Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz )
Pages: 1
En sevgiliye By: sumeyye Date: 01 Eylül 2010, 13:16:11
En Sevgiliye

Galû Bela’da vurulmuþ, bizim sevdamýzýn mührü. O kutlu gün, âlemlere rahmet olarak gönderilmiþ Efendimizin rahmet deryasýna dalmýþýz. O kutlu gün, bizi Muhammed’e, Muhammed’i bize yazmýþ Yaradan, zamanýn sýrra kadem bastýðý bir yerde. “Elestü bi Rabbiküm” deyince Allah, ilk defa baþýný kaldýran, Rabbimizin yüce sualine ‘evet’ diyerek ilk defa cevap veren gül yüzlü Muhammed’e dikilmiþ de gözlerimiz, o anda atýlmýþ sevda tohumu kalbimize. Þükürler olsun ki o bilinmezler aleminde, bizler de nur Muhammed’e aþýklar kervanýna eklenmiþiz. Galû Bela’dan beri müslümanýz, Galû Bela’dan beri O’na aþýðýz. Ýliklerimize kadar iþlemiþ o ânýn himmetiyledir ki, tanýþamadýðýmýz, hasb-i hal edemediðimiz halde hayatýmýzýn anlamý olmuþtur Hz. Muhammed… Bu gün þükürler olsun ki onun temiz neslinden peygamber çiçekleri olan Ehl-i Beyt aramýzda dolaþýyor.

Bu dünyaya gözlerimizi açtýðýmýzda, avuçlarýmýzda sýkýca tuttuðumuz aþktýr O… Yeni doðmuþ bir bebek o sýcacýk, yumru yumru avuçlarýnda tutar, ötelerden getirdiði taptaze aþkýný kimselere vermek istemez edasýyla… Kimin çocuðu olursa olsun, saflýðýn denizinden çýkan bebeklerin cennet kokularýnda saklýdýr, Muhammed… Hüzne gebedir sevincimiz, sevincimize gebedir hüzün O’nu her anýþýmýzda, O’na her aðlayýþýmýzda. Biz bu gözyaþlarýmýzla büyüttük sevdamýzý. Naatlarla, mevlitlerle, ilahilerle coþtu gönüller. Arzular, O’nu rüyalara çaðýrdý, günlerce gecelerce… Efendimizin hayatýný her okuyuþumuzda, onu her anýþýmýzda, bir kez daha yemin ettik sevdamýza. Ve bir kez daha öfkesinden kuduran þeytan, ýskaladý nefsimizi.

Ýnsan gülü koklamaya doyar mý? Güller bir yana, lale, sümbül, karanfil bir yana. Bülbül figan etmiþ de Efendimizin kokusunu taþýyan, onun nesline nispet edilen gül için, bir baþka þakýmýþ seher vakti. Saba rüzgârý, göðsüne çarpýp da onu ayýlttýðý zaman, bir baþka inlemiþ açýlmasýný göremediði gül için.

Resulullah Efendimiz, bedeniyle bu dünyayý þereflendirmeden önce de vardý. Haniflerin çaðýrýþlarýnda, Bahîra’nýn sükûnetli bekleyiþinde, nerede adalet diyerek hakký arayanýn çýrpýnýþlarýnda; her yerde O vardý. Haksýzlýk ve zulüm karþýsýnda gizlenmiþ rûhani bir sabýr, gizemli bir dosttu Muhammed. Sadece Arap illerinde deðil, tüm dünyada saðduyunun daveti, vaktin ve vahyin bekleniþiydi. Masum kýz çocuklarý, kýzgýn çöl kumlarýna gömülüp de, üstlerine toprak atýlýrken bir umut oldu Muhammed; acýlarý, sancýlarý bitiren sonsuzluðun eþiðinde. Kötülük bulaþmamýþ gönüllerde gizli bir kalkandý O. Mutluluk denen þey, annelerin avuçlarýndan kaymýþ ve yürekler daðlanmýþken, beklenen kurtuluþ muþtusu, çatlayan sabýr taþýydý Muhammed (sav).


Ýnsanlardan çok, vicdanlar köleydi o çaðda. Vicdanlar kör, saðýr ve dilsiz kalmýþtý. Ýlimden yana fakirdiler ama en çok da adalet fukarasý olmuþlardý. Puta tapmak bir hobi gibiydi aslýnda, onlar için. Onlar putlardan çok nefislerine tapar olmuþlardý. Ýþte böyle bir devrin, böyle zulüm dolu bir çaðýn peygamberi, Efendimiz.

Diðer peygamberler, tek bir kavme gönderilmiþken, Efendimiz tüm insanlýða gönderildiði için, taþýdýðý sorumluluk ve karþýlaþtýðý musibetler de bu nispette aðýr oldu. Düþünsenize! Dünyanýn sorumluluðunu yüklenmiþ bir peygamber. ‘Bir elime Ay’ý, bir elime Güneþ’i de koysanýz yine de davamdan vazgeçmem.’ diyecek kadar samimi, kararlý ve mücadeleci bir nebî. O, sadeliðin, saflýðýn peygamberi, O asaletin Efendisi. Kul peygamber olmakla hükümdar peygamber olmak arasýnda serbest býrakýldý da, kul peygamber olmayý tercih etti. Bütün güzel ahlaklarý doruk noktada yaþarken, dünyadan kendisine yetecek kadarýný aldý. Hatta dünyaya bulaþmadýðý için, çoðu geceler aç olarak uyudu, aç olarak orucunu tuttu.

Bugün O’nun günü, bugün Hz. Muhammed’in doðduðu þerefli gün. Ýnsan böyle kutlu bir günde, Resulullah’ýn çektiði sýkýntýlardan bahsetmek istemiyor. Bugün bizim bayramýmýz. O’na benzedikçe Resulullah Efendimiz gururlanacak, ona salâvatlar getirdikçe, þefaat halkasý daha da geniþleyecek, aramýzdaki bað daha da saðlamlaþacak. Zaten bu özel günlerin de gayesi nedir ki? Ýrkilmek, toparlanmak ve kendimize gelmek… Resulullah Efendimizin kendisini ve ashabýný hedef alan zulümler ve çileler, O’nun hayatýnýn en dokunaklý sahneleri olsa da, aslýnda en büyük sýkýntýsý, ümmetinin kurtuluþu için taþýdýðý endiþesiydi. Ümmeti Muhammed’in çoðunun ahiret adýna derdi olmayan þeyler, Efendimizin en büyük derdi ve kederi oldu. O, ümmeti için aðladý, yandý, Rabbinden þefaat talep etti. Bu kokuþmuþ çaðýn insaný imandan edebilecek tehlikelerini gördü de, çaðýmýzý, çaðýna; O’na uyan Müslümanlarý, ashabýna benzeterek onurlandýrdý bizleri. Ahir zamanda iman, ateþten bir kor olacak derken, bizden çok O’nun yüreðine kor düþtü.

Dünyayý sýrtýna yüklenmiþ bir insan. Alemlere rahmet Hz. Muhammed. “Emrolunduðun gibi dosdoðru ol” emrinden bir lahza dahi uzaklaþmayan Resulullah, “bu sûre beni yaþlandýrdý” diyerek, mükemmel bir insan olduðu halde, Cenab-ý Allah’ýn emriyle muhatap olmanýn ne denli zor bir görev olduðunu ifade etmiþtir.

Tamamýyla ahirete yönelmiþ bir fikir dünyasý ve her an Allah diyen kalbiyle bütünleþmesine raðmen, dünyayla olan uyumu da hayrete þâyandýr. O’nun bu uyumu, dünyaya karþý bakýþ açýsýyla ilgilidir ki, Resulullah için dünya; ahiretin tarlasý, Allah’a ait manzaralarýn ve O’ndan ayetlerin boy gösterdiði, Allah’ýn tecelli mekânýdýr. Çileli hayatýný yüksek tevekkül ve sabrýyla kendisine mezar etmeyerek, en ufak þeyde hayata küsen bizlere, bu manada da örnek olmuþtur. Kendi iþini kendi yapmasýnda, çocuklarla þakalaþmasýnda, büyük incelik ve merhamet yattýðý gibi, yaþama sevincine dair ayrýntýlar da gizlidir. O dalýndan kopmuþ bir meyveyi eline aldýðýnda bile, Rabbimden yeni geldi diyerek koklayýp severdi. Her gece avluya çýkarak Al-i Ýmran sûresinin tefekkür içeren son ayetlerini okurdu.

O, omuzlarýna torununu alarak mescide gelen bir peygamber. Kendisine kaba davranan bedevî’ye bile öfkelenmeyerek kibarlýk dersi veren, kibarlýkta, edep ve hayâda zirve nokta. Eþlerinin yaþlarýna ve ruh hallerine göre muamele eden, Hz. Hatice’nin göðsüne yaslanarak acýlarýný hafifleten, Hz. Aiþe’nin þirinlikleriyle neþelenen hatta onunla koþarak yarýþan bir eþ. Fatýma’ya sitem ettiði için mescitte uyuyan Hz.Ali’ye ‘ey Ebu Turap! (Ey yüzü topraklý) kalksana’ diyerek, bir sözüyle onun gönlünü alan gönüller mimarý. Ýnsanlarý sevindirdikçe doyan bir Resul! “Bu yüz yalan söylemez” denilecek kadar, bütün güzellikleri ruhunda ve simasýnda toplamýþ bir nur damlasý, insanlýðýn ekmel noktasý. Savaþta ölen kafir çocuklarý için büyük üzüntü duyarak, o zamandan bu çaðýn çocuk katillerine davranýþýyla tokat atan merhamet abidesi. Sabýr, þükür, hayâ, yumuþaklýk, tevazu, adalet ve affedicilikte eþi bulunmaz örnek bir þahsiyet. Mekke’yi fethettiði gün, onca çilelere raðmen ‘bugün hepiniz serbestsiniz’ diyerek affetmenin büyüklüðünü, aslýnda büyük bir insanýn nasýl affettiðini gösterdi.

Þükürler olsun ki Hz. Muhammed’in gül nesli, kýyamete kadar yaþayacak. Þu eðrilerin doðru diye gösterilmeye çalýþýldýðý çaðýmýzda, dosdoðru insanlarýn etrafýnda kenetlenebilmek bizler için bulunmaz bir nimet. Onun varislerini ve deðerli þahsiyetleri görmemiz, Resulullah’ýn yokluðuyla hüzünlenen gönüllerimize su serpiyor. O pak ehli beytin kaþýnda, gözünde, heybetinde, sesinde arýyoruz Peygamber’i. O nuru ve kemalatý, Resulullah’ýn kanýný taþýyanlarýn bakýþlarýnda buluyoruz ve kendimize geliyoruz. Hizmet ve teblið, ehli beytin eliyle olunca bir baþka oluyor. Kokusu baþka, havasý baþka. Ve bizler de FEYZ camiasý olarak bu havadan nasiplenenlerdeniz. Ehli beytin bir farký olduðunu, hele bir de peygamberin zahiri ve batýni ilimleriyle donanmýþ bir kiþiyse, ona karþý duyarsýz kalýnmamasý ve bu saðlam ipe daha da sýkýca tutunmak gerektiðini düþünenlerdeniz. Kim bilir belki bu saygýmýz ve edebimiz sebebiyle, bizler de onlarýn manevi evlatlarýndan oluruz. Anlayana Kýtmir bile edebi ve muhabbetiyle örnek deðil midir?

Güzel ahlakýn tamamlayýcýsý Resulullah Efendimize, ailesine, ashabýna ve onun kutlu soyu Ehli Beyt’e sonsuz salat ve selam olsun…


Þeyda DAL

radyobeyan