Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Mutlu olabilmek elimizde By: sumeyye Date: 29 Aðustos 2010, 14:29:29
Mutlu Olabilmek Elimizde


Amaç mutluluksa mutlu olmak elimizde. Ýnanan bir insan olarak mutlu olmak o kadar kolay ki... Bütün dýþlamalardan tenzih ederek söylüyorum; sokakta dolaþan herhangi bir insan olmadýðýmýzýn farkýnda olmakla baþlamalý herþey. Sýradan olmadýðýmýzý, bir nesne, bir meta, sadece “birþey”  olmadýðýmýzý farketmek; kelimelerin bizi hapsettiði yerlerden kurtulup gönlü, ruhu, içi dopdolu bir canlý olduðumuzu hakikaten hissetmek...

   Hüznün, neþenin, yerine göre gelgitlerin insaný olurken, hayat bizi örselerken dahi bunu farketmek çok önemli. Buna bir bakýma “kendimize dokunmak” diyelim. Herþeyden bir haz almaya çalýþan gayesiz insanlarýn -haz almak tek baþýna gaye olamaz- dünyasýnda, baþýmýzý iki elimizin arasýna alýp, “ben kimim, neyim, nereden geldim, nereye gidiyorum.” sorularýyla bir kez olsun kendimize dokunmak, kendi “ben”imizi kendi gerçeðimizle sarsmak, sallamak, uyarmak, uyandýrmak... Ýnsanla ilgili “bilgi kirliliðini” aþýp, bir kez olsun kendimize vakit ayýrmak... Hayatýn debdebe, hengame ve kaoslarý arasýnda, anlam dünyamýzý koruyarak, bir kez olsun kendimize “Dur!” demek, “nereye gidiyorsun?” sorusunu düþünerek cevaplamak, tabir yerindeyse “kendimizle hemhal olmak”, “baþbaþa kalmak”, kendimizi “geçici” dünya gaileleriyle üzmemek, “dünyalýk” olan herþeyin “neþ’esine kendimizi kaptýrmamak”; biraz sonra ya da sonunda, elimizden kayýp gidecek þeyler için “gönlümüzün tüm enerjisini” sýradýþý bir kullanýmla ona hasretmemek...

   Beklentilerimizi mutlaka ama mutlaka bir ucunda manevi tarafý olan bir yere yaslamak ve ona yaslanmak; herþeyin manevi bir karþýlýðý, yorumu, tarzý, estetiði, derinliði, hikmeti, gayesi oduðunu düþünmek... Hiç kolay deðil ama, mutlaka yaradaný her daim akýlda, þuurda tutmak; bunu akletmek ve kendi içimizde ve dýþýmýzda bunun mücadelesini vermek... O’nsuz yaþanmayacaðýný, yaþanamayacaðýný bilmek... Tüm bunlar, kökü ruhumuzun her tarafýna iþlemiþ olan hakikati unutmamakla mümkün. Aksi halde köksüz aðaç olmanýn mümkün olmadýðýný görmek gerekiyor artýk.

   Ahiret düþüncesinin mutlak gerçek, yaþadýðýmýz hayatýn ise bize bahþedilen bir gerçeklik oluþu, artýk koca kainatta bizim için özel bir mekan olarak oluþturulduðu gayet açýk olan yeryüzünde kesinlikle kýsa bir zaman dilimini birlikte paylaþtýðýmýz canlýlar olduðumuzu öyle açýk bir þekilde haykýrýyor ki, bu sesi duymak için özel bir çaba bile gerekmediði o kadar açýk ki; tüm organlarýmýz, duygularýmýz, hüzünlerimiz, dýþýmýzdaki alem, her an bunun oluþ, varoluþ ve duruþunun tezahürleriyle dolu. Artýk yeni bir þehadete gerek kalmayacak kadar açýk bu.

   Bugün varoluþ açýsýndan nerede durduðumuzu anlamak hiç de zor olmamasýna raðmen insanlýk, adeta kendi beynini yiyen ucubeler durumuna indirgemiþtir kendini. Oysa insanlýðýn da ayný maceraya dahil olduðu dinler tarihi açýsýndan bakýldýðýnda peygamberler aracýlýðýyla, üstelik de asla tekrarý olmayacak son bir peygamber aracýlýðýyla uyarýlmýþ, yönlendirilmiþ olan insana düþen görev, bu tavrýn her yönüyle ne denli büyük bir þefkatin eseri olduðunu farketmek olmalýdýr. Çünkü Peygamberler insanlýðýn manevi hafýzasýdýr. Geçmiþ o seçilmiþ yüce simalar sayesinde anlam bulur. Bugün insanlýðýn en büyük sorunu her biri bin yýllýk bir zaman dilimine ýþýk tutan, sonuncusu ise yaþlý dünyanýn ahir ömrüne kadar hilafsýz devam edecek olan o yüce sese, ilahi hitaba kulaklarýný týkayarak saðýrlaþtýðý için hikmetten uzaklaþan ve aðzýndan hikmete dair tek kelamý bile çýkaramaz hale gelen, sadece gördüðüne inandýðý için kendi mümkün dairesinde görebildiði hayatý anlamlandýrmak durumunda kalan fakat otistikler gibi, kendi gerçeðine dokunmayýnca iletiþim kuramayan marazlý durumuna düþmüþ olmasýdýr. Anasýz, babasýz, kardeþsiz büyüyen bir çocuk, ilahi bir yardým eli deðmemiþse, ne kadar mutlu olabilir ki...

   Geçmiþi ve geleceði olmayan bir canlý, ne kadar insan kalabilir ki... Ýþte bütün bu yükün altýndan, büyük bir þefkatin eseri olan hafifleticilerle kalkýlabilir. Buradan bakýldýðýnda insanýn yükü hakikaten aðýrdýr. Tüm bu aðýrlýðýn üzerine günümüzde, sýnýrsýz tüketim arzusu, zevkçilikle asla sonu gelmeyecek bir tatmin ihtiyacý, insaný insanlýktan çýkartan duygu fakirlikleri ve küntlükler eklendiðinde, hakikaten çekilmesi mümkün olmayan yükler insanoðlunun o cýlýz sýrtýna yüklenmiþ görünmektedir.

   Mutlu olmak aslýnda umutlu olmaktýr. Mutluluk anlýk zevklere indirgenirse insanýn mutsuz zamanlarý hiç þüphesiz daha fazla olacaktýr. Mutluluðun birþeyi beklemek ya da bir yerde olmak nevinden kýstaslarý dahi, insanda zevklere kýyasla daha tatminkar bir huzur saðlamakta. Mutluluðu sadece bir an için sureten kendini iyi hissetmeye indirgersek, mutluluk yine mutsuzluðu davet etmekte. Ýnsanýn belki bunlarýn hepsine ihtiyacý var ama en iyisi tüm bunlardan baðýmsýz bir huzur halini mutluluðun mihveri yapmaktýr. Huzur ise beþ duyuya yani zevklere deðil, kalbe baðlý bir haldir, durumdur. Aklýn huzuru dahi kalbin huzuruna baðlýdýr. Nitekim teslimiyet ve tevekkül halleri, zihinsel yoðunluk ve sýkýntýlarý bir anda izale edebilecek ilginç bir etki ve güce ulaþtýrýr insaný. Eðer sadece bedenî iyilik halini esas alsak, bazen ölürken dahi insanýn mutlu olabileceðini nasýl gözardý edeceðiz. Herþeyin üzerimizde emanet olduðu þu dünyada son emaneti de býrakýp gidivermek, manevi bir haz deðildir de nedir Allah aþkýna... Ýnsanýn mutluluðu bu kadar zor bir hal olmasa gerek. Bugün çikolatanýn dahi insaný zevken mutlu ettiðini hepimiz biliriz. Bunlarý söylerken amacým, hayata niyet olarak mutlu olmanýn hiç de zor olmadýðýna kendini inandýrmýþ insanlar olarak baktýðýmýzda, mutsuzluðun dahi çok geçici bir þey olduðunu, bir tünele girip çýkmaktan farklý olmadýðýný görmemizi saðlamaktan ibarettir. Herþeyden ihtiyacýn kadar edinmek, ihtiyacýn kadar almak hakikaten güzel bir ölçü. Mesela sanki insana cenneti vermiþler gibi sevinmek, dünyalýk neþ’eler için fazla gelmez mi? Ya da dünyalýk bir meseleye sanki cehenneme düþmüþ gibi üzülmek, çok gereksiz bir duygu ayýbý deðil midir? Demekki önemli olan, içinde yaþadýðýmýz imtihan dünyasýnda, karþýmýza çýkan olaylara manevi gayeler açýsýndan ve bir anlam dairesi içinde bakabilmektir. Bu da ancak, hayata hakettiði deðeri, gayeci bir bakýþ açýsýyla, ne bir eksik ne bir fazla olarak bakmayý becerebilmekle mümkündür. Yani gaye insaný olmakla...

   Peki, gaye insaný olmak ne demektir? Bugün bu kavramýn içini doldurmak, zamaný en güzel þekilde deðerlendirmeyi beraberinde getirmektedir. Zaman ne ile doldurulur sorusu ise, zamana baðlý olarak, bize verilen mühletin niye verildiðini bilmekle mümkündür. Bu sorular önümüze adeta bir anlam sarmalý, anlamlar yumaðý, içiçe hikmetlerden oluþan bir hayat tasavvurunun bilgisini vermekte. Yani hayata biçilen gaye, varlýðýn varlýk sebebi, hayatýn müstesna öznesi olan insana Yaratýcýnýn müstesna bir rol vermesinden kaynaklanýyor. O halde gayeyi verenle kurulacak sýcak ve doðru iliþki ki buna muhabbbet diyoruz; insaný, her daim mutlu kýlacak hayata dair ipuçlarýný, gizemli bir biçimde insanýn tam da kucaðýna koyuvermekte. Buradan da anlaþýlýyor ki, “bulanlar, aslýnda arayanlardýr.” Aramadan bulunmaz, arayarak bulunan þey ise, çok kýymetlidir. Birþeyi kýymetli kýlan ise, hakikat planýnda emek sarfedilerek ele geçen, ele geçtiðinde de kýymeti bilinendir.

   Öyleyse, bize verilen hayatýn kýymetini bilmek ve en güzel þekilde deðerlendirmek, “mutlu olmanýn” anahtarýdýr diyebiliriz.

Yazýmýzý bitirirken Niyazi Mýsri Hz.’nin o güzel beyitiyle bitirelim ki, aþk olsun:

“Allah’tan gayrý nesne yok, gözsüzlere püryan imiþ...”


Dr. Alper Yücel ZORLU

Ynt: Mutlu olabilmek elimizde By: Sevdacýk Date: 29 Aðustos 2010, 21:01:45
Mesela sanki insana cenneti vermiþler gibi sevinmek, dünyalýk neþ’eler için fazla gelmez mi? Ya da dünyalýk bir meseleye sanki cehenneme düþmüþ gibi üzülmek, çok gereksiz bir duygu ayýbý deðil midir? Demekki önemli olan, içinde yaþadýðýmýz imtihan dünyasýnda, karþýmýza çýkan olaylara manevi gayeler açýsýndan ve bir anlam dairesi içinde bakabilmektir. Bu da ancak, hayata hakettiði deðeri, gayeci bir bakýþ açýsýyla, ne bir eksik ne bir fazla olarak bakmayý becerebilmekle mümkündür. Yani gaye insaný olmakla...       Elimizdekilerin kýymetini bilip mutlu olabilmek dileðiyle..

radyobeyan