El Hasib By: neslinur Date: 31 Temmuz 2010, 05:19:13
“Kullarýn yaptýklarýný muhasebeye tâbi tutan.”
“Amellerin karþýlýðýný verme hususunda kâfi olan.”
“Onlar (peygamberler) Allah’ýn gönderdiklerini teblið edenler, O’ndan korkanlar ve Allah’tan baþka hiç kimseden korkmayanlardýr. Hasîb olarak Allah yeter.”( Ahzâb33/, 39)
Bu ism-i þerif ‘Alîm, Habîr ve Hafîz’ isimleriyle yakýndan ilgilidir. Ýnsaný yaratan Allah, elbette onun her þeyini, her fikrini, her inancýný, her niyetini yakînen bilir. Allah’ýn bildiði, haberdar olduðu ve hýfzettiði bu gibi hal ve hareketlerden, insanýn cüz’î iradesine býrakýlan ve hakkýnda emir ve yasak bulunanlar, ahirette Hasîb isminin tecellisiyle, muhasebeye konu olacaklar ve insan, bütün bunlardan hesaba çekilecektir.
Hesap sormak, ‘bilmekten, haberdar olmaktan ve hýfzetmekten’ farklýdýr. Bundan dolayý, Hasîb ismi, Alîm, Habîr ve Hafîz isimlerinden ayrýdýr ve müstakil bir isimdir.
Nur Külliyatýndan bir ikaz cümlesi:
“Ýnsan bu keramete, bu þerefe nâil olduðu halde, kendisini baþýboþ ve gayr-ý mes’ul zannetmesin. Onun da divan-ý muhasebatta pek karýþýk hesablarý vardýr. Ondan kurtulduktan sonra, müstehak olduðu yere gidecektir.” (Mesnevî-i Nuriye)
Hasîb isminin bir baþka mânâsý da ‘kâfi gelen, yeten’ þeklindedir.
“Hasbiyallahu lâ ilâhe illa hu,” yani “Allah bana yeter, O’ndan baþka ilâh yoktur.” (Tövbe, 9/129) âyet-i kerîmesi, Hasîb isminin insan kalbindeki kâmil tecellisini bize haber vermektedir. “Allah bana yeter” cümlesi bir hükümdür, “O’ndan baþka ilâh yoktur” cümlesi ise bu hükmün delilidir.
Bütün mü’minler, ‘Hasbünallah’ yani ‘Allah bize yeter’ derler. Çünkü O’nu, “her þeyin dizgini elinde, herþeyin hazinesi yanýnda, herþeyin yanýnda nâzýr, her mekânda hazýr, mekândan münezzeh, aczden müberra, kusurdan mukaddes, nakstan mualla bir Kadîr-i Zülcelâl, bir Rahîm-i Zülcemâl, bir Hakîm-i Zülkemâl” (Nur Külliyatý'ndan, Sözler) olarak tanýrlar ve böylece iman ederler.
Kulun bu isimden alacaðý ders, ölümle birlikte hesap döneminin baþlayacaðýný, kabir âleminde sorguya çekileceðini, kýyamet ve haþir safhalarýndan sonra her amelinden en ince teferruatýna kadar hesap vereceðini bilmesi ve ömrünü ona göre tanzim etmesidir. Bu kýsa dünya dönemine aldanmamasý, ana rahminde olduðu gibi kabir âleminde ve daha sonrasýnda kimseden bir yardým görmeyip, ancak Allah’a sýðýnacaðýný bilerek, bu dünya hayatýnda da “Allah bana kâfidir” deyip, teslim ve tevekkül dairesinde yaþamaya çalýþmasýdýr.
ALAADDÝN BAÞAR
radyobeyan