Lian By: neslinur Date: 02 Aðustos 2010, 11:56:29
Lian
Liân, fýkhý bir terimdir, "la'n" kökünden alýnmadýr. Sözlükte tar-jtmek, uzaklaþtýrmak manâsýna gelir. Terim olarak, karýsýna zina îçu isnad eden veya onun doðurduðu veyahut karnýnda taþýdýðý icuðun baþkasýndan olduðunu iddia eden ve fakat bu suçlama ve iddi-ýmý isbat için dört erkek þahit getiremeyen adamla karýsýnýn hâkimin ýzurunda dörder defa yeminleþme ve birer defa Ýanetlemesidir.
Liân ancak hâkim huzurunda icra edilir ve hâkimin kararýyla evlilik sona erer.
Liân hükmü adamý hadd-ý kazf (dört þahitle isbat edemediði zina suçlamasmdan dolayý gereken seksen deðnek) den, ve kadýný da isnad lilen suçu kabul etmediði takdirde recimden kurtarýr.
Liân kitap, sünnet ve icmâ ile sabit olmuþtur. Kur'ân-ý Kerîm'de ýnun anahtarlarý þöyle açýklanmýþtýr;
"Kendi eþlerine (zina suçu isnad edip iftira) atanlar ve ken-ilerinden baþka þahitleri bulunmayanlardan her birinin þahitliði, doðrulardan olduðuna dair dört defa Allah ile (yemin lip) þahadette bulunmasýdýr.
Beþinci defa, eðer yalancýlardan ise Allah'ýn lanetinin ken-üzerinde olmasýný söylemesidir.
Kocasýnýn elbette yalancýlardan olduðuna dair dört defa ilah ile yemin edip þahadette bulunmasý, beþinci defa eðer kocasý doðrulardan ise Allah'ýn gazabýnýn kendi üzerine (inmesini) ýlemesi kadýndan cezayý savar." [188]
Ýlgili Hadisler
Nâfi'den, o da îhn Ömer (r.a.) dan rivayet etmiþtir. îbn Ömer diyor : ýrBir adam karýsýyla lânetleþti ve kadýnýn doðurduðu çocuðun endisinden olmadýðýný iddia etti. Bunun üzerine Resûlüllah .a.v.) Efendimiz onlarý ayýrdý ve çocuðunu anasýna ilhak etti ona verdi). " [189]
Saîd b. Cilbeyr (r.a.) rivayette, adý geçen, Abdullah, b. umer e \r.a.j þöyle sordu: "Ya Ebâ Abdirrahmân! Lânetleþen karý-kocanm aralarý ayrýlýr mý (evliliklerine son verilir mi)?" Abdullah b. Ömer (r.a.) þu cevabý verdi: "Süblýanellah Evet. Þüphesiz ilk olarak bundan soran falan oðlu filândýr. O þöyle sordu: 'Ta Resûlellahî Bizden birimiz karýsýný fuhuþ yapar halde bulursa ne yapmasý gerekir? Konuþacak olursa çok büyük bir olay hakkýnda konuþmuþ olur; susacak olursa yine öyle." Ravî devamla diyor ki: "Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz susup ona cevap vermedi. Bundan bir süre sonra o adam Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e gelerek dedi ki: "Sizden sorduðum þey ile karþý karþýya geldim (böyle bir belâ baþýma geldi)." Bunun üzerine Nûr süresindeki þu âyetler indi: "Kendi eþlerine (zina suçu isnad edip iftira) atanlar ve kendilerinden baþka þahitleri bulunmayanlardan her birinin þahitliði." Resûlüllah (s.a.v.) bu âyeti ona karþý okudu, öðütte bulundu, (Allah'ý ve âhircti) hatýrlattý ve dünya azabýnýn âhiret azabýndan çok daha az ve daha hafif olduðunu haber verdi. Adam: "Hayýr, vallahi seni hak ile gönderen Allah'a and olsun ki ben yalan söylemedim" dedi. Sonra Resûlüllah (s.a.v.) o adamýn suçladýðý kadýný çaðýrdý, ona da öðüt verdi ve dünya azabýnýn âhiret azabýndan daha az ve daha hafif olduðunu bildirdi, nun üzerine kadýn þöyle dedi: "Hayýr, seni hak île gönderen ;a yemin ederim ki o (kocam olan adam) yalancýdýr." Resû-lah (s.a.v.) önce erkekten yeminleþmeye baþladý. Adam Allah yemin edip dört defa doðrulardan olduðuna dair þehadette lundu ve beþinci defa eðer yalancýlardan ise Allah'ýn lanetin üzerinde olmasýný söyledi. Sonra Resûlüllah (s.a.v.) Efendi-[z kadýný baþlattý. O da Allah ile yemin edip kocasýnýn yancýlardan olduðuna dair dört defa þehadette bulundu. Beþinci ifa eðer kocasý doðrulardan ise Allah'ýn gazabýnýn kendi üze-týe olmasýný söyledi. Böylece Resûlüllah (s,a.v.) onlarýn arasýný tirdi." [190]
îbn Ömer (r.a.) dan yapýlan rivayete göre, Resûlüllah (s.a.v.) fendimiz Benî Aclân kabilesinden bir karý ile kocasýnýn arasýný rýrdý ve þöyle buyurdu: "Allah sizden birinizin yalancý ;duðunu (elbette) biliyor. Sizden tevbe eden biri yok mudur? jyerek bu sözü üç defa tekrarladý." [191]
Sehl b. Sa'd (r.a.) dan yapýlan rivayette, Uveymir el-Aclânî, îsûlüllah'a (s.a.v.) geldi ve dedi ki: "Ya Resûlallah! Ne buyuruyorsu-ýz, bir adaný karýsýyla beraber bir adam görüp (onlarý ayný yatakta nsel temasta bulunurken) görürse onu Öldürür ve (siz de kýsasen) onu dürür müsünüz? Yoksa o adam ne yapmalý?" Bunun üzerine Peygamer (s.a.v.) Efendimiz (s.a.v.) þöyle buyurdu: "Seninle eþin hakkýnda pýr'ân âyeti) indi. Git de o kadýnýný alýp getir."
Sehl devamla diyor ki: Ben de bazý insanlarla beraber Resûlül-h (s.a.v.) Efendimizin yanýnda bulunurken o adamla karisi lânetleþ-ler, Yeminleþme ve lânetleþme tamamlanýnca Uveymir dedi: "Ya esûlallah! Ben bu kadýný (nikâhým altýnda) tutacak olursam ona karþý ilan söylemiþ olurum." Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz henüz ona emret-Lemiþti ki adam karýsýný üç talâkla boþadý.
Ibýý Þihab diyor ki: "Sözü edilen adamla karýsýnýn yeminleþip tnetleþmesi ve böylece ayrýlmalarý onlardan sonra lânetleþen çiftler in bir yol, bir hüküm ve þer'î kanun olarak kaldý." [192]
Müslim'in ve Ahmed'in rivayetinde ise son cümle olarak þu lafýz kullanýlmýþtýr: "Uveymir'in kendi karýsýndan (bu süreyle) ayrýlmasý, lânetleþen her çift hakkýnda bir yol, bir þer'î kanun olarak kaldý."
Saîd b. Cübeyr'in Ýbn Ömer (r.a.) dan yaptýðý rivayete göre, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz lânetleþen adamla karýsýna þöyle buyurmuþtur: "Hesabýnýz Allah'a aittir. Ýkinizden biri yalancýdýr. Artýk bundan böyle senin karýn üzerinde kocalýk hakkýn ve yolun kalmamýþtýr." Bunun üzerine adam: "Ya Resûlallah! Benim malýný (mehir olarak verdiðim ne olacak)?" diye sordu. Efendimiz ona: "Artýk senin bir malýn yoktur. Eðer sen kadýna karþý zina isnadýnda doðru söylediysen, o malý sen onun fercini kendine helâl kýlman karþýlýðýnda vermiþ bulunuyorsun. Zina isnadýnda ona karþý yalan söyÝedinse artýk o mal (mehir ondan daha çok sana uzaktýr)" diye cevap verdi. [193]
Ayet ve Hadislerin Iþýðý Altýnda Müctehidlerin Ýstidlal ve Ýhticaclarý
a) Hanefîlere göre Hân vaciptir. Þâfnlere göre vacip deðildir. Vacip olaný, zina isnadýndan dolayý erkeðe hadd gerekmesidir. Bundan kurtulabilmesi için de ya þahit getirmesi, deðilse liân yapmasý gerekir.
Adam karýþma zina isnad eder de þahit getiremediði halde Hâna da yanaþmazlarsa kadýna vâcib olan, hakime baþvurup liân talebinde bulunmaktýr. Kadýn böyle bir talepte bulununca hâkim onun kocasýný Hâna icbar eder. Gelmediði takdirde hâný kabul edinceye kadar tutuklar. Çünkü vâcib olan hükümden kaçmaktadýr.
Þâfýilere göre, hem kadýnýn böyle bir talepte bulma velayeti yok? tur, hem de adam Hâna icbar edilemez. Ýmtina ettiði takdirde hakkýnda hadd-ý kazf uygulanýr.
Bunun gibi hâkime baþvurup karýsýyla mülaânede bulunmayý talep eder, kadýn da bundan kaçýnýrsa hapsedilir. Bir süreye kadar yine Hâný kabul etmezse o takdirde zina suçu iþlediðini itiraf eder. Þâfýilere göre, kadýn bu konuda ne zorlanýr, ne de hapsedilir. Hakkýnda hadd uygulanýr. [194]
Liânýn iki sebebi vardýr: Birincisi adamýn zina isnad etmesidir, ikincisi adamýn kadýnýn doðurduðu çocuðun kendisinden olmadýðýný iddia etmesidir.
Kadýnýn normal yoldan zina ettiðini deðil de dübüründen yak" lastiðini, yani Lût kavmi misali livata þekliyle baþkasýna ram olduðu idia edilirse, Ebû Hanîfe'ye göre Hân gerekmez. Bundan dolayý hadd [e söz konusu olmaz. Ýmam Ebû Yusuf ile imam Muhammed'e göre, ^ân gerekir/Çünkü bu fiil de bir çeþit zinadýr. [195]
Liâný düþüren birkaç sebep vardýr:
a) Zina isnadýnda bulunduktan sonra ya adamla karýsý veya ikimden biri cinnet getirirse,.
b) Ýkisi veya ikisinden biri irtidad eder (dinden çýkar)sa,
c) Ýkisi .veya ikisindan biri dilsizleþir, konuþma yeteneðini kaybederse,
d) Ýkisinin veya ikisinden birinin daha Önce baþka bir kiþiye zina iuçu isnadýndan dolayý hadd cezasýna çarptýrýlmýþ olmasý,
e) Zina suçundan dolayý adam karýsýný bir talâk~ý bâinle boþarsa artýk ne liân ne de hadd gerekir. Ama ric'î talâkla boþarsa Hân mutlaka gerekir. Çünkü kadm kocasýndan ayrýlmýþ deðil, kocanýn iddet içinde [ýer an rücu etme hakký mevcuttur. Yani ric'î talâk evliliði ibtal etme-inektedir. [196]
Liânýn hükmü:
Mülaâne yapýldýktan sonra karý-kocayý ancak hâkim birbirinden ayýrýr, yani evliliklerine son verir. O bakýmdan hâkim henüz tefrik etmeden adamýn karýsýný boþamasý, zýharda bulunmasý, ilâ da bulunmasý eâizdir ve bir ölüm olayý meydana geldiðinde tevarüs hakký cari olur, yani sað kalan ölenin malýndan kendisine düþen payý almaya hak kazamý4. Ama hâkim tefrika (ayýrmaya) karar verince artýk bu cevaz ve haklar kalkar, son bulur.
Ýmam Þafii'ye göre, erkek liânda bulunup yemin edince, kadm henüz yemin etmemiþ ve lânetlemede bulunmamýþ bile olsa evlilikleri sona erer. Hâkimin kararý þart ve gerekli deðildir. [197]
b) Þâfiilere göre de liân iki hususdan biriyle gerçekleþir: Zina isnadýnda bulunmak ve bir kadýnýn doðurduðu çocuðun kendisinden olmadýðýný iddia etmek.
Adamýn karýþma "sen zina ettin" veya kadmm kocasýna "sen zinada bulundun" demesi sarih bir suçlamadýr. Veya adamýn karýsýna "Ya zâniye!" veya kadýnýn kendi kocasýna "Ya Zânî!" demesi de sarih bir suçlama sayýlýr.
Zina isnadýnýn ister üreme organýndan, isteý~se -dünürden gerçekleþtirildiði ortaya atýlsýn farketmez, her ikisinden dolayý Hân ve gerekirse hadd lüzumlu olur.
Ve liân ancak âyet ve hadîslerde belirlenen lafýzlarla gerçekleþir. Baþka lafýzlar kullanýldýðý takdirde liân yapýlmýþ sayýlmaz.
Erkek Hânda bulunduðu takdirde firkat (ayrýlma) ve müebbed tahrîm gerçekleþir. Kadm lian etmeden önce sadece erkeðin yemin edip mülaânede bulunmasýyla evlilik sona erer, hâkimin tefriki þart deðildir. [198]
c) Hanbelîlere göre, adam hür, müslüman, balýða (ergen) olan karýsýna "sen zina ettin" veya "ey zaniye!" veyahut "seni zina ettiðin halde gördüm" der ve bunu isbat etmek için dört erkek þahit getirmezse, Hâna baþvurmasý gerekir. Aksi halde kendisine bu isnadýndan dolayý hadd vurulur. Adam ister müslim, ister kâfir, ister hür, isterse köle olsun farketmez.
Liân hükmünün cari olabilmesi için karý kocanýn ikisinin de mükellef olmasý þarttýr. Müslüman veya kâfir, âdil veya fâsik, hadd görmüþ veya görmemiþ olmalarý farketmez. Yani bu sýfatlardan birini taþýmalarý liân hükmünü düþürnýez
Nitekim Tabiînden Saîd b. Müseyyeb, Süleyman b. Yesar, el-Hasan, Rebi'a, Ýmam Mâlik ve Ishak da ayný görüþ ve ictihaddadýrlar.
Ýmam Ahmed'den yapýlan bir rivayette ise, evli olan bütün çiftler zina suçlamasýndan dolayý lânetleþirler. Diðer bir rivayette ise, Ýmam Alrmed'in þöyle dediði nakledilmiþtir: "Liân ancak müslüman, âdil, hür ve hadd cezasý görmemiþ evli çiftler arasýnda sahihtir. Nitekim Zührî, Sevrî, Evzâî, Hammad ve rey taraf d arlarýnýn da görüþ ve içtihadý bu anlamdadýr.
Karý-kocadan biri mükellef deðilse aralarýnda liân yapýlmaz. Çünkü Hânla evlilik sona erer. O bakýmdan henüz mükellef olmây-anýýý talâký sahflý olmadýðý gibi liân yapýlmasý sahih olmaz.
Bunun gibi karý kocadan biri cinnet geçirmiþse yine Hâna gerek kalmaz. Dilsiz, iseler, iþaret veya yazý ile ne dedikleri anlaþýlmýyorsa, o taktirde.deli gibi sayýlýrlar ve Hâna gidilmez. Ama zina isnadýnda bulunduktan sonra konuþma yeteneðini büsbütün kaybetse bile ilk isnadýndan dolayý liân gerekir.
Evli olmayan, kadýnla erkek, erkekle erkek, kadýnla kadm arasýnda liân hükmü cari olmaz. Bunlar birbirini zina suçuyla suçladýklarý taktirde ya dört erkek .þahit bulup getirirler veyahut bu is-nadlarmdan dolayý kendilerine hadd gerekir.
Fasit bir nikâhla kadýnla evlendikten sonra ona zina isnadýnda bulunursa ve aralarýnda da bir çûcuk varsa, adam çocuðun kendisinden olmadýðýný idda etmesi sebebiyle liâna baþvurabilir. Vurmadýðý taktirde hadd gerekmez. Ama aralarýnda bir çocuk yoksa, o taktirde hadd gerekir, liâna lüzum kalmaz. [199]
d) Mâlikîlere göre, mülaâna evli olan müslüman karý koca arasýnda, müslüman koca gayr-i müslim kadýn arasýnda, köleyle cariye arasýnda, hür kocayla cariye olan eþi arasýnda, hür kadýnla köle olan kocasý arasýnda yapýlýr ve önce erkeðin yemin etmesi, yani liânda bulunmasý saðlanýr. Yeminleþme ve mülââna Kitap ve Sünnette belirtildiði lafýzlarla yapýlýr.
Kocasý a'ma olur da karýsýna zina isnadýnda bulunursa Ýiân gerekir mi? Ýmam Mâlik'e göre gerekir. Dilsiz kimse de zina isnadýný iþaret ve kitabetle ani atabil iy orsa Hân gerekir. [200]
Karýsýna zina isnad eden adamý karisi sultana, hâkime baþvurup liâna davet etmezse adama hiçbir þey gerekmez. Ýmam Mâlik'in içtihadý bu. anlamdadýr. [201]
Tahliller ve Rivayetler
451 no'lu îbn Ömer hadîsi sahîh olup istidlal ve ihticaca salihtýr.
Bu hadîsle istidlal ve ihticac edenler, "Hândan sonra çiftleri hâkim birbirinden ayýrma yetkisine sahiptir. Mücerred liânla evlilik hemen sona ermez" demiþlerdir. Nitekim Resûlüllah'm (s.a.v.) huzurunda mülaânede bulunan çiftler yeminden sonra bizzat Reþûlüllah (s.a.v.) tarafýndan aralarý tefrit edilerek evliliklerine son verilmiþtir. Bunun aksini savunanlar ise, mücerred Hân ile evlilik sona erer, hâkimin tefrikte bulunmasý gerçekleþen ayrýlmayý beyândan baþka birþey deðildir. Böylece erkek artýk verdiði mehri geri isteyemez, ve baþka bir hak talebinde bulunamaz.
Çocuðun kendisinden olmadýðýný iddia edip bu yüzden mülaânede bulunan adam artýk o çocuðun babasý sayýlmaz ve çocuk annesine býrakýlýr.
Dârekutnî diyor ki: "Çocuðun anasýna verilmesiyle ilgili cümleyi rivayette Mâlik teferrüd etmiþ, yani yalnýz kalmýþtýr. Oysa Sehl b. Sa'd hadîsinde "Bu durumda çocuk anasýna nisbet edilir" kaydý bulunuyor ki bu hadîsi Ebû Davut rivayet etmiþtir. Diðer bir rivayette de "Çocuk anasýna nisbetle çaðýrýlýr" denilmektedir. Artýk o çocukla babasý arasýnda tevarüs cereyan etmez. Anasýyla onun arasýnda tevarüs cereyan eder.
Böylece Ýbn Ömer hadîsinden, doðan çocuðun kendisinden olmadýðýný iddia eden kocanýn bu iddiasýndan dolayý da kendisine Ýiân gerektiði ortaya çýkýyor.
Liân yapýlmakla hadd-ý kazf kalkmakta ve kadýn da zinadan kendini berî tutup suçsuzluðunu ortaya koymaktadýr. Sonra da kadýnýn bu çocuðun gayr-i meþru olduðunu itiraf etmesi hiçbir zaman þart deðildir.
452 no'lu Saîd b. Cübeyr hadîsi de sahîhtir. Karýsýnýn bir adamla zina ettiðim gören kimse kendine hâkim olamayarak o adamý öldürürse kýsas gerekir mi? Çünkü Ýslâm Hukuk Sistemi, öldürme yetkisini ferde deðil devletin yetkili organlarýna býrakmýþtýr. Ancak hadîste buna dair tam bir açýklýk yoktur. O bakýmdan konu ister istemez ilim adamlarý arasýnda farklý görüþ ve yorumlara yol açmýþtýr: Cumhura göre öldürme hakkýna sahip deðildir. Öldürdüðü taktirde kýsasen o da öldürülür. Ancak dört erkek þahit' getirdiði taktirde kýsastan kurtulabilir. O da zina eden adamýn evli olmasý þartýyla hüküm böyledir. Bekârsa, þahit dahi bulup getirse yine de öldürdüðü için kýsas gerekir. Zira zina eden bir bekâr recmedilmez, sadece yüz deðnek vurulur ve gerek görüldüðü taktirde sürgün edilir. Seleften bazýsýna göre, öldürdüðü taktirde doðruluðuna güvenilirse kýsas yapýlmaz sadece ta'zîr edilir. Ýmam Ahmed ile Ishak öldürdüðü adamýn kendi karýsýyla zina ettiðine dair iki þahit getirdiði taktirde ancak kýsas yapýlmayýp ta'zîre baþvurulur. [202]. Mâlikîlerden îbn Kasým ile Ýbn Habîb de bu hususta Ýmam Ahmed'e muvafakat etmiþlerdir. Ancak öldürülenin mutlaka evli olmasý þarttýr. Aksi halde öldürülmez.
Ancak bu konuda en sahîh görüþ cumhurundur ve Ýslâm Hukukunun ana kaidesine muvafýk düþen de budur.
Ayrýca hâkimin huzuruna Hân için gelen çifte hakim tarafýndan öðüt verilmesi, âhiret ve hesaptan söz etmesi, ilâhî adaletin kýlý kýrk yararcasma tecelli edeceðini hatýrlatmasý sünnettir. Ayný zamanda liâna önce erkeðin baþlamasý sünnet veya müstehap sayýlmýþtýr. Nitekim Reþûlüllah (s.a.v.) Önce erkeðe yemin ettirmiþtir. Ýmam Þafiî ve ona uyanlara, Mâlikîlerden el-Eþheb'e göre, önce erkeðin yemin ettirilmesi vaciptir. Ýbnü'l-Arabî bu görüþ ve içtihadý tercîh etmiþtir.
Ýmam Ebû Hanîfe, Ýmam Mâlik ve Ýbn Kasým'a göre, önce kadýnýn yemin etmesiyle liâna baþlamak da sahîhtir, ancak sünnet veya müstehab terkedilmiþ olur. Çünkü âyette erkekle kadýnýn yeminleþme ve lânetleþmesi atýf vavýyla ifade edilmiþtir. Vav ise tertibe delalet etmez. Vaciptir diyenlerin delili ise þudur: Liân daha çok erkeði hadd-ý kazf cezasýndan kurtarmaya yöneliktir. O bakýmdan önce onun yemin irilmesi vaciptir. Nitekim Resûlüllah (s.a.v.) Hilâl'e: "Ya beyyine terirsin, deðilse sýrtýna hadd vurulur" buyurmuþtur.
Benî Aclân kabilesinden iki kardeþ tabirinden, din kardeþi olan rý-koca kasdedilmiþtir. Adamýn adý Uveymir, karýsýnýn adý Havle bin-Asým b. Adiy el-Aclânf dir. Ýmam Kurtubî Nûr Sûresi altýncý ve yedin-âyetlerinin tefsirinde Mukatil b. Süleyman'dan yaptýðý rivayete day-Larak kadýnýn adýnýn Havle binti Kays olduðunu yazmýþtýr.
Liân âyetinin iniþ sebebinin Hilâl b. Ümeyye olduðunu cumhur ilirtmiþtir. Zira Ýslâm'da ilk liân yapan bu adamdýr. Sebebin Uveymir duðu söylenmiþtir. Allah daha iyisini bilir.
453 no'lu Ýbn Ömer hadîsi sahîh olduðundan ilim adamlarýnca is-dlâl ve ihticaca salîh görülmüþtür. Þüphesiz mülaânede bulunan lamla karýsýndan biri mutlaka yalancýdýr. Ama bunu Ýsbat etmek çok ir ve hatta imkansýzdýr. O bakýmdan liândan sonra evliliðin sona ermeþinde hayýr vardýr.
454 no'lu Sehl b. Sa'd hadîsi de sahihtir, istidlale salihtir! Uvey-ir'in mücerred Hânla evliliðin sona ereceðini bilmediðinden, henüz esûlüllah (s.a.v.) onlarý birbirlerinden ayýrmadan üç talâkla karýsýný üþamýþ oldu. Bu rivayete dayananlara göre, Hândan sonra evliliðin, ma ermesi adamýn boþamasýna baðlýdýr demiþlerdir. Bir kýsmý ise liân s evlilik sona erer, hâkimin tefrik kararý þart deðildir demiþtir. Oysa iðer sahîh hadîsler de dikkate alýnýnca Uveymir'in acele ettiði ulaþýlýyor ve'esasen Hândan sonra evlilik de kendiliðinden sona eriyor, akimin tefrikte bulunmasý vuku bulan ayrýlmayý beyândýr.
Böylece Hânla evliliðin sona erdiði bir yol, hukukî bir kural olarak undan sonra mülaânede bulunanlar için de geçerlidir.
455 no'lu Saîd b. Cübeyr hadîsi sahihtir ve istidlal ile ihticaca sa-htir. Bu hadîsten, mülaânede bulunan adamla karýsý arasýnda hemen ^lilik baðý kesilir ve adamýn kadýn üzerinde hiç bir hakký kalmaz. fitekim mülââneden sonra Resûlüllah (s.a.v.) onlara: "Hesabýnýz llah'a aittir. Ýkinizden biri yalancýdýr. Artýk bundan böyle senin karýn zerinde kocalýk hakkýn ve yolun kalmamýþtýr" buyurarak, liân ile evliðin sona ex-diðiný beyân buyurmuþ ve adamýn "Ya benim malým?" de-ýesi üzerine de Efendimiz ona; "Artýk senin (karýn üzerinde) bir malýn a yoktur" buyurarak her türlü ihtilâfýn son bulduðunu bildirmiþtir.
Bu bapta Sehl b. Sa'd (r.a.) den yapýlan bir diðer rivayette, Sehl, ýütelaîneyn kýssasýnda þunu söylemiþtir: ."Resûlüllah (s.a.v.) çiftleri yýrdý (evliliklerinin son bulduðunu bildirdi) ve þöyle buyurdu: "Artýk u ikisi ebediyen (karý koca olarak) birleþemezler." [203]
Diðer bir rivayette îbn Abbas (r.a.) dan yapýlmýþtýr ki, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz: "Mütelâineyn ebediyen birleþemezler" buyurmuþtur. [204]
Hz. Ali (r.a.) da þöyle demiþtir: "Mülaânede bulunan çiftler hakkýnda þu hüküm sabit olmuþtur: "Artýk ebediyen birleþemezler." Ýbn Mes'ûd (r.a.) dan da bu anlamda bir rivayet yapýlmýþtýr. [205]
Sehl hadîsi hakkýnda Ebû Dâvud bir görüþ ortaya koymamýþtýr. Ricalinin hepsi sahihtir.
Sehl'den rivayet edilen bir diðer hadîsin isnadýnda Iyaz b. Abdullah bulunuyor. Bu zatta bir yumuþaklýk ve esneklik olduðu söylenirse de Müslim ondan hadîs rivayet etmiþtir.
Ýbn Abbas hadîsini Ebû Dâvud tahrîc etmiþtir. Ancak isnadýnda Ubad b. Mansur bulunuyor ki bu zat hakkýnda bazý þeyler söylenmiþtir. Nesâî onun zayýf olduðunu belirtmiþtir, Ýbn Maîn "o bir þey deðildir" demiþtir. Böylece Zehebî bu zatla ilgili tesbit ve görüþleri iki sahifede toplamýþ bulunuyor. [206]
Hz. Ali (r.a.) dan yapýlan rivayeti - ayný zamanda Abdurrezzak tahrîc etmiþtir. Böylece bu baptaki hadîs ve rivayetler birbirini desteklemekte ve kuvvetlendirmektedir. [207]
Çýkarýlan Hükümler
1- Liân hükmü kitap, sünnet ve icma ile sabit olmuþtur.
2- Karý kocadan biri-diðerine zina isnad ettiði ve isbat için dört þahit getiremediði takdirde liân yapmalarý vâcib olur. Þafii'ye göre, sünnettir.
3- Adam karýþma zina isnad eder veya doðurduðu çocuðun kendisinden olmadýðýný iddia eder ve bununla beraber liânda bulunmak istemezse, müctehidlerin önemli bir kýsmýna göre kadýnýn hâkime baþvurmasý vacip olur.
4- Hâkim adamý çaðýrtýp liânda bulunmasýný telkin eder, bununla beraber Hâna yanaþmazsa hapseder. Diðer bazý müctehidlere göre, ona hadd-ý kazf uygulanýr.
5- Þâfîilere göre, hem kadýnýn böyle bir talepte bulunma velayeti yoktur, hem de erkek Hâna icbar edilemez.
6- Kadýn lût kavmi misali livata þekliyle baþkasýna ram olursa, Ebu Hanîfe'ye göre Hân gerekmez, bu konudaki cezaî müeyyide uygulanýr. Ýmam Ebû Yusuf ile Ýmam Muhammed'e göre bu suçtan ve suçlamadan dolayý da liân gerekir.
7- Kadýnýn doðurduðu çocuðun kendisinden olmadýðým iddia eden ýbanm Hânda bulunmasý gerekir ve liândan sonra çocuk anasýna tesrii edilir.
8- Liân sebebiyle anasýna teslim edilen çocukla babasý arasýnda ir ilgi kalmaz, biri diðerine vâris olmaz.
9- Liândan sonra evliliðin sona ermesi hâkimin tefrik kararýyla gerçekleþir.
10- Þâfýilere göre, hâkim kararý þart deðildir. Erkek yemin edip an sözünü tamamlayýnca kadýn boþanmýþ sayýlýr,
11- Lîan sebebiyle ayrýlan çiftler ebediyen birbirine haram olur ve ir daha birleþemezler.
12- Hanbelîlere göre de, karýsýna zina isnad edip þahit getirenýiyeýý damýn liân yapmasý gerekir. Aksi halde kendisine hadd uygulanýr.
13- Liân hükmünün câri olabilmesi için çiftlerin ikisinin de kükellef olmasý þarttýr. Aksi halde liân düþer.
14- Liân hükmü bir de hadd cezasý görmemiþ kiþiler hakkýnda uygulanýr. Daha Önce baþkasýna zina isnadýndan dolayý hakkýnda hadd-i çazf uygulanan kimsâ bu iftirasýndan dolayý yine hadd cezasýyla tecziye idilir.
15- Karý kocadan biri cinnet getirirse, liân yapýlmaz, bu hüküm iüþer.
16- Dilsizlerin zina iddiasý yaptýklarý iþaret veya yazýlý beyan-armdan anlaþýlýrsa, liân gerekir.
17- Evli olmayan kadýnla erkek arasýnda liân yapýlmaz. Lian'sa-lece evli çiftlerle ilgili bir hükümdür.
18- A'ma (iki gözü arýzalý) kimseye zina isnadýndan dolayý liân gerekir.
19- Ýmam Mâlik'e göre, karýþma, zina isnad eden kimse, karýsý hâkim veya sultana baþvurup talepte bulunmazsa liân gerekmez.
20- Karýsýný zina halinde yakalayan koca, karýsýyla zina eden adamý öldürme hakkýna sahip deðildir. Bu cumhurun görüþ ve içtihadýdýr ki sahih olan da budur.
21- Liânda önce erkeðe yemin ettirilir. Bunun vacip olduðunu söyleyenler olduðu gibi sünnet olduðunu söyleyenler de var. Vâcib olduðu daha sahihtir.
22- Hanefîlere göre, sünnettir. O bakýmdan önce kadýna yemin ettirildiði takdirde liân yine sahîh olur, sadece sünnet terkedilmiþ sayýlýr.
23- Liândan önce hâkimin veya o ayardaki yetkilinin vaaz-u nasi-hatta bulunmasý, Allah ve âhiret korkusunu, hesap ve kitabý hatýrlatmasý sünnettir. Yalan ve iftirada bulunmanýn kötü bir suç ve büyük bir günah olduðuna dair bir takým bilgiler vermesi çok uygun olur.
24- Liân sebebiyle ayrýlan çiftlerin evliliði ebediyen sona erer. Kadýn ikinci bir kocayla evlenip ondan ayrýlsa veya ikinci kocasý ölse yine de birinci kocasýyla birleþenýez. Zira ikisinden biri mutlaka yalan söylemiþ veya iftirada bulunmuþtur. Bu durumda artýk biraraya gelme-leri huzur, güven ve mutluluk getirmez.
25- Liân sebebiyle ayrýlan çiftler birbirlerinden bir hak talep edemez. Özellikle erkek eþine verdiði mehri geri isteyemez.
26- Liân ancak Kur'ân ve Hadîste belirtilen lafýzlarla yerine getirilir. Dört defa doðrulardan olduðuna dair þehadette bulunur. Beþinci defa yalancýlardan ise Allah'ýn lanetinin kendi üzerine inmesini söyler. Kadýn ise beþinci defada kocasýnýn doðrulardan ise Allah'ýn'gazabýnýn kendi üzerine olmasýný ifade eder.
27- Mülaânenin daha çok ikindi namazýndan sonra uygulanmasýný söyleyenler de olmuþtur. Bu hususta bazý rivayetler de söz konusudur.
28- Böylece Ýslâm Hukukunun, birbirini suçlayan çiftleri liân usulüyle ayýrmasý çok âdil bir hükümdür. Bu duruma düþen bir çiftin artýk ayný çatý altýnda hayat sürdürmeleri doðru deðildir.
29- Kadýnýn gayr-i müslim veya cariye olmasý, erkeðin köle veya gayr-ý müslim olmasý liân hükmüne engel teþkil etmez. Müctehidlerden bazýsý bu hüküm sadece müslüman çiftler arasýnda uygulanýr demiþlerdir. [208]
radyobeyan