Her eve bir kampanya By: sumeyye Date: 26 Aðustos 2010, 17:59:56
Her Eve Bir Kampanya
Yaþ ne kadar büyürse büyüsün insanýn sevgi ihtiyacý ve isteði kaybolmaz. Hepimiz öyle deðil miyiz? Yaþýmýz kýrký bulsa da özellikle anamýzýn-babamýzýn dizine baþýmýzý koymaktan ne kadar mutlu oluruz. Baþýmýzý þöyle bir okþasa anamýz ya da babamýz, içimizde bir rahatlama ve gevþeme hissederiz. Kendimizi güvende hissederiz. Biliriz ki onun sevgisi hiç bir karþýlýða göre deðildir. Severken karþýlýk beklemez ki anamýz- babamýz. Sadece sever. Yalnýzca onun kuzusu yavrusu olduðumuz için sever.
Þöyle bir gözlerinizi kapayýn. Geçmiþe bir yolculuk yapýn. Hatýrlayabildiðiniz en küçük yaþa doðru olabildiðince inin. Biliyorum ki, þu an bu yazýyý okurken hepiniz o kýymetli çocukluk yýllarýna döndünüz.
Evet, hatýrladýnýz mý o dönemleri? Neler yapardýnýz neler. Akla hayale gelmeyen yaramazlýk kurardýnýz zihninizde de onu yapardýnýz. Bir de ‘hin hin’ gülerdiniz azarlanmýþ olsanýz bile. Ama yine severlerdi sizi ananýz ve babanýz.
Hani sokaða çýktýðýnýzda, parka gittiðinizde önceden tembih edilse ve sen de ‘söz’ demiþ olsan bile nasýl da çamurla oynardýnýz! Kumla toprakla çamurla oynamak ne kadar hoþ gelirdi deðil mi?
Hatýrlýyor musunuz size alýnan ilk oyuncaðý?
Elinize alýp oynamaya baþladýktan sonra ne kadar sürerdi saðlam kalmasý? Þöyle bir hatýrlayýn. Merak ederiniz deðil mi içinde neler olduðunu? Hemen bir yolunu arar ve açardýnýz ya da kýrardýnýz içini görmek için. Hiç bir þey de bulamazdýnýz içinde. Ama merakýnýza da engel olamazdýnýz deðil mi?
Yaðmur yaðmýþ küçük küçük su göletleri oluþmuþ sokaklarda ya da kaldýrýmda giderken þöyle bir etrafýnýza bakýn. Neler göreceksiniz? Küçük çocuklarýn o cicili bicili ayakkabýlarýyla yepyeni elbiseleriyle o sulara bastýklarýný, o suya basarken etrafa ve kendi üzerlerine çamurlu suyu sýçrattýklarýný göreceksiniz. Annesinin babasýnýn üzülmesinin aksine onlarýn ne kadar mutlu olduklarýný, ne kadar neþeli olduklarýný göreceksiniz. Hiç gizlemeye gerek yok, utanmaya da lüzum yok, sizler de yapýyordunuz deðil mi? Çok kýzarlardý anneniz-babanýz ama kendinizi alamazdýnýz o iþleri yapmaktan.
Ne günlerdi deðil mi?
Azarlanmýþ bile olsan, bir kaç dakika içinde hepsini unutup nasýl eðlendiðini anlatýrdýn arkadaþlarýna ya da kardeþlerine deðil mi?
Peki ne deðiþti?
Sen küçüktün þimdi büyüksün.
Sen çocuktun þimdi anne ya da babasýn.
Eskiden senin yaptýðýn ve zevk aldýðýn davranýþlarý þimdi çocuðun yapýyor. Yani senin yolundan gidiyor. Þimdi yanlýþ bulduðun ama önceleri yapmaktan zevk aldýðýn iþleri yapýyor.
O da çocukluðunu yapýyor.
O da çocukluðunu yaþýyor.
Annen sana kýzdýðý zaman bile onun kucaðýna atlýyordun. Azarlandýðýnda bile ona sarýlýyordun. Bunlarý sen yaþýyordun. Bunlarý sen yapýyordun.
Senin çocuklarýn uzaydan mý geldi?
Bunlar yani senin çocuklarýn özel fabrika imalatý mý?
Elbette hayýr....
Her varlýk gibi çocuklarýmýz da kendi yaratýlýþý gereði yapmasý gerekenleri yapýyorlar.
Çocuklarýmýz yaratýlýþtan var olan öðrenme ve merak dürtülerini gidermek için tecrübe ediyorlar.
Bu onlarýn en doðal hakký deðil mi?
Kim alabilir onlarýn bu en doðal haklarýný ellerinden?
Eðer alýrsak ne olur biliyor musunuz? Onu hiç düþünmeyin, aklýnýza bile getirmeyin. Çünkü o en doðal haklarýný ellerinden alýrsan, iþte o zaman akla hayale gelmeyecek davranýþlarý bekleyebilirsin.
Biz yetiþkinler anne babamýzý, ilköðretime baþlayana kadar, en mükemmel ve en güçlü insanlar olarak görürdük. Onlar yani anne ve babamýz bizi koruyup kollayacak birer dayanaðýmýzdýr.
Bir yaþanmýþ hikaye anlatacaðým: Bir baba, eþi ve iki çocuðuyla kayýnpederine ziyarete giderler. Evde koyu bir sohbet baþlar, baba ile kayýnpeder arasýnda. O sýrada küçük kýzý elinde bir kaç cevizle babanýn yanýna gelir, "baba bunlarý kýr" der. Baba o cevizlerle uðraþmak istemez ve "yavrum dayýna ver, ben kýramam o kýrar" der. Çocuk cevizleri alýr dayýsýna götürür. Dayý, eliyle cevizleri kýrar ve yerler. Aradan bir kaç gün geçer ve elektrik kesintisi olur. O sýrada dýþarýda aþýrý bir rüzgâr ve gürültü de vardýr. Çocuk korkar. "Hadi dedemlere gidelim" diye tutturur. "Ben korkuyorum gidelim. Ben evimizde durmak istemiyorum" der. Anne ve baba çocuðu sakinleþtirmek için çalýþýrlar. "Kýzým korkma baban bizi korur" der anne. Baba "bak ben sizi korurum ben güçlüyüm" der. Ama çocuk "hayýr sen bizi koruyamazsýn. Dedemlere gidelim" diye aðlamaya devam eder. Baba kýzýyla konuþur. "Neden seni koruyamayacaðýmý düþünüyorsun yavrum" der. Çocuk "Hatýrlýyor musun baba, sen ceviz bile kýramýyorsun bizi nasýl koruyacaksýn. Dayým güçlü, o cevizi kýrdý, o beni korur. N’olur dedemlere gidelim."der. O zaman baba, çocuðun gözünde, ‘koruyan güçlü bir baba’ imajýný kýrdýðýný farkeder. Hemen evde arayýp birkaç ceviz bulurlar. Baba eline cevizleri alýp sýkarak kýrar. "Bak gördün mü kýzým, ben de güçlüyüm kýrabiliyorum" der.
O zaman neden kýrmadýðýný sorar çocuk. Baba þöyle cevap verir: "Kýzým o sýrada dedenle konuþuyorduk, konuþma daðýlmasýn diye uðraþmak istemedim, onun için dayýna göndermiþtim, bak þimdi kýrdým o zaman da kýrardým. Aslýnda ben de çok güçlüyüm gördün deðil mi?" Ýþte o zaman çocuk "Yaþasýn benim babam da çok güçlü, o beni, annemi, ablamý korur. Artýk gitmeme gerek yok" deyip babanýn boynuna atlar.
Bakýn bu örnekte olduðu gibi, farkýnda olmadan çocuðumuzla aramýza bir sürü engel koyan aslýnda biz yetiþkinleriz. Çocuklar babalarýna dayanmak isterler. Onlara güvenmek isterler. Dayandýklarý ve güvendikleri zaman çok kolay hareket ettikleri görülür. En küçük bir hareketimiz bakýn nelere mal oluyor.
Hiç düþünür müydünüz kýrmaktan kaçýndýðýnýz için bir ceviz yüzünden çocuðunuzun gözünde zavallý ve güçsüz biri olacaðýnýzý?
Ýþte bunun gibidir diðer davranýþlarýmýz da. Gözümüzde çok basit ve küçük gördüðümüz, önemsemediðimiz bir davranýþýmýzýn ne gibi sonuçlar doðurduðunu ya da doðuracaðýný bu gözle, bu bakýþ açýsýyla, bu anlayýþ ve idrakle deðerlendirelim.
“Caným çocuk kocaman oldu, ayný bebek gibi yine mi ona sarýlayým, kucaklayayým” diye düþünmeyeceðiz. Eðer sen kendi çocuðuna sarýlýp kucaklamaktan vazgeçersen, onun da baþkalarýna sarýlabileceðini, uygunsuz kiþilerle uygunsuz davranýþlara yönelebileceðini, o sevginin bir ifadesi olan sarýlma-kucaklaþma-öpme ihtiyacýný farklý yollardan karþýlayabileceðini unutmamak gerek.
Sevgi ve ilgi bir ihtiyaçtýr. Önce evde buna çocuk doymalýdýr. Bu ihtiyaç doðru ve zamanýnda karþýlanmalýdýr.
Onlar bizim yavrularýmýz deðil mi, neden onlardan bunu esirgeyeceðiz ki?
Onlarýn en küçük bir hastalýðýnda, sýkýntýsýnda uykusuz geceler geçiren bizler deðil miyiz?
Doðunca sevindiðiniz, bebekliðinde kucaðýmýzdan indirmediðimiz, yemeyip yedirdiðimiz, içmeyip içirdiðimiz, giymeyip giydirdiðimiz, herþeyimizi onlara feda ettiðimiz yavrularýmýzdan sevgimizi neden esirgeyelim...
Bakýn, bizler müslüman olarak Allah'ýn ahlakýyla ahlaklanmak istiyoruz. O'nun isim ve sýfatlarýnýn bizde tecelli etmesini istiyoruz. Bu istek bizim kul olmamýzýn gereðidir.
Þimdi söyleyin bakalým, Allah(cc) yarattýðý hangi kulundan vazgeçer? Allah hangi kulunun cehenneme gitmesini ister?
Elbette Allah, hiç bir kulundan vazgeçmez. Elbette Allah, hiç bir kulunun cehenneme gitmesini istemez. Allah'ýn kullarýna karþý þefkat, merhamet ve sevgisinin bir annenin çocuðuna olan þefkat, merhamet ve sevgisinden en az 70 katýndan daha fazla olduðunu Ýslam'ýn yazýlý kaynaklarýndan öðreniyoruz.
Hani bizler müslüman olarak Allah'ýn ahlakýyla ahlaklanmak istiyoruz ya, iþte fýrsat... Allah'ýn bir emaneti, cennet meyvesi, gönüllerin sevinci çocuklarýmýza karþý sevgi, þefkat ve merhamet gösterelim. Yaptýðýmýz onca günah ve yanlýþýmýzdan, hatamýzdan dolayý Allah bizi hiç azarlýyor mu; bizi bu dünyada küçük düþürüyor mu; bizden bu adam olmaz, bundan kul olmaz diye vazgeçiyor mu? Kim "evet" diyecek ki, yok öyle bir þey.
Evet sözü baðlayalým: bizler çocuklarýmýzdan yetiþkin gibi davranmalarýný bekleyemeyiz. Onlar daha küçücük çocuklar. Onlar da büyüyecek. Bakýn yaþýnýz elliye altmýþa da gelse, seksene de gelse anneniz babanýz sizden bahsederken "bizim çocuk", "bizim küçük kýz" ya da "bizim küçük oðlan" ifadesini kullanýrlar. Hiç büyümeyiz onlarýn gözünde. Yaþýmýz kaç olursa olsun, her zaman anne babamýzýn yanýnda hep çocuk olarak kalacaðýz. Hatta onlar pir-i fani olsalar, herþeyiyle size muhtaç olsalar bile, siz devleti yöneten biri bile olsanýz, onun çocuðusunuz. Çocuðu olarak da kalacaksýnýz.
Öyle deðil mi?
O halde ne yanlýþ yaparlarsa yapsýnlar, onlarýn bizim çocuðumuz olduðu gerçeðini ortadan kaladýramayacaðýmýza göre, onlarý olduðu gibi kabul edip elimizden geldiði kadar sevgi, þefkat ve ilgimizi üzerlerinden eksiltmeyeceðiz.
Ne olursa olsun onlar bizden sevgi ve ilgi beklerler.
Yaþlarý kaç olursa olsun sizden ilgi ve sevgi beklerler.
Haydi bu da bir kampanya olsun...
Hep beraber kendi çocuklarýmýza sevgi kampanyasý baþlatalým ve uygulayalým
Herkes kendi evinde bu kampanyaya katýlsýn.
Bu kampanya günlüktür, ama her yeni gün, yeniden baþlayan bir kampanyadýr.
Herkes evine gidince çocuðuna "seni seviyorum" desin.
Herkes eve gidince çocuðuna içinde hissedercesine "sarýlsýn."
Herkes eve gidince çocuðunu ses çýkartarak güzelce "öpsün." Hiç olmazsa haftada birgün, çocuklarýmýz ne derse desin, ne yaparsa yapsýn onlarýn çocuk olduklarýnýn bilinci ve farkýndalýðýyla, hiç bir yavrumuzu azarlamadan hoþgörüyle karþýlayalým.
Taha Ömeroðlu