Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Hased ! By: sumeyye Date: 31 Aðustos 2010, 13:15:51
Hased !..

Biz insanlarýn birtakým korkularý vardýr. Kalbimizdeki ve kafamýzdaki ölçülerin yönüne göre deðiþir tabii bu korkular. Þüphesiz tek amacý Allah'a kulluk olan bir insan Allah'tan korkar, her an tetiktedir, günaha düþmek, harama düþmek, Resulullah'ý incitmek korkutur onu. Allah'tan korktuðu için de insanlarla arasý iyidir, ölçüsü saðlamdýr ve bu saðlam ölçüsüyle Allah-u Teala'nýn verdiði tüm güzellikleri yakalamasýný bilir, çirkin olanlarý atmayý becerir. Ayrýca Rabbinden gelen herþeye razýdýr.

    Gerek nimete, gerekse belaya. Ama bir de Allah-u Teala'nýn mahlukundan kimisini alim, kimisini cahil, bazýlarýný zengin, bazýlarýný fakir, bazýlarýný kuvvetli, amir, patron, kimisini cesur, kimisini abid yapmak suretiyle her birinin rýzkýný ayrý ayrý tayin ettiðini kalbine kabul ettirememiþ, bu da yetmezmiþ gibi kendisinden baþkasýnýn ilim-amel, mal-mülk, þan-þöhret bakýmýndan üstün olmasýndan korkan insan tipleri vardýr.

     Ve emin olunuz ki, bu korku kadar tehlikeli bir þey daha yoktur. Özellikle müslüman için. Çünkü fiiliyata dökülünce Resulullah Efendimize "muhakkak ateþ odunu yokettiði gibi, hasedde haseneleri silip yokeder." dedirtecek kadar korkunç kalbi maraza, hasede sebebiyet verir. Fakat hasedin zemmini sadece bu korkuyla sýnýrlandýrmak hata olur. Hepimiz biliyoruz ki, herhangi bir sebepten dolayý kendisine bir zararý dokunmuþ olana karþý insanoðlunun kalbinde
muhakkak buðz teþekkül eder. Þayet nefse sahip çýkýlmazsa da buðzetmek de yetmez, intikam sevdasýna düþülür. Baþka bir tarifle hasedin en þiddetli sebeplerinden birisi olan düþmanlýk zuhur eder. Öyle bir düþmanlýktýr ki bu, insan, düþmanýnýn baþýna bir bela geldimi Allah-u Teala'nýn kendisini mükafatlandýrdýðýný düþünecek kadar basitleþir, Allah katýnda yerinin çok büyük olduðunu düþünecek kadar da ileriye gider. Tabii bunun tam zýddý da olmasý mümkündür. Hasmýnýn nimetinde bir azalma, baþýnda bir bela göremeyince, Allah-u Teala'nýn nezdinde bir deðeri olmadýðý zannýna kapýlabilir. Sonrada gelsin
elem, gelsin keder.

    Yine birtakým insanlar vardýr ki, baþkalarýnýn kendisinden maddi-manevi yükselmelerine asla tahammülleri yoktur, karþýsýndakini herhangi bir nimetten kendisine zerre miskal önde olmasý düþüncesi bile aþaðýlanmaktan korktuklarý için kibirlenmelerine sebep olur ki, nitekim kafirlerin çoðunun Allah Resulüne "yetim bir genç bizi nasýl geçer, biz baþýmýzý nasýl ona eðeriz" demelerinin, peygamberlerin Allah'a olan yakýnlýklarýna taaccüp edip, hatta onlardan peygamberliklerinin zail olmasýný istemelerinin, üstünlüklerinden sýkýlmalarýnýn nihayetinde "Allah bir beþeri mi resul olarak gönderdi" (Ýsra-94) demelerinin sebebi hased deðil de nedir? Ayrýca maksat ve çýkarlarýnýn elden kaçmasýndan korkanlara, gözden-kalpten düþerlerse birtakým payelere, hedeflere ulaþamamaktan korkanlara ne dersiniz?

    Ya kendi nefsine rütbe ve nüfuz talep etme, üstelik de herhangi bir maksada varmak gibi bir niyetle deðil, sýrf alanýnda tek olmak, eþi benzeri bulunmamak, meth-ü senalarla poh pohlanmak arzusuyla yanýp tutuþanlara ne demeli? Daima baþkalarýnýn periþanlýðý hoþuna gidenler, baþkalarýnýn mülküyle halka cimrilik edecek kadar rezilleþenler, ya onlara ne buyurursunuz?

    Evet, haset bütün nimet ve iyiliklerin yalnýz kendi nefsine tahsil edilmesini istemekten, kendisinden baþkasýnda Allah'ýn nimetlerine rýza göstermemekten baþka bir þey deðildir. Ne çirkin haslettir ki haset, Allah-u Teala'nýn nimetine düþman olmakla, O'nun hükmüne öfkelenmekle, kullarý arasýndaki taksimatýný beðenmemekle ayný manaya gelir ve cehaletin ta kendisidir. Hiçbir kimse yoktur ki hasediyle Allah-u Teala'nýn ne kendisine ikram ettiði nimeti artýrabilsin, ne de hased edilenin nimetinde bir azalmaya neden olsun. Aksini düþünen ise hakikaten ya aptaldýr ya da Allah'ýn ilmi ezeliyesinde aleyhte yazýlmayan bir belanýn gelip çatmayacaðý gibi lehte yazýlmýþ bir rýzkýn da ondan baþkasýna ulaþmayacaðýný idrak edemeyecek kadar marazlý bir beyne sahiptir. "Bil ki muhakkak senden geçen (bela ve menfaat) sana ulaþacak deðildir. Kader-i ilahi de sana ulaþacak muhakkak senden geçmez" hadisi de bu hakikate ýþýk tutmaz mý?
Ve iþte tüm bunlara binaen ancak haset nimete karþý yapýlýr diyor

    Ýmam-ý Gazali. Yine imam-ý Gazali hasedi derekelerine ayýrýyor:

   Birincisi; haset ettiði kimseden nimetin zail olup gitmesini istemesidir.

   Ýkincisi; haset ettiði kimsenin nimetine talip olduðundan dolayý istiyor ki, o nimet ondan alýnsýn, kendisine verilsin! Mesela haset ettiði adamýn güzel evine veya güzel kadýna veya nafiz olan salahiyyet ve yetkisine veya elde etmiþ olduðu geniþ servetine talip olmasý gibi... Ýstiyor ki bunlar arkadaþýndan alýnsýn kendisine verilsin! Binaenaleyh istediði o nimetin ortadan kalkmasý deðil de kendisine intikal etmesidir.

   Üçüncüsü; nimetin aynýsýný deðil de benzerini kendi nefsine istemesidir. Dördüncüsü; kendi nefsine gýbta ettiði kimsenin nimeti gibi bir nimeti istemesidir. Nimetin zail olmasýný istemez. Ýþte bütün bunlar gösteriyor ki, hasedin imana, ahiret hayatýna zararý oldukça büyüktür. Sadece uhrevi hayata mý, dünya hayatýna da zararý küçümsenecek gibi deðildir. Haset sahibi dünyada yapmýþ olduðu hasetten dolayý sürekli elem, üzüntü içerisindedir. Allah-u Teala'nýn hasmýna verdiði nimetleri gördükçe mahrum, üzüntülü, kalbi daðýnýk, göðsü dar bir vaziyette geçirir ömrünü, hayatýný.

    Onu hiç kimse hiçbir þekilde memnun edemez, ta ki nimetlerin zail olmasýný görmekten gayrý. Ayrýca böyle insanlar gazaplý olmalarý, cimri olmalarý, asýk suratlý olmalarý, ahlaksýzlýklarý, tembellikleri nedeniyle toplumda hiç sevilmezler. Öte yandan haset edilen zatýn elindeki nimette Allah'ýn takdir ettiði güne kadar elinde durur. Onu kaldýrmaya hiç bir güç yetmez. Bilakis kendisine haset edilen þahýs, kendisine haset edildiði sürece o mazlumdur, hele bir de aleyhinde atýlýp tutuluyorsa, ayýplarý meydana dökülüyorsa, onun kötülükleri anýlýyorsa kendisine haset edenin bütün sevaplarýna nail olur. Çoðu zaman da haset edici, düþmaný için istediðine kendisi müptela olur.

     Hatta Aiþe validemiz der ki; -Ben Hz. Osman için neyi temenni ettiysem hepsi benim baþýma geldi. Hatta ben onun için ölümü temenni etseydim mutlaka ölürdüm. Her þey o kadar açýk ki, hem uhrevi hem de dünyevi zararlarý oldukça büyük, hasedin. O halde çözüm ne? Çözüm Resulullah Efendimizin de buyurduðu gibi, "Üç þey vardýr ki onlardan hiç kimse kurtulamaz. Su-i zan, uðursuzluk sayma, haset. Onlardan kurtuluþ yolunu size bildireyim mi? Su-i zanda bulunduðunda onu incelemekten vazgeç, uðursuzluk düþüncesine kapýldýðýn zaman onu geçiþtir. Haset etiðin zaman da onu isteme". Evet, ne iblis gibi kibirlenmek, ne de karun gibi nimete isyan etmek istemiyorsak kalbimize gelen hasedi istememeli, asla kalbimizde vuku bulan hasedi azalara sirayet ettirmemeliyiz.

    Tabii ki bunu her türlü adiliðin fýr döndüðü, nefsani hastalýklar için her ortamýn kendiliðinden azýr olduðu, insanlarýn hayýrda deðil de birbirini yemek için adeta yarýþtýðý þu devirde, binlerce kalp marazýyla beraberken tek baþýmýza yapmamýz mümkün deðildir. Ýhtiyacýmýz olan Rabbani ölçüyle ölçülenmiþ, Kur'an ve sünnet ýþýðýnda yaþayan, nasýl ki mide mütehassýsýnýn mide üzerine ihtisas yaptýðý gibi, nefs ve kalp üzerine ihtisas yapmýþ, nefsin bütün çýkýþ noktalarýný bilen, ona Allah dedirtecek bir terbiyeci, Allah dostu nerede bulursak orada yapýþmalýyýz eteðine.

   Yoksa sonumuz...



Halime Alçay

radyobeyan