Bir kirpi oku mesafesindeki sevgi By: reyyan Date: 30 Aðustos 2010, 17:38:39
Banu YAÞAR
Bir kirpi oku mesafesindeki sevgi
‘Uzaklýk kadar, fazla yaklaþmýþ bir yakýnlýkta acýtýr insaný...’
Kirpilerin üþüdükleri zaman nasýl ýsýndýklarýný biliyor musunuz? Bu soru da nereden çýktý diyebilirsiniz? Ya da sevgiyle kirpilerin nasýl bir baðlantýsý olabilir ki? diye düþünebilirsiniz. Ama inanýn bana onlarýn ýsýnmak için yaptýklarý davranýþta sevginin ideal tanýmýný bulacaksýnýz…
Kirpilerin ýsýnmak için kullandýklarý yöntem oldukça ilginç... Ýlk okuduðumda bana çok farklý çaðrýþýmlar yapmýþtý. Havalar soðuduðunda ýsýnabilmek için birbirlerine sokuluyorlar, ama oklar birbirlerinin vücuduna deðmeye baþlayýnca bu mesafeyi koruyorlar. Yani daha fazla yaklaþmýyorlar. Bu aslýnda onlarýn katlanabilirlik sýnýrýný belirliyor. Acýyý hissettikleri an duruyorlar. Özel alan her biri için korunuyor. Isýnýrken kendilerine ait alaný da korumuþ oluyorlar.
Ýki insanýn iliþkisinde de katlanabilirlik sýnýrýndan söz edebiliriz. Genellikle bu mesafe korunmadýðý zaman ya canýmýz acýr, ya da rahatsýz oluruz. Karþýmýzdaki insana bu sýnýrý gösterememenin sýkýntýlarýný yaþarýz. Kendi mahrem alanýmýzý korumakta zorlanýrýz. Birbirimize yakýnlýk ve sevgi için sokulduðumuzda, o ince mesafeyi koruyabilsek keþke…
Birisini sevdiðimiz zaman, onun her þeyiyle bize ait olmasýný, en yakýn mesafede durmasýný ve bizim bilmediðimiz hiçbir sýrrýnýn olmamasýný isteriz. Bazen öylesine yaklaþýrýz ki, sevgimizle onu boðarýz. Uzaklýk kadar, fazla yaklaþmýþ bir yakýnlýkta acýtýr insaný. Sevginin esmeye yer bulamadýðý alanda, sadece nefes alamamakla kalýnmaz hayal bile kurulamaz.
Bu bazen eþimiz, bazen çocuðumuz, bazen de yakýn bir arkadaþýmýzdýr. Onun bizim dýþýmýzda yaþayacaðý deneyimleri kýsýtlarýz, kýskanýrýz. Ölümcül bir oyuna dönüþür iliþki, ama kendini kurtarmakta ciddî bir çaba gerektirir. Biz olalým derken, iç içe girmiþ tek bir ben oluveririz. Diðer benin içinde kendi benimiz erir ya da kaybolur. Bazen bunu fark etmek yýllarýmýzý alýr, bazen biz içinde ben olma çizgisi öyle ince bir sýnýrdýr ki, tanýmlamak kadar, yaþamak da zordur. Ýnce bir beceri gerektirir. Kendin yok olmadan, diðerinin kimliðinde erimeden ve bunu yaparken de hýrçýnca bir varoluþ sergilemeden, yaradýlýþýnýn sana sunduðu özel yönlerini tanýmak ve yaþamak… Bunu fark etsek bile hayatýmýza aktarmamýz ne kadar zamanýmýzý alýrdý, hangi yaþlara geldiðimizde bunu gerçekten yaþayabilirdik acaba?
Bizim toplumsal iliþki mantýðýmýzda; iç içe, dipdibe olmak saðlýklý bir birlikteliðin esasý olarak görülür. Piknik alanlarýnda bile herkes birbiriyle sýrt sýrta oturur. Biraz uzak duran yadýrganýr, merak edilir ve çeþitli kurgularla yargýlanýr. Kendini beðenmekle suçlanýr. Kendine alan býrakabilen, hayýr demeyi baþarabilen insanlar kabul görmez, enaniyet sonucu böyle davrandýðý düþünülür.
Bir kirpi oku mesafesinde, ama yýllarca yýpratmadan, tüketmeden, taptaze bir sevgiyi yaþamak… Bu duyguyu en güzel þekliyle Halil Cibran’ýn þiirlerinde bulabiliriz. Þair, saðlýklý bir sevginin tatlý betimlemelerini yapar þiirlerinde…
‘Siz beraber doðdunuz ve hep öyle kalacaksýnýz.
Ölümün beyaz kanatlarý, sizin günlerinizi daðýttýðýnda da beraber olacaksýnýz.
Fakat birlikteliðinizde belli boþluklar býrakýn.
Ve izin verin, cennetlerin rüzgârlarý aranýzda dans edebilsin...
Birbirinizi sevin; ama sevgi bir bað olmasýn,
Daha ziyade, ruhlarýnýzýn sahilleri arasýnda
hareket eden bir deniz gibi olsun.
Ve yan yana ayakta durun; ama çok yakýn deðil,
Çünkü bir mabedin ayaklarý arasýnda mesafe olmalýdýr;
Ve meþe aðacýyla, selvi aðacý, birbirinin gölgesi altýnda büyüyemez.’
Hayatta bazý þeyler o kadar narindir ki, gereken özeni vermezsen, söner ve yok olur, sürekli onu beslemen gerekir. Eðer ona zaman vermezsen, nefes aldýrmasan da boðulur gider. Avucundaki küçük bir serçe gibi… Çok sýkarsan ölür, gevþek býrakýrsan da uçar gider. Sevgi de aynen böyledir, ince bir kavrayýþta tutman gerekir avuçlarýný, ama bu ne kadar olmalý dersen?
Bunun ölçüsünü sana ancak kalbinin sesi verebilir…
radyobeyan