Peygambere uzak olan By: reyyan Date: 01 Eylül 2010, 18:18:13
Peygambere uzak olan
Bereket, insanlara, imkânlara, ortamlara bakýþýmý belirleyen anahtar kelimelerden biri. Rabbimizin Kevser sûresiyle bize hediye ettiði kevser-ebter denklemini de zihnimde tutarak, bu kelimeyle deðerlendirmeye gayret ediyorum kiþileri, ortamlarý, olaylarý...
Meselâ, bir kiþiyle olan teþrik-i mesai benim ibadetime, tefekkürüme, tezekkürüme olumlu bir tesir ediyorsa; onun hatýrasý namazýmý daha dikkatle kýlmama, zihnimi daha hayýrlý iþlerle meþgul etmeme, ahlâkýmý daha güzel eyleme çabasý içine girmeme, zikrullahta daha dikkatli olmama vesile oluyorsa, diyorum ki, bir ‘bereket’le karþý karþýyasýn, karþýnda hayýrlý bir insan var.
Ayný þekilde, bir ortam bana maneviyat noktasýnda kuvvet veriyor, kalbimi, aklýmý, ruhumu hayýr ve hak üzere ihtizaza getiriyorsa, diyorum ki, bereketli bir ortamdasýn.
Meselâ davet edildiðim bir toplantýda, bir konuþmada sadece ‘veren’ deðil ayný zamanda alan, yalnýzca ‘öðreten’ deðil ayný zamanda öðrenen durumunda oluyorsam (ki ‘alma’nýn ve ‘öðrenme’nin yegâne yolu zihinden ve dimaðdan geçmiyor), bunu, ilgili ortamda ve bu ortamda bulunan insanlarda bir bereket halinin varlýðýna yoruyorum.
Aynýsý bir kitap, bir haber, bir olay, bir yazý.. için de geçerli.
‘Bereket’i bu nazarla ölçünce, insan bereketsiz kiþi, ortam ve olaylarýn da çetelesini zorlanmadan çýkarabiliyor. Nasýl bizi O’na yaklaþtýran kiþi ve ortamlar bir ‘bereket’in habercisi ise, bizi O’ndan uzaklaþtýran kiþi ve ortamlar da manevî havada bir kuraklýðýn, manevî zeminde bir çoraklýðýn habercisi...
Durum bu olunca, kuralýný kendisini iman dairesinde tanýmlýyor olsa dahi mü’minâne bir hayatýn uzaðýnda yaþayan insanlarýn koyduðu, þartlarýný onlarýn belirlediði sosyal ortamlardan kalbim uzak durmayý yeðliyor. Çünkü böylesi ortamlarda nefsimizin dünyaya nazýr pencereleri açýlýrken, ruhumuzun ahirete nazýr pencerelerine kalýn perdeler iniyor nedense. Böylesi ortamlara, velev ki ‘teblið’ kasdýyla olsun, ziyadesiyle dahil olmuþ mü’minlere baktýðýmda, dile, hale, hareketlere, düþüncelere yansýyan bir gevþeme tablosu çýkýyor karþýmýza. ‘Selamün aleyküm’den ‘merhaba’ya, ‘hayýrlý günler’den ‘iyi günler’e geçiþ, bunun en aþikâr misallerinden biri... Bir iç derinlikten yoksun ‘seküler’ kelimelerin havalarda uçuþtuðu, Batý dillerinden ithal kelimelerin özel iltifat gördüðü bu ortamlarda, ‘mübarek’lerimiz ‘kutlu,’ ‘mukaddes’lerimiz ‘kutsal’ hale geliyorsa, varýn kýyas edin gerisini... Dilimize bile gem vuran; Kur’ân’dan, hadisten dilimize taþýnmýþ en mübarek kelimeleri bile içimize hapseden bir bereketsizlik...
Bugün sözümona siyasette, ekonomide ve akademyada hatýrý sayýlýr bir güce eriþtiði halde ehl-i dini bu derece edilgen, zayýf ve kýrýlgan halde tutan da, bu bereketsiz ortamlara râm oluþu, o ortamlara kendi rengini ikram edecek yerde o ortamlarýn rengiyle ruhunu boyamasý olsa gerek. Kimliðinden feragat ederek, bir mü’min olarak kiþiliðinin ‘olmazsa olmaz’larýný örtüp gizleyerek bir ‘birarada yaþama’ bereketsizliði.
Dün karþýma çýkan bir hadis, böylesi ortamlara dair kalbî çekincelerimin teyidi niteliðindeydi benim için. Peygamber aleyhissalâtu vesselam, Ebu Davud ve Tirmizî’de geçen ve Cerîr b. Abdullah’ýn rivayet ettiði hadisinde, “Ben müþriklerle iç içe yaþayan bir müslümandan uzaðým” diye buyurmuþtu sahabilerine.
Kalbimin ‘bereket’ bulamadýðý ‘seküler’ ortamlarýn da, bu ‘uzak’lýðýn kapsama alaný içinde düþünüyorum. Çünkü, kudsî nebînin sünnet-i seniyyesi bizim için bir yol haritasý ise eðer, vâkýa o ki, bu ortamlarda deðil sünnet, farzlardan bile uzaklaþma riski taþýyor insan. “Baþkalarý gibi düþünürsek, sonra baþkalarýna benzeriz” diyen düþünürün dikkat çektiði üzere, dilimiz, üslubumuz, halimiz, þekil ve þemailimiz ve hatta düþüncemiz deðiþiyor.
Hz. Peygamberin bu ‘uzak’lýk uyarýsýnýn kapsama alanýnda olmak istemeyen, bir manevî bereketin hasýl olmadýðý kiþi ve ortamlarda, en fazla, ‘zarurete binaen’ ve ‘zaruret miktarýnca’ bulunmalý. Ümmetin ifsada uðradýðý bir zamanda sýðýnaðýmýz, böylesi bir zamanda ona yapýþana ‘yüz þehit sevabý’nýn verildiði sünnet-i nebeviye olmalý...
METÝN KARABAÞOÐLU
radyobeyan