Ramazan da bir sevgili gibi By: ezelinur Date: 30 Aðustos 2010, 10:32:34
Ramazan’da bir sevgili gibi
Uyuyorsun, uyanýyorsun. Sabahlarý uyanmak yerine, gecenin ortasýnda uyanýyorsun bu kez. Belki en derin yerinde uykunun. Artýk uyanmanýn önkoþulu haline gelen gün ýþýðý yokken. Kopkoyu bir karanlýða açýlýyor gözlerin. Zamaný algýlayýþýn sarsýlýyor kökünden. Bu daha ilk sahur.
Karanlýða uyanarak adým atýyorsun Ramazan’a. Geceleyin yemek yiyerek adým atýyorsun. Sabah uyandýðýnda kahvaltý etmeyeceksin artýk. Rutin, bir gecede alt üst olmuþ.
Þafaðýn söküþü, güneþin yükselmesi, gölgenin kendisinin iki katýna çýkmasý ve günbatýmý: Bugüne dek farkýnda olmadan koruduðun rutinin bozuluþuna bir ay boyunca tanýk olacaklar. Zaman içinde kendi zamanýnýn açýlýþý bu.
Ýlk günlerde, alt üst olan alýþkanlýklarýný terk ediþin seni biraz zorluyor. Þimdi artýk sektör haline gelen yeme içme ve gurme kültürünün post modern hayata dayattýðý ‘sýk sýk azar azar yiyin’ talimatýna alýþmýþ miden neye uðradýðýný þaþýrýyor. Karnýn acýksa da yiyemeyeceðin için, erteliyorsun acýkmayý.
Uyumanýn, konuþmanýn, acýkmanýn senin asli tabiatýndan gelen bir rutin olduðunu hatýrlýyorsun. Çünkü rutin fýtratýnda var senin. Ýþte bundan sonra, Ramazan boyunca kendi rutinlerini de oluþturacaksýn. Hayatýn akýþýndan sapacak, kendi debinde akacaksýn.
Daha ilk günlerden itibaren yemek ile arandaki iliþkinin niteliði de deðiþiyor. Haz ve tüketim kalýplarýn daðýlýp gidiyor. Ýhtiyaç fazlasý bir tek lokmaya bile yer yok artýk içinde. Nefsinden kurtulman deðil amaç, zaten bu imkânsýz.
Onunla uyum içinde varolabilmenin provasý bu. Kendi zevkine, egona, çýkarýna ve amacýna uygun olarak yaptýðýn bir þey deðil. Allah için ve O’nun adýyla yaptýðýnda, kendi nefsini çýkarmýþ oluyorsun aradan.
O’nun için yapmaktasýn evet. Nefsinin rýzasý için deðil, baþkalarýnýn rýzasý için deðil. Sadece O’nun rýzasý için. Rýzanýn ölçüsü kalptedir.
Eðer bir rekabet hýrsý içine girip acýkmamaktan zevk almaya baþlarsan ya da acýkmaktan þikayet etmeye baþlarsan: Yine araya nefsin girecek. Ve kalp ölçün bozulacak.
Rutinin içinde yeni bir rutin, zamanda yeni bir zaman açtýn. Üstelik bu zaman da her gün deðiþiyor. Saatler kýsalýyor, uzuyor. Ýbadetlerinin rutini durmaksýzýn deðiþiyor. Aslýnda, tüm saatleri, günleri, yýllarý tavaf ediyor oruç ibadetin. Rutin; çeþit içindeki sonsuz çeþitlilik senin için.
Saatler, günler geçiyor ve güzelleþiyorsun, çünkü her þeyi sevgilisi için yapan bir âþýða dönüþüyorsun giderek. Seni silen bir güzellik. Baþtan aþaðý.
Baþlangýçta toprak ve suyla yoðrulmuþ ‘hamur’un cansýzdý. Kýpýrtýsýzdý. Ona üflenen ruh sana cesedinin nasýl olduðunu gösterdi. Kendini insan olarak bilmen için, belki tek nefesle içine çektiðin bir ruh gerekiyordu sana. Bir ‘iç’ gerekiyordu. Can gerekiyordu.
Seni Seven, sana can verirken, O’nu sevmeni arzu etti senden. O’nu sevmek, O’nu bilmekle oluyordu. Ama asýl, O’nun seni sevdiðini, rahmetinin her þeyi kuþattýðýný, gazabýný bile geçtiðini ‘oku’maya baþlamanla bildin bu sevgiyi:
Bunun adý ibadet. Seven de sensin, sevilen de.
Ýþte oruç, bu aþký bilmenin en ‘ýþýklý’ yollarýndan biri. Bilmek bir ibadet olarak senin vicdanýna yüklendi. Sana emanet edileni ancak aþkla koruduðunda iradeni kullanmýþ olacaksýn.
Teslim olmanýn gücü de burada zaten. Senden iradeni istiyor. Arzunu, hevesini, þevkini istiyor.
Yalnýzca miden deðil, aðzýn, dilin, ellerin, ayaklarýn; tüm uzuvlarýn birlikte oruç tutuyor, teslim oluyorlar. Hakikatin birliðine varýyorsun. O’nu bilmenin bütünlüðünü (parçalanamazlýðýný) vicdanýnda duyuyorsun.
Ve seni kadavra olarak kalmaktan alýkoyan oruç da sana tanýklýk ediyor, edecek. O da seni tutuyor çünkü. Bunu kimseden öðrenmedin. Öðrenemiyorsun. Sevgili olmayý kimseden öðrenemezsin.
Varlýklarýn varoluþ hikmetlerini ima eden iþaretleri ‘olduðu gibi’ görmeye baþlýyorsun oruçluyken. Dünyayla ve vücudunla arana bir perde indiðinde, hakikatle arandaki perdeler usulca kalkmaya baþladý.
Vakit yaklaþýrken, tabaðýna yiyeceðini koyup bekliyorsun. Vakit girince tabaktaki yemek bir anda sana serbest hale gelecek. Yiyecek bir tabak yemek bulamayanlarý daha yakýndan anlýyorsun. Uzatýyorsun tabaðýndakilerden birazýný. Baþkalarýyla paylaþýyorsun.
Müthiþ bir sofra bu. Sýrrý her lokmada paylaþýyorsunuz. Dünyanýn bütün sýrdaþlarýyla kardeþ oluyorsunuz. Giderek her meþrepten insan katýlýyor sofraya. Sýr paylaþýldýkça tutuluyor. Çünkü sýr, herkesin kendi tabaðýnda.
Leyla Ýpekçi – Taraf
radyobeyan