Nurdan Damlalar
Pages: 1
Felsefecilere bir tokat By: ehlidunya Date: 11 Aðustos 2010, 16:03:30
Kur'an'da Arzýn Semavat Gibi Yedi Tabaka Oluþunun, Yeni Zaman Felsefecilerinin Ýtarazlarýna Karþý Bir Cevap.



Semavat gibi arzýn da yedi tabaka olmasýna dairdir. Þu mes'ele, yeni zamanýn feylesoflarýna hakikatsýz görünüyor. Onlarýn arza ve semavata dair olan fenleri kabul etmiyor. Bunu vasýta ederek bazý hakaik-i Kur'aniyeye itiraz ediyorlar. Buna dair muhtasaran birkaç iþaret yazacaðýz.

Birincisi: Evvelâ: Âyetin manasý ayrýdýr ve o manalarýn efradý ve mâsadaklarý ayrýdýr. Ýþte o küllî mananýn müteaddid efradýndan bir ferdi bulunmazsa, o mana inkâr edilmez. Semavatýn yedi tabakasýna ve arzýn yedi katýna dair mana-yý küllîsinin çok efradýndan yedi mâsadak zahiren görünüyor. Sâniyen: Âyetin sarahatýnda 'yedi kat arz' dememiþ.

...

ilââhir. Âyetin zahiri diyor ki: 'Arzý da o seb'a semavat gibi halketmiþ ve mahlukatýna mesken ittihaz etmiþ.' Yedi tabaka olarak halkettim, demiyor. Misliyet ise mahlukýyet ve mahlukata meskeniyet cihetiyle bir teþbihtir.

Ýkincisi: Küre-i Arz her ne kadar semavata nisbeten çok küçüktür, fakat hadsiz masnuat-ý Ýlahiyenin meþheri, mazharý, mahþeri, merkezi hükmünde olduðundan; kalb, cesede mukabil geldiði gibi, Küre-i Arz dahi, koca hadsiz semavata karþý bir kalb ve manevî bir merkez hükmünde olarak mukabil gelir. Onun için zeminin küçük mikyasta eskiden beri yedi (*) iklimi; hem Avrupa, Afrika, Okyanusya, iki Asya, iki Amerika namlarýyla maruf yedi kýt'asý; hem denizle beraber þark, garb, þimal, cenub, bu yüzdeki ve Yeni Dünya yüzündeki malûm yedi kýt'asý; hem merkezinden tâ kýþr-ý zahirîye kadar hikmeten, fennen sabit olan muttasýl ve mütenevvi yedi tabakasý, hem zîhayat için medar-ý hayat olmuþ yetmiþ basit ve cüz'î unsurlarý tazammun edip ve 'yedi kat' tabir edilen meþhur yedi nevi küllî unsuru; hem dört unsur denilen su, hava, nar, toprak (türab) ile beraber, 'mevalid-i selâse' denilen maadin, nebatat ve hayvanatýn yedi tabakalarý ve yedi kat âlemleri; hem cinn ve ifrit ve sair muhtelif zîþuur ve zîhayat mahluklarýn âlemleri ve meskenleri olduðu, çok kesretli ehl-i keþf ve ashab-ý þuhudun þehadetiyle sabit yedi kat arzýn âlemleri; hem Küre-i Arzýmýza benzeyen yedi küre-i uhra dahi bulunmasýna, zîhayata makarr ve mesken olmasýna iþareten yedi tabaka yani yedi küre-i arziye bulunmasýna iþareten Küre-i Arz dahi, yedi tabaka âyât-ý Kur'aniyeden fehmedilmiþtir.

Ýþte yedi nevi ile yedi tarzda, arzýn yedi tabakasý mevcud olduðu tahakkuk ediyor. Sekizincisi olan âhirki mana, baþka nokta-i nazarda ehemmiyetlidir; o yedide dâhil deðildir.

Üçüncüsü: Madem Hakîm-i Mutlak israf etmiyor, abes þeyleri yaratmýyor. Ve madem mahlukatýn vücudlarý, zîþuur içindir ve zîþuurla kemalini bulur ve zîþuurla þenlenir ve zîþuurla abesiyetten kurtulur. Ve madem bilmüþahede o Hakîm-i Mutlak, o Kadîr-i Zülcelal, hava unsurunu, su âlemini, toprak tabakasýný hadsiz zîhayatlarla þenlendiriyor. Ve madem hava ve su, hayvanatýn cevelanýna mani olmadýðý gibi; toprak, taþ gibi kesif maddeler, elektrik ve röntgen gibi maddelerin seyrine mani olmuyorlar. Elbette o Hakîm-i Zülkemal, o Sâni'-i Bîzeval, Küre-i Arzýmýzýn merkezinden tut, tâ meskenimiz ve merkezimiz olan bu kýþr-ý zahirîye kadar birbirine muttasýl yedi küllî tabakayý ve geniþ meydanlarýný ve âlemlerini ve maðaralarýný boþ ve hâli býrakmaz. Elbette onlarý þenlendirmiþ.

O âlemlerin þenlenmesine münasib ve muvafýk zîþuur mahluklarý halkedip orada iskân etmiþtir. O zîþuur mahluklar, mademki melaike ecnasýndan ve ruhanî enva'larýndan olmak lâzým gelir. Elbette en kesif ve en sert tabaka, onlara nisbeten, balýða nisbeten deniz ve kuþa nisbeten hava gibidir. Hattâ zeminin merkezindeki müdhiþ ateþ dahi, o zîþuur mahluklara nisbeti, bizlere nisbeten Güneþin harareti gibi olmak iktiza eder. O zîþuur ruhanîler nurdan olduklarý için, nâr onlara nur gibi olur.

Dördüncüsü:
Onsekizinci Mektub'da tabakat-ý Arzýn acaibine dair ehl-i keþfin tavr-ý akýl haricinde beyan ettikleri tasvirata dair bir temsil zikredilmiþtir. Hülâsasý þudur ki: Küre-i Arz, âlem-i þehadette bir çekirdektir; âlem-i misaliye ve berzahiyede bir büyük aðaç gibi, semavata omuz omuza vuracak bir azamettedir. Ehl-i keþfin Küre-i Arzda ifritlere mahsus tabakasýný bin senelik bir mesafe görmeleri, âlem-i þehadete ait Küre-i Arzýn çekirdeðinde deðil, belki âlem-i misalîdeki dallarýnýn ve tabakalarýnýn tezahürüdür. Madem Küre-i Arzýn zahiren ehemmiyetsiz bir tabakasýnýn böyle baþka âlemde azametli tezahüratý var; elbette yedi kat semavata mukabil yedi kat denilebilir ve mezkûr noktalarý ihtar için îcaz ile i'cazkârane bir tarzda âyât-ý Kur'aniye, semavatýn yedi tabakasýna karþý bu küçücük arzý mukabil göstermekle iþaret ediyor.

Seb'a ile beraber yedi kelimesi yedi kerre tevafuku pek güzel düþmüþ.

12. Lem'a


radyobeyan