Beni tedirgin eden By: reyyan Date: 01 Eylül 2010, 18:23:05
Beni tedirgin eden
üreðimin ve aklýmýn hadisler arasýndaki seyahatinde, ahir zaman hadislerinin müstesna bir yeri vardýr. Bu hadisler, ahir zaman þartlarýnda yaþayan bugünün mü’minleri olarak bizler için, hayat yolculuðumuzda bir iþaret taþý ve birer uyarý iþareti gibidir. Kudsî nebî, ahir zaman þartlarýnda uçurumlara düþmeyelim, O’nun yolunda doðruca ilerleyebilelim diye, þefkatiyle bizi uyarýp uyandýrýr bu hadislerde.
Risk ve rýzkýn, imtihan ile imkânýn iç içe geçtiði bir hayattýr yaþadýðýmýz. Celâlin içinde bir cemal, zorluðun içinde bir kolaylýk gizlidir sürekli. Hadisler ile de görürüz ki, bütün peygamberlerin ümmetlerini uyarýp sakýndýrdýðý en büyük fitne olarak ‘Deccal fitnesi’ni içinde barýndýran ahir zaman, bu zor þartlarda Allah’ýn ve Peygamberinin yolunda yürümeye çalýþan mü’minlere ‘Peygamberin kardeþleri’ olabilme imkânýný hazýrlayan bir zamandýr da. Ýkinci halde olup ötekinin fitnesinden sakýnmak ise, iþte, ilgili hadisleri can kulaðýyla dinleyip akýl kulaðýyla anlamaya bakmaktadýr.
Bu hadisler içerisinde biri var ki, ilk fark ettiðim zamandan beri, beni hep düþündürüyor, her daim dikkate sevkediyor, imtihanýn þiddeti noktasýnda da beni tedirginlik ve teyakkuza davet ediyor.
Ebu Hureyre ve Ýbn Ömer radýyallahu anhümâ tarikiyle gelen bu hadis, þöyle:
“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: Ahir zamanda, din ile dünyayý talep eden insanlar zuhur edecek. Bunlar, insanlar için öyle bir yumuþaklýða bürünürler ki, koyun postu yanlarýnda kaba kalýr. Dilleri de baldan daha tatlýdýr. Ancak kalbleri kurtlarýnkinden vahþidir. Cenâb-ý Hakk þöyle diyecektir: ‘Beni aldatmaya mý çalýþýyorsunuz, yoksa bana karþý cürete mi yelteniyorsunuz? Zât-ý Akdesime yemin olsun, bunlar üzerine, kendilerinden çýkacak öyle bir fitne göndereceðim ki, içlerinde halim olanlar bile þaþkýna dönecekler.’”
Bu hadis, Tirmizî’de, Zühd bahsinde 60. hadis olarak geçiyor.
Ne zaman aklýma düþse, beni tedirgin eden, dikkate ve teyakkuza sevkeden bir hadistir bu. Çünkü, ahir zamanda mü’minlerin en büyük fitnesinin ‘dinsizlik’ üzerinden deðil ‘dünyevîlik’ üzerinden gerçekleþeceðini bize bildirmektedir. Ahir zaman, “Yestahibbûne’l-hayâte’d-dünyâ…” âyetini tefsir sadedinde Bediüzzaman’ýn söylediði üzere, ‘dünyayý dine, ehl-i dinin bile bilerek, severek tercih ettiði’ bir zamandýr; ve bu hadisin bildirdiði üzere, bu zor zamanda mü’minlerin bir topluluk olarak imtihaný ‘din ile dünyayý talep’ noktasýnda olacaktýr.
Semavî bir hakikati arzî bir arzunun kýlýfý, uhrevî olaný dünyevî olanýn stepnesi, ebedî olaný fani olanýn kalkaný kýlmak; dünya için, dini araçlaþtýrmak… ‘Din ile dünyayý talep’ ederken, iþte bu olacaktýr.
Ýlgili hadis, takip eden cümlelerde, din ile dünyayý talep halet-i ruhiyesinin insana yaþattýðý ikiyüzlülüðü ve vahþiliði de haber veriyor bize. Bir tarafta ‘öyle bir yumuþaklýk ki, koyun postu yanlarýnda kaba kalýr.’ Ve öyle tatlý dillilik ki, ‘dilleri baldan tatlýdýr.’ Ama bu yumuþaklýðýn, bu tatlý dilin ardýnda, bütün dikkatiyle avýna odaklanmýþ bir vahþi hayvana benzeyen bir ‘nefs-i hayvanî’ pusuya yatmýþ halde durmaktadýr. Ruhuyla meleklere arkadaþ olan, kalbiyle ve aklýyla ise meleklerden de üstün olma imkânýna sahip olan insanýn vahþi bir hayvan gibi kendini doyurmaya odaklanmýþ nefsine tâbi olup, bu tâbiiyet içinde dinin uhrevî, semavî, ulvî mesajýný dahi dünyevîliðin, arzîliðin, süflî heveslerin âleti haline getirmesi…
Sözün kýsasý, hadisin baþý da tedirgin edici, ortasý da… Ayný durum, hadisin son kýsmý için de geçerli: dahasý bu tedirgin edici durum, hadisin sonunda ürkütücü bir niteliðe ulaþýyor. Zira anlýyoruz ki, din ile dünya talebine, dünya için dinin âlet edilmesine Cenab-ý Hakkýn öfkesi öyle büyük ki, bu duruma “Beni aldatmaya mý çalýþýyorsunuz? Yoksa bana karþý cür’ete mi yelteniyorsunuz?” diye mukabele ediyor Zât-ý Akdes. Halbuki, iki durum da dehþet verici. Kiþinin böylece iki tarafý da idare edeceðini, hem dünyalýðý yýðarken hem de ‘çaktýrmayýp,’ din tarafýný da sorunsuzca hallederek Allah’ýn rýzasýný kazanacaðýný ummasý, yani hâþâ Allah’ý aldatabileceðini sanmasý tam bir aldanýþ. Allah’ý aldatamayacaðýný bile bile dini dünyaya âlet edip din ile dünyayý talep etmek ise, gadab-ý ilâhîyi celbeden bir cür’etkârlýk.
Bu aldatma veya cür’et teþebbüsünün celbettiði gadab-ý ilâhînin tecelli ediþ biçimi ise, insanýn yüreðini titretiyor: “Zât-ý Akdesime yemin olsun, bunlar üzerine, kendilerinden çýkacak öyle bir fitne göndereceðim ki, içlerinde halim olanlar bile þaþkýna dönecekler.”
Buradan da anlaþýlýyor ki, koyun postunun solda sýfýr kaldýðý bir yumuþaklýk, baldan tatlý bir dil ama dünyalýk avýna odaklanmýþ bir kurt kalbi ile din ile dünya talep edilirken, deðil pastadan bir pay alma yarýþýna girmek, bu hale seyirci kalmak bile insaný helâkete atýyor. Bu durum karþýsýnda, gerçekten halim olanlarýn, yani kalben bir ‘riya hali’nden uzak olan samimi insanlarýn duruma seyirci kalmayý býrakýp olup bitene karþý uyarmasý ve direnmesi gerekiyor. Aksi halde, ‘kendi içlerinden’ çýkan bir fitne ile uyarýyor Zât-ý Akdes. ‘Kendi içlerinden’ çýkan ve ‘içlerinde halim olanlarý bile þaþkýna döndürecek’ bir fitne ile…
Bu hadis ne zaman hatýrýma gelse, þu veya bu kiþi, þu veya bu grup ayýrmadan, ahir zaman þartlarýnda ‘davanýn rantla imtihaný’ný düþünürüm. Menfaat umduklarý yere karþý kuzu postuna bürünmüþ tatlý dillilerin zayýf gördüðü ve menfaat ummadýðý bir mü’mine karþý ise ‘pastadan pay kapacak düþman’ nazarýyla bakýp nasýl da bir vahþi kurda dönüþebildiðine dair manzaralar düþer hafýza arþivimden hayal pencereme…
“Menfaat-ý maddiye cihetinde gelen rekabet ihlasý kýrar” ifadesinin de içinde yer aldýðý Ýhlas Risalesi’ni bir de bu hadisin ýþýðýnda mý okumalý?
METÝN KARABAÞOÐLU
radyobeyan