Defi Hacet Esnasında Ön Ve Arkayı Kıbleye Döndürmek By: reyyan Date: 24 Ağustos 2010, 10:41:24
Def-i Hacet Esnasında Ön Ve Arkayı Kıbleye Döndürmek
Kabe, Allah'a ibâdet için yeryüzüne konulan ilk mâbeddir. Allah tarafından Tevhîd İnancı'nın fışkırdığı yer olarak kutsal kılınmıştır. O bakımdan Kıyâmet'e kadar kutsal kalacaktır.
Başta İbrahim Peygamber olmak üzere birçok peygamberlerin ayak bastığı, ibâdet edip gözyaşı akıttığı bir makam-ı muâlladır. Rahmet meleklerinin en çok indiği, feyiz ve rahmet saçtığı bir evdir. Beytullah unvanıyla şereflendirilmiş, makam-ı İbrahim'le belgelendirilmiştir.
Namazda saf olup o ulvî mabede yönelmemiz, İslâm adına cihan kardeşliğinin, sulh ve selâmetin birlik ve dirliğin ifadesidir. O halde bunca yüce amaçlar için var kılman, kutsal sayılan Kâbe'ye hürmet etmek, imanımızın gereğidir. O tarafa müteveccih iken tükürmemek sümkürmemek; tabii ihtiyacı giderirken ön ve arkayı o cihete çevirmemek bir emr-i Resuldür, uymamızda mânevi feyiz ve hmet vardır.
Allah Resulünden bu konuda rivayet edilen hadîsler:
Ebu Hüreyre (r.a.)'den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) üfendimiz şöyle buyurmuştur:
"Sizden biriniz haceti için (tabii ihtiyacını gidermek için) oturduğu zaman önünü ve arkasını kıbleye çevirmesin."[275]
"Ben ancak sizin babanız mesabesindeyim: Sizden biri dışkısını yapmaya gittiğinde önünü ve arkasını kıbleye döndürmesin ve sağ eliyle temizlenmeyi arzu etmesin."[276]
Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, (def-i hacetten sonra) üç taş ile (temizlenmeyi emreder ve tezek, kemik (ile temizlenmeyi yasaklardı.)[277]
Ebu Eyyub el-Ansarî (r.a.)'den yapılan rivayette, Peygamber (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
"Def-i hacet için (helaya) gittiğinizde, ön ve arkanızı kıbleye çevirmeyin, fakat doğu veya batıya döndürün."
Ebû Eyyub (r.a.) diyor ki:
"Şam'a gittiğimizde hela ve gasilhanelerin Kabe cihetine yönelik yapıldığını gördük, o sebeple Kabe cihetinden başka tarafa kendimizi döndürdük ve Allah'a istiğfar edip avf ve mağfiretini diledik."[278]
Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Def-i hacet esnasında ön ve arkayı kıbleye çevirmek haramdır.
2- Zarurî hallerde bir sakınca görülmemiştir.
3- Aynı hüküm açık ve kapalı yerlerde câridir. (Müctehidlerin bu husustaki ictihad ve istidlalleri farklıdır).
4- Sağ el ile taharette bulunmak mekruhtur. Tezek ve kemikle temizlenmekte kerahet vardır.
Hadislerin ışığında müctehid imamların ve diğer ilim adamlarının ictihad, istinbat, istidlal, ve görüşleri:
a) İmam Ahmed, Ebu Sevr, Nahaî ve İbrahime göre, çölde, kırda, bayırda ve benzeri açık yerlerde ön ve arkayı kıbleye çevirmek caiz değildir, kapalı yerlerde bir beis yoktur. Bu aynı zamanda bir rivayete göre ashabdan Ebû Eyyub el-Ansarî ile tabiinden Mücahid'in kavlidir. Ayrıca İmam Ahmed'den başka bir rivayet daha yapılmıştır. Nevevî de aynı hususu Müslim şerhinde belirtmiştir.
İbn Hazm ise el-Muhallâ'da Ebû Hüreyre, İbn Mes'ûd, Süraka b. Mâlik Ata, ve Avzai'den bu anlamda rivayetler tesbit edip nakletmiştir.
b) Davud ez-Zâhirî'ye göre, gerek açık yerlerde, gerekse kapalı yerlerde ön ve arkayı kıbleye çevirmekte sakınca yoktur. Nitekim Urve ile Mâlik'in şeyhi Rebî'â'nın da mezhebi bu hükmü benimsemiştir.
İmam Şafii ve Mâlik'e göre:
d) Çöl ve benzeri yerlerde haramdır, binalarda, kapalı yerlerde haram değildir. Ahmed b. Hanbel'den de bu anlamda bir rivayet yapılmıştır.
Fıkıh kitaplarında ise iki mezheple ilgili tesbitler şöyledir: Şâfiilere göre, küçük ve büyük abdest bozarken ön ve arkayı kıbleye döndürmek yasaklanmışsa da bundan dolayı gereken temizlik yapılırken döndürmek yasaklanmamıştır.[279]
Çevresinde kendini örten bir örtü bulunursa, ön ve arkasını kıbleye döndürmesi sadece mekruhtur. Açık yerde ise haramdır.[280]
Mâlikîlere göre, def-i hacet esnasında ön ve arkayı güneş ve ay'a döndürmek mekruh değildir, ancak kişiye uygun olan ve yakışan böyle yapmamasıdır.[281] Nitekim İbn Ömer'den yapılan rivâyette, Hz. Peygamberin Beytülmakdîs'e yönelik bir halde def-i hacet ettiği görülmüştür.[282] Kapalı yerde ise ön ve arkayı kıbleye döndürmek haram değildir.
e) Hanefilere göre, açık ve kapalı yerde def-i hacet esnasında ve arkayı kıbleye çevirmek tahrîmen mekruhtur. İstinca (ilgili temizlik) yaparken de kıbleye döndürülmez. Çünkü bu husustaki hadîs umum ifade etmektedir.[283]
Tahtâvî bu hususta İmam Ebû Hanife'den farklı rivayetlerin bulunduğuna temasla diyor ki: Mutlaka yasaktır ve bu rivayetin zâhir olanıdır. Mutlaka sakınca yoktur, sadece mekruhtur. Yalnız arkayı döndürmek mekruhtur.[284]
Nitekim yapılan tesbitlere göre, İmam Ebû Yusuf'a göre kapalı yerlerde arkayı kıbleye döndürmek caizdir.[285]
f) İbn Sirîn'e göre, Beytülmakdîs de dahil Kabe'ye ön ve arkayı çevirmek mutlaka haramdır.
g) Buradaki tahrîm sadece Medine halkına ve o semtte yaşayanlara mahsustur. Ebu Âvâne bu görüştedir.[286]
İmam Ahmed ve onun görüşünde olanlar, Ebû Hüreyre'den ve Ebû Eyyub el-Ansarî’den rivayet edilen hadîslerle ihticac etmişlerdir. Hadîslerdeki yasak onlara göre hürmeti ifâde eder.
Dâvud es-Zahirî, İbn Ömer, Cabir ve Hz Ayşe (r.a.)'dan rivayet edilen hadîsle ihticac etmiştir. Ona göre, Ebû Hüreyre ile Ebû Eyyub'dan rivayet edilen hadîsler bunlarla nasholunmuştur.[287]
İmam Ebû Hanîfe ve arkadaşlarından bazısı, Sahih-i Müslim'de Selmân'dan yapılan rivayetle istidlal etmişlerdir. Ancak imamın bu hadîsle istidlalden sonra vazgeçtiği de söz konusudur. İmam Ebû Yusuf ise bu hadisle istidlal edip az yukarıda belirttiğimiz gibi, kapalı yerlerde arkayı döndürmek caizdir, demiştir. Çünkü mezkûr hadiste sadece ön tarafı çevirmek men'edilmiştir.
İbn Sirîn ise, Ebû Davud'un rivayet ettiği şu hadisle ihticac etmiştir:
"Küçük ve büyük abdest bozarken iki kıbleye Kabe ve Beytülmakdîs önümüzü çevirmeyi Resûlüllah (a.s.) Efendimiz yasaklamıştır."[288]
Ebû Âvâne ise, Ebû Eyyub (r.a.)'den yapılan rivayette "şarriku ev ğarrîbû" emirleriyle istidlal etmiştir.
Bu konuda rivayet edilen diğer hadisler ve tahliller:
İbn Ömer'den (r.a.) yapılan rivayette demiştir ki:
"Bir gün kızkardeşim Hafsa'nın evinin üstüne (damına) çıktım, Peygamberi (a.s.) önünü Şam, arkasını Kabe cihetine çevirmiş bir halde (def'-i hacet ederken) gördüm."[289]
İlim adamları bu hadîsin delâlet ettiği hükmü dikkate alıp farklı istidlalde bulunmuşlardır: Kimi ön ve arkayı Kabe'ye çevirmek caizdir ve bu hadîsin nâsıh olduğuna kaildir. O bakımdan ön ve arkayı kıbleye çevirmenin mübah olduğuna itikâd eder. Kimi de açık yerlerde bunun caiz olmadığını, kapalı yerlerde sadece ön kısmı çevirmenin yasak olduğuna kaildir.
Câbir b. Abdillah (r.a.)'den yapılan rivayette demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz bevl ederken kıbleye yönelmemizi men'etti. Sonra ben onu vefatından bir yıl önce kıbleye yönelik bir halde (bevl) ettiğini gördüm."[290]
Aynı hadîsi Bezzar, İbn Carûd, İbn Huzayme, İbn Hibban, Hâlim ve Darekutnî tahric etmişlerdir. Tirmizi hasen olduğunu belirtmiştir. Bezzar da sahih olduğuna kaildir. Nevevi ise tavakkuf etmiştir. Çünkü râviler arasında Anâne b. İshak bulunuyordur. İbn Abdilberr, Ebban b. Sâlih'den dolayı hadîsin zayıf olduğunu söylemiştir. Diğer ilim adamları Ebban b. Salih'in ittifakla sıka (güvenilir) olduğunu belirtmişlerdir. İbn Hazm ise bu kişinin meçhul olduğunu iddia etmiştir. Oysa yanılmıştır, çünkü tanınan râvilerden biridir.
Zahirîler bu hadîsle istidlal edip açık ve kapalı yerlerde def-i hacet esnasında ön ve arkayı kıbleye çevirmenin caiz olduğunu ve bunun diğer hadîslerden sonra söylendiğini dikkate alarak nâsıh durumunda bulunduğunu söylemişlerdir.
Önce İbn Ömer'in rivayetinde, Resûlüllah'ın (a.s.) küçük veya büyük abdestten hangisini bozduğu açıklanmamıştır. En kuvvetli ihtimale göre, bevl ederken İbn Ömer onu o vaziyette görmüştür. Bu, kapalı yerlerde kıbleye müteveccih bevl etmenin sakıncalı olmadığını gösterir.
Câbir'in (r.a.) rivayetinde ise, Resûlüllah'ın (a.s.) açık veya kapalı yerden hangisinde kıbleye yönelik bir halde bevl ettiği açıklanmamıştır. Bunun da kapalı yer olması ihtimali fazladır. Çünkü Resûlüllah (a.s.) Efendimiz açık yerde kimselerin göremeyeceği kadar uzaklaşır ve uygun bir siper veya çukur seçerdi.
Nitekim Mervan el-Asfar'dan yapılan rivayette demiştir ki:
"İbn Ömer'i gördüm, devesini kıbleye doğru çökertti ve ona doğru önünü çevirip idrarını yaptı. Bunun üzerine ben ona: Ya Ebâ Abdirrahmân! Bundan men'olunmamış mıydı? Evet, dedi, bu ancak çölde (açık yerlerde) yasaklandı, ama seninle kıble arasında seni setredecek bir şey bulunursa bir sakınca yoktur..."[291]
İbn Ömer'in bu açıklaması, yukarıdaki hadîsleri vuzuha kavuşturuyor ve kapalı yerde idrar ederken kıbleye yönelmekte bir sakınca bulunmadığı hükmünü kuvvetlendiriyor.
Hadîsi rivayet eden Ebû Dâvud, susup bir şey söylememiştir. Çünkü ihticaca elverişli olan rivayetlerde susmak onun âdetidir. Öyle olmasaydı mutlaka görüş ve tesbitini açıklardı. Aynı zamanda İmam el-Münzirî'de kendi sünen'inde bunu naklederken susup bir şey söylememiştir. Hafız İbn Hacer de et-Telhis'de aynı şeyi yapmış, yani hadîs üzerinde bir yorum yapmamıştır.
Ayrıca Nâfi'ın İbn Ömer'den (r.a.) yaptığı rivayette, İbn Ömer şöyle demiştir:
"Hafsa'nın evine girdiğimde Resûlüllah'ın (a.s.) kenîfini (hela) kıble cihetine müteveccih gördüm."
Ebû Hüreyre (r.a.)'den: "Sizden biriniz def-i hacete gittiğinde (o esnada) önünü ve arkasını kıbleye çevirmesin!" mealindeki rivayet doğru ve sahihtir, ancak bu çöle (açık yerlere) has bir hüküm taşımaktadır.
Diğer yandan Hz. Ayşe (r.a.) validemizden yapılan rivayette demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'e bazı insanların ferçleriyle (utanç yerleriyle) kıbleye yönelmeyi hoş karşılamadıkları anlatıldı. Bunun üzerine sordu:
"Sahi öyle yaptılar mı? Benim oturağımı (idrar yapılan oturak) kıble cihetine döndürünüz!"[292]
İbn Hazm el-Muhallâ'da bu hadisin sakıt olduğunu; râvilerinden Halid el-Haza' sıka (güvenilir) dir, onun rivayet ettiği Halid Ebusalt ise meçhuldür, kim olduğunu bilmiyoruz, demiştir.
Abdurrezzak ise Hâlid el-Haza'dan ve o da Kesîr b. Salt'dan rivayetle bir silsile ortaya koymuştur ki, bu daha da bâtıldır. Çünkü Halid el-Haza' Kesîr b. Salt'a ulaşmamıştır.
Bir an düşünelim ki, hadîs sahihtir, ama yine de hüccet olamaz. Çünkü o takdirde bu, Peygamber (a.s.) Efendimiz henüz kıbleye ön ve arkayı döndürmeyi men'etmeden önce cereyan etmiş bir olay sayılır ki, mensûhtur. Resûlüllah (a.s.) Efendimizin her zaman kavli fiiline, fiili de kavline uymuştur. Mümkün müdür ki, Resûlüllah (a.s.) def'-i hacet esnasında ümmetini ön ve arkalarını kıbleye çevirmekten men'etsin de kendisi bunun tam tersini yapsın? Bunu ne bir müslüman, ne de akıl sahibi bir kişi kabul eder veya öyle düşünebilir...
Yine bir an bunun sahîh olduğunu kabul edelim, o takdirde sadece ön kısmını kıbleye çevirmek mübah sayılmış olur, arka kısmı değil.
Zehebi, onbir bin râvinin kritiğini yaptığı Mizânü'l-İ'tidal'ında Hâlid b. Ebisalt tercemesinde bu hadîsin münker olduğunu belirtmiştir.[293]
Çıkarılan Hükümler:
1- Çölde kır ve bayırda def-i hacet esnasında ön ve arkayı kıbleye döndürmek caiz değildir. Kapalı yerlerde bir sakınca yoktur.
Bu, İmam Ahmed'in, Ebû Sevr ve İmam Nahaî'nin ictihad ve istidlâlidir.
2- Çöl ve benzeri açık yerlerde haramdır. Binalarda, kapalı yerlerde haram değildir, Bu, İmam Şafiî'nin ictihadıdır. Ayrıca Şâfiîlere göre, def'-i hacetten sonra gereken temizliği yaparken ön ve arkayı kıbleye çevirmek yasaklanmıştır.
3- İmam Ebû Hanîfe'den farklı rivayetler yapılmışsa da, zahir olanı, tahrîmen mekruh rivayetidir. İmam Ebû Yusuf'a göre, kapalı yerde sadece arkayı kıbleye çevirmekte bir sakınca yoktur.
4- Mâlikî'lere göre, kapalı yerde ön ve arkayı kıbleye döndürmek haram değildir, bunda tenzihi bir kerahat söz konusudur. Güneş ve ay'a döndürmekte ise hiçbir sakınca yoktur.
radyobeyan