Ramazan Ayý Makaleleri
Pages: 1
Eski ramazanlar yeni muminler By: sumeyye Date: 17 Aðustos 2010, 13:44:56
eski ramazanlar,yeni muminler

ESKÝDEN NEYSE Ramazan, þimdi de odur Ramazan deðiþmiyor, hiçbir zaman deðiþmedi ve deðiþmez de  Çünkü ‘þehr-i Ramazan’ Kur’ân ayý, dua ayý, yardýmlaþma ayý, þükür ve fikir ayý, baþtan sona içiçe ibadetlerle dopdolu bir kulluk mevsimidir, Cennet yolunun üzerine kurulmuþ bir pazar ve bir ‘alýþ-veriþ merkezidir’
eski ramazanlar,yeni muminler
Nefsin raðmýna kulun melekleþmesi, þeytanýn aksine Cennete ehil bir hâle gelip Kur’ân’laþmasý, hevâ ve hevesâtýnýn tersine Ramazanlaþmasý, ‘nimetleri hayvan gibi yutmanýn’ terkiyle nimetleri nimet bilmesi, nimeti vereni çok yakýndan tanýmasý, ‘nimet’ten ‘in’âm’a, ‘inâm’dan ‘Mün’im-i hakiki’ye ulaþmasý, kulluðu ve ibadetiyle bütün nimetlerin gerçek sahibine kendini tanýtmasý ve ibadetleriyle sevdirmesidir

Çaba ve gayret bu Niyet ve maksat da bundan baþka bir þey deðil Sahurdan iftara kadar geçen süre içinde kulun kendini bir murakabe altýna almasýdýr, ciddi bir muhasebeye tabi tutmasýdýr

Özellikle aðzý oruçlu olduðu için, midenin aðlamasýna, inlemesine, sýzlamasýna ve kývranmasýna karþýlýk, nefsin sesini kýsmasý, sinmesi ve boyun bükmesidir; kalbin ise huzura ermesi, ruhun rahatlamasýdýr Duygu ve latifelerin saðlam ve gerçekçi bir çizgi içinde bulunmasýdýr Cennetin ‘Reyyan’ kapýsýndan esen nurlu nesîmi soluklamasý ve içine doðru çekmesidir



Ramazan bütün ibadetleriyle birlikte gerçek anlamda “fakr” mesleðinin yaþanmasý, fakirlikle “fahr” etmenin ve övünmenin anlaþýlmasý, Allah’ýn gýnâsý karþýsýnda kulun kendi yoksulluðunu dile getirmesi, böylece ebedi zenginliðe ermenin idrakine varýlmasýdýr

Ramazan, kiþinin “acz” mesleðini iliklerine kadar hissetmesi, bir çocuk gibi, acziyle sonsuz kudretin tecellisine ayna olmasýdýr Kulun “hiç”liðinin farkýna vararak rahat bir nefes almasýdýr; sýrtýndaki bütün yükleri atmasý, belini büken ne kadar aðýrlýklar varsa ondan kurtulmasý, “teslim” ve “tevekkül”ü bütün incelikleriyle hayatýna geçirmesi, Rabbine karþý “Sen benim Rabb-i Rahîmimsin, ben ise senin âciz bir kulunum” niyazýnda bulunmasýdýr

Bundan dolayýdýr ki, bir mü’min için “eski Ramazanlar” da böyleydi, “yeni Ramazan” da, bütün gelecek Ramazanlar da böyledir ve böyle olacaktýr



Günümüzde olduðu gibi, “Ramazan”ýn manasýna yabancý olan insanlar, tarih boyu Ramazan’larý kendilerine göre deðiþtirmiþler, kiþisel alýþkanlýklarýný, nefsî arzularýný öne çýkarmýþlar, birtakým özlem ve beklentilerini de içine katarak “ah”lar, “vah”lar ve “eyvahlar” çekerek hayýflanmýþlar

Her Ramazan ayýnýn geliþiyle birlikte, gazetelerde bu çeþit iç çekmeler yazýlýr, çizilir; radyo ve televizyon konuþmalarýnda “Nerede o günler, o günler baþkaydý” gibi sözler söylenir ve anlatýlýr



“Nerede o eski Ramazanlar?” sözünü söyleyenler, iki kýsýmdýr Birinci kýsma girenler, baþta temas ettiðimiz gibi, Ramazan’ý bir ibadet mevsimi olarak görenlerdir Yüz yýl öncesinde yaþanan bazý sünnet ve güzel âdetlerin bir kýsmýnýn bu günkü toplumda unutulmaya yüz tutmasýndandýr þikayetleri

O zamanlar Ramazan gelince bazý zenginler ve devlet erkâný bir ay boyu konaklarýný açýk bulundururlar, herhangi bir davete gerek kalmadan herkes iftar saatinde kapýdan içeri girer, iftarlarýný yaparlar, teravihlerini kýlarlar, dualarýný ederler, çýkarken de bir kese içinde “diþ kira”larýný da alarak evlerine dönerlerdi Kendilerine, “Kimsin, nesin, necisin, nereden geldin?” gibi sorular sorulmazdý Rahatça yer, içerler, sonra da kalkar giderlerdi

Bir de “sadaka taþlarý” geleneðinde olduðu gibi, mahalledeki fakir fukara araþtýrýlýr, sorulur, öðrenilir, ona göre ihtiyaçlarý karþýlanýr, rencide edilmezdi Çünkü, bu fakirler, Kur’an’ýn, “Sen onlarý yüzlerinden tanýrsýn, yoksa onlar insanlardan ýsrarla bir þey istemezler” (Bakara, 2:273) diye tarif ettiði insanlardý ve merhamet onlardan esirgenmezdi

Eski Ramazan özlemini duyanlarýn ikinci kýsmý ise, Ramazan’ý bir eðlence ve bir vakit geçirme mevsimi gibi görüp, Ramazan gecelerini gaflet içinde geçirenlerdir Bunlarýn muakkipleri bugün zaten fazlasýyla var

“Direklerarasý eðlenceleri, karagöz-hacivat gösterileri” ve benzeri programlar o zamanlar da yapýlýyordu, þimdilerde de “modernleþtirilerek” devam ettiriliyor

Ramazan’la uzaktan yakýndan alâkasý olmayan bu çeþit gelenek ve alýþkanlýklarýn, “Ramazanlaþan” bir mü’min için bir anlam taþýmadýðý zaten açýk ve bellidir

Bu anlayýþta olanlar bayramý da ayný kategoriye tabi tutuyorlar “Bayram” denince, gezme, tozma, tatil yapma, oyuna eðlenceye gitmeyi anlýyorlar Bayramlaþma, dost-akraba ziyareti, konu-komþu görüþmeleri ve hediyeleþme gibi Ýslâmî âdetleri bir tarafa býrakarak bayramý bir keyf ve zevk “malzemesi” yapýyorlar Oysa Ramazan ayý gibi bayram da bir tür ibadet mevsimi ve fýrsatýdýr, bayram gecesi Ramazan geceleri gibi mübarek ve kutsaldýr

Her meseleye maddî ölçülerle, dünyevî bakýþ açýsýyla, menfaat hesabýyla, zevk ve keyf düþüncesiyle bakan kiþiler için, Ramazan ayý da bir eðlence mevsimine dönüþmüþtür

Ramazan’la ve oruçla uzaktan yakýndan bir âþinalýðý olmayan Bektaþi hiç sahura kalkmýyormuþ Ama iftar sofrasýna herkesten önce koþuyormuþ Demiþler, “Erenler, sahura kalkmýyorsun, oruç da tutmuyorsun, iftara neden herkesten önce koþuyorsun?” Cevap vermiþ, “Bütün bütün mü, Ramazan’ý terk edelim”

“Ramazan” denince aklýna sadece iftar sofralarý gelen, “Ramazan geceleri”nden söz edilince “meddah, karagöz, saz ve çalgýdan” baþka bir þey bilmeyen ve tanýmayan insan, “Eski Ramazan”lardan hayýflansa ne fark eder, yeni Ramazan’lardan dert yansa neye yarar

Yaþanan “en eski Ramazan” olarak bildiðimiz Saadet asrýndaki Ramazan gecelerine baktýðýmýzda Ramazan’ý bütün güzelliði ve þirinliðiyle tanýyoruz Ramazan ayýnýn son on günü gelince Hz Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm kendisi sabaha kadar uyanýk kaldýðý ve sürekli ibadetle meþgul olduðu gibi, ailesini de ayný þekilde ayýk ve uyanýk olarak tutar, onlarýn da sabaha kadar ibadetle meþgul olmalarýný temin ederdi

Hadislerde geçtiði üzere, “son on gece” anlamýnda “leyâli-i aþr-ý evâhýr” meþhurdur Hatta Peygamberimiz, Ramazan’ýn son günlerinde itikâfa çekilir, dünyevî meþguliyetlerden uzak durur, günün bütün saatlerini ibadete ayýrýrdý



Bugün Medine-i Münevvere’de Asr-ý Saadetten kalma ayný âdet ve gelenek devam ediyor Ramazan’ýn son on gününde onbinlerce mü’min abdest alma gibi zaruretlerin dýþýnda hiçbir þekilde Mescid-i Nebevi’den dýþarý çýkmýyor Ýstirahatýný da orada yapýyor

Ramazan ayý boyunca ise, baþta Mescid’in içi olmak üzere dýþ avlusu ve çevresi bir milyona yakýn insanýn iftar yapabileceði þekilde düzenleniyor, ona göre organize ediliyor Akþam ezanýyla birlikte iftar saati girer girmez, bir anda yüzbinlerce insan tek bir iþle meþgul oluyor, Resulullahýn (asm) huzurunda, onun sofrasýnda iftar etme zevkini yaþýyor

Ýþte benim de özlediðim, son yýllarda Rabbimin ihsanýyla bizzat yaþamaya çalýþtýðým ve her mü’minin burnunda tüten ve tatlý bir özlem duyduðu, tarih açýsýndan eski, ama hazzý ve tadýyla yeni olan ve her zaman yenilenen, hep taze ve orijinal kalan “eski Ramazanlar” bu Ramazan’dýr

Kýymeti bilinince özlenen, özlenince geliþi iple çekilen, geldiðinde de bizden memnun olarak dönen Ramazan bu Ramazan’dýr



Bundan dolayýdýr ki, Peygamber Efendimiz, “Eðer ümmetim Ramazan’ýn kýymetini hakkýyla bilmiþ olsaydý, yýlýn bütün günlerinin Ramazan olmasýný isterdi” buyururlar Ne mutlu ki bu niyeti taþýyan her mü’min yýlýn tamamýný sevap cihetiyle Ramazanlaþtýrmýþ olmaktadýr

 


ALINTI
Ynt: Eski ramazanlar yeni muminler By: ceren Date: 07 Haziran 2017, 23:36:08
Esselamu aleykum.Rabbim ramazan ayini en iyi sekilde geciren kullardan olalým inþallah...
Ynt: Eski ramazanlar yeni muminler By: Sevgi. Date: 04 Mart 2025, 06:54:00
Esselamu aleyküm On bir ayýn sultanýný Rabbimizin rýzasýna uygun þekilde  deðerlendiren bilinçli kul olalým inþaAllah

radyobeyan