Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Asil bir korku By: ezelinur Date: 25 Aðustos 2010, 21:16:34

Dünyasý ikiye bölünmüþ, dünyanýn kendisi gibi. Durumunu bir þehrin nehirle ikiye bölünmesine benzetmiþti.
Ortasýndan nehir geçen þehirlerin iki yakasý vardýr. Onun da iki yakasý var. Ýki yakasýný bir araya getirmeye uðraþýyor. Onu ikiye ayýran neydi? Postacý (Il Postino/yön. Michael Radford) filminde þair Pablo Neruda’nýn bir dizesinden söz edilir: “Ýnsan olmaktan yoruldum.” Ýnsan olmanýn zorluðunun büyülü bir anlatýmýdýr bu. Bir þaire yakýþan! Ýkiye bölünmüþ olmak en yorucu insan deneyimidir belki de. Ýnsan olmanýn en yorucu hali.

Hepimizin zayýf anlarý, dönemleri vardýr. Her zamanki insan deðilizdir sanki. Sanki baþka biri kendimizle aramýza girmiþ, bizi ele geçirmeye çalýþmaktadýr. Kendimize þaþarýz. “Bu ben miyim?” diye. Yapýp ettiklerimize bakarýz. Davranýþlarýmýza akýl sýr erdiremeyiz. Kendimizi bizi ele geçirmeye çalýþan arzularýmýza, benliðimize teslim etmek istemeyiz. Çünkü vicdanýmýz, ruhumuz, kalbimiz ve aklýmýz çok iyi bilir ki arzularýmýza kurban edilmeyecek kadar sonsuz deðerliyizdir. Dünyaya, dünyanýn cazibelerine kapýlarak berhava olmayacak kadar önemli bir varlýðýzdýr.

Zor zamanlardýr bunlar. Ýki arada bir derede sýkýþýp kalýrýz. Çekiþtirip durur her bir tarafýmýz. Vicdanýmýz “Yapma!” der. Nefis ve þeytan ise dünyanýn içine çeker bizi. Belki de þeytanýn bizi kýskanmasýndandýr bu. O’nun istemediklerini yapmama, istediklerini yapma konusunda zorlandýðýný anlatmýþtý. Dünya bütün cazibesiyle üzerine saldýrýyordu. Her türlü oyunu oynuyor, her türlü cilveyi yapýyor, her türlü numarayý çekiyordu. Kalbi ve vicdaný “Hayýr!” diyordu. Dünyanýn envaiçeþit numaralarýyla, “bir oyun ve eðlencenin” içine çekilmek istendiðini fark ediyor, bu oyunda sadece bir figüran olacaðýný, her þey olup bittikten sonra þöhreti sönen ünlü oyuncular gibi bir kenara fýrlatýlacaðýný iyi biliyordu. Emily Dickinson’ýn bir þiirini okumuþtu: “Þöhret bir arýdýr/Bir þarkýsý var/Bir iðnesi var/Ah, bir de, kanadý var.” Þöhretin yerine dünyayý koyarak bir kere daha okumuþtu þiiri. Bir kere daha dinlemiþtim o haliyle. Her iki hali de hikmet doluydu.

“Dayanmak çok zor. Ýçim lime lime sanki. Çok korkuyorum. O’nun istemediði þeyleri yapmaktan. Gece gündüz tedirginlik içindeyim.”

Hayran kalmýþtým. “Ne asil bir korku bu” demiþtim. “Ama” diye itiraz etmiþti, “bu çok acý veriyor, çok zor bu. Ýnsanýn nefsinin arzularý ile vicdaný arasýnda kalmasý çok acý veriyor.”

Daha da asil olan buydu. Bu acý çekiþ, bu ýstýraptý daha da asil olan. Meleklerin yaþayamadýðý bir deneyimdi bu. “Ýnsan olmanýn zorluðu bu. Ýnsan olmanýn yorgunluðu. “Seni tüm varlýklardan daha üstün kýlan bu deðil mi? Daha ne istiyorsun kendinden, daha ne bekliyorsun?” demiþtim hayranlýk dolu bir ses tonuyla.

Ýtirazýný sürdürmüþtü: “Ben Yusuf (as) gibi hiç arzu duymamak, hiç meyil taþýmamak, dünyaya ve dünyanýn cazibesine aldanmamak istiyorum. O’nun istemediði þeyleri yapmak istemiyorum.” Bir eksiklik vardý Yusuf (as) hakkýndaki bilgisinde. Ýnternete girip Yusuf’un izini sürmüþtük birlikte.

Züleyha onu elde etmeye çalýþtýðýnda Yusuf’a ne olmuþtu? “…kadýn ona meyletmiþti. Ve Rabb’inin delilini görmeseydi o da ona meyletmiþti…” (Yusuf: 24). Bir insan olarak Yusuf yaratýlýþýnýn gereði olan meyline raðmen, onda tasarruf ederek hissiyatýna hakim olmuþtu. Yine ne demiþti Yusuf: “Halbuki nefsimi temize çýkarmýyorum. Muhakkak ki nefis, daima kötülüðü emredicidir; Ancak Rabb’imin merhamet ettiði müstesna…” (Yusuf:53). Dahasý vardý. Dahasý Züleyha kendi aleyhinde konuþan bir grup kadýný evine ziyafete çaðýrdýðýnda, onlar da Yusuf’u görünce büyülenip ellerini kestiklerinde, “Beni hakkýnda kýnadýðýnýz adam iþte budur. Andolsun, ben onu elde etmeye çalýþtým. Fakat o korundu, bulaþmadý. Eðer ona emrettiðimizi yapmazsa ya hapsedilecek veya (makamca) alçaklardan olacaktýr” (Yusuf: 32) demiþti. Yusuf ise çaresizlikle asaletin zirvesinde, Rabb’ine seslenmiþti: “Ey Rabb’im! Benim için hapis, onlarýn beni çaðýrdýklarý þeyden daha sevimlidir. Eðer onlarýn tuzaðýný benden alýkoymazsan, ben onlara meyleder ve cahillerden olurum”. (Yusuf: 33) O da zorlanmýþtý anlaþýlan. O da aman dilemiþti Rabb’inden.

Yüzyýllar öncesinden çýkagelmiþti sanki Hz. Yusuf ve onun elinden tutmuþtu. Ýçindeki çatýþmalara direniyor, direnmek istiyor ve bu direnmenin bedeli olan acýyý, bunalýmý sonuna kadar hissediyordu. Korkuyordu. Dünyanýn en asil korkusuyla korkuyordu. Ne saygýn bir korkuydu bu.

Mustafa ULUSOY – ZAMAN


radyobeyan