Tarikat ve Tasavvuf By: ehlidunya Date: 22 Aðustos 2010, 19:05:42
Tarikat nedir? Tasavvuf nedir?Tarikatin gaye-i maksadý nedir?seyr ü sülûk-i kalbînin ve hareket-i ruhaniyenin miftahlarý ve vesileleri nedir?
Sual: Tarikat nedir?
Elcevap: Tarikatin gaye-i maksadý, marifet ve inkiþaf-ý hakaik-i imaniye olarak, Mirac-ý Ahmedînin (a.s.m.) gölgesinde ve sâyesi altýnda kalp ayaðýyla bir seyr ü sülûk-i ruhanî neticesinde, zevkî, hÂlî ve bir derece þuhudî hakaik-i imaniye ve Kur’âniyeye mazhariyet; 'tarikat,' 'tasavvuf' namýyla ulvî bir sýrr-ý insanî ve bir kemÂl-i beþerîdir.
Evet, þu kâinatta insan bir fihriste-i câmia olduðundan, insanýn kalbi binler Âlemin harita-i mâneviyesi hükmündedir. Evet, insanýn kafasýndaki dimaðý, hadsiz telsiz telgraf ve telefonlarýn santral denilen merkezi misilli, kâinatýn bir nevi merkez-i mânevîsi olduðunu gösteren hadsiz fünun ve ulûm-u beþeriye olduðu gibi, insanmahiyetindeki kalbi dahi, hadsiz hakaik-i kâinatýn mazharý, medarý, çekirdeði olduðunu, had ve hesaba gelmeyen ehl-i velâyetin yazdýklarý milyonlarla nuranî kitaplar gösteriyorlar.
Ýþte, madem kalp ve dimað-ý insanî bu merkezdedir; çekirdek hÂletinde bir þecere-i azîmenin cihazatýný tazammun eder ve ebedî, uhrevî, haþmetli bir makinenin Âletleri ve çarklarý içinde derc edilmiþtir. Elbette ve herhÂlde, o kalbin Fâtýrý, o kalbi iþlettirmesini ve bilkuvve tavýrdan bilfiil vaziyetine çýkarmasýný ve inkiþafýný ve hareketini irade etmiþ ki, öyle yapmýþ. Madem irade etmiþ; elbette o kalp dahi akýl gibi iþleyecek. Ve kalbi iþlettirmek için en büyük vasýta, velâyet merâtibinde zikr-i Ýlâhî ile tarikat yolunda hakaik-i imaniyeye teveccüh etmektir.
* Ýkinci Telvih
Bu seyr ü sülûk-i kalbînin ve hareket-i ruhaniyenin miftahlarý ve vesileleri, zikr-i Ýlâhî ve tefekkürdür. Bu zikir ve fikrin mehâsini tâdâd ile bitmez. Hadsiz fevâid-i uhreviyeden ve kemÂlât-ý insaniyeden kat-ý nazar, yalnýz þu daðdaðalý hayat-ý dünyeviyeye ait cüz’î bir faydasý þudur ki:
Her insan, hayatýn daðdaðasýndan ve aðýr tekÂlifinden bir derece kurtulmak ve teneffüs etmek için, herhÂlde bir teselli ister, bir zevki arar ve vahþeti izale edecek bir ünsiyeti taharri eder. Medeniyet-i insaniye neticesindeki içtimâât-ý ünsiyetkârâne, on insanda bir ikisine muvakkat olarak, belki gafletkârâne ve sarhoþçasýna bir ünsiyet ve bir ülfet ve bir teselli verir. Fakat yüzde sekseni ya daðlarda, derelerde münferit yaþýyor, ya derd-i maiþet onu ücrâ köþelere sevk ediyor, ya musibetler ve ihtiyarlýk gibi âhireti düþündüren vasýtalar cihetiyle insanlarýn cemaatlerinden gelen ünsiyetten mahrumdurlar. O hÂl onlara ünsiyet verip teselli etmez.
Ýþte böylelerin hakikî tesellisi ve ciddî ünsiyeti ve tatlý zevki, zikir ve fikir vasýtasýyla kalbi iþletmek, o ücrâ köþelerde, o vahþetli dað ve sýkýntýlý derelerde kalbine müteveccih olup Allah diyerek kalbiyle ünsiyet edip, o ünsiyetle, etrafýnda vahþetle ona bakan eþyayý ünsiyetkârâne tebessüm vaziyetinde düþünüp, 'Zikrettiðim HÂlýkýmýn hadsiz ibâdý her tarafta bulunduðu gibi, bu vahþetgâhýmda da çokturlar. Ben yalnýz deðilim; tevahhuþ mânâsýzdýr' diyerek, imanlý bir hayattan ünsiyetli bir zevk alýr. Saadet-i hayatiye mânâsýný anlar, Allah’a þükreder.
* Üçüncü Telvih
Velâyet bir hüccet-i risalettir; tarikat bir bürhan-ý þeriattýr. Çünkü risaletin teblið ettiði hakaik-i imaniyeyi, velâyet bir nevi þuhud-u kalbî ve zevk-i ruhanî ile aynelyakin derecesinde görür, tasdik eder. Onun tasdiki, risaletin hakkaniyetine katî bir hüccettir. Þeriat ders verdiði ahkâmýn hakaikini, tarikat zevkiyle, keþfiyle ve ondan istifadesiyle ve istifazasýyla o ahkâm-ý þeriatýn hak olduðuna ve haktan geldiðine bir bürhan-ý bâhirdir. Evet, nasýl ki velâyet ve tarikat, risalet ve þeriatýn hücceti ve delilidir; öyle de, Ýslâmiyetin bir sýrr-ý kemÂli ve medar-ý envârý ve insaniyetin, Ýslâmiyet sýrrýyla bir maden-i terakkiyâtý ve bir menba-ý tefeyyüzâtýdýr.
Mektubat
radyobeyan