Narh Koymak By: neslinur Date: 13 Aðustos 2010, 14:13:49
Narh Koymak
Ýslâm fýkhýnda buna "sür", "tes'îr" denir. Satýþa arz edilen lara yetkili organlarca narh, yani kar haddi konmasý söz konusudur. Ýslâm Dini kendi sistemi ve bütünlüðü içinde bu konuyu ele almýþ ve piyasada fahiþ fiatla mal satmayý önlemek, ayný zamanda tüketiciyi korumak için satýþa arzedüen mallara narh koymayý, kar haddi belirlemeyi uygun bir çare olarak görmemiþ ve bu yüzden böyle bir müdahaleyi mekruh, hatta fukahanm bir kýsmýna göre gayr-i caiz saymýþtýr.
Zira Ýslam'ýn temel haklarla, insan haklarýyla, yüksek ahlak ve sorumlulukla, Allah ve ahiret inancý ve korkusuyla ilgili koyduðu esas ve pirensipler dosdoðru uygulandýðý ve nesiller bu çerçeve içinde eðitilip yetiþtirildiði takdirde kardeþ olan müslümanlarm birbirlerini aldatmasý, fahiþ fiatla mal satmasý pek istisnaî bir olay olarak kalýr.
Ama maddeyi amaç seçen ve bu yüksek ahlak ve kültürü, iman ve irfaný nesillere vermeyen, veremeyen ülkelerde devlet ister istemez piyasaya müdahale ihtiyacý duymakta, tüketiciyi korumak için belli bir kar haddi koymaktadýr. Günümüzde kapitalist sisteme baðlý ülkelerde serbest ekonomi modeli seçilirken tüketici ezilmekte ve onu vurguncularýn þebekesinden koruyup kurtaran müeyyidelere pek yer verilmemektedir. Bu sebeple de toplum bünyesinden güven sarsýlmakta, kimse kimseye itimad etmemekte ve her alýþ-veriþte aldatýlýrým endiþesi duyulmaktadýr.
Bu yönüyle de Yüce Ýslâm Dini, mallara narh koymak yerine kalplere ve kafalara iman ve ahlak sýnýrlarý yerleþtirmekte ve "Sizden biriniz kendisi için arzu edip istediði þeyi mü'min kardeþi için de arzu edip istemedikçe (olgunluk ölçüsünde) iman etmiþ sayýlmaz" pirensibini iþlemektedir. [252]
Konuyla Ýlgili Hadisler
Enes (r.a.) den yapýlan rivayete göre, adý geçen þöyle haber vermiþtir:
"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz döneminde piyasada fîatlar ü yükseldi. Derken ashab-ý kiramdan bir kýsmý: tfYa Resu-ah! Fiatlara narh koysanýz ya..1' diye istekte bulundular, [ýun üzerine Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz þöyle buyurdu: eki daraltýp geniþleten, fiatlarý ayarlayan, rýzký veren Al týr. Doðrusu ben, sizden hiçbirinizin ne bir haksýzlýk, ne kan ve ne de bir mal benden talep etmediði halde Allah'a ruþmayý umuyorum." [253]
Hadisin Iþýðýnda Müctehidlerin Ýstidlalleri
a) Hanefîlere göre: Ýnsanlar kar saðlasýnlar diþe sari' alýþ-iþi meþru kýlmýþ ve gabn-i fahiþ ile satýþta bulunmayý haram niþtir. O bakýmdan sari' ahþ-veriþte kar saðlamayý men'etmediði i, kar konusunda bir tahdid de koymamýþ; sadece aldatmayý, hileli ýsta bulunmayý yasaklamýþtýr. Böylece bir malda bulunmayan Ýlikleri varmýþ gibi göstermenin, satýlan maldaki ayýp ve arýzayý lemenin haram olduðunu belirtmiþtir. Bunun için müþteriye, al-aldýðý, hileli mal satýldýðý takdirde satýn aldýðý malý geri verme kkým, yani tahyir hakkýný tanýmýþtýr. Böylece satýcý malým satark-gabn ve tedlis yapmamaya dikkat etmek zorunda býrakýlmýþtýr.
si halde sattýðý mal geri verilir ve itibarý kökünden sarsar.
b) Diðer üç mezhep imamlarý da: "Gabn-i fahiþ" konusunda irttiðimiz gibi, az farklý yorumlar ortaya koymuþlardýr. Þafýîler bir bis söz konusu olmadýðý takdirde gabn-i fahiþ sebebiyle malý geri rme muhayyerliði yoktur derken, Malikîler adetin fevkinde bir al-tma yoksa, malý geri verme muhayyerliði söz konusu olmaz mislerdir. Hanbelîlere göre, satýcý ile alýcýnýn piyasayý ve fiatlarý medikleri takdirde fahiþ fiatla satýlan malý geri verme muhayyer -;i söz konusudur demiþlerdir. Hanefîler de gabn-i fahiþin, malýn rçek deðerini, yani fîatrný takdir eden bilir kiþilerin ölçüsünü aþan 3bettir diyerek bir sýnýrlama getirmiþlerdir. [254]
Böylece dört mezhep de zaruri bir durum olmadýðý sürece mala ýrh konulmasýný caiz görmemiþ ve bunu mekruh saymýþtýr. [255]
Çýkarýlan Hükümler
1- Ýslam'a göre, fevkalade bir durum yokken, yetkili organlarýn fiatlarý, narh koyup dondurmasý caiz deðildir.
2- Kar haddi, gabn-i fahiþ, tedlis ve telbis sýnýrýna varmadýkça serbest meþru býrakýlmýþtýr.
3- Gabn-i fahiþ ve tedlis yoluyla satýlan bir malý geri verme muhayyerliði vardýr.
4- Ancak tüccar zulümde bulunur da çok fahiþ fiatla mal satmaya baþlar ve manevi hiçbir müeyyide tanýmazlarsa, o takdirde yetkili organ fiatlarý belli bir kar sýnýrýnda tutmak ve tüketiciyi korumak için narh koyabilir. [256]
5- Nitekim Ýmam Malik ve Þafiüerden bir kýsmý kýtlýk yýllarýnda aþýrý kar saðlamayý önlemek, tüketiciyi korumak, kýtlýktan dolayý çok fahiþ giatla mal satmaya özenen fýrsatçýlarý durdurabilmek için piyasaya el koyup fiat tahdidi yapmanýn caiz olduðunu belirtmiþlerdir. [257]
6- Tabiinden Said b. Müseyyeb, Rebi'a b. Abdirrahman, Yahya b. Said el Ansarî de toplum maslahatý söz konusu olmadýðý zaman tesir cihetine girmenin, yani haddi koymanýn caiz olduðunu söylemiþlerdir. [258]
7- Hidaye sahibi ise bu konuda þöyle demiþtir;
"Sultanýn insanlara karþý kar haddi koyup fiatlarý belli sýnýrda tutmasý uygun ve caiz olmaz. Ancak yiyecek maddesi satanlar te-hakkümde bulunup yiyecek maddelerinin kýymetini aþýrý derecede yükseltiyorlarsa ve kadý da ancak fýat tahdidiyle müslümanlarm hukukunu koruyabiliyorsa, o takdirde ehl-i rey ve basar ile istiþare ederek kar haddi koyabilir." [259]
8- Serbest piyasa* ekonomisini saðlam bir düzeyde iþler durumda tutabilmek için nesillerin dini konularda ciddi biçimde eðitilip yetiþtirilmesi vaciptir. O bakýmdan Hz. Ömer ticaret kural ve ahlakýndan nasibini almayanlarý ticaretten men'etmiþtir. Ýmam Ma-lik'in de bu hususta içtihadý vardýr. [260]
radyobeyan