Delik portakal By: sumeyye Date: 20 Aðustos 2010, 13:42:16
DELÝK PORTAKAL
Asýl adý Mustafa idi ama , iþte beþ yüz yýldýr, adýný verdiði koca bir Ýstanbul semtinde, vefanýn, insan sevgisinin, güzelliðin temsilcisi olarak yaþýyor
Ýstanbul semtlerine, fetih günlerinden baþlayarak verilmiþ isimlerin her birinin bir hikayesi, bir anlamý, bir canlýlýðý vardýr
Karlý gecelerde, Vefa'daki o ünlü dükkandan güðümlerini doldurup þehrin sokaklarýna kol kol dökülen bozacýlarý düþünün Onlar tiryaki kapýlarýný bilirler ve o kapýlarýn önünde "BOZA VAR, BOZA" sesleniþini çok ahenkli bir ifadeyle "Vefa'nýndýr!" diye mühürlerler Ýnsana, sanki bozacýlar, mallarýnýn halisliðine Þeyh Vefa Hazretlerini tanýk tutuyorlarmýþ gibi gelir de gecede kaç defa, varmýþ olduðu sonsuz uykusundan böylece uyandýrýlýyor ve hayatýmýza karýþýyor, gibi geliyor
Asýl adý Mustafa idi dedik Ýstanbul'a renk ve kiþilik veren yüce kiþilerdendi ama doðumu Ýstanbul deðil, Konya idi
Mustafa daha küçücük bir çocukken güzelliði ve bu güzelliðin etrafa saçtýðý ýþýkla, seçilmiþ bir çocuktu Bir gören bir daha baþýný çevirir bakar, sonra, dikkatli ve ihtiyatlý bir kimseyse "Maþallah!" der, bununla da yetinmez, Allah'ýn lütuflarýna karþý hayretle baþýný sallar,"Maþallah"ýna bir de "Sübhanallah" eklerdi Böyle bir çocuktu
Anasý, babasý, Konya'nýn tanýnmýþ, sayýlan ve sevilen insanlarýydý Haramý helâlden seçmesini bilen erdemli, hâl ehli kimselerdi
Mustafa, biraz boylanýp boslanýp mahalleye, diðer çocuklarýn içine karýþtýðý zaman arkadaþlarý onu çok sevdiler Yaramaz, atik-tetik bir oðlandý Ancak bir huyu vardý Nerede kýrbalarýný doldurmuþ bir saka görse, dayanamaz, ne yapar, ne eder kýrbayý deler, zavallý sakacýðýn kârýna kesat karýþtýrýrdý Bir, iki derken, çocuk bunu iyice zevk edinmiþti Elinden kimse kurtulamýyor, kaçýnca kimse tutamýyordu Hiç bir saka da bu güzel yüzlü çocuða el kaldýrýp, onu bir güzel pataklamaya kýyamýyordu Sonunda sakalar toplanýp, mahallenin büyüklerinden birine durumu anlattýlar O da, akþam üzeri, güzel Mustafa'nýn babasýný çaðýrýp, oðlunun yaramazlýðýný hikaye etti ve nazik nazik tembihledi:"Canýný yakmadan, sen onu biraz korkutuver"
Baba eve geldiði zaman düþünceliydi Mustafa, herhangi bir çocuk deðildi Ýþaretler ve müjdelerle dünyaya gelmiþ ve onun doðumuyla beraber, hayatlarýnda pek çok þey deðiþmiþti Sonra kýrba delmenin zararlý bir iþ olduðunu da idrak edecek yaþtaydý
Yemeklerini yedikten sonra bu meseleyi önce karýsýyla konuþmayý uygun görerek Mustafa'nýn yatmasýný bekledi ve güzel çocuk uykunun güzel derinliklerine dalýnca hikayeyi hanýmýna aktardý Sözünü de :"Ondan þüphe edemem, sen de eriþtiði tecelliyi görüyorsun, çocuk bunu kendi kusurundan deðil, ya senin, ya benim, bir eksikliðimizin, bir ayýbýmýzýn etkisiyle yapýyor" diye bitirdi
Uzun uzun, derin derin düþündüler, her ikisi de bir bir bütün hayatlarýný hatýrlamaya çalýþtýlar Sonra Mustafa'nýn annesi birden:
"Hatýrladým" diye söze baþladý"Hatýrladým Mustafa'm karnýmda beþ aylýktý Karþý komþuya misafirliðe gitmiþtim Lamba iskemlesinin üzerinde bir tabak yemiþ duruyordu Hiç görmemiþtim Tadýný da bilmiyordum Onlara dýþarýdan hediye gelmiþ, adýný da söylediler, portakalmýþ Caným çekti, belki ikram ederler, diye bekledim Ama onlar unuttular Bir ara odada benden baþka kimse yoktu Bir tanesini aldým, elimdeki çorap þiþi ile deldim ve birkaç yudum emdim Mustafa'm hasta olmasýn diye Az sonra ev sahibi bana nar þerbeti getirdi Söyleyeyim dedim ama cesaret edemedim, utandým"
Mustafa'nýn babasý gülümsüyordu Bu masum itiraf, hem hoþuna gitmiþ, hem huzurunu geri getirmiþti Karýsý:"Ama, yarýn gider helâllik dilerim, çocuðumuz iki yudum haram portakal suyunu bile kabul etmiyor Ben portakalý deldiðim gibi, o da kýrba delip ayýbýmý yüzlüyor demek, hatta hemen þimdi gitsem de olur" dedi" Yok kadýným, sabah ola, hayýr gele!" Döþekler yayýldý ve ana baba da Mustafa'nýn daldýðý derin uykuya girdiler
Ertesi sabah Komþusundan helallik istedikten sonra bir daha hiç kimse kýrbasýnýn delindiðinden þikayet etmedi ALINTI