Enbiya ve evliyaya muhabbet By: ehlidunya Date: 07 Aðustos 2010, 21:41:11
Enbiya ve evliyaya muhabbet, nasýl faydasýz kalýr?
Suâl: Enbiyâ ve evliyâya muhabbet, nasýl faydasýz kalýr?
Elcevap: Ehl-i Teslisin Ýsâ Aleyhisselâma ve Râfýzîlerin Hazret-i Ali Radýyallâhü Anha muhabbetleri faydasýz kaldýðý gibi. Eðer o muhabbetler, Kur’ân’ýn irþâd ettiði tarzda ve Cenâb-ý Hakkýn hesâbýna ve muhabbet-i Rahmân nâmýna olsalar, o zaman hem dünyada, hem âhirette güzel neticeleri var.
Ammâ dünyada ise, leziz taamlara, güzel meyvelere muhabbetin, elemsiz bir ni’met ve ayn-ý þükür bir lezzettir.
Nefsine muhabbet ise, ona acýmak, terbiye etmek, zararlý hevesâttan men etmektir. O vakit, nefis sana binmez, seni hevâsýna esir etmez; belki sen nefsine binersin, onu hevâya deðil, hüdâya sevk edersin.
Refîka-i hayatýna muhabbetin mâdem hüsn-ü sîret ve mâden-i þefkat ve hediye-i rahmet olduðuna binâ edilmiþ, o refîkaya samimi muhabbet ve merhamet edersen, o da sana ciddi hürmet ve muhabbet eder. Ýkiniz ihtiyar oldukça, o hal ziyâdeleþir, mesûdâne hayatýný geçirirsin. Yoksa, hüsn-ü sûrete muhabbet, nefsânî olsa, o muhabbet çabuk bozulur, hüsn-ü muâþereti de bozar.
Peder ve vâlideye karþý muhabbetin Cenâb-ý Hak hesâbýna olduðu için, hem bir ibâdet, hem de onlar ihtiyarlandýkça hürmet ve muhabbeti ziyâdeleþtirirsin. En âlî bir his ile, en merdâne bir himmet ile onlarýn tûl-i ömrünü ciddi arzu edip bekàlarýna duâ etmek, tâ onlarýn yüzünden daha ziyâde sevap kazanayým diye samimi hürmetle onlarýn elini öpmek, ulvî bir lezzet-i ruhânî almaktýr. Yoksa nefsânî, dünya itibâriyle olsa, onlar ihtiyar olduklarý ve sana bâr olacak bir vaziyete girdikleri zaman, en süflî ve en alçak bir his ile, vücudlarýný istiskàl etmek, sebeb-i hayatýn olan o muhterem zâtlarýn mevtlerini arzu etmek gibi vahþî, kederli, ruhânî bir elemdir.
Evlâdýna muhabbet ise, Cenâb-ý Hakkýn senin nezâretine ve terbiyene emânet ettiði sevimli, ünsiyetli o mahlûklara muhabbet ise, saadetli bir muhabbet, bir ni’mettir. Ne musîbetleriyle fazla elem çekersin, ne de ölümleriyle me’yusâne feryad edersin. Sâbýkan geçtiði gibi, onlarýn Hàlýklarý hem Hakîm, hem Rahîm olduðundan, 'Onlar hakkýnda o mevt, bir saadettir' dersin. Senin hakkýnda da, onlarý sana veren Zâtýn rahmetini düþünürsün, firâk eleminden kurtulursun.
Ahbablara muhabbetin ise, mâdem lillâh içindir; o ahbablarýn firâklarý, hattâ ölümleri, sohbetinize ve uhuvvetinize mâni olmadýðý için, o mânevî muhabbet ve ruhânî irtibattan istifade edersin. Ve mülâkàt lezzeti dâimî olur. Lillâh için olmazsa, bir günlük mülâkàt lezzeti, yüz günlük firâk elemini netice verir. Hâþiye
Enbiyâ ve evliyâya muhabbetin ise, ehl-i gaflete karanlýklý bir vahþetgâh görünen âlem-i berzah, o nurânîlerin vücudlarýyla tenevvür etmiþ menzilgâhlarý sûretinde sana göründüðü için, o âleme gitmeye tevahhuþ, tedehhüþ deðil, belki, bilakis temâyül ve iþtiyak hissini verir, hayat-ý dünyeviyenin lezzetini kaçýrmaz. Yoksa, onlarýn muhabbeti, ehl-i medeniyetin meþâhir-i insaniyeye muhabbeti nevinden olsa, o kâmil insanlarýn fenâ ve zevâllerini ve mâzi denilen mezar-ý ekberinde çürümelerini düþünmekle, elemli hayatýna bir keder daha ilâve eder. Yani, 'Öyle kâmilleri çürüten bir mezara, ben de gideceðim' diye düþünür, mezaristana endiþeli bir nazarla bakar, ah çeker. Evvelki nazarda ise, cisim libasýný mâzide býrakýp, kendileri istikbâl salonu olan berzah âleminde kemâl-i rahatla ikàmetlerini düþünür, mezaristana ünsiyetkârâne bakar.
Hem, güzel þeylere muhabbetin, mâdem Sâni’leri hesâbýnadýr, 'Ne güzel yapýlmýþlar' tarzýndadýr. O muhabbetin, bir leziz tefekkür olduðu halde hüsünperest, cemâlperest zevkinin nazarýný, daha yüksek, daha mukaddes ve binler defa daha güzel cemâl mertebelerinin defînelerine yol açar, baktýrýr. Çünkü, o güzel âsârdan ef’âl-i Ýlâhiyenin güzelliðine intikal ettirir; ondan esmânýn güzelliðine, ondan sýfatýn güzelliðine, ondan Zât-ý Zülcelâlin cemâl-i bîmisâline karþý kalbe yol açar. Ýþte bu muhabbet, bu sûrette olsa, hem lezzetlidir, hem ibâdettir ve hem tefekkürdür.
Sözler
radyobeyan