan vazgeçmeyeceðini haykýrmasý, babasý rahip olan Nietzsche’nin Tanrý’nýn varlýðýný sorgulayarak varlýðýn ve anlamýn kapýsýný aralamasýný, babasý put yapýp satan Hz. Ýbrahim’in güneþe, aya, yýldýzlara bakýp yaratýcýyý arama sancýsýný ya da Sokrates’e þehri terk etmesi halinde affolunacaðý söylendiði halde, Sokrates’in þehri terk etmeyip ölmeyi seçmesini hangi anlam(lar) ile açýklayabiliriz?... Ýnsanýn varoluþu hakkýndaki merakýný, hakikati idrak etme ve idrak ettirme isteðini kim ne ile durdurabilir?...
Nietzsche’nin “tanrý öldü” imasýný, dünyaya yüz yýl kadar erken geldiði için delirmesini ve nihilizme yaslanarak insanýn kendisine yeniden deðerini kazanma, yeniden ‘insan’ olma arayýþý sancýsýnda olmasýndaki bakýþ açýlarýný önyargýsýz bir þekilde deðerlendirebilmek için öncelikle Nietzsche’nin ‘üstün insan’a yüklediði tanýmý özümseyerek anlamak gerekir. Üstün insan diðerlerinden farklý olarak kendisini aþýp kendi kendisinin efendisi olabilen insandýr. Sanatsal yaratýcýlýðý insaný Tanrý’ya en çok benzeten özellik olarak gören Nietzsche, üstün insaný içindeki kâinatý dýþ dünyaya aktarabilen, Tanrý’yý yok edenlere karþý bir düþünsel eylem baþlatarak kendi çabasý ve eylemiyle dýþ dünyadaki kargaþayý durdurma gayretinde olarak görür. Bu insan ayný zamanda ‘güçlü insan’dýr Nietzsche’ye göre. Çünkü güçlü insan ‘güçlü iradesi’ olan insandýr. Ýrade gücü güçlü olmanýn ifadesi demek deðildir, çünkü irade gücünü esir topluluklar isterler. Nietzsche’ye göre yalnýz irade gücü, güçlü olmanýn göstergesidir ve güçlü insan metafizik ve ahlak bakýmýndan güçlü olan insandýr. Ahlakýn iþareti iradenin gücü olup ahlaklý olmak, kendinin efendisi olmak demektir. Üstün insan üç basamaðý aþmasý gerekiyor, insan önce ‘deve’ olacaktýr, baþkalarýnýn ortaya çýkarmýþ olduðu geleneksel deðerleri yük gibi taþýyýp, güdülme isteði duyacaktýr. Ýkinci basamakta deve ‘aslan’a dönüþür, aslan deðerlerin deðiþimini isteyen isyan görünümündedir. Tanrýlarýn düþmaný olur. Üçüncü basamaða gelince aslan ‘çocuk’ olur, çocukta itaat eder ama bu itaat etme, kendisinin efendisi olma arzusunun kabulüdür. Oyun oynayabilme iradesinin gücüyle ve çocuk saflýðýyla ‘evet’ der. Üstün insan ‘evet’ diyen insandýr, baþka bir þey deðildir.
Ýnsan için mutluluðun hazla deðil, güçlü olmakta bulunduðunu belirten Nietzsche, mutluluða varmanýn katý bir disiplin gerektirdiðini belirtir. Ýnsan hayvansallaþtýðý müddetçe, hayvanî içgüdülere ve tahriklere kapýldýðý sürece gerçek ve üstün güçten uzak kalýr, üstün insan konumundan uzaklaþýr.
Nietzsche’nin zamanýndan önce doðduðunu hayattayken belirtmesini, yaþadýðý çaðda anlaþýlmadýðýnýn bir belirtisi olarak görebiliriz. Ýnsan anlaþýlmadýðý müddetçe rahatsýz olur, sözlerinin ve tavýrlarýnýn anlaþýlmadýðý müddetçe sýkýntýdan kurtulamaz; delirmeye kadar gider bu rahatsýzlýk. Galileo dünyanýn yuvarlak olduðunu ve döndüðünü söyleyince Kutsal Engizisyon’ca müebbet hapse mahkûm edildi, anlaþýlamamaktan ve sýkýntýdan hastalandý, kör oldu. Özellikle bir sonraki çaða damgasýný vuracak izler býrakan entelektüel bir insanýn niçin anlaþýlmak istenmediði apaçýk ortada. Bazý insanlarýn rahatýný bozulacaðýný, bazý sistemlerin çökeceðini, kapitalizmin soylulaþtýrma projelerini yýkýp karþý bir atak geliþtirmesini elbette kaldýramaz kovboylar. Toplumu ‘kýzýl derili’ olarak gören kovboyca bir mantýk, bir zihniyet niçin insanlarýn yeniden deðerlerini kazanma çabalarýna, özellikle de düþünme eylemine izin versin ki?...
Kaynakça:
1-) Dücane Cündioðlu, Cenab-ý Aþka Dair, Kaknüs Yayýnlarý
2-) Böyle Buyurdu Zerdüþt, Friedrich Nietzsche, Say Yayýnlarý
3-) Ýyinin ve Kötünün Ötesinde Friedrich Nietzsche, Say Yayýnlarý
4-) Batýyý Anlamak, Etyen Mahçupyan, Ýletiþim Yayýnlarý
5-) Nietzsche'nin Tanrý Öldü Sözü ve Dünya Resimleri Çaðý, Martin Heidegger, Asa Kitapevi
Yunus Emre TOZAL