Makale Dünyasý
Pages: 1
Peygamberimize (s.a.v) neler sordular? By: neslinur Date: 31 Temmuz 2010, 05:18:03
Peygamberimize etrafýnda yer alan kutlu nesil sürekli kendisine merak ettiklerini sorar ve aldýklarý cevaplara göre de kendilerine yön verirlerdi.

Sahabe dediðimiz bu seçkin insanlar hayata ve ötesine ait her þeyi sorarlardý. Sorgularlardý. Net ve açýk sorarlardý. Birileri bizi kýnayacak diye hesap yapmazlardý. Bazen en özellerini Peygamberimize açarlardý. Çünkü aldýklarý cevaplar, onlarý yüce Allah’a ulaþtýracak bir ýþýk olurdu. Birkaç yazýda toparlayabileceðimiz bu sorularýn bir kýsmýný sizlerle paylaþmak istiyorum:

1- Ey Allah’ýn Elçisi! Kýyamet ne zaman kopacak?


Hz. Enes’in (r.a ) rivayet ettiði bir hadiste adamýn biri Peygamberimize þöyle sordu: “Ey Allah’ýn Resulü! kýyamet ne zamandýr?” Hz. Peygamber ona soruyla cevap verdi: “Sen kýyamete ne hazýrladýn?” Adam þöyle cevap verdi: “Özel hiçbir hazýrlýðým yoktur. Ama ne var ki; ben gerçekten Allah’ý ve Peygamberini seviyorum.” Bu cevabý duyan Hz. Peygamber (s.a.v) þöyle karþýlýk verdi. “O halde sen ahirette sevdiklerinle beraber olacaksýn.” Hz. Peygamber (s.a.v) bu cevapla Nisa suresinin 69. ayetine iþaret ediyordu. Soruyu soran kiþi belli ki vasat bir Müslümandý. Tabii ki kendi dönemine göre vasat bir Müslüman. Bugünkü kriterlere göre deðil elbette. Hz. Peygamber (s.a.v) bu soruyu sorana aðýr ve zor bir yol önermiyor. Bilinen dini yaþamýn dýþýnda bir þey hazýrladýn mý diye soruyor. Adam ise sadece “Allah’ý ve Seni seviyorum” diyor. Hz peygamber de bu sevgi, seni sevdiklerine ulaþtýrýr diyor. Yol çok açýk. Mesaj çok belirgin. Elbette kiþi sevdiðiyle beraber olacaktýr.

2- Ey Allah’ýn Elçisi! Günah nedir, iyilik nedir?


Nevvas bin Sem’an (r.a) isimli sahabe soruyor. ”Ey Allah’ýn Resulü iyilik nedir, kötülük nedir?” Resulullah (s.a.v) cevap veriyor: “Ýyilik güzel ahlaktýr. Kötülük -þer- ise, senin vicdanýný ve içini rahatsýz eden her þeydir; baþkasýnýn bilmesini istemediðin þeyler kötü olan þeylerdir.” Soru çok genel ve aydýnlatýcý bir soru. Günlük hayatýmýzda sýk sýk ‘kötü ve iyi’yi ifade eden çeliþkileri yaþýyoruz. Ýyiye teþvik edilirken, kötüden de sakýndýrýlýyoruz. Hz. Peygamber bu merak edilen problemi çok kýsa bir cümleyle cevaplandýrýyor. Her türlü hayýr ve güzellik iyidir; her türlü þer de kötüdür (Bakara suresinin 177. ayetine bakýlabilir). Ama bu arada çok farklý bir þey daha söylüyor. “Ýyi ahlak sahibi olan kiþi bu iyi ahlakýyla namaz ve orucun insana kazandýrdýðý dereceye ulaþabilir.” Ýyi ahlak namaz ve orucun, namaz ve oruç da iyi ahlakýn alternatifi deðil, birbirlerini tamamlayýcý unsurlardýr.

3- Ey Allah’ýn Resulü! Kabir azabý var mýdýr?

Hz. Aiþe (r.a) anlatýyor: “Yahudi olan bir kadýn bir gün beni ziyarete geldi. Evden çýkarken de þöyle dedi: Allah seni kabir azabýndan korusun.” Hz. Aiþe (r.a.) bu konuyu merak edip Hz. Peygamber’e soruyor. Hz. Peygamber (s.a.v) þöyle buyuruyor: “Evet! Kabir azabý vardýr ve gerçektir.” Hz. Aiþe (r.a), Peygamberimizin namazlarýnýn akabinde sýk sýk kabir azabýndan Allah’a sýðýndýðýný belirtir. Peygamberimiz baþka bir seferinde ise; “Ölülerin bir kýsmý kabirlerinde azap görürler. Hatta hayvanlar onlarýn baðrýþmalarýný duyar” buyurur. Sonra þöyle de ekler: “Þayet ölülerinizi gömmekten vazgeçmeyeceðinizi bilseydim; Allah’tan kabirdeki azabý size iþittirmesini isteyecektim.” Gerek bazý ayetlerin iþaret etmesi, (Gafir suresi, 46: Nur suresi, 25: Tekasür, 1-2) gerekse de hadislerin açýk beyanlarýndan ötürü, Ýslam alimlerinin hepsi kabir azabýnýn ruh ve bedenle olacaðýný söylerler. Hariciler ve mu’tezile düþünürleri bu kanaatte deðillerdir.

4- Ey Allah’ýn Resulü! Hangi amel Allah katýnda daha sevimlidir?

Hz. Aiþe (r.a.) böyle naklediyor; Hz. Peygamberimize sordular: “Ey Allah’ýn Resulü! Hangi iþ -amel- Allah katýnda daha çok itibar görür?” Peygamberimiz(s.a.v) cevap verdiler: “Az da olsa sürekli olaný.” Onun öðretisi ve yolu böyleydi, kolay olandan yanaydý. Vücuda ve nefse eziyet etmeyi sevmezdi. Allah’ýn helal kýldýðýný haram; haram kýldýðýný ise helal saymazdý. Bundan sakýndýrýrdý, bütün bir yýl ibadetsiz kalýp, bir gecede yüzlerce rekat kýlmayý doðru bir yöntem saymazdý. Hatta bir seferinde Hz. Ömer’in oðlunu þöyle ikaz ediyordu: ”Abdullah! Falanca gibi yapma. O her gece gece-namazýna kalkardý, þimdi ise kalkmayý tamamen terk etti.” Ýtidal, ölçülü hareket etmek, dengeli yaþamak Ýslam’ýn emirleri arasýndadýr. Bu arada “gece namazýnýn Hz. Peygamber’in hayatýnda önemli bir yer tuttuðunu belirtmek isterim. Hz. Peygamber (s.a.v): ”Cennette öyle odalar var ki, içinden dýþarý görülür; dýþarýdan da içerisi” diye konuþunca cemaatten biri sorar; bu odalar kime verilecek ey Allah’ýn Resulü? O cevaben þöyle buyurur: “Güzel söz söyleyen, fakirleri doyuran ve herkes uykudayken (gece) namazý kýlan içindir.”

Bu yazýyý, “insanýn yüzü, sözünün ve içinin beyanýdýr” anlayýþýný doðrulayan bir örnekle bitirmek isterim: Meþhur sahabe -ki daha önce gayrimüslimdi- Abdullah bin Selam anlatýyor: “Peygamber hicret sonrasýnda Medine’ye geldi. Ýnsanlar O’nu görmek için etrafýna üþüþtüler. Ben de onu görmek için kalabalýða karýþtým. Yüzünü gördüðümde bu yüz bir yalancý yüzü olamaz dedim. Yaklaþtým. Baktým þöyle diyor: ”Aranýzda selamý yayýn, fakirleri yedirin, akrabalýk baðýný devam ettirin. Ýnsanlar uykudayken gece namazý kýlýn.”

Nihat HATÝPOÐLU


radyobeyan