Aslina en yakin yoldan By: sumeyye Date: 01 Eylül 2010, 14:28:21
Aslina en yakin yoldan
Bir ülkenin edebiyat sahasýnda geliþmesi ve güçlenmesi, o ülke yazarlarýnýn dünya edebiyatýný yakinen takip etmelerini zorunlu hale getirmektedir. Çoðu zaman, diðer ülkelerdeki edebi eserleri takip etmek de yeterli gelmez; o edebi eserler içerisinde haklý olarak hatýrý sayýlýr bir þöhrete ulaþanlarý, çeviri yoluyla ülkenin edebiyat eserleri arasýna katmak gerekir. Geniþ okuyucu kitlelerini dünya edebiyatýnýn seçkin eserleri ile tanýþtýrmak, insan zekâsýnýn muhteþem ürünleri olan edebiyat cevherleri ile mutlu etmek, tercüme iþinin hassasiyetle yapýlmasýný gerekli kýlmaktadýr. 20. asrýn baþlarýnda, yabancý dillerde yazýlmýþ edebiyat eserlerinin Özbek diline bol miktarda tercüme edilmeye baþlanmasý ve bu akýmýn sonraki yarým asýrda güçlenerek devam etmesi, Özbekistan’da baþka halklara dair edebi-kültürel ilginin geniþlemesine imkân tanýmýþtýr. Gerçi dünya edebiyatýnýn seçkin eserleri, Özbekçeye doðrudan deðil de Rusçadan tercüme edilmiþ olsa – Rusça, ara dil olarak kullanýlmýþ olsa- da bu durum, milli edebiyatlar arasýndaki güzel kitaplarýn deðiþ-tokuþ edilmesini, diðer milletlerin ünlü yazarlarýnýn yarattýðý kýymetli eserlerden zevk alýnmasýný ve kültürler arasýnda köprü kurulmasýný saðlamýþtýr. Özbek diline çevrilmiþ ürünlerin büyük kýsmýný hala Rusçadan çevrilen eserler teþkil ediyor. Diðer milli edebiyatlarýn seçkin örneklerini, eserin yazýldýðý dilden deðil de baþka dillere yapýlan çevirilerinden tercüme edilmesinde Rusça hala esas aracý dil rolünü oynuyor. Mesela Özbekistan’da yabancý edebiyat eserlerinin çoðunluðunu teþkil eden Avrupa ve Amerika menþeli eserlerin ekseriyeti Özbek diline Rusçadan tercüme edilmiþtir. Yabancý eserlerin aracý bir dil kullanýlarak tercüme edilmesi, çevirinin yapýldýðý dönemlerde hem yazarlýk yeteneðine sahip hem de eserin yazýldýðý dili çok iyi bilen kiþilerin az olmasýndan dolayý çok önemli bir mesele olarak karþýmýza çýkmaktaydý. Aracý bir dil kullanýlarak yapýlan çeviri ile doðrudan yapýlan çeviri arasýna farklýlýklar olmasý, bilindiði üzere doðal bir süreçtir. Daha da önemli bir mesele ise edebi eserin aslý ile tercümesi arasýnda, eseri meydana getiren yazarýn üslubunun ve milli ruhunun, çevirmenler tarafýndan yeniden inþasý idi. Rusya’daki çeviri geleneði ne kadar güçlü olursa olsun, Rusçaya tercüme yapanlar, eserin gerçeðine ne kadar yakýn çeviri yaparlarsa yapsýnlar, çevirisi yapýlan edebiyat eseri mutlaka bir deðiþime uðruyordu. Keza Özbek mütercimler de bu Rusçaya tercüme edilmiþ eserlerden çeviri yaptýklarý için, çeviri sýrasýnda kendilerine özgü bir takým deðiþiklikleri zorunlu olarak yapýyorlardý. Çünkü Özbek çevirmenler, eserin orijinalinde var olan yazarýn üslubu ve eserin ruhundan bihaber olduklarýndan, çeviri sýrasýnda bu zorunlu farklýlaþma ortaya çýkýyordu. Aracý bir dil kullanmaksýzýn tercüme yapanlar, eseri meydana getiren yazarýn ruh halini baðlantýsýz bir þekilde algýlayabilmekte, böylelikle orijinal eserin özelliklerine aracýsýz vakýf olabilme imkânýný yakalamakta ve dolayýsýyla eserin ruhunu ve üslubunu da mümkün mertebe tercüme esere yansýtabilmektedir. Yazýldýðý dilden aracý dil kullanýlmadan Özbekçeye tercüme edilen eserler, bu yönleri ile Rusçadan Özbekçeye çevrilenlerden daha üstün durmaktadýr. Türk edebiyatýnýn önemli simalarýndan Reþat Nuri Güntekin’in birçok eseri, sadece Türk dünyasýnda deðil, diðer ülkelerde de tanýnmýþtýr. Ancak bu eserlerden hiç birisi, “Çalýkuþu” romanýnýn yakaladýðý þöhreti yakalayamamýþtýr. Reþat Nuri Güntekin’in yazarlýk istidadýnýn zirvesi olan bu eserini, yine büyük bir yetenek olan Mirzakelan Ýsmaili, 1965 yýlýnda Özbekçeye çevirdi. Hem “Çalýkuþu”nun kendi bedii kuvveti hem de Feride’nin ‘hatýra defterine yazdýðý mektuplar’ tarzýndaki özel yazým þekli, Mirzakelan Ýsmaili’nin dikkatini çekti. Özbek okuyucusunu Türk nesrinin en sevilen örneklerinden biri ile tanýþtýrmak, çeviri aracýlýðýyla Özbek edebiyatýna ‘mektuplar esasýna dayalý bir nesir eser” katmak, Þark gelenekleri ile zenginleþmiþ özel bir nesir eseri tercüme etme yollarýný bulmaða gayret etmek Mirzakelan Ýsmaili’yi, büyük buluþ yapma zahmetini kendi omuzlarýna almaya sevk etti. En önemlisi de Ýsmaili, Rus dilinden çeviri yapmada ustalaþmýþ ve gayet hýzlý tercüme yapabiliyorken bu eseri doðrudan Türkçeden Özbekçeye tercüme etti. Ýsmaili’nin, “Çalýkuþu”nu, ara dil kullanmadan doðrudan Türkçeden Özbekçeye çevirmesi, Özbek tercüme geleneðinde büyük bir teþebbüs oldu. Aracý dil olmaksýzýn yapýlan bu tercüme, Özbek çevirmenlere, Türkçe edebiyat eserlerinin orijinalinde var olan üslubu yakalama, ruhu hissetme imkâný doðurdu. Ayný zamanda Türk-Özbek diline uygun kelime, gramer ve deyimlerin yeniden kolayca inþa edilmesine imkân tanýdý. Öte yandan Ýngilizceden yapýlan güzel çeviriler, tarihi Özbek edebiyatýnýn dünya edebiyatý ile münasebetinin büyük halkasýný teþkil ediyor. Özbekistan’da tercüme çalýþmalarý sýrasýnda ilk ciddi atýlýmý baþlatan, Özbekistan halkýný Rus ve dünya edebiyatý örnekleri ile tanýþtýran Sanjar Siddiq’tir. Sanjar Siddiq, Amerikalý þair Langston Hughesnin’in küçük-büyük 50 þiirini, 1934 yýlýnda Ýngilizceden direkt olarak Özbekçeye tercüme ederek “Langston Hughesnin Þiirleri” adý ile neþretti. Bu çalýþma, Özbek edebiyatýnýn dünya edebiyatý ile tanýþmasý yolunda ilk ve büyük bir adýmdý. Bu baþlangýç, bir süre sonra duraklama dönemine girmese, Özbek edebiyatý Ýngilizceden doðrudan çeviri yoluyla birçok eser kazanmýþ olacaktý. Ancak, doðrudan tercümeye getirilen yasak ve bunun sonucunda çeviri yapýlamamasýnýn etkileri, bugünlerde daha fazla hissediliyor. Özbekistan’da, aracý dil kullanmadan çeviri yapýlmasý yasaðý, 70’li yýllarýn baþýndan itibaren kaldýrýldý. Sanjar Siddiq’tan sonraki kesinti, 1972 yýlýnda Özbekçeye çevrilen eserlerle sona ermiþ oldu. Çevirmen Abdulqahhar Imýnov, dolaysýz tercümenin yasak olduðu yýllardan sonra ilk defa 1972 yýlýnda, Amerikan edebiyatýndan birkaç hikâye kitabýný Ýngilizceden Özbekçeye çevirerek “Altýn Serap” adý ile yayýmladý. Þunu belirtmek gerekir ki son yýllarda Özbekistan’da, aracý dil kullanýlarak yapýlan çevirmenlikten, eserin yazýldýðý dilden Özbekçeye doðrudan yapýlan çevirmenliðe hýzlý bir geçiþ olduðu gözlemleniyor. Ara dil kullanýlmadan çeviri yapýlmasý, daha önce tercümelerde yaþanan sorunlarý da kýsmen ortadan kaldýrýyor. Dönemin getirdiði bir zorunluluk olan ara dil kullanýlarak çeviri yapýlmasýnýn Özbek edebiyatýnýn geliþmesine saðladýðý katkýlar yadsýnamaz. Ama bugün Özbekistan’da ilim, irfan ve kültürün daha da yükselmesi, yabancý dillerdeki edebiyat eserlerinin ara dil kullanmadan çeviri yapabilecek yazarlarýn sayýsýnýn artmasý, baðýmsýz Özbekistan’ýn her alanda diðer ülkelerle iliþkilerinin güçlenmesi, ara dil kullanýlarak çeviri yapýlmasý zorunluluðunu ortadan kaldýrmýþtýr. Her devirde edebiyat çevreleri, insan ve onun zengin söz varlýðýný þekillendirmede ve tercüme kaidelerini belirlemede etkili olmuþtur. Yeni dönemin yükselen deðeri ise yabancý dillerde yayýmlana seçkin edebiyat eserlerinin, ara dil kullanmadan çevrilmesidir. Nargiza DOSBAYEVA